İrfan Sarı

İrfan Sarı

Bölünme bahanesi

Bölünme bahanesi

Demokratik laik hukuk ülkesi kurallarında bir gazete neden kapatılırın cevabını ancak o ülkenin demokratik laik hukukçuları bilir. Bilirler ki demokratik laik cumhuriyetin hukukçusu olmuşlar.

Bilirler ki Şemdinli’de suçüstü yakalanan devletin çavuşları ve üst çavuşları ve generallerini dosyaya alan savcıyı derdest edip meslekten attılar.

Bilirler ki balyoz operasyonunda içeri alınan muvazzafları bir kalemde serbest bıraktılar.

Bilirler ki Atatürk’ün bayram armağan ettiği çocukları hiç tereddüt etmeden kafesleyip cezaevine gönderiyor. Ve çocuklar için özel yetenekli cezaevleri yapımı için talepte bulunuyorlar.

Bilirler ki demokrasilerin olmazsa olmazı siyasi partilerini kapatırlar.

Bilirler ki Devletin bölünmez bütünlüğünü o devleti yaratanlara ayrımcılık olarak dayatırlar.

Çok maalesef ki öyle bir zaman diliminden geçiyoruz ki her gün demokrasiden demokrasi havariliğinden söz edilmesine karşın insan hak ve özgürlüklerinin her gün ayaklar altına alındığına şahit oluyoruz.

İktidarın adına “açılım” dediği paket cumhuriyet tarihindeki diğer fos paketlerin yerini alırken Adana’dan bir gazete dağıtımcısının dara çekildiğinin haberini alıyoruz.

Hani bu hukuk ülkesinin çokta yabancı olduğu bir fotoğraf değildi. Bu hukuk ülkesi son otuz yılda önemli bir çoğunluğu Kürt olan kırk elli bin insanın kanına girmiş ülkedir. Köyünden, yaylasından, mezrasından koparılmış kemiklerine bile rastlanılmayan insanları bir kenara bırakıyorum.

Anadilimde eğitim görmek istiyorum demenin bile suç sayıldığı ve bu suç unsurunu yaratan yasa koyucuların hala marş söylenirken göğsünü şişman soba gibi öne çıkardığı bir ülkenin muzafferiyetidir bu.

Abdullah Öcalan’ın son avukat görüşme notlarında dikkat çekici cümle şuydu; “yeni ve tehlikeli bir sürece giriyoruz.” Daha o söylemin üzerinden kaç gün geçti ki. Haber gelip kapımıza dayandı. Azadiya Welat gazetesinin dağıtıcısı portakal ağacına asılı bulundu.

Birden doksanlı yıllar beliriverdi belleğimde. Her gün aldığımız gazetede bir Kürt gazetecinin katledilişinin fotoğrafını görüyorduk.

Açılımın, demokrasinin çokça konuşulduğu bu zaman diliminde yeniden korku imparatorluğunun imparatorları iş başında demek istemiyorum. Çünkü bu ülke bu kadar kötülüğü hak etmiyor.

Türkiye halklarının özlemle beklediği newroz kutlamalarını hazır kutlamış ve o barış arzularının güvercin kanadıyla havalandırıldığı huzurlu havayı bozmanın hukuksuzluğunu bu halka dayatmayın.

Göz pınarları ağlamaktan kurumuş anaların ve babaların nefeslerini de daraltmayın. Çocukların geleceğini karartmayın.

Bırakın insanlar farklı düşünsün.

Farklı yazsın, okusun ve çizsin. Bundan kimseye zarar gelmez. Kafanızda oluşturduğunuz tekçi zihniyeti silin.

Bir gazete ülkeyi nasıl böler, bir gazete dağıtıcısı canı alınacak kadar tehlikelimidir. Düşmanlık uykusundan uyanmak için daha kaç masum insanın kanına girilecek doymadınız mı?

Gazeteyi kapat, televizyon yayınını durdur, çocukları cezaevine at, dağıtıcıları öldür hukuk mudur, adalet midir?

İnsanlar aynı rüyayı görmek, aynı aynaya bakmak zorunda değil!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
15 Yorum
İrfan Sarı Arşivi