İrfan Sarı

İrfan Sarı

Karbeyaz…

Karbeyaz…

Dün gece usulca yağmışsın bir kentin en varoş tenhalarına… Toprak kar altında kalmış. Su yeşili şarkılar mırıldarken gözlerin, sen kara meleğim oluvermişsin uykularımda…

Şehir bir başka heyecan içinde, elleri üşümüş çocuklar gibi bakıyormuş yüzüne. Ben uykularımda seni görmelerdeydim daha…

Kar yağmıştı şehre kara meleğim…

Öyle elif elif öyle nisan yağmuru hesabı… Boşalırcasına ruhumun yataklarına… Tanrının tarlasına savurduğu tohumlar gibi.

Gökyüzü beyaz akıyormuş dün gece, sen uykularımın en narin kulvarlarında aşk hasadındaydın.

Dehşet serpilmişsin şehrin panjurlarına, yollarına… Çocukların damarlarına… Çocuk yanlarına erginlerin…

Uykularımda faraza seni görmüşüm… Ölmüşüm… Sevmişim…

Saatle ve geceyle uykuma ter olmuşsun ve bölmüşsün uykumu, bölmüşsün ki bedenimin kapılarına dayanmak için. Diri velâkin dipdiri…

Uslanmaz ve ölmüşüm seni görmek için bir kez daha. Bir kez daha sevmişim. Sen yağmışken çocuk parklarının üzerine pamuk pamuk… Bir sukut ile evlerin balkonlarına düşmüşsün, eşiklerine kapıların. Gelinler seni bezemişler hülyalarına âşıklar seni şarkılarına. “Kar yağar kar üstüne”

Yar severim düşüm üstüne!

Beni bir asır uyutma karbeyaz, bir asır uykularıma yağ. “Eşkini hovarda, kıvrak, doru, seglavi kısrağı” gibi. Bu havalar, mevsim süsüdür.

Gördüm başım dağlara yastık, bir başına bir kanat rüzgâr, bir başına sıra dağlar. Vatanım tepeden tırnağa uzamış yar. Gecedir ateşin kudurduğu vakit. Kibrit çöpünden kök oduna barut kokusu sıçramış. Tavşanlar kar üstünde boncuk boncuk pençe izi bırakır. Uykuların nazlı rüyaların kollarında bebe gibi sallanır…

Kar dedim, karbeyaz!

Asırlar boyu sürecek bir yalın öyküye de beni yaz. Sonra bu geceler böyle ayaz, tel tel saçlarınla ısıt biraz.

Issız, ellerinle koyar gibi taneleri.

Sende kalmak için cemreleri hiç konuşmadım bak. Bu yalnızlık bir adamın tek başına kaldıracağı kadar hafif değil. Ki yalnızlık orduların bile bozguna uğratacağı kadar da kolay değil. Karun olsa bile kişi yalnızlığı çoğaltamaz…

Karbeyaz,

Kavgama kilitlediğim güzelliğin adı. Bu uzun gecelerin tabanına yağmışsın dün gece söylememe gerek var mı acep. Kim senin kadar beyaz eder karanlıkları. Ve kim senin kadar unutturur yalnızlığı.

Uyurken ben yağmışsın kimsesiz. Bin asırda yağsan öyle.

Benim vatanım sen olacaksın karbeyaz…

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
13 Yorum
  • bajırgeli yakup / 07 Ocak 2009 Çarşamba 00:32

    başkanım gene her zamanki gibi harikasınız yazılarınızı herzaman okuyorum ve çok beğeniyorum bir sizin yazılarınızı bir de mithat KUTLAR'ın yazılarını sizleri yürekten selamlıyorum karlar herzaman yüksekova mıza yakışır tıpkı ilkbahar ve yazları gibi sonbahar oluncada otantik ve eşi benzeri olmayan düğünlerimiz başlar yüksekova ne giyse gene yakışır hani derlerya çuvar bile giysen sana yakışır işte o misali neyse daha fazla uzatmayayım sizlerin ve yüksekova halkını yürekten selamlıyorum...........?

    Yanıtla (0) (0)
  • hacer / 07 Ocak 2009 Çarşamba 00:54

    öncelikle sayın irfan sarı sizleri tbrk. ediyorum Bajırgeli diye düşünüyordum kim diye sen olduğunu tahmin etmiştim ama yanılırım diye sürekli yorumlarda bajırgeli diye geçiyor kesin bajırgeli sensin yani bajırgeli yakup senin yorumlarınıda okuyorum ve senide tebrik ediyorum slm lar

    Yanıtla (0) (0)
  • baver / 07 Ocak 2009 Çarşamba 02:41

    yine yaptın yapacağını keko ben şimdi nasıl uyurum gurbet ellerde...

    Yanıtla (0) (0)
  • BİR OKUYUCU / 07 Ocak 2009 Çarşamba 08:31

    YAZILARINIZI VAKİR BULDUKÇA OKUYORUM. VE ZEVKLE OKUYORUM. YÜREĞİMİN TUZLU RAFLARINDA BULUNAN UYANDIRILMAYI BEKLEYEN DUYGU,HEYECEN VEYA ÇOCUKLUK DÜŞLERİMİ CANLANDIRACAK DİZELERİN İÇİNDE BULUYORUM KENDİMİ.. BAŞARILAR SAYIN SARI...

    Yanıtla (0) (0)
  • gurgin / 07 Ocak 2009 Çarşamba 09:34

    karın beyazlığı, karanfilin beyzalığı.ruhun beyzlığı,ve ba güvercinin beyazlığı,barışı simgeleyen nice beyazlar,geceleri aydınlatan beyazlar,kirli bir avuç yüzü ak eden beyazlar,helal sütün,mamülü olan yiğitler,ve daha nice örnekler verirsiniz,beyazlarla ilgili,barış umutlarını yeşerten,barışa simge olan,içinde barış sözcükleri taiıyan beyazlar,irfanbey gerçekten hoş olmuş yine her zamanki gibi,şiirsel bir temayla yazılan bu yazınızı isteyen düz yazı unsuruyla isteyen çok duygulu bir şiir unsuruyla okuya bilir,her zevke hitap edebilen.bir bir tema işlemiş olmanız ayrıca taktira şayan bir başarıdır.tekrar tebrikler ederken,kar beyazdır ölümü lügattana ve düşünceden kaldırmak adına.kar beyazdır barış diyelim.devamını diliyoruz...

    Yanıtla (0) (0)
  • Turan KOCA / 07 Ocak 2009 Çarşamba 09:43

    Karın Beyazını yine benden! Yüksekovamızdan ve yüreğimizden almışsın... sevgiyle... yüreğine sağlık dayııııı:-)

    Yanıtla (0) (0)
  • cezmi / 07 Ocak 2009 Çarşamba 15:25

    KAR BEYAZ AMA KARA BEYAZ OLDU.YAZILARINI HİÇ OKUYAMIYORUM.ÇÜNKİ ÇOK SIKILIYORUM.

    Yanıtla (0) (0)
  • derya a / 07 Ocak 2009 Çarşamba 22:51

    madem sıkılıyorsun okuma!
    sana silah zoruylamı bu sayfalar açıltılıyor.
    beyaz bir sayfaya dökülmüş bu sözcükleri karalamana ne hacet var?

    sana soruyorum beyaz nedir?kara nedir?

    beyaz hisleri,beyaz duyguları karalamaya çalışan,sözcükleri dökmülmüş ağzından...

    hayırdır Grii noluyoruz???

    Yanıtla (0) (0)
  • hivron can / 07 Ocak 2009 Çarşamba 22:51

    kar beyazdır!yazarın kır saçları misali.kara meleği ve karbeyazı anlaya bilmek için,hem karayı hemde beyazı ayırt edebilmek gerekir bunun içinde çok güçlü hisler ve ince kıvrak bir zeka gerekir...bu yazarımızda mevcut.çünkü biz onun yazılarını hiç sıkılmadan defalarca zevkle okuyoruz.eğer siz anlamıyorsanız kendinizi sorgulayın.kır saçlı yazara sewgiler...

    Yanıtla (0) (0)
  • kırsaçlı hayranı.. / 08 Ocak 2009 Perşembe 09:54

    senin bu yazıları okuyamaman ve bu yazılardan sıkılman normaldir.çünkü bukadar güzel bir yazıya sıkılan bir insanın bence duyguları yoktur..çok üzüldüm duygusuz olduguna..hele kırsaçlımın yazıları ise bunlar ve sen böyle şeyler söylüyorsan bence hiç durma at kendini bi yerlerden...ve mümkünse bi daha kırsaçlıma öyle yorumlar yapma ve yazılarınada bakma..biz onu çok seviyoruz onun yazılarında hiç bir kötü yorum istemiyoruzzz....kırsaçlım böyle yorumlar yazmak zorunda bırakılıyoruz ve senin bu muhteşem eserin karşısında seni üzdüysek affett...sen çok ince ruhlusun...ruhunla sar bizi

    Yanıtla (0) (0)
  • orhan / 08 Ocak 2009 Perşembe 20:28

    Değerli üstadım irfan sarı öncelikle yüreğinize sağlık güzel bir yazı dizisi ve değerli çünkü her satırında bir tat bir lezzet var..ayrıca birisi demişki neden şalvar giymiyosunda bize özeniyosun,bende kendisine şunu söylüyorum irfan sarı giyinmeyi sizden öğrensin sizde insanlığı irfan sarıdan öğrenin oke:)

    Yanıtla (0) (0)
  • ahmet / 08 Ocak 2009 Perşembe 13:51

    niçin bu bölgede yaşayanlar gibi şalvar giyimiyosun irfan.bizim gibi giyiniyorsun.bizemi özeniyorsun.?

    Yanıtla (0) (0)
  • mersin'se ki Y.OVALI / 08 Ocak 2009 Perşembe 14:23

    beyaz gibidir hasret paylaşamazsın hiç kimseyle paylaşılmaz olandan yana tektir o yıkılmaz bir kale zırhlı bir duvar...beyaz kağıda süt rengi bir kalemle yazı yazmaktır yazarsın yazarsın yazıların okunmaz okunamaz oysa ne özlemler le ne hasretlerle yazmışsın o yazıları kim bilir. sen bilirsin tek birtek sen başkasına anlatamazsın anlatsan özlem olmaktan çıkar bilemezsim tek başına yaşanır o illet... ellerin titrer hasrete dair olan biütün sözcükleri yazarken kağıda titrersin yüksekova nın ayaz ve soğuk gecelerinde kanadı kırılmış bir serçe misali titrersin bitirdiğin an biter titremen tekrar okumak istersin yazılarını birde bakmışsın ki kalemle suya yazdığın yazı misali silinmiş gitmiş herşey tıpkı özlediğin yanın da olduğu halde özleminin seni terk etmediği gibi...
    yüreğine sağlık...

    L.can DEMİR...
    (bycandanöte)

    Yanıtla (0) (0)
İrfan Sarı Arşivi