Sen û Ben û Ben
Geçen sene yani 2008 yılında bir kitap geldi bana İnanmayacaksınız ama bana münhasır dört imzalıydı kitap.
Bir imza yukarı Mezopotamya"nın Çölemerik ili Güzereş köyünden yazar Muhsin Kızılkaya"ya aitti. Kitap sen û ben ismiyle iki zaman diliminde iki ayrı kuşaktan iki yazarın buluşmasını tiyatro sahnesi gibi perde perde veriyordu.
Bir imza Nazê"ye aitti benim için kitabı almış ve yazara götürmüş imzalatmış onca emek vermiş ve bu yolculukta Kemal de eşlik etmiş imzasını da esirgememiş. Yeri gelmişken sevgilerimi iletmiş ve teşekkür etmiş olayım.
Bir imza da bundan epey evvel önce Amed"te nar çiçeklerinin şahitliğinde yaşama elveda eden o koca nefes Kürt sesinin keskin çığlığı Mehmet Uzun"a aitti. Aitti diyorum çünkü ben onun elveda dediğini hiç mi hiç kabul etmedim etmem de mümkün görünmemekte. Çünkü o yazdıkları ve Kürtlerin bahçesine diktiği yaşamla ebedileşmişti.
Zaten Muhsin de buna inanmış olacak ki Zozan û Gülistan için deyip başladığı bu yolculuğa William Faulkner"a ait bir sözle hemfikir olmuş benimle. İyi bir yazarın alt edebileceği tek şey ölümdür.
Mehmet Uzun"la anıların gâh ülkenin akarsuları ve gâh Alplere kadar uzanan soğuk gecelerin sohbetlerine sırtını dayadığını görmek mümkündür.
Duyguların şaha çıktığı ve coğrafyanın kızgın güneşinin altında tere dönüştüğü bu atışma gibi yazıtın sayfalarında iki tiyatro ustasının aynı sahnedeki olağan üstü profesyonelliğini sezinlemek bir yana bu iki ustanın iki ayrı tarih kesitinde neredeyse aynı şeyleri yaşadıklarına şahit olmak heyecanlandırıyor ve o sahneyi onlarla paylaşmak için can atıyor insan.
Şahsen ben kendimi çoğu zaman onların sahnesinde gördüm Bu bağlamda ne şanslı olduğumu söylemek istiyorum.
Bir kitap kurdu ile yaşamı soluksuz anlatan yukarı Mezopotamya dağlarının yazarı ayrı mekânlardan, ayrı kullardan, aynı yerde kesişen yolculuklarının tadına varamadıkları ve eminim çok eksiklerin kaldığı bir yaşamda buluşturur ve bu kitabı da tanık eder.
Kürtlerin yaşamında artık tabu haline gelen sürgün, genç bir devrimcinin yaşamına daha çelmesini atmaya çalışmaktadır. Zindan yasalarının zulmünden kendi payına düşen kitaplarla ve dünyaya ender gelen devrimci ağabeylerinin mirasları ışığında Kürtlerin aydınlık çığlığına dönüşen bir dev yaratmıştır.
Yazar, eski zaman eşkıyalarını Sito ağanın Oramar dağlarındaki yaşamından ve dönemin EŞKİ"lerine kalemini akıtmıştı. Ondan sonraki sürede zaman, zaman bırakıp dönmeye kadar veren ümitsizlikten Kürtlerin son yüzyılda yetişmiş aydın yazar ve devrimcileriyle nasıl buluştuklarını anlatırken neredeyse Yaşar Kemal"le de okuyucuyu yan yana getiriyor.
Sadece onunla mı? Neredeyse o ak saçlı, gelmiş geçmiş en büyük yürüyen kütüphane Apê Musa"yla da Ya Yılmaz Güney"le nasıl aynı filmin sahnelerine taşıyor. Hele Ahmet Kaya ve rakılı memleket hasretlerine
Mehmet Uzun"la aynı cezaevinde tutsak Kürt ve Türk aydınlarıyla da bir araya getiriyor. Mesela İsmail Beşikçi hocayla Onun kısacık boyuna yüz yıllar kadar hapis cezaları istemeleri, ondan ne denli korktuklarının emaresidir.
Kürt aydınlarının tarih içinde karşı karşıya kaldıkları baskıları ve emeklerini sergiledikleri dergilerin, kitapların nasıl talan edildiğini ve yasaklardan zorlardan geçirildiklerini bir çırpıda okuyor, geçmişin yolculuğunda içimizin derinden yırtıldığına tanık oluyoruz.
Kavgada esen arkadaş, arkadaştır.
Der gibi cumhuriyet tarihinde zindanlar ve sürgünlerle susturulmaya çalışan büyük insanların kavgalarında ne denli yürekli arkadaşlıklar yarattıklarını da öğreniyoruz.
Bu kavga ki yazının Bu kavga ki güzel günlerin nakkaşlığını yapan kavgadır.
Ondan sebep dünyanın bütün aydınlarıyla da bu kavga hep esmiş ve sadece insan sevgisi öne çıkmıştır.
Tarihin önemli milatlarına da örnekleme yapmış bu kitabın sayfalarında kimi zaman gözyaşlarımı yıkadım kimi zaman öfkemi bıraktım kimi zaman insan azminin doruklarına çıktım ama en çokta sevdamı gördüm.
Bu kitabın sen û ben "i vardı zaten, bir û ben daha olsun isterdim
Sen û ben burçları Mehmed Uzun"u bağrına bastı tarihin bedbaht bir yerinde, ama bütün bedbaht tarihler Keko"nun çocuklarının geleceği önünde diz çökecektir eminim.
Haa bir şey daha!
Bir öğlen vakti Yüksekova"dan Hakkâri"ye yaz günü gitmek zordur. Hem zorlu yollar yorar. Hem de temmuz sıcaklığı o yalçın kayalara çarpıp ortalığı tandıra çevirmektedir. Bu ahvalle Depin molası deryalarda serinlemeye benzer. Hele bu molada Mehmet Uzun ve Muhsin Kızılkaya"yla tesadüfleşmek bu sert iklimde okyanusla buluşmaya benzer.
Ben de bir öğlen vakti böyle bir tesadüfte o cennet yüzlü ustayla karşılaştım hatta Cuma günü misafirim olacaktı Yüksekova da Ancak sonra olan oldu. Muhsin hocanın telefonundan anlıyoruz ki polis onları fark etmiş ve kendi yurduna özlemini bitiremeden geri dönmüş.
Bir de hasta yatağında Amed"te gördüm onu
Diğer meseleleri bilahare konuşacağız Muhsin hocam
Emeğine sağlık, o büyük aydına ne yazarsak eksik olur ama galiba sen verilecek en büyük armağanı vermişsin
His ediyorum ki o orda bir yerlerden dikip gözlerini bize diyordur ki ez çavên ve dê ramisîm
İşte bu yüzden:
Onu bir kez daha bize misafir olmaya davet ediyorum!
Yüksekova bembeyaz gelinliğine bürünmüş onu bekliyor
BIRA TI JI MIRA DI BÊJÊ
Yanıtla (0) (0)ÇIMA TI HEVKAS BI XEMGÎNÎ
EM HERDU JÎ GUL BÛN
LI GÛLÎSTAN Ê
EM EYNÎ ŞAXÎVA RABÛN
WEXTA EM MEZIN BÛN
EM JI HEV BELA BÛN
TI BÊTIR GEŞ BÛYÎ
NE WEK BEXTÊ MIN REŞ BUYÎ
Û BÊTIR DILGEŞ BUYÎ
NE WEK VÎ DILÎ NEXWAŞBÛYÎ
JI BER KU TE EVÎN NEDÎTÎYE.BRA..
ewa ne nıwistyamıne ewamın berhewrkır
buda memed uzun için
NERDEN BİLİRDİMKİ
YÜREĞİME GİZLİCE YERLEŞECEĞİNİ
BOĞAZIMA KADAR YÜKSELİP
BENİ BOĞACAĞINI
SONRA GÖZLERİMDEN SÜZÜLÜP AKACAĞINI
sayın irfan sarıyada sonsuz teşekürlerimi sunuyorum yazmın olduğu bu yazılardan dolayı.........?
Hé nıviskaré berdılan! Lı bajareke xerib sılaveké jıdıl te dıkım.Nıvisina te ya dawiyé mina hemu nıvisinén dın pır manidar u bandorker bu.Lébelé lı dılémın da nırxa vé nıvisiné cuda ye lewra te navémın u navé hevalamın ya heri bedew, xérxwaz, dılnızm u berkevti lı hevokén xe cih daye.Jı bo bir anina navén me zor spasiya te dıkım.Weki te goti Mıhemedé dıréj sermedi ye jı ber hındé gereke germayi,evini u xoşewitiya nıviskaré gewre u nemır berdewami lı dılémeda be.......Disa zor spas.
Yanıtla (0) (0)mrb yazı çok güzel olmuş ayrıca tşk etmene gerek asıl ben tşk ederim bizi yazdıgın için senin yazılarında olmak çok güzel...ve artık bilmen gerekiyor seni mutlu etmek için elimizden ne geliiyorsa yaparız çünkü gerçekten sen herşeyin en güzeline layıksınn seni burdan koacaman sevgilerle kucaklıyoruzzz...iyiki hayatımızda varsın
Yanıtla (0) (0)lüfen artık sevgili mehmet uzunun kitaplarına dokunmasın sayın kızılkaya,egemenlerin ideolojisine bulanmış bir kalemin güzelleştireceği bir şey yoktur,kızılkaya kürt edebiyatına birşeyler katmak istiyorsa değerli kürt üstadlarımızdan uzak dursun ondan tek ricamız budur...
Yanıtla (0) (0)Beriyê de ez bi bêjim mebesta min ne parêzeriya tu kesî ye.Lê dema mirov hinek gotinên tiro wiro dibîhîse gelek eciz dibe.Eciziya me a ku niha basî dikim,bêrêzî û bêzanayî di derheqê hinek mirovên delal û hêja de deqkirine. Ma gelo hevalê seyduna, wexta ku te cihekê de tiştek bihîst misoger tu bawer dikî ku rast e. Bawer im ên wekî we pêşdarazî(önyargılı) ji bo îdeolojiya serdestan nêzîktir in. Nivîskarê hêja Muhsin Qizilqaya ne wekî we bi çavkorî nêzîkî bûyeran dibe. Ew jî êdî baş famkiriye ku her tişt ne wekî berê ye kak seyduna.Dîrok dê nîşa bide ka kê xizmetkarê serdestane. Ê ku li gorî we nefikire û neheqiyê qebûl neke noker e( îşbîrlîkçî ye). Tabî hun Birêz îsmaîl Beşîkçî jî, Nejdet Buldan jî xayîn dibînin. Û gelek xwedî nirxên din jî...
Yanıtla (0) (0)Heke di nav gelê me û tevgera kurd de wan salên dawiyê gelek xeletî û çewtî hatibina kirin, vana bi piranî ji rûyê netehemûlkirina rexneyan de derketine. Îcar heta sibê hun hinek insanên bi rûmet leke bikin rexneyên we ne di cih de ne.(Tînim bîra we: hêj dema ku birêz rehmetî Mehmed Uzun sax bû, neh-deh sal berê yên ku wek we dinêrin û difikirin, li ba wan xayîn hat îlankirin) Hun ne li gorî îradeya xwe diaxivin, li gorî îradeyên teslîmbûnê diaxivin. înşallah tu dê min baş fam bikî birêz seyduna. Heke tênegihî yan ez dê carek din ji bo te bi Tirkî binivîsim û yan jî tu dê zimanê xwe pêvîst e baş hîn bibî.Silav û hurmet..Taybetî jî ji bo Kak Muhsin(ku xwediyê pirtûka basî lê tê kirin) û Kak Îrfan(ku nivîsek gelek xweş û bi dilnermî pirtûk daye nasandin.)silavên germ dişînim.
sevili kürt halkım mühsin kızılkaya mehmet uzunun kitaplarını başka bir dile çevirmekle ana dilimizi kürtçeyi ve kürt halkını dahada yüceleştirmiştir ayrıca kendi kültürümüzü başka bir dille daha büyük bir kitleye aktarmıştır,sen ü ben kitabını okuyan arkadaşlar bilirler mühsin kızılkaya yaşar kemal ve mehmet uzunun isteği üzerine türkçeye çeviri yapmıştır.iyikide yapmış yoksa bir kürt olarak bu büyük eserden yoksun kalacaktım.saygılar,,,,
Yanıtla (0) (0)sizin yazılarınızı takip eder okurdum ama bu olmadı, nerden çıktı şimdi muhsini şirin göstermek, zaten bilen için nafile. Lütfen hemşerilik yapmayalım,medyatik caxşlara şirinlikler yapıp aslında iyi çocuklardır demeyin...
Yanıtla (0) (0)ellerine ve yüreğine sağlık irfan hocam...
Yanıtla (0) (0)MUHSİN KIZILKAYAYLA TANIŞMIŞ OTURMUŞ BİRİ OLARAK.KELİMELERLE İFADE EDEMEMM SADAKATİNİ VE EDEBİYATINI.M UZUNNUN İMZALI KİTAPLARINI ALDIM OKUDUM.İMZA ATARKEN KİTablarına.yüzüme bakışını asla unutmamm.
Yanıtla (0) (0)artık halkımız kimin ne olduğunu iyi biliyor. muhsin kızılkaya yıllardır mehmet uzun'un kitaplarını türkçeye çevirerek, kürtler'in kürtçeyi öğrenmemesinde rol oynuuyor zaten. bugün akp yandaşı olmuşsa ne yazar. zaten hep böyleydi. birde önlü kürt edebiyatçısı kesilecek sanırım, trt çhşta.
Yanıtla (0) (0)helal olsun be hocam
Yanıtla (0) (0)ne dokunaklı ne çekici bir yazı.irfan hocam ne güzel hükmediyorsunuz mürekkebe.okudukça okuyası geliyor insanın.memed uzunu saygı ile anıyoruz...
Yanıtla (0) (0)SELAMLAR.. BİLİYOR MUSUNUZ BİZ KÜRTLERİN ZAAFI NEDİR?.. SADECE KENDİMİZİ ELEŞTİRİYOR BİZE ZARAR VERENLERE İSE SADECE BAKMAKLA ADETA GÖREVLENDİRİLMİŞİZ.. MUHSİN KIZILKAYA SADECE SENİN ANLAMADIĞIN DİLİNİ,UĞRAŞMADİĞİN YA DA BU KADAR YETERLİ DEDİĞİN DİLİNİ SENİN ANLAYACAĞİN ŞEKİLDE SANA AKTARİYOR(ÇEVİRİDEN BAHSEDİYORUM).. ARTIK BU ZİHNİYET ANLAYIŞIMIZI BIRAKALIM LÜTFEN...
Yanıtla (0) (0)YAZINIZI OKUDUM. AMA ELEŞTİRİDEN HAZ ALDIĞINIZI UMUT EDEREK KALEMİNİZİ DAHA GÜÇLÜ VE ETKİN BİR BİÇİMDE KULLANMANIZ DİLEĞİNDE BULUNUYORUM. YAZI BÖLÜK PÖRÇÜK, BETİMLEMELER BİLİNDİK. BU BİÇİMİYLE FARKLI BİR DİL KULLANDIĞINIZ YA DA SADE VE BİR O KADAR ÇEKİCİ BİR DİL KULLANDIĞINIZ SÖYLENİLEMEZ. UMULUR Kİ DİLİNİZİN ROMANSI BİR BİÇEME DÖNÜMESİDİR. BU DİLEKLE BELKİ HAKKARİ'YE DAİR ROMANLAR YAZAR,BİZ OKUYUCULARDA OKUMA İMKÂNINA KAVUŞURUZ.
Yanıtla (0) (0)