M. Latif Yıldız

M. Latif Yıldız

Çılgın proje ve Kürt sorunu

Çılgın proje ve Kürt sorunu

Başbakan “sorun yok derseniz, sorun ortadan kalkar” görüşüne sahip olsa da; ne yazık ki 88 yıldır el, 30 yıldır da can yaktığı için biz yine ”Kürt sorunu” demeye devam edeceğiz.

Seçim sathında önce YSK kararı, akabinde KCK operasyonlarıyla sorunun ateşi yükseltildi.

Medya YSK zulmüne karşı çıkınca Kürt siyasetçiler düzineler tutuklanmaya başlandı. Yetmezmiş gibi muhatap olduğu 27 Nisan benzeri muhtırayı 28 Nisan’da MGK kararıyla Kürtlere dayatıldı.
Bütün bunlar olurken Başbakan “Çılgın” Proje diye birilerini oyalamaya başladı.

Kanuni’den başlayarak Osmanlı’da 6 sefer gündeme gelmiş, rahmetli Ecevit’in projesi olarak gazetelere yansımış bir projeye “çılgın” demek ne kadar doğru? Böylesi çılgın projeler yerine ülkeyi çılgına çeviren Kürt sorununa Başbakan çılgın bir proje üreterek tarihe geçse daha hayırlı olmaz mı? Çılgın proje mi istiyor AB kriterlerini getirerek halkın çıkarına çılgın projeler üretse ya.
Başbakan’ın bölge mitinglerinde kullandığı yakışıksız sözler seçmeni AKP’den uzaklaştırıyor.

Muş’ta “tek”lerden girip “Peygamber”likten çıkan konuşmasına tepki yağdı.

Çünkü Kürtlerin büyük çoğunluğu BDP’in görüş ve fikirlerini benimsedikleri için değil, Kürt sorununun çözümüne katkı, beraberlik ve birlik mesajı vermek; mecliste temsil edilme adına bağımsızlara oy verdiklerini ifade ediyorlar.

Başbakan’ın yaklaşımı bizleri daha çok kamçılıyor diyorlar. Muş’ta “dağdaki gençler yere düştükçe ciğerim yanıyor” diyor. Kendisi ve anaların ciğerini yakacağına operasyonları durdursun. “Biz etle tırnak gibiyiz” diyor.

Et kim, tırnak kim onu da açıklasın.

Konuştuğum Kürt siyasetçiler ve STK kuruluşları konuyla ilgili şunları söylediler:
 “Seçim sathında siyasi, askeri, yargı 3 koldan Kürtlerin alanlarını daraltmak yerine sistemi insanileştirilirse çok daha iyi olmaz mı? Seçim çıkışı verildiği günden beri onlarca Kürt genci öldürüldü. Neden, Niçin? Amaç ne? Emir veren kim? Yararı var mı? Daha kaç genç öldürülecek? Operasyonlar hükümetin çılgın politikalarının bir parçası mı?

Seçim sürecinde binlerce askerle operasyonlar yapmanın hedefi ne? Bu sorun mecliste çözüleceğine göre Kürt siyasetçilerin önünü kesmenin anlamı ne? Öcalan 15 Haziran’a kadar ateşkes ilan etmişken yapılanlar neyin nesi?

Düzinelerle Kürt siyasetçi tutuklandı, çadırlar söküldü, yetmiyor binlerce polisle seçim otobüsü arayarak siyasileri taciz ederek demokratik seçimin önü kesiyor. Başbakan çıkmış çılgın proje diyor. Başbakan o kadar maharetliyse 88 yıldır süregelen Kürt sorunu için çılgın bir proje üretse ya?

YSK ile yapamadıklarını TSK ile yapıyorlar.

Bu yaklaşımla Kürt sorunu bitmez. Başbakan TV 8’de Talipoğlu’nun ekrana çıkardığı ve dinleyenleri gözyaşlarına boğan Sakine anayı karşısına alıp konuşmuştu. 4 çocuğunu kaybeden, cenazelerini bile alamayan bu anayı dinlerken hiç mi etkilenmedi? Türkiye’yi ekrana kilitleyen Sakine ananın çığlıklarını bile bile birkaç oy için kulaklarını tıkadı?

Erdoğan bu sorundan kaçamaz. Bu sorun için de bir çılgın proje geliştirmezse korkarız ki hayalleri yıkılır, kontrolü elinden kaçırabilir. Elbette AKP’nin siyaseti farklı olacak. Ancak bunu düşmanlığa dönüştürmek; Kürt sorununu kronikleştirmek olmamalıdır.

Ölen, öldürülen Kürt gençlerine bir sütun beş santim yer ayırmayan medya, söz konusu Kürt karşıtlığı olunca Şıvan Perwer’in babasının mezrasına giden AKP’yi birinci sayfada manşete çekerek bu sorun çözüm bulamazlar.

PKK’nın silahları susturmak, hatta bıraktırma projeleri varken AKP’nin seçim sathında yaptıkları sorunun bitmesine yönelik değildir.

8 yıl önce Saddam sonrası Erdoğan uygun bir Kürt projesi geliştirseydi bugün bunları yaşanmazdı.

Yarın Suriye Kürtlerinin sorunu kapıda. Irak’taki federal yapıdan sonra orada da Suriye Kürt özerk bölgesi oluşursa Türkiye ne yapacak? Başbakan sözde çılgın projelerle uğraşacağına ülkede 30 yıldır kan kaybına yol açan proje ile uğraşsa daha hayırlı olmaz mı?”

Yine aynı çevreler; Kürt halkı operasyonların ve kışkırtmaların niçin, neden, kimin eliyle yapıldığını çok iyi bildiklerini; baskılara, tutuklamalara ve gözdağına rağmen şiddete karşılık demokratik çıkışlarına ve oylarına engel olamayacaklarını ifade ettiler.

Bu konuda en güzel yorumu Kürt coğrafyasında baskıların ve sindirmelerin merkezi sayılan Hakkâri ve Yüksekova’da olup bitenlerin mutfağında canlı olarak yaşayan Yüksekova Haber’in Genel Yayan Yönetmeni Erkan Çapraz nefis yorumu ile o kadar güzel özetlemiş ki.

Aslında Çapraz’ın o yazısı Türk kamuoyu, medyasına, Devlete, hükümete, dünyaya bir feryat, bir çığlıktı.

Egemenlerin iktidar gücüyle bölgedeki bazı şehir ve kasabaları polis, adalet eliyle teslim alınmak istendiğini haykırıyordu. Seçim öncesi yalnız siyasileri değil bireyleri de sindirmek ve korkutmak istediklerini belirtiyordu. Ne yazık ki bu çığlık dikkate alınacağına operasyonlar ile gençler öldürüldü; MGK’dan muhtıra gibi bir açıklaması 30 yıllık deneyim sonucu göstermiş ki izlenen yöntem sorunu çözmeye hiç katkı sunmamıştır.

BÜROKRATLARA ÇAĞRI

Çok sayıda siyasetçi, yönetici, bürokrat  (Cumhurbaşkanları, Başbakanlar, Bakanlar, Valiler, Emniyet Müdürleri, Müsteşar, Genel Müdür vs.) ile dostluklarım arkadaşlıklarım oldu. Bunlardan cesaret alarak bölgede görev yapan bürokratlara bir çağrım olacak.

Gerçi MGK’nın 28 Nisan kararından sonra bölgedeki bürokratlar iki arada bir derede kaldıkları bir gerçek. Yine de çağrımı yapacağım. Belki vicdanlı birileri şiddete engel olur. Belki kardeşçe, huzurlu bir seçim döneminin geçmesine duyarlılık gösterir.

Bölgede geçmişte olduğu gibi bugün de yapılan uygulamalar yanlış. Eğer Kürtler ile gerçekten birlikte yaşanacaksa halkının feryadına kulak verilmeli. Bireyleri tek tek tespit etmek, elle tutulmayan ithamlarla gözaltına almak; onlara psikolojik baskı yapmak o insanları, yakınlarını, akrabalarını, hatta bütün Kürtlerin çok daha farklı çizgide bileyecektir. Etki tepki meselesi. Bölge halkını rahat bırakmalı ki özgür iradelerini ortaya koysunlar.

Özellikle geçmişte dostluklar kurduğum valilerin çalıştığı Diyarbakır, Batman ve Hakkâri’nin halen iş başında olan valilerine seslenmek istiyorum. Seçim süresince halkın insani talepleri, hassasiyetleri, beklentileri ve istemleri karşılandığında huzursuzluğun bir hayli azalacağı uygulamalar ile sabittir.

Bugün sergilenen orantısız güç, operasyonlar, gözaltılar ve tutuklamalar gerilimi artırmaktan başka bir işe yaramıyor. İftira ve asılsız ihbarlar ile bölgede halk tedirgin. Kürt halkının “ayrılmak istemiyoruz, barış ve kardeşlik istiyoruz” söylemine sert karşılık yarın dönülmesi zor ayrılık fırtınalarını beraberine getirebilir.

Gazetecilik ve yazarlık hayatını kardeşlik, insani ilişkiler ve barış üzerine kurgulamış; “Mevlana” hoşgörüsüyle yoğrulan, “kim olursan ol” felsefesini içselleştiren biri olarak ricam yükselen gerilimi aşağıya çekecek yaklaşımlar sergilemektir.

1980 sonrası yeni kuşak bizim kuşağa benzemiyor.

Taş attığı için hapislerde tutulan çocuklar ve onları mahkeme kapılarında bekleyen arkadaşları var. Eski kuşağın dengeli tavrına bakarak Kürt çocuk ve gençlerini hapse atar; 7’den 77’ye siyasetsiz bırakırsanız sonuç felaket olur. Araplarda baş gösteren özgürlük rüzgârından sonra Kürtleri dillerinden, kimliklerinden ve temsilcilerini özgürce seçmelerinden alıkoyamazsınız.

Hukuk, mahkeme sözlerine yeni nesli kanmıyor. Onları bizim gibi 88 yıl oyalayamazsınız.

Bozmak, yıkmak, ayırmak, fitne çıkarmak çok kolaydır. Onarmak, inşa etmek, barış getirmek ise zordur. Sizler kolayı değil, zoru başarmak için orada görev yapıyorsunuz.

* * *

Sevgili Erkan yazısında “İhbar bahane, polis şahane” başlığını kullanmış. Ben bu yalın ve doğru yoruma “Psikolojik infaz” ; “Operasyonların özeti” ya da “KCK’nın Ana Fikri” diye başlık koyarak yazıyı okuyanlar 2. kez, okumayanlar okusun istedim. İstedim ki gerçekleri dile getiren çığlığı bir kez daha duyulsun.

Doğru yoruma ne diyebiliriz ki! Allah, zulüm gibi uygulamaları yapanlara ve yaptıranlara akıl, insaf, izan, vicdan, iman ve adalet duygusu versin diyorum.

ERKAN ÇAPRAZ’IN YAZISINI OKUMAK İÇİN TIKLAYIN!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
9 Yorum
M. Latif Yıldız Arşivi