İrfan Sarı

İrfan Sarı

Ve su kirlendi

Ve su kirlendi

“1 Ahura Mazda (1), Spitama (2) Zarathuştra"ya konuştu ve (şöyle) söyledi:

 

 "Ben her ülkeyi, o ülkede hayran kalınacak bir şey olmazsa bile, onun sakinleri için şirin kılacak şekilde  yarattım. Eğer (ben) her ülkeyi onun sakinlerine şirin gelecek şekilde yaratmasaydım, içinde hayran kalınacak bir şey olmazsa da bütün yaşayan dünya Airyana Vaeco'ya akın edecekti.''

 

Zerdüştlerin kutsal kitabı Avesta'da giriş bölümü aynen yukarıdaki gibidir.

 

Bizim kenti hesaba kattığımızda önümüze kocaman sorunlar yumağı hali çıkar ve bu kocaman yumağa rağmen sevgimizi kazanmış yerleri vardır.

 

Bir kere 21. yüzyılda olmamıza karşın 190 km lik bir uzunluğu 3 saatte gidebildiğimizi söylememe gerek yok. Yaklaşık yüz yaşındaki ülke hala Hakkâri yoluna bir çare bulamamıştır. Bunun yanı sıra bir ilçeden mücavir ile hastanızı taşırsanız eğri büğrü yollar bir de sıra dağların eteğine tutuşan kavisli yollardan ve o yolların tepesinde duran her biri gürz kadar kuvvetli kayaların emanetinde yol boyu sorulan kimliklerle ancak 3 saatte varırsınız Urartu'nun kalbine.

 

Bu bir sevmeme nedenidir şehri!!

 

Yine doğanın o beyaz beyaz aktığı ve dünyaya bağımızı kestiği kış aylarında, bahara canavarca özlemleşip yaşama mücadelesi de bir sevmeme nedenidir…

 

Denize uzaklıkta bir sevmeme nedeni…

 

Ancak bizim memleketimizi bize sevdiren taraflar da var, örneğin Asurluların “ırmaklar ülkesi” dediği Mezopotamya"nın yukarı yakasındaki su yatakları. Evet, akarsular, kaynaklar, sızaklar ve derelerden oluşan su yatakları ilçemizi sevme sebebi olarak önümüze çıkar. En azından ben bunu kendime sevme sebebi olarak görürüm. Hakikaten yalnız iken su yatakları başında iç sesinizin haykırışlarını sessizce bir o kadar rahatlayarak bırakırsınız. Dert ortağınız olur. En sıkılgan anınızda dahi birkaç avuç suyu yüzünüze çırpmanız bile rahatlama sebebinizdir.

 

Çok yakın bir geçmişe kadar gever suyunun akış yatakları üzerinde oluşturulan göletlerde serinlemek yani orada yüzmek her geverlinin vazgeçilmeziydi ve oralarda günün esprileri günün stresleriyle patlatılırdı. Bütün negatif enerjiler orada suyun berraklığının içine katılır uğurlanırdı uzaklara…

 

Kışın aynı su, bir karış buz bağlarken dahi, baltayla kırılır bakraç bakraç kızaklarla taşınırdı evlere; tahlil edilmeden, kaygı duyulmadan içilirdi. Ve o suda balık avlanırdı. Bir eski zaman meşgalesi olurdu. Parmaklar suyu eksi derecelerde dahi severdi.

 

Çoğaldık ve suyu kirlettik…

 

Şimdi o sevme sebebimiz neredeyse nefret etme sebebimiz oldu. Hızla kirlettiğimiz doğa bize karşı üretimde yetersiz kalıyor artık. Çevre dengesi alt üst oluyor. Düne kadar şehre gürül gürül akan sular incecik bir mecalde kaldılar.

 

Bu güne kadar su üzerinden hayat bulan negatif söylemler ya da spekülasyonlar belki önemsemediğimiz, üzerinde hiç durma gereği duymadığımız ama önemle üzerinde durmamız gereken nedendi aslında. Şimdi geldiğimiz noktada hem kendimizin hem de yönetim kadromuzun bu hayati meselede ne kadar yetersiz durduğu anlaşılıyor.

 

İlçe merkezindeki isale hattıyla çeşmelerimize gelen suları bahçelerimizde hem de çok savurganlıkla harcadığımızı inkâr edemeyiz ve bu vurdumduymazlığımıza karşın yönetim kadromuzun da çözüm üretmediğini bilmekteyiz.

 

Halen kullanmakta olduğumuz isale hattı borularının ASPES borular olduğu da nettir. Bu gün gelişmiş ülkelerin kanserojen içerik taşıdığı gerekçesiyle kullanmadığı bu boru cinsini biz on yıllardır kullanmaktayız.

 

Haricinde, sondaj yapmak suretiyle şehrin su sorununu karşılamak üzere yapılan üretiminde elektrik giderlerini artırdığı gerçeği, maliyet bakımından önümüzde duruyor.

Buna karşın kapsamlı bir projelendirmenin olmayışı yönetimin kendini sorgulaması nedeni olmalıdır.

 

Yine; pet su kullanımın (şişe-damacana) özellikle evlerde yaygınlaşması dikkate alınmalıdır ve buna götüren nedenler araştırılmalıdır.

 

Suyun kullanımı bakımından sorumsuz ve bilinçsiz tüketimin önüne geçilmesi her bireyin omuzlarındaki vicdani sorumluluktur.

 

“Nehirler ülkesi” suları, küresel etkileşim, bilinçsiz tüketim ve etkisiz yönetim ile birleşince günde her eve 1 saat ya da daha az sürede su akışını serbest kılmaktadır.

 

Doğal rezervlerimizi adil ve bilinçli tüketmek için halk olarak bize görev düşmektedir. Ancak yönetim erkinin çözüm noktasında kaybedecek bir dakikasının bile kalmadığını hatırlatmakta fayda var.

 

Keza alt yapı sorununa bol suyla çözüm doğal refleksini kaybetti…

 

Şimdi kırılmadan, küsmeden çözümü tartışma zamanı…

 

“Sulardan doğan hastalıklar” “suyum akmıyor” “su kavgası” gibi söylemleri kulak ardı etmemek lazım.

 

Ve en önemlisi bize şehrimizi sevdiren bu sebebimizi yok etmemeliyiz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
17 Yorum
İrfan Sarı Arşivi