İrfan Sarı

İrfan Sarı

Sembol aday adayları

Sembol aday adayları

Bir yüzyıl geçti sandık geçen seçimden bu yana. Kürt siyasi tarihine, mücadele yeteneğine bir yüzyıldan daha fazla başlık düştü. Sineyi milletten söz edilirken siyasi parti mezarlığına bir parti daha gömüldü. Kürtlerin acılarına ektiği ve umut diye oylarıyla beslediği vekilleri yine adaletin kılıcına çalındılar.

Yumruk yumruk kahır, tabut tabut cenazeler geçti bu yüzyılda.

Anneler “Barış” oldu. Anneler “Cumartesi” oldu. Kaybettikleri çocuklarının fotoğraflarına sarılıp ağladılar. Babalarının fotoğraflarını öpüp kokladılar. Sevdiklerinin fotoğraflarına bakıp bakıp derin ahlar-havarlar çektiler. Ama ille de ille kan sussun dediler. Biz yandık eller yanmasın dediler.

Bebekler kurşun yedi, çocuklar panzer altında ezildi.

Bir yüzyıl kadar konuşuldu. Kürtler, Türkler ve diğerleri hangi beşikte tıngır mıngır salınacaklar diye hesabı kitabı yapıldı. Büyük işler konuşuldu. Savaş uçaklarıyla dağlar dövüldü.

Ayrılık sancıları çekildi.

Ayrılmadı kimse, yurt somun ekmek gibi ikiye bölünmedi. Bir pehlivan gibi beli kırılmadı vatanın. Dört yıl bir asır dövündük, hırpalandık, sövüldük, sövdük kaç cephe kaç gece yaşlandık.

Teskereler verdi Kürt çocuklarının katline ferman gibi.

Barış türküsünün nağmesi bir türlü tutturulamadı. Kalbimizin sol anahtarı çarpıldı, yüreğimizin sağ anahtarı kilitlendi hep.

Kandırdık hep kendimizi.

Türkümüzün nağmesi birbirimizin yüreğine bile işlemedi. Birbirimize inanmadık. Ağıt yaktığımızda bile ağıtımızı duyan olmadı. Biz duymadık, sağır olmayı istedik. Oysa tarih bize sağırlığın ne kadar kötü bir şey olduğunu anlatıyordu.

Ecdadımız gözleri açık gitti, babalarımız, analarımız da, biz daha gözlerimizi açamadık.

Kolay olanı seçtik.

 “En kolay şey insanın kendisini aldatmasıdır, çünkü bir insan genellikle istediği şeyin gerçek olduğuna inanır.”

Kürt siyasi tarihi, Kürt mücadele tarihi ve yaşamı binlerce aldatmacadan ve binlerce ihanetten binlerce katliamdan söz eder.

Halepçe dündü. Unuttunuz mu? Şengal katliamı dünden de yakın, hatırladınız mı?

Kepçelerin kazıdığı yerden çıkan kemikler insanlığımızı ağarttı. Yaşlandık. Öldük-dirildik.

Kaçmak istedik uzağa o en uzağa, tüm insanlardan uzağa. Çünkü kalbimizin kapakları imdat çığlığındaydı, feryadındaydı.

Unutmadık. Unutamazdık.

Unutanlar da hatırlasın.

Bir halkı temsil etmek diz üstü bilgisayar gibi bilgi ile donatılı olmaktan geçer. Dimdik olmayı gerektirir. Diz üstü düşürmemek gerek bu halkı. Şafak gibi alnını öpmek gerek.

Çarmıhtan almayı bilecek kadar cesur olmak gerek.

Bilmek gerek, çok bilmek. Üretmek gerek, çok üretmek.

Dört yılı bir yüzyıla dönüştürmemek gerek.

Düşünmek gerek.

Benim sesim yedi iklim dört kıta duyulur demek gerek.

Benim sesim yetimin hakkını alır, öksüzün sırtını örter demek gerek.

Benim bilgim üniversite besler demek lazım.

Benim bilgim dünyaya yeter demek lazım.

Bu ülke çok çekti birde ben çektirmeyeyim demek lazım.

Vicdanlı olmalı insan.

Vicdanıma ben kimseyi kandıramam demeyi de erdem saymalı insan.

Herkesi kandırabilirim ama kendimi kandıramam muhasebesinde olmalı insan.

Sembol olmalı insan.

Tarihe sayfa sayfa not düşürmeli.

Okumalı, yazmalı, düşünmeli.

Kaynayan bir kazandır ülke. Anayasa hazırlanacak. Hukuk sistemi yenilenecek. Ulaşım modeli iletişim modeli yaratılacak. İnsan hakikatle donatılacak. Eğitim sistemi düzenlenecek.  Üniversiteler özgür kılınacak. Model seçme ve seçilme kanunları oluşturulacak.

Çok çalışmak gerek.

Kaynayan kazanda kepçe gezdirmeyi bilmek gerek.

Demokratik özerklik ve anadil eğitimle karmayı bilmek gerek.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
14 Yorum
İrfan Sarı Arşivi