M. Latif Yıldız

M. Latif Yıldız

Talebi imtiyaz ve tehdit görmek

Talebi imtiyaz ve tehdit görmek

Perşembenin gelişi, çarşambadan bellidir derler ya. Kürdlerin uyarı adımı atacağını 2 – 3 haftadır sağır sultanda biliyordu. AKP, Başbakan, Hükümet ve Devlet ya kulakları üzerine bilerek yattılar ya da zaten bir şey yapmaya niyetleri olmadığı için bekledikleri bir sonuçtu.

Süreç neden sekteye uğruyor? Kim una ip seriyor; devlet mi Kürdler mi? Küreselleşen Kürd sorunu için kim ayak diretiyor? Sadece insanlar için değil, hayvan, bitki ve doğa dahil tüm canlılar için yaşamsal bir zorunluluk olan “barış sürecini” kim engelliyor? Kürdler niçin dağa çıktı; çekilmeyi niçin durdurdu? Kürdlerin talepleri nedir? Soru üstüne soru. AKP dahil herkesin bildiği gerçekleri yaşanan acı bir tablo ile açıklamaya çalışayım.

Ne devlet, ne hükümet, hatta Türk halkı bile Kürd sorunu bitsin diye bir hedefi, bir çabası, bir derdi yok. Terör bitsin istiyorlar, ama mesele Kürd sorunu olunca orada duruyorlar.

Nasıl mı? Türkiye’nin herhangi bir batı şehri değil; en çağdaş, en modern ve de en özgürlükçü, olimpiyatların yapılması için daha dün büyük paralar harcanan İstanbul’da Belediye otobüsünde yüksek sesle ve yabancı dille iki kişi konuşsun. İngilizce, Almanca hatta Yunanca, İbranice (İsrail) diliyle konuşsunlar. Kimse dönüp bakmaz bile. Karadenizli bir yazarın dediği gibi Lazca şarkı söyleseler otobüstekilerde eşlik ederek horon bile teperler.

Allah muhafaza aynı otobüste iki Kürd “Kürdçe” konuşurlarsa ne mi olur? Olacağının en basiti otobüste kim varsa dönüp onlara bakar. Eee ne var bunda demeyin. Bakıştan bakışa fark var. Kötü, tehdit eden, kaş çatan, yüz ekşiten, surat asan, alay eden; sövermiş, dövermiş gibi bakmak var. Yetmez o iki Kürd’ün işiteceği şekilde iğneleyici, incitici, hakaretvari laflar sokuşturanlar olur. Maazallah o iki kişi otobüste Kürdçe şarkı söylemeye kalkışırsa olabilecekleri düşünmek bile istemiyorum. İnanın Kürdler bunu yıllardır hep yaşıyor.

Ne zamanki o otobüste Kürdler dilini konuşup, Kürdçe şarkı mırıldanma özgürlüğünü yakalarsa; bu ülkede Kürd sorunu diye bir şey kalmaz; kardeşlikte, barışta gelir; mutluluk, sevgi ve hoşgörü de gelir. Asıl mesele bu. Yine de Kürdlerin ne istediğine gelince:

Aklıma gelen önemli birkaç talebi sıralayarak başlayacak olursam: ana dilde eğitim, yerel yönetim, eşitlik, özgürlük, demokrasi, kültürel haklar, yüzde on barajı, TCK ceza yasalarından bazılarını değişmesi gibi taleplerde bulunmak imtiyaz ve tehdit midir?

Yukarıdaki insani talepleri istemek Kürdleri terörist ilan ederek sindirilmeleri, hatta öldürülmelerini mi gerektiriyor? Demokratik hak taleplerini  “başkaldırı” ya da “isyan” olarak nitelendirilebilir miyiz? Devlet’in, hükümetin bu taleplere karşı duruşu doğru mu?

Kürdler 100 yıldır ne istediklerini açıkça söylüyor. Karşılık bulmayınca son 30 yıl bunu farklı bir dille ilgililerin dikkatine sundular. Hatta durum öyle bir hal aldı ki bu 30 yılın 20 yılı ayrılalım üzerine kurguladılar. Son 10 yılda dünyanın değişen konjonktürü gereği dört parçada hiçbir ülkenin sınırı değişmeden demokratik hak talep ettiler/ediyorlar.

Ama devlet, AKP hükümeti, Başbakan, danışmanları ve yandaş medyası oyalama politikası güdüyor. Çekilmenin karşılığı demokratik adımlar olması gerekirken; 21 Mart’tan 9 Eylül 2013 e 7 aya yakın süreçte atılmış güven veren iyi niyetli tek bir adım var mı? Yok. Bugün yarın açıklanacakmış! Kimse kusura bakmasın Kürdler açısından içi boş bir paket olacak. Kehanet falan değil medyada olmayacaklar yazılınca bu durum ortaya çıkıyor.  

Kürdler de bunu hissetmiş olmalı ki kendine göre tepki verdi. Hem yaptıkları açıklama ile silahlı mücadele başlatıyorum demiyor ki. Geri çekilme koşulunu hükümet, devlet doğru adım atması için durduruyorum diyor. 7 ay söz verip hiçbir şey yapmayanı sorguluyor, somut adım atılsın istiyor. Siyaset yapan Kürd Milletvekilleri, Belediye Başkanları, İl ve Belediye encümen üyeleri, BDP yöneticileri, 8 bin KCK’li hala hapislerde tutuluyor diyor.

Anadilde eğitim bir yana devletin seçmeli ders için aldığı karara rağmen kadrolu öğretmen ataması yapılmamasının bir izahı var mı? Star’dan Fadime Özkan’ın “Bulgar”  çözümünü de mi akıl edinemiyor diyor. Yeni anayasa için meclisteki üç partinin BDP karşısında etnisite konusunda bir araya gelmelerini hangi gerekçe ile izah edecekler.

AKP 21 Mart’ta Öcalan’ın açıklamasından beri icraatları, söylemleri, karakollara (kalekol) hız vererek seçimlere mi hazırlanıyor, savaşa mı; Kürdler bir anlam veremiyor. Bu yaklaşım Kürd kamuoyunda AKP’ye oy verenlerin nezdinde de sevimsizlik ve itici oluyor.

Muhatap Öcalan’dır, tamam da; Silahlar bırakılmalı o da tamamdır. Ancak karşılığı güven veren söylem ve adımlar mı; yoksa gerilim yaratan beyanatlar ve tutum mu? Kürd halkı Türkiye’yi yönetenlerin sürekli gizli acentelerinden usandı. En canlı ve önemli olan, seçmeli de olsa ana dil için kadrolu öğretmen atamamak hangi samimiyet ile ifade edecekler?

Akil insanlar raporunda yer alan uyarılar kale alındı mı? Yargı paketlerinde Kürdleri ilgilendiren bir şey var mı? Seçim geliyor yüzde 10 barajı için olmaz diye kestirip atılıyorlar. Kürdlerin taleplerini imtiyaz ve tehdit olarak okuyanlarla barış nasıl gelecek?

Başbakan “ Ana dil gündemimizde yok. Ülkenin böyle bir sorunu yok. Genel af diye bir şeyde yok” diyebiliyor. Bakanı TV ekranlarında 30 yıldır can alan sorun için “ Türkiye’nin bir tek Kürd sorunu yok” diyebiliyor. Hatta Arınç Kürdçe dil için sıkılmadan adres gösteriyor. Sen kimi kimin yurdundan kovuyorsun? Bu nasıl bir barış dili? Arka bahçe akademisyenler, Yaymanların kafası ve son teknoloji silahlarını TV ekranlarında teşhir ediyorsunuz. Kürdlere gözdağı veren, “terörist” diyen söylem ve yaklaşımı ile sorun bitmez, süreç sürmez, güven bunalımı devam eder. Kürdleri tedirgin eden Öcalan üzerinden Kürd siyasetini ve hareketini itibarsız hale getirme kuşkusu ve güvensizliği yaşatamazsın. Bu ateşe benzin dökmektir.

Kürd sorunu anayasal bir sorundur. Devlet, Hükümet, Başbakan 7 aylık süreçte kendi hatasını görmeli. Kürd coğrafyası bin yıldır Müslüman, Süryani, Keldani, Ermeni, Alevi, Yezidi ve benzeri inançlar ile ırkların birlikte yaşadığı örnek bir bölgedir. AKP hükümeti Suriye üzerinden Sünni, Alevi, Kürd, Arap ayrımcılığı yaparak radikalcileri kışkırtmamalı.

Kürdlerin ilkleri ve hakları olmayan bir halk olarak nitelendirilemez. İslam üzerinden bölgenin ahengini bozmak AKP’ye yarar değil zarar getirir. Hükümetin “onlar dursun biz devam ederiz” tavrı, çözüm değil çözümsüzlüğe davetiyedir. Öcalan ve Örgüt üzerine düşeni sayılara tekabül etmeden yerine getirdiğini görmek gerek.

Sıra Devlet’te ve hükümette. Kürd toplumunun taleplerini “tehdit” olarak görmeyen fiili adımlar atılmalı. Başbakan ve AKP çözümü sadece çekilme ve ateşkes olarak görmemeli. Kaldı ki Kürdlere göre çekilme önemli oranda gerçekleşmiştir. Silahlı dönemi bitirmek Sayın Erdoğan’ın elinde. Demokratikleşme paketinin içine doldu mu boş mu hep birlikte göreceğiz.

Çekilmemek sadece bir uyarıdır. Bunu bile bile medya tedirginlik yaratmak için her haltı yiyiyor. 7 ayda AKP’nin elle tutulur bir şey yapmadığını değil de Kürdleri eleştiriyor. Kaygılı, karamsar bir tablo çizerek adeta yeniden savaş tamtamlığına soyunuyor.

AKP ve Başbakan bu politikada diretirse Kürd meselesi; “seçim” mi “çözüm” mü diye ikilemde kalırsa çok zor günler yaşayacağımız kesin. Çünkü Kürdler artık 400 – 425 bin kilometrekarede yaşayan 50 milyonluk bölgesel bir güç bunu herkes içine sindirmeli.

NİŞE (NOT) ; Zarokno peyxama min ji hunreye. (Çocuklar bu mesajım sizleredir.)

Pişti hefteyke (beviri) biçin xwendegeha (dibistanan) xwe. Le li xwendegehe, li derve, li male, li suke, bi zmane dayika xwe bi axeftin. Zimanên xwe biparizin. ( Bir hafta sonra okulunuza gidin ama okulda, dışarıda, evde, çarşıda ananızın diliyle konuşun. Dilinizi koruyun.)

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
11 Yorum
M. Latif Yıldız Arşivi