M. Latif Yıldız

M. Latif Yıldız

Dicle, atama vekil ve Meclis

Dicle, atama vekil ve Meclis

Diyarbakır’da YSK’nın seçim sonuçlarına göre 78 bin, BDP’nin tespitlerine göre 80 bin rekor oyla seçilen Hatip Dicle iddiaya göre Ankara’da kurulan AKP, CHP ve MHP koalisyonu sonucu mazbatası verildiği halde Milletvekilliği düşürüldü ve AKP’nin talebi, YSK’nın emriyle yüreği acılı bir anne atama yoluyla vekil tayin edildi.

Tayin edildi diyoruz çünkü AKP Gurup Başkan vekili Bekir Bozdağ TV ekranlarına çıkmadan AKP sözcüsü gibi davranan gazeteciler AKP adına ne gerekirse söylediler. Zaten Bekir Bozdağ ve AKP’li Bakanlar da Dicle’nin neden milletvekili olamayacağını, Erdoğan ile durumlarının neden benzeşmediğini izah ederek tansiyonu indireceklerine yükselttiler. Oysa Erdoğan şiir okumuş, Dicle bir demeç vermişti. İkisi de düşünceden mahkûm edilmişlerdi.

Ve AKP, Diyarbakır’da oyla alamadıkları bir milletvekilliğini YSK atamasıyla almıştı. Hem öylesine bir alış ki yangından mal kaçırır gibi saniye bile sektirmeden. Hani AKP ya da söz konusu vekil birkaç gün, birkaç saat bekleselerdi belki biraz inandırıcı olur, kafalardaki kuşkuları dağıtırlardı. Ayrıca seçime onlarca parti ve aday katılmış, sahi 80 bin oy AKP’ye hangi kıstasa göre verildi de Oya hanımı Milletvekili yapıldı. Bu da ayrı bir soru.

AKP’nin söylediği şu “ Bize haksız ithamlarda bulunuluyor. YSK AKP ve Yürütmeye bağlı bir kurum değil. Üyeleri hükümet atamıyor. Dicle’nin Tayyip Erdoğan durumuyla hiç ilgisi yok. BDP yanlış yapmıştır. Ortada bir mahkûmiyet kararı var. Mahkûmiyet kararını YSK’dan gizlemek doğru değil. ( Oysa YSK kararı bilerek seçime girmesine izin verdi, hatta mazbatasını verdi. AKP itiraz edince çark etti. Kimse bunları söylemiyor/yazmıyor.) BDP ve bağımsızları demokrasi içinde mücadeleye davet ediyoruz. Sorunların çözüm yeri parlamentodur. BDP tehdite başvurmasın. Tehdit demokrasi için doğru değildir.”

AKP’nin söyledikleri bunlar. Başbakan, Bekir Bozdağ’ın söylediklerini gözden geçirir diye düşünürken İhracatçılar Meclisi’nin Genel Kurulunda olaydan 11 gün sonra yaptığı ilk değerlendirmede; Motor falan dedikten sonra; “Milli irade üzerinde hiçbir engeli, hiçbir vesayeti, hiçbir gölgeyi asla ve asla kabul etmiyoruz, tasvip etmiyoruz.” Peki ya çözüm, ya icraat. Başbakan’ın söylemi Dicle olayında nasıl bir çözüm getirecek söyler misiniz?

xxx

Bu olaya Medya ne dedi? Vallahi çoğunlukla insaflı davrandı. İşte yazdıkları:

- Dicle olayı AKP, CHP, MHP’nin Ankara ittifakıdır. Birbiriyle helâlaşmayan üç parti Dicle olayında tam bir mutabakat sağladı.

-  Üç partide Dicle olayında isteklerini yazılı ve sözlü olarak YSK’ya bildirmiş.

- Oylar Dicle’ye vekillik Eronat’a. Seçmenin vermediği oyları YSK eliyle verilerek milletvekili olmak demokrasi tarihimizde bir ilke imza atıldı. Atama ile yapılan ilk vekillik unvanını Oya Hanım kazandı.  Bu da Meclis’te 4 yıl boyunca tartışılacak bir olaya acılı bir anneyi alet edenler siyaseten çok çirkin bir olay başlatılmışlardır.

- YSK gelişmeleri bilmesine rağmen Dicle’nin aday olmasına, seçilmesine ve de mazbatasını almasına göz yumarak karışıklıklara zemin hazırlamıştır.

- Kürtlere meclisin yolu kapatılarak kaos ortamı yaratılmak isteniyor.

- YSK Dicle olayını adaylık sürecinde karara bağlamalıydı. Bağımsızlar başka bir aday gösterebilirdi. YSK hatalı bir yol izlemiş, sonunda da tartışılacak bir karar almıştır.

- Türkiye, artık kararını vermeli. BDP’ye oy vermiş 3 milyon seçmen, aileleriyle 15 milyon eder. Bu bir toplumsal güçtür. Bu gerekçeyle Türkiye Kürt sorunun çözmek istiyor mu; istemiyor mu? Artık her şey bizim istediğimiz gibi olmayacak. Yolun sonuna gelindi. 15 milyon kürdü görmezden gelemeyiz. Kimliklerini ve dillerini teslim etmeliyiz. Öcalan’ı basit bir suçlu olarak görmemeli ev hapsine çıkabilmeli. Genel af kaçınılmazdır. PKK ve TSK’nin operasyonları durmalı. Kürtler de kesin kararlarını vermeli. Bunları söyledik diye de kimse bizi vatan hainliği ile suçlamamalı. Bunlar bizim gerçeklerimiz.

- Kürtler yargının ve YSK’nın kararlarına güven duymuyor.

xxx

Diğer tarafta bağımsızların, BDP, Öcalan ve KCK’nın açıklamaları ortada. Kararları Meclis’e boykot. “Hatip Dicle yoksa bizde yokuz” dediler. Buraya kadar her şey tamam da boykottan sonra iki görüş belirmeye başladı.

Birincisi; Dicle konusunda haklısınız. YSK yanlış yaptı.  Dicle’ye 80 bin oy vermenin ötesinde bu bir demokrasi meselesidir. Siyasiler, aydınlar ve bürokratlar hatalarını düzeltmeli. Tutuklular da mecliste olmalı. Ama çözümün adresi meclistir. Ortamı germeye gerek yok.

Tarhan Erdem’in dedikleri ise çok daha duygusal:

“Kürt halkının mutluluk ve refahı yolunda tarihi dönemeç gelmiştir. Bu dönemeç BDP ve onun deneyimli mensupları olmadan olmaz. Bu gerçeği bilen yüz binlerce Kürt olmayan seçmen BDP’ye oy vermesinin nedeni, çok yaklaşılan eşiği Kürtlerle birlikte geçmektir.

BDP ileriye giden yolu kapatmadan bir adım daha atmasıyla yol açmasıdır. Meclise gitmeme kararı yirmi yılımı süsleyen hayalimi bir kez daha yeşertmeye ömrüm yetmeyecek. (Benim ki de yetmeyecek-m.l.y.) BDP içinden çıktığı toplumun duygu ve heyecanlarına kapılmadan TBMM’ne geleceklerine inanmak istiyorum. Halk için doğru olan budur.”

İkinci görüş şöyle: Bağımsızları anlıyoruz. Hala içerde tutuklu 5 vekil var. Oy veren seçmen bunlar kesin kez dışarı çıkmasını istemektedir. Değilse sittin sene BDP ya da onların desteklediği bağımsız adaylara kimse oy vermez. Meclise gitmeden Diyarbakır’da boykot ve çeşitli protesto yöntemleri ile Türkiye’deki her türlü siyasi olayın önüne geçen bir gündem yakalanarak bu sorun daha çabuk çözerler.

Nitekim Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde (AHİM) görev yapmış Rıza Türmen Dicle olayı için: “Milletvekili seçilip mazbatası verildiği için artık vekilliğinin düşürülmesi meclisin kararına bağlıdır. İstifa etseydi bile meclisin onayına bağlıydı. Yani YSK böyle bir karar veremez. Hatip Dicle olayı AHİM kararlarına açıkça aykırıdır” demiştir.

Kürtler artık seçim engelleriyle imtihan edilmek, ifade özgürlüklerinin engellenmek, cezalandırılmak, yargılanmak, hapsedilmek, dışlanmak, itilip kakılmak, oylarının çalınmasını istemiyorlar. Erdoğan’a formül bulanlar Dicle ve diğer 5 vekil için de formül bulsunlar.

xxx

Bu görüşler doğrultusunda naçizane diyorum ki; birlikte yaşayacaksak, Sayın Erdemin ve diğer sağduyulu aydın, yazar ve siyasetçilerin çağrılarında dile getirdikleri gibi tutuklu 5 vekilin salı verilmeleri halinde boykot yumuşatılmalı.

73 milyon biliyor ki Dicle’ye haksızlık yapılmıştır. Sorunun çözüm adresi Meclis ise ki öyledir. O halde meclise gidilmelidir. Ensarioğlu’nun “Meclis’e gelinerek oyunu bozulsun” sözünü samimi bulmasam da doğru buluyorum. Koşul Dicle sorunu Mecliste çözülsün ve de 5 tutuklu vekilin mutlak meclise taşınsın. Bu argümanlarla boykot daha anlamlı ve gerçekçi olur. 36 vekil seçilmişken 6 ya da 5 vekil eksik kimse onlardan meclise gitmelerini isteyemez.

Hayır, tutuklu 5 vekil salı verilse de Dicle’ye vekilliği iade edilmeden Kürtler kendi meclislerini ne pahasına olursa olsun Diyarbakır’a taşımaya kararlı diyorlarsa söyleyecek bir sözümüz yok. Yıllardır ateşten gömleği giyerek siyaset yapanlar onlar. Kürt sorunuyla ilgili çıkışı onlar daha iyi bilir. Ahkâm kesemeyiz. Biz sadece gençler ölmesin, şiddet bitsin, çocuklar taş atmasın, tutuklu 5 vekille birlikte Meclis çatısı altında çözüm olsun istiyoruz

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
M. Latif Yıldız Arşivi