İhsan Çölemerikli

İhsan Çölemerikli

Han Mahmut ve Feqiyê Teyran'ın Mıks'i

Han Mahmut ve Feqiyê Teyran'ın Mıks'i

(BAHÇESARAY)

Van’ın MİKS (Bahçesaray) İlçesini; tarihi geçmişini, yönetici ailesinin Kürt isyanlarındakini yerini ve Kürt kültürüne hizmet veren ediplerini yakından tanımama rağmen görmemiştim. 8 yıldır Van’da ikamet etmeme rağmen gitmemeyi bir eksikliğim olarak görüyordum. Bu eziklikten kurtulmak için 28 Mayıs 2011 Cumartesi günü saat 10:30 sıralarında Van’dan yola çıktık. Gölün maviliklerini arkada bıraktıktan sonra Hespeşin-Xavesor (Sarduhinili) ovasına girmeden önce ŞAXA HEKARYAN (Hakkarilerin Çatak’ı) güzergahından ilerledik Gorandeşt (Görentaş) düzlüğü yeşil bir kadifeyi andırıyordu. Çatak’a varmadan sağdan MİKS (Bahçesaray) yoluna girdik gittikçe yükselen platonun eteklerinde yeniden yaşam bulan ve tarihin bilinmeyen dönemlerinde insan oğluna kucak açan köylerde berivanlar yer yer iptidai yöntemlerle sağım yapıyorlardı. Yaşlı aracımızı kızım Viyanhan kullanıyordu. Yokuşlara tırmandığımızda zorlandık. Yol kenarında 3-5 metre kalınlığındaki buzulları kara yolları ekipleri peynir gibi keserek geçit vermişlerdi. Zaten karayollarına ait münferit arabaların dışında güzergah oldukça tenhaydı. Bölgemizin en yüksek rakımlı KRAPÊT GEÇİDİ’nin en üst noktasına çıktığımızda Miks vadisinin tabanındaki ilk yerleşim yeri olan LİÇAN Mahallesi yeşil bir ada gibi görünüyordu.

65160

Krapet Geçidinin doruklarında iç içe giren zirveler, geçit vermeyen buzullar bana Mela ê Bateyi’nin Miks seferi ile ilgili şiirini ve zorlu geçen yolculuğunu anımsattı. Hakkari Suretleri isimli kitabımda tam metnini verdiğim Seyda’nın bu ünlü şiirinin ilk dörtlüğünü Kürtçe anlatımıyla okuyucularla paylaşmak istiyorum.

“Çirîya paşê û pêda
Mela ê Bateyi kanê?
Sefer kêşa bi Miksê da
Liser wektê zivistanê.”[1]

Zamanın Hakkari Beyi, kerametli olup olmadığını sınamak için Bateyi’liyi Rumi takvime göre Kasım ayının sonunda (Miladi takvimine göre Aralık ayının birinci yarısı) Berçelan Yaylası üzerinden ölüm yolculuğu için Miks’e göndermişti. Kar ve fırtınaya Mayıs ayında bile davetiye çıkaran Miks dağlarını görünce Seyda’nın maceralı geçen yolculuğunu anlamaya çalıştım. İlkbahar mevsiminin bitmesine yirmi gün kalmasına rağmen, geçit tamamen buzulların işgali altındaydı ve yer yer ürkütücü bir manzara yansıtıyordu. Geçidin sol üst tarafında yan yana dizilen zirveler saldırıya hazırlanan kartallara benziyordu.

65161

Hırçın tabiatı gördükçe Bedirhan Bey isyanının Van yöresi önderi Miks Beyi Mahmut Hanı’ın dramı gözlerimin önüne geldi. Kardeşi Han Abdal’ın ihaneti sonunda yenilgisi gerçekleşmişti. “Özellikle Han Abdal’ın Osmanlı saflarına geçmiş olması bu çözülmede önemli bir rol oynamıştır.”[2]  Sarp ve yabancı güçlere geçit vermeyen doğa; Han Mahmut önderliğinde bir araya gelen özgürlük savaşçılarının işbirlikçi yerli ihanetçilere yenik düştüğüne tanıklık eder gibiydi. Ezdinşêr, Han Abdal vb. nin ihanetleri ile bu sarp ve aşılmaz coğrafyanın direniş önderleri tutsak alınmıştı. Miks tarihte uzun süre Hakkari Beylerinin egemenlik alanında kalmıştı. “Van ve çevre bölgeler uzun süre egemen devletlerin hakimiyetini tanıyan yarı özerk Hakkari Kürt Emirliğinin egemenliği altında kalmıştır. İzeddin Şir zamanında (1470-1502) Van, Westan ve Colemêrg; Hakkari Beyliğinin hakimiyeti altındaydı.”[3] Miks Beylerinin torunlarından sevgili Sinan Hakan’da Miks’in kültürel olarak Cizre ve Hakkari’nin etki alanında olduğu görüşünü paylaşıyor: “Müküs kültürel olarak Cizre merkezli Botan ile Colemêrg merkezli Hakkari kültürünün kaynaşma bölgesidir.”[4] Prof. Qanadê Kurdo Kürt Edebiyatı Tarihi isimli eserinde üçüncü sırada yer verdiği Feqiyê Teyran’ın menşei hakkında şunları söylüyor: “Hakkari ülkesine bağlı Müks Kasabası halkındandır.”[5]

Doyumu olmayan eşsiz güzellikleri izleyerek Vadinin tabanına indik. Öğle yemeğini ÇEMÊ MEZIN (büyük dere) nin kenarında bir mağarada doğan Serê Kani (Pınar Başı) da yemeği kararlaştırmıştık. Xanê  vadisinde birkaç kilometre yol aldıktan sonra kendimizi bu tabiat harikasının önünde bulduk.

65162

Gür ve görkemli suyun çıktığı oyuk yapı itibariyle Güney Kürdistandaki ŞANİDAR Mağarasına çok benziyordu. Bizden önce pikniğe gelenleri doğa adeta kucaklaşımtı. Dere üzerine yapılan tahta köprüyü geçerek taşlar arasında bulduğumuz küçük yeşil alanda soframızı kurduk. Eşim Besê’nin evde hazırladığı soğan dolması, patlıcanlı köfte ve İran pirincinden yaptığı kaburgalı pilavı iştah’hla yedik. Viyanhan, Ahmet Arif’in Adiloş Bebesi’nin memeye saldırdığı gibi saldırıyordu sofradaki etlere.

Zamanımız sınırlı olduğu için birkaç resim çektikten sonra Serê Kani den ayrıldık. Küçük Miks’in dar caddesinden Feqiyê Teyran’ın yattığı Weregoz Köyüne doğru yol aldık. İlçe Merkezinde Belediye Hizmet Binasının bitişiğindeki AKP seçim bürosu olarak kullanılan dükkanın dış duvarlarına Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın posterleri asılmıştı. Biraz daha ilerdeki BDP seçim bürosu partinin amblemi olan sarı flamalarla süslenmişti. Tenha caddede küçük gruplar halinde dolaşan erkekler; eski Diyarbakır, Mardin Kapı kabadayılarını bana hatırlattı. Kendilerini uyaran sürücülere aldırış etmeden ve çalım atarak kenara çekiliyorlardı. Birkaç yıl öncesinde Hakkari Caddelerinde sık sık görünen feodal karakter hakimdi Bahçesaray sokaklarında.

Büyük suyu takip ederek ünlü Kürt edibi Feqiyê Teyran’ın yattığı Weregoz köyüne doğru yol aldık. Eskiden Miks vadisini Hizan-Bitlis’e bağlayan Kervan Yolu için açılan Pıra Sor (Kırmızı Köprü) un yanında geçtik. Yaklaşık 40 Metre uzunluğunda, en yüksek yeri 20 metreyi bulan kemer köprü yol kenarında yapılan birkaç dükkanın arkasında adeta saklanmıştı. Yüksekliklerinde hızlı ve bulanık akan Büyük Dere’nin akıntısını seyretmek insanı büyülüyordu.

65164

Hakkari Beylerinden I. İbrahim Han  Beyin Arvasi seyitlerinin atası olan Seyit Muhammed Kutub’a armağan ettiği ARVAS köyü de Hizan’a giden bu kervan yolunun üzerindeymiş. Hasta olan Hakkari hükümdarını ziyaret eden “Seyit Muhammed Hazretlerinin arzusu üzerine ilim öğretmek için ve insanları irşad ile meşgul olacak münasip bir yer aramaya çıktılar. Van Vilayetine bağlı Bahçesaray (Müküs) kasabasının güney batısında bulunan Arvas Dağı’nın çevresini beğendiler. İbrahim Bey Arvas ve çevresini irşat için vakfettiler.”[6]

Tarihçi Muhammed Tayyar’dan yapılan bu alıntıyla; Hizan yakınındaki Arvas Köyü çevresinin de Hakkari Mirlerinin egemenlik alanında olduğunu öğrenmiş bulunmaktayız. Vadinin tabanındaki kavaklar Urartu Baş Tanrısı Xaldi’nin mızrağı gibi dik ve kusursuzdular. Büyük gezgin Evliya Çelebi’nin Pinyanışi kalesinde tarif ettiği kavaklara çok benziyorlardı. Vadi Weregoz köyüne yaklaştıkça genişliyor. Solan yükselerek Weregoz’a ulaştık. Aracımızı Hacı Yusuf Gökçen adındaki hayırseverin yaptırdığı küçük ve şirin caminin yanında park ettik.

65165

Vadinin tabanına yakın türbeye yapılan tahta merdivenlerden indik. Asırlık ağaçlarla çevrili Faqi’nin ebedi istirahatgahı iki yıl önce Sancaklar Vakfı tarafından yaptırılmış.Dostum Haymanalı Dr. Abdullah Duman (Gazeteci Selahattin Duman’ın babası) 1990’li yılların ortalarında Faqi’nin mezarını yaptırmak için birkaç kez beni aradı, ancak ömrü vefa etmedi.

65166

5x5 metre ebatlarındaki mezar 10x10 metrelik bir avlu ile çevrilmiş.Kümbetiyle birlikte yüksekliği 8-10 metre civarında. Gömüt çevresinde kaldığımız 1 saat içinde insan göremedik. Kulağımıza gelen tek canlı sesi kuş sesleriydi. İnsanları göremeyince kızım Viyan; “Yaşadığı dönemdeki dostları olan kanatlılar onu bugün de yalnız bırakmamış” dedi. Kürtçede kanatlılara TEYR denir. Halkın inançlarına göre bizim Fakı da Süleyman Peygamber gibi kuşların dilinden anlıyormuş. Teyr lakabı da bu özelliğinden dolayı kendisine verilmiş. Kanatlıları konuşturan Şiileri var. Bir dörtlüğünü okuyuculara aktarmak istiyorum:

“Nalina teyr û tirûyan
    Kalina Çeng û bilûran
     Xuxulîn Qesr û qisûran
      Bilbilê xweşxanim ez.”[7]

65167

Halk diliyle şiir yazan Feqî’nın tüm şiirleri güzeldir. Ama içlerinde biri var ki günümüzde de damakta tad bırakıyor. O da DİLBER isimli şiiridir. Oldukça uzun olan Seydanın bu şiirinden birkaç dörtlüğü dostlarla paylaşmak istiyorum.

“Ey dilbera gerden zerî 
Way nazîka dêm qemerî
Qamet ji mûma fenerî
Wêran ezim, malim xirab

Ey dilbera gerden zirav
Dêm şûşeyê tijî gulav
Ey duxtera bejna zirav
Wêran ezim, malim xirab

Ey Dilberê, way Dilberê
Feryad ji destê keserê
Avek ji ava kewserê
Wêran ezim, malim xirab 

Sibhan ji şahê bi tenê
Xalek li xala gerdenê
Ez din kirim berdam dinê
Wêran ezim, malim xirab

Eşqa mecaz peyda bûye
Îro li dijwar bûye
Hîvî dikim heqîqîyê
Wêran ezim, malim xirab.”[8]

 65168

Kürt edebiyatının üstadı bu şiirinin adını “DİLBER” yapmasına rağmen, kimi çağdaşları gibi o da son dörtlükte ilahi aşka sığınmıştır. Oysa Hem dizelerde saklı olan aşk teması, hem de Miks’in olağanüstü doğal güzellikleri gösteriyor ki; onun da Melayê Cizîrî gibi “Dilber” adında bir ESMA’sı varmış. Dilber şiirinden bahsederken büyük dengbêj Aramê Dikran’ın ruhunu da şad emek istiyorum. Erivan Ovası’ndan bir barış güvercini gibi kanat çırpıp Miks Vadisi’ne uzanan bu saygın Ermenili Hünermend ; “dilber” şiirinin birkaç dörtlüğünü şarkı biçiminde seslendirerek bizlere armağan etmiş. Bu unutulmaz hizmetinden dolayı ARAM’ı saygıyla anıyoruz.

Tek bir insan göremeden VEREGOZ (Werezüz) köyünden ayrıldık. Arabamıza güvenmediğimiz için Miks’te kısa bir çay molasını verdikten sonra ayrıldık. Akşam yemeğini Urartu krallarından Menua’nın karısı TİRİRİA için Artemêrta (Edremit) da yaptırdığı bahçelerin yakınında yedikten sonra saat 20 de TUŞBA  Kalesi’nin doğu yakasındaki evimize indik. Beynim üç gün boyunca Miks ve Feqî mekanının doğal güzelliklerinin işgali altında kaldığını itiraf etmek durumundayım.

Kaynakça:
1- İhsan Çölemerikli, Hakkari Suretleri, s.37
2- Sinan Hakan, Osmanlı Arşiv Belgelerinde Kürtler ve Kürt Direnişleri, s.233
3- Sinan Hakan, Müküs Beyleri Tarihi ve Han Mahmud, s.12-34
4- Sinan Hakan, Müküs Beyleri Tarihi ve Han Mahmud, s.5-8
5- Prf. Qanatê Kurdo, Kürt Edebiyatı Tarihi, s.15
6- Yrd.Dç.Dr. Dündar Ali Kılıç, İrisan Beyleri, s.64-65
7- M.Xalıd Sadini, Feqiye Teyran, s.137
8- Prf. Qanatê Kurdo, Kürt Edebiyatı Tarih s.75-76

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
12 Yorum
İhsan Çölemerikli Arşivi