M. Latif Yıldız

M. Latif Yıldız

Zalime ve zulme karşı

Zalime ve zulme karşı

2012 yılı 1 Mayısında en ilgi çeken ve bende de heyecan yaratan hiç kuşkusuz Fatih Camisinde sabah namazlarını ve ölen işçilerin gıyabında cenaze namazlarını kıldıktan sonra Taksime kadar yürüyen “ Antikapitalist Müslüman genç” grup oldu.

Neden mi heyecanlandım? Çünkü beni 44 yıl öncesine götürdüler.

1968 yılında Diyarbakır Öğretmen Okulundan mezun oldum. Ancak 18 yaşımdan gün almadığım için memur kanununa göre atamam yapılmadı. Aktif kişiliğim ile babanın eline bakmaktansa İstanbul’da noktalanan hikayesi uzun bir serüven yaşadım.

İstanbul’da Vilayetin yanı başında Cağaloğlu’ndan Sirkeci ve Eminönü’ne inen yokuşta karşılaştığım öğretmen okulu matematik öğretmenim Sait hoca ile karşılaşmam gazeteciliğe bulaşmam ve siyasi görüşümün şekillenmesine sebep olacaktı.

O karşılaşmanın hikayesi de uzun olduğu için geçiyorum. Konu başlığımız zulme ve Anti Emperyalist olduğuna göre sözü fazla uzatmadan konuya gelelim.

1969 yılında ABD ve 6. Filoya karşı İstanbul Üniversitesi ana giriş kapısı yani Beyazıt meydanında yapılacak miting için Meydanın çekül doğrultusu aşağısında Kadırga semtindeki Kadırga Öğrenci Yurdu’nda pankart hazırlayan grubun içinde yer alıyordum.

Hummalı çalışma arasında yanılmıyorsam öğle ezanı okundu. Bir alim çocuğu ve de kendimi bildim bileli namazını kılan biri olarak “ namazımı kılıp geliyorum” dedim. Söyler söylemez pankart hazırlayan 15 – 20 arkadaşın yüz mimiklerini hiç unutmuyorum. Kim ne iş yapıyorsa sanki öylesi donup kalmıştı. Bütün gözlerin bana çevrildiği an beni bu gruba dahil eden DDKO yurt temsilcisi Sait hocamın dediklerini hiç unutmuyorum.

Hoca: “Arkadaşlar Latif’i yanlış anlamayın. Ona ben kefilim. O Diyarbakır karpuzu gibi. Dişi yeşil olsa da içi kan kırmızısı, kapitalizme karşı bizim aynı tavır koyan biri” dedi.

2012 yılı 1 Mayısında “antikapitalist İslamcı” gençleri görünce o günler gözümün önünde canlandı. O gün gibi bugünde inancımdan taviz vermeden “ adalet”, “eşitlik” ve “özgürlük” diyenlerin safındayım. O gün de, bu günde zulüm yapan hangi renge girerse girsin karşı duran tavrımı sürdürüyorum.

“Allah” derken, “Allah’ı” paravana yapıp iktidar, güç ve muktedir olma hırsı ile söylemi dilde kalan bazı “muhafazakar” kesimin düştükleri dini emperyalist çukurunu ve Kuran’ın ritüel olmadığını hatırlatan gençlerin görüşüne ve duruşuna aynen katılıyorum.

Zulmün karşısında, mağdurun yanında yer alan. Sınıfsız ve sınırsız bir ülke isteyen. Dini vicdanın sesi olarak haykıran. Dün yaşadığı sıkıntıları iktidarda muktedir olunca unutarak 5 yıldızlı otellerde iftar açan muhafazakarlara 1 Mayıs meydanlarında hatırlatan Antikapitalist Müslüman gençleri desteklemek İslam’ın ve imanın emridir.

“Dün başörtüsüyle kamusal alana girdirilmeyen mağdurlar bugün asgari ücret altında ben dindar iş adamıyım diye sömüren kapitalist Müslümanlara mahkumlar. Bugün yetiştirme yurtlarına verilen çocukların bir çoğu muhafazakar kesimin 2. eşlerinden dünyaya gelen çocukları oluşturuyor. Dün adamın metresi vardı, bugün ikinci, üçüncü imam nikahlı eşi var. Zalimin şehvetiyle aynı şehvete sahip yeni bir İslam ya da Müslüman tipi mi oluşturmak istiyorlar.” Diyorlar. Antikapitalist Müslüman gençler haksız mı?

Genç Balkanlıoğlu’nun dediği gibi; dün namaz kılmalarına izin vermeyen patron egemenler desteğiyle işyeri sahibi olunca namaz kılmalarına izin verdiği köleler oluşturuyor.

Sefa Özdemir’de “ İş yeri sahipleri Cuma günleri daha çok huşu alabilecekleri Eyüp, Fatih, Sultanahmet, Beyazıt’a giderken işçi 15- 20 dakikalık araya yemeği de sıkıştırarak en yakın camiye gitmeye mecbur. “

Mustafa’da “ MÜSİAD eski başkanı Erol Yarar ‘ çok mutlu oluyorum, camilere gittiğimde ayakkabılar hep markalı’ demiş. Asgari ücretli işçi markalı ayakkabı alamayacağına göre Yarar’ın gittiği caminin ayrı bir sınıfı var” demiş. Haksız mı?

Antikapitalist Müslümanlar “Kürtlerin talepleri taleplerimizdir” diye slogan atmışlar. “Kürtlerin devlet isterlerse destek verir misiniz?” sorusuna ceberut militarist – sivil rejimin verdiği endişe olsa gerek net olmasalar da; “ Bu ülkede Kürtler haricinde herkes konuşuyor. Yıllarca zulmettiğin bir insana ‘ dilini yasakladım, köyünü boşalttım, göçe zorladım, ucuz işçi olarak çalıştırdım. Geleceğin hakkında yine ben karar veririm’ diyebilirmisin?” demişler.

Çöplüğün içinde kanal açmaya çalışan gençleri takdir ve teşvik etmek varken; birileri onlar “sol İslam” diye lanse etmesini gençleri tedirgin etmiş olmalı ki; “ bugün sol diyenler yarın anarşist İslam” diyebilirler diyerek endişelerini dile getiriyorlar.

Siyasetçi başka türlü olsun istiyor diye gerçek Müslüman İslam ilkelerinden taviz vermez. Zekat parası ile hovardalık yapan, kapitalist çarkın içinde milyarlar kazanan; yat, kat alarak zevk ve sefaya dalanları uyaran gençlere sahip çıkılmalıdır.

Bu ülkenin Müslüman’ı kapitalden önce kendisiyle aynı mabette saf tutan, sayıları 25 milyonu aşan Kürd kardeşlerinin insani, siyasi, ekonomik ve kültürel talepleri için bu gençlere toplumsal destek olurlarsa akan kanı durduracaklarını çok iyi bilmeliler.

Tamda bunun için AKP’ye yüzde 50 oy desteği verenler sorunun barışçıl yolla halli için baskı yapmalılar. Bu insanların eşit vatandaşlık ve kimlikleri konusunda haklı olduklarını söylemelidirler. Sorunun üzerine askerle, silahla, tankla, topla, tüfekle gidilmemeli demeliler.

Rant ve iktidardan başka gözleri bir şey görmeyen kapitalist Müslümanlara yol göstermek için çaba içinde olan “Antikapitalist Genç Müslüman” grubun çığlığına köstek olunacağına destek verilmelidir.

GAZETECİLİĞİN VE HABERCİLİĞİN YÜKSEKOKULU YÜKSEKOVA HABER

Yüksekova Haber 12. yılını tamamlayıp 5 Mayıs’ta 13. yaşından gün alırken; değil Türkiye, dünyanın 7 kıtasından (Bana gelen mailler, yorumlar kanıtım) gazeteciliğin ve haberciliğin yüksek okulu (Sevgili Necip’in yerinde tabiriyle) YÜKSEKOVA Haber’in bireyi olmanın onuru ve gurunu yaşıyorum.

Ortadoğu’nun en sorunlu üçgeninde (Türkiye- Irak – İran) farklı ideoloji ve ülkelerin savaş içinde geçen sürece karşın sürekli yayını ile onurlu, bağımsız, hakkın, halkın, haklının ve özgürlüğün yanında tehlikelere rağmen 12 yılı geride bırakmak her babayiğidin harcı değil.

Zalimlere karşı mazlumları savunan. Egemenlere boyun eğmeyen çizgisinde ısrar eden. Yalnız bölgenin değil; Ortadoğu ve tüm mazlumların dili, kulağı, gözü, sesi olan. Hiçbir görüş, düşünce ve ideolojinin arka bahçesi olmayan. Dünya ve Türkiye medyasına  haber, yorum, makalede kaynaklık yapan; Yüksekova Haber’de yazan bir yazar olmanın sevinç ve övüncünü yaşarken Çapraz kardeşlerin, tüm çalışanların ve okuyucularının bu mutlu gününü kutluyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
M. Latif Yıldız Arşivi