M. Latif Yıldız

M. Latif Yıldız

Said-i Kürdi ve Fethullah Gülen

Said-i Kürdi ve Fethullah Gülen

İlkokul öğrencisiydim, babamın ticarethanesi alimlerin sohbet medresesi gibiydi.

Bediüzzaman Said-i Nursi’den ( ki babam Said-i Kürd-i derdi) söz ettiklerinden kulağım aşinaydı. Vatka ki Diyarbakır Öğretmen Okulu’nu kazandığım 1965 yılında Batmanlı 8-10 arkadaş okula yakın Peygamber (Nebi) Camisinde fırsat buldukça namaz kılana kadar.

İbadet anlarında Mehmet ağabey diye bir zat bizler ile arkadaşlık kurdu. O Mehmet ağabey, şimdiki Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker’in ağabeyi rahmetli Mehmet Eker idi. Said-i Kürd-i nin öğretilerine gönül vermiş bir talebesiydi. Hikayesi uzun; sözün özü Kürd din alimi, mütefekkiri, bilgini Said-i Kürd-i Hazretlerini Öğretmen Okulunda yakından tanıma fırsatını Mehmet Eker (ağabey) sayesinde buldum.

Bugün AKP ile sözde Said-i Kürd-i’nin eski talebesi Fethullah Gülen arasında yaşanan kasetli iktidar savaşları başlayınca Said-i Kürd-i ve Fethullah Gülen’i bazı kalemşorlar hadlerini aşan karşılaştırmalar yapıyorlar. İşte o kendini bilmezler Gülen’i merhum Kürd din alimi Said-i Kürd-i Hazretlerinin dengi, hatta dünyaya yaydığı okulları ile O’nu aşan biri gibi takdim ediyorlar. Bana göre bu yakıştırma Said-i Kürd-i’ye yapılan en büyük haksızlıktır.

Her şeyden önce Bediüzzaman Said-i Kürd-i, ihanete, zulme, işkenceye rağmen boyun eğmemiş, yılmamış bir alim, bir mütefekkir, bir düşünür. “Kürd” kimliği ile övünen bir din alim, bilgin idi. Fethullah Gülen iddia edilir ki  “Kürd” olduğu halde kimliğini inkar etmekle kalmayan, Said-i Kürd-i sayesinde yer, mekan, isim ve sıfat bulduğu halde onun için “Üstat Kürd olduğu için ziyaretine gitmedim” diyen biri olduğu iddiası orta yerde duruyor.

            El cevap, iki kelime ile “hayır demedim” yerine 11 Aralık 2012 de yazar Kadir Abdullah’a verdiği 6 sayfa, 2860 sözcük, 19.155 boşluksuz karakter, 22.112 boşluklu karakter, 269 satırlık cevabın tamamında “hayır demedim” dememiş. Ya “Saidi Nurs-i” ya “Bediüzzaman” ya da “üstat” demiş.  Yanlış olmasın bir yerde “Fethullah Gülen Said-i Kürdi'nin talebesidir, O'nun izinden gitmektedir her defasında da bunu itiraf etmektedir” demiş. Detay için “ http://www.iftiralar.org/fethullah-gulen-hocaefendiye-atilan-iftiralar/1547-fethullah-gulen-hocaefendiye-atilan-ustad-kurt-oldugu-icin-ziyaretine-gitm” adresine girerek okuyabilirsiniz.

Gülen söz konusu soruya cevap vermemiş amma Hz. Muhammed (s.a.v) başta olmak üzere, İmam Rabbani, Ahmet Bin Hambel, Seyit Kutup, Hasan el Benna gibi ( galiba kendini onlarla bir tutuyor, tıpkı Said-i Kürd-i ile bir tuttuğu gibi) isimler vererek “onlara da münafıklar, dinsizler, masonlar saldırdılar” diyerek paye çıkartarak kendini savunuyor.

Selahattin-i Eyyübi, Ehmed-e Xani, Melaye Cizir-i, Mevlana Xalid Al Kürdi, Said-i Palevi gibi ( Kürdçe isimleri m.l.y tarafından yazıldı, Gülen ve yazar isimlerin Türkçesini tercih etmişler) ünlü Kürd önder, devlet adamı, şair, edebiyatçı, bilgin ve alimlerden söz ediyor ama “dinsiz ve mezhepsiz” diyerek bazı Kürdlere hakaret ettikten sonra; “ben böyle bir şey demedim”, “yok öyle bir şey” mealinde tek bir sözü, tek bir açıklaması yok.

En azından ben görmedim. Dini eğitimini Seyda, Melle Abdülkerim’den alan, beş yaşından beri İslam’ın 5 şartını, sünnetleri, Allah’ın ve Kuran’ın emir ve tebliğlerini Ehli Sünnet El Cemaat Sünni bir Müslüman olarak yerine getiren ben; kimse kusura bakmasın yukarıda ifade ettiğim gibi okudum. Bu algı ile yıllardır Pensilvanya’da yaşayan Gülen Hoca Efendi neden Bediüzzaman Said-i Kürd-i’nin değil dengi, yakınından bile geçemeyeceğini kendi bakış açım ile siz değerli okuyucularıma azda olsa izah etmeye çalışayım.

Her şeyden önce Bediüzzaman Said-i Kürd-i Hazretleri hayatı boyunca en büyük hedefi, amacı ve hayali Van şehrinde Kürdçe eğitim veren “Medresetüzzehra” adıyla bir Üniversite kurmaktı. Detay ve hikaye uzun ve de mesele bu değil. Gülen Hoca Efendi ise Kürd coğrafyasında kurduğu okullar, dershaneler, okuma odaları ile Kürd çocuk, genç, kadın ve erkeklerini topyekun asimile ederek Türkleştirmek için Kemalist İttihat-Terakkicilerin yüz yıldır beceremediğini  başarmak için Kürd coğrafyasında ne gerekiyorsa yaptı.

Diğer hususlara gelince:

Öncelikle yapılan ilk icraat Said-i Kürd-i’nin “Kürd-i” lakabını Fethullah Gülen önderliğindeki cemaat süreç içinde bilinçli olarak kitaplarından ayıklayarak çıkardı.

Bediüzzaman Said-i Kürd-i Kur-an’ın gölgesinde Risale yazdı, ezan okudu, namaz kıldı diye mahkemelerde süründü, hapishanelerde zulüm gördü. Kur’an okuyor diye kapısına jandarma dikildi, defalarca sürgünlere gönderildi. Ama siyasilerin, egemenlerin zulmüne, baskısına asla boyun eğmedi. Ya Fethullah Gülen ne yaptı? Yorumu size bırakıyorum.

Yine Sibiryalara sürüldüğü halde vatan hasreti ile tutuşup bin bir meşakkatler ve ölüm riski ile ana vatanına nasıl geldiğini sanırım bilmeyen yok. Peki, yıllardır Pensilvanya’da sırçalı köşkte ABD’de Neo Con’ların ve yabancı ajanların denetiminde yaşayan kim, yorumu siz yapın. CHP’nin tek parti iktidarına asla boyun eğmeyen Bediüzzaman Said-i Kürd-i ye karşılık, Fethullah Gülen Hoca Efendi bu günlerde kime destek veriyor? Cevabı siz verin.

Bediüzzaman Said-i Kürd-i vatanını kendi rızası ile terk etmedi. Ömrünün 28 yılını hapislerde harp meydanlarında, zindanlarında ve sürgünde geçti. 19 defa zehirlenmeye ve her türlü zulme katlanan bira hayat sürdü. Buna rağmen 6 bin sayfayı aşkın “Risale” yazmış bir alim, bir düşünürdü. Kendisine zulümleri reva görenlere dahi beddua etmedi. F. Gülen ise vatanını terk etti, hiçbir zorunlu gerekçe olmamasına rağmen Türkiye'ye dönmedi/dönmüyor.

Said-i Kürd-i’ye göre “Hizmet”ten maksat iman ve Kur'an'a hizmetidir. Bediüzzaman Said-i Kürd-i’nin davasının esaslarını şöyle anlatır: “Cemiyetin iç hayatını, manevi varlığını, vicdan ve imanı yalnız Kur-an'ın tesis ettiği tevhit ve iman esası üzerinde işliyorum. İslâm cemiyetinin ana direği budur. Bu sarsıldığı gün, cemiyet yoktur. (...)” O’nun Şan, şöhret, siyaset, ticaret vs. gibi dünyevî hiçbir gayesi yoktu. Gülen hareketinde ise  hizmet, ticaret-siyaset iç içe geçmiş, 'hizmet' kavramı yerini “zafere giden her yol mubah” ilkesi almıştır.

Bediüzzaman'ın hizmet tarzı yapıcıdır. Kaosa ve şiddetle karşıdır. Peki Fethullah Gülen Hoca Efendi? Hizmetlerine zarar gelme ihtimaline karşı ülkeyi kaosa sürüklemeyi dahi göze almadı mı? Son 5 yılda10 bine yakın Kürd siyasetçi ve aktivistin hapislerde çürümesi; yüzlerce ölümcül tutsağın salıverilmemesi ortaya çıkan ses bantlarından kimin eseri olduğu ortaya çıkmadı mı? En acısı ve ibret verici olanı Kürd ve Türkler için kameralar karşısında elini havaya kaldırarak yaptığı bedduaları, nefret duygularını kontrolsüz bir şekilde yakın zamanda yaydığını hep birlikte izlemedik mi?

Söz konusu karşılaştırmayı uzattıkça uzatabilirim. Ama ifrat ve tefrite kaçmadan durumun kısa izahı budur. Zira kavgalarının asıl sebebi iktidar ve dünyalık olduğu için Said-i Kürd-i’yi daha fazla istismar etmesinler istedim. Biz Kürdlerin de bir tahammül sınırı vardır. Lütfen o tahammül sınırlarını zorlamasınlar. Kısa yorumuma varın siz karar verin.

NOT: Ezilen, sömürülen, şiddete maruz kalan, bireysel ve toplumsal hak ve özgürlükleri gasp edilen bütün kadınların Dünya emekçi kadınlar gününü kutluyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
14 Yorum
M. Latif Yıldız Arşivi