İrfan Sarı

İrfan Sarı

Dostluk arzuhali

Dostluk arzuhali

Dostluk ince ayar işi değil, yürek işidir.

Sabır ile işlenir, emek ister.

Eğer kişi, yüreğinde besleyememişse bunu ve gem vuramamışsa yani doludizgin büyümüşse içinde, bunun adı dostluk olmaz. Fırtınaya kapılmış yaprak hesabı; o dostluk sadece bir yolcudur. Bu gün var, yarın yok.

Aslında etmediğimiz-bilmediğimiz bir şey değil dostluk, tanırız.

Sırtlayıp bizi menzilimize sürünce keyif içinde dişlerimizin egemenliğini görürüz. O kadar egemendir ki dişlerimiz, en büyük zaferini ilan etmiştir çoktan.

Dostluk alacalı bulacalı bir şey olsaydı tıpkı fahişeler gibi görücüye çıkardı. Ya da vitrin olurdu.

Elbette ki muhafaza edilmeli, korunmalı yoksa tek başına dostluk anlamsız olur. Dostluk insanda buluştuğu zaman anlam itibarına kavuşur.

Derin mevzusu yoktur, onun için naylon düşlemek ihanet olur, bilinmelidir ki dostluk ihaneti içinde barındırmaz.

Taşınması en ağır, ama en onurlu yüktür.

Bu iş çeşme sırası beklemek gibi de değil sırası geldiğinde bir kap dolusu alacak ve bu işi yenileye yenileye sürdüreceksin. Öyle olsaydı bir çeşmesi, bir pınarı, bir kurnası olacak ve insan kana kana ağız verecekti, olmadı ceplerine doluştururdu.

Ama şunu unutmamak ta lazım, dostluk bir akarsudur. Her daim yatağında akar ve yatağından aktıkça etrafını besler büyütür ve yeniler. Hayat onun etrafında can bulur, umudu orda önemser.

Dostluk Essah ve asildir, yüreğinize nakış ettiğinizde sonsuza kadar ışıldar durduğu yerde. Işığı kör etmez, aydınlatır.

Sadakat gibidir, bire beş bire on gebedir insana. Mahsulü bağlılık, dürüstlük ve olgunluktur.

Hissi olanı da yokmudur? Vardır elbet.

Çocuk dostluğu örneğindeki gibi hissidir giderek güçlenir ve bir kale gibi yıkılmaz hale gelir.

Bir sadık hayvan dostluğu gibi olanı da vardır. Köpek sadakati gibi! Sahibinin ardından mezarlığa gitmek kadar işler metabolizmaya. Ayaklarına dolanır sevgi sesleri çıkarır gibi mesela.

Bütün bunların arasında dost olmak ne kadar meşakkat ve sohbet ister, tahmin edebilir insan. Ötesini düşlemek kolaydır. Tahmini mümkün değildir.

Bilmediğimiz yanlarını düşünürüz bu akşam vakti.

Saklamadan koltuğumuzun altında keskin hançeri ve düşünerek yarına dair inşa edilecek güzellikleri.

Dostu ve dostluğu kurtaracak yegâne yelpaze dürüst olmaktan geçer.

Esin, yüreğinizden dosta dostluğa aksın.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
13 Yorum
  • mehmet / 08 Nisan 2008 Salı 09:11

    sizi öncelikle sekuler dünyada böyle güzel bir konuyu işladiğiniz için tebrik ederim. ama edebiyat yapmaya çalışmışsınız ama başaramamışsınız. bence daha çok ekmek yemeniz gerekir

    Yanıtla (0) (0)
  • * / 08 Nisan 2008 Salı 08:52

    mükemmel bir konuya değinmişsin irfan abi tebik ederim.başarılarının devamını dilerim. ama bana göre o anlatılan eski dostluklar kalmadı genellikle menfaata dayalı ilişkiler daha çok ön plana çıkmış.tabii ki ömrü de kısa oluyor.

    Yanıtla (0) (0)
  • Hamit Simko / 08 Nisan 2008 Salı 08:53

    İnsanın bam telline yine çok derinden dokundurmuşsun.Sizin bu makalenizi okuyupta geçmişe yolculuğa çıktım.Dostlarım bir bir gözlerim önünde geçtiler,kendimce bir dost muhasebesi yaptım. İnsanın bu yönde kazanınları kaybettiklerinde daha çok,onun için insan bu konuda daha seçicı davranmalı. Aşık Veysel ne güzel demiş: Dost dost diye nice nicesine sarıldım.Benin sadık yarim kara topraktır.Vesysel bile çıkar dünyasında sadık dostun nadir olmasını dile getirmiş.Bu güzel makallen için teşekkür ediyorum ve sizin dostluk için söylediğiniz sözünüzü yorumuma ve yüreğime yazıyorum:Dostluk ince ayar işi değil,bir yürek işidir.

    Yanıtla (0) (0)
  • halit / 08 Nisan 2008 Salı 08:40

    Üstadım zaman zaman insanlar ilişkileri gereği derin arkadaşlık kurarlar ve dost olduklarını sanarlar yanılgı burda sevgili arkadaşım

    Yanıtla (0) (0)
  • gülcan / 08 Nisan 2008 Salı 11:13

    irfan abi yazılarınızı büyük bi beyeniyle ukuyoruz ve cok güzel hepside elinize yüreginize kaleminize saglık başarılarınızın devamını diliyoruz sizi cok seviyoruz

    Yanıtla (0) (0)
  • güneş / 08 Nisan 2008 Salı 12:15

    slm irfan abi yazıların o kadar mükemmel ki bunu anlatması bile güç gerçekten tebrik ediyorum sizi. ama sizden bir ricam olacak benim için bir yazı yazmanızı isteyecem ben evlenmeye giderken sevdiğim tarafından aldatıldım ve bu beni o kadar yıprattıki anlatması güç sırf yeni gençler için istiyorum sizden onlarda okusunlar aynı hataları yapmasınlar sevdiklerine kıymasınlar benim hayatım onlara nisbet olsun şimdiden teşekkürler.

    Yanıtla (0) (0)
  • Aram ve Ozan / 08 Nisan 2008 Salı 13:51

    Kavgayı bir yaprağin üzerine yazmak isterdim,
    sonbahar gelsin yaprak dökülsün diye.
    Öfkeyi bir bulutun üzerine yazmak isterdim,
    yağmur yağsın bulut yok olsun diye..
    Nefreti karların üzerine yazmak isterdim,
    güneş açsın karlar erisin diye..
    ..ve Dostluğu ve Sevgiyi
    yeni doğmuş tüm bebeklerin yüreğine yazmak isterdim
    onlarla birlikte büyüsün bütün dünyayı sarsın diye..

    Yılmaz Güney

    Yanıtla (0) (0)
  • Irmak / 08 Nisan 2008 Salı 23:30

    Sevgili yazar,
    O güzel yüreğinizdekiler çağlayanlar gibi akmış yine;kutluyorum. Dilerim dostlarınızla uzun ve mutlu yaşarsınız. İnsanı en çok dostların ihaneti üzer.
    Hani demiş ya Pir Sultan; İlle dostun gülü yaralar beni" Türlü çeşitli ihanetlerle dolu şu dünyada dostlarınız tarafından ihanete uğratılmazsınız.

    Yanıtla (0) (0)
  • Flleh / 08 Nisan 2008 Salı 15:53

    çok gùzel dùsùnùlerek yazilmis bir yazi sizleri tebrik ederim romantizmin izlerini tasiyan bir yazarsiniz..Gùzel yaziniz ve gùzel fikirleriniz içn tesekùrler.

    Yanıtla (0) (0)
  • eren turan / 08 Nisan 2008 Salı 17:12

    abi diyecek birşey yok aslında tek kelime ile MUHTEŞEM olmuş.dostlugu en iyi şekilde açıklamışsın.Burdan o güzel yüreğine ellerine sağlık abi.burdan çocukluk dostlarıma HARUN TALİ ve YALÇIN KURT'a slmlar.izlerini bulamadım :( bu isimleri tanıyan varsa yardımcı olabilirler mi??
    eren_trn@hotmail.com

    Yanıtla (0) (0)
  • Kekê / 08 Nisan 2008 Salı 17:48

    İhanete uğramış bir yaşamın içerisinde insan anatomisini taşıyan bir yaratıktan "DOSTLUK" beklemek ihanete uğramayı önceden kabul görmekle eş değerdir. Bu yüzden dostunu seçmekte sanat sahibi olacaksın.Seçtiğin dostun köle bir yaşama karşi nasıl savaştığına bakacaksın.Aksi takdirde köle bir yaratığın sana vereceği ihanetten başka bir şey değildir. Dolayısıylen özgür insan, büyük insandır, büyük insan ise kendini bilendir.Buşuna demiyor 18.yy ın aydın bilimcisi İmanuel Kant "kendini bilme cesaretini göster". O yüzden kendini bilmiyerek kendine ihanet etmiş olan insan kılıflı yaratık sana hayli hayli yapar...

    Yanıtla (0) (0)
  • ferfecir / 08 Nisan 2008 Salı 19:11

    Dost musun? Öyleyse canın canımdır...Aynan olmalıyım...
    Yüzüne söyleyebilmeliyim her şeyi...Hem sakınmadan, mertçe...
    Hani bilirsin, esirgemem lâfımı,Ne şekil gelirse, öylece...
    Hazırım tüm içtenliğimle konuşmaya, ama,Seni de dupduru isterim karşımda...
    Dostsan
    Gözlerimin içine baka baka yaka silk benden!Arkamdan şikayetlenme!
    Yiğit ol! Gerekirse yiğitçe azarla, çekinme!
    Lâf değil, icraat beklerim senden!Öyle bak ki, hislerini görebileyim...
    Öyle hisset ki, güvenle bakabileyim...Sevmem, ölenin ardından ağıt yakmayı!
    Dil dönerken söylenmeli her şey...Kulak duyarken anlatılmalı...
    Göz bakarken bakmalıyım sana...
    Can sağ iken sarılmalı...Keşkelere meydan vermemeli hayatım,
    Pişmanlıklarla yoğrulmamalı....
    Hayır!
    Dirime selâm vermeyen,Ölüme de fazla yaklaşmasın!
    Dostsan, ölmemi bekleme!Haklıysam, yaşarken savun beni!
    Yaşarken yanımda ol!
    İnanmışsan bana, kimse çevirmesin seni yolundan!
    Ve inanmamışsan, sakın rol yapma!Her söylediğimi onaylaman şart değil...
    Her yaptığımı beğenmen de gerekmez...
    Dostsan, rahatça eleştir, fikrini rahatça söyle, sıkılma!
    Yadırgayabilirsin beni
    Ve ben de seni tuhaf bulursam şaşırma...Kandırmanı aslâ kabul edemem!
    Her dediğini, her yaptığını hoş görürüm, ama,Beni, bana sormadan yargılama!
    Her yediğimiz aynı olmaz belki,Her dakikamız birlikte geçmez...
    Her güldüğünde gülmeyi garanti edemesem de,Ağladığında seninle birlikte oturup ağlarım...
    Belki her çağırdığında gelemem fakat,Derdine ortak ararsan, koşarım...
    Ben de herkes gibi insanım elbet,Ne göklere çıkar beni, ne de yerin dibine sok!
    Senin işin bu değil!
    Benim zaten bir yerim var herkes gibi yer ile gök arasında...
    Dostsan
    Küçümsemeden, küfretmeden,Sevgiyle, saygıyla ve huzurla gel sokağıma...
    Dinlenmek istediğinde, hiç düşünme, sana özel bir limanım,
    ama...
    Yorulduğum zamanlarda,
    Dilediğimce sığınabilmeliyim koylarına...Seni bir çocuk kadar saf sevebilirim
    Ve bir deli kadar art niyetsiz...Uğruna seve seve hesabı şaşırırım...
    Görmezden gelebilirim yanlışlarını...
    Başkaları enayilik sayabilir,Başkaları akılsızlığıma yorabilir,
    Bunları dert bile etmem, ama,Sen, aslında aptal olmadığımı,Her an, tekrar tekrar hatırla!
    Ve sakın beni aptal yerine koymaya kalkışma!Seviyorsan, cimrilik etme, söyle!
    Neyse, o olmalı insan...Kendisi olmaktan korkmamalı!
    Kendisi olmaktan kaçmamalı!Bil ki, sensin diye seni bırakmam, ama,
    Ben olduğum için bırakırsan beni,Yas da tutmam arkandan!
    Bedel mi?
    Ödemeyeceksen çıkma yola
    İçten pazarlık edersen, ancak kendine edersin...Kendince küser barışır, kendi kendini yersin!
    Dostsan, mevsimince yağ...Kışsan kar ol, güzsen yağmur...
    Soğuğuna, sıcağına, esip savurmana itiraz etmem,Senden, ille de bahar olmanı beklemem, ama,
    Dayanmalısın en şiddetli fırtınalarıma...Belki de çok geldi bunca talep...
    Bana karşı hiçbir mecburiyetin yok, korkma...
    Sana fazla geldiğim ilk anda,Arkana hiç bakmadan, dönüp gidebilirsin...
    Geçip gidebilirsin,borçluluk hissetmeden...Mutlaka bir açıklama da beklemem senden, ama,
    Gitmeye davranırsam bir gün,Sen de karşımda set olma!
    Dost musun?
    Öyleyse, canın canımdır,Yoluna baş koymaya hazırım ya,
    Başını da yollarımda isterim, unutma!

    Yanıtla (0) (0)
  • ahmedixani / 09 Nisan 2008 Çarşamba 00:29

    Ben avuçladıkça dikeniyle dostluk gülünü canım yandı, yüreğim kanadı da, vaz geçmedi yüreğim dosttan, dostluktan...sarıp sarmaladı...
    İki elim vardı; biri yüreğimin üstünde, diğeri kalemimde...Biri vicdanımın sesini dinledi, diğeri yazdı duyduklarını...
    Öyle çok kırıldım ki...yine de kıramadım kıranları...Öyle çok ağladım ki, ağlatmadım yine de ağlatanları..Hep bu vicdan, bu yürektir; başımı dik, alnımı açık tutan...sevgiyle sarmaş dolaş...dosta, dostluğa koşan yürek

    Yanıtla (0) (0)
İrfan Sarı Arşivi