M. Latif Yıldız

M. Latif Yıldız

Medyanın timsah gözyaşları

Medyanın timsah gözyaşları

Bu ülkede Medyanın bittiğini son on yıldır her fırsatta dile getiriyorum. 35 yıl bu meslekten geçimini sağlayan biri olarak medyada olup bitenlerden tiksinmeye başladım.

Sevgili okuyucular dikkat ederseniz Hakkâri’nin Geçitli ( Peyanis ) Köyü’nde yaşanan cinayet gibi alçakça ve insanlık dışı eylemi köşemde yorumlarken “kim yaptıysa” diye bir dil kullandım. “Kınama”, “Lanet” sözcüklerinin bile bu olay karşısında çok hafif kaldığını ifade ettim. Anlayan anladı, anlamayana söyleyecek söz bulamıyorum.

Yazımın bir yerinde de “Medyayı 3 gün boyunca izledim ve olayla ilgili tek satır yazı görmedim” dedim. Peki, sonra ne mi oldu? Olay karşısında günlerce suskun kalan medya sıkılmadan, utanmadan siyasileri, Başbakan’ı acılı amca ve babayı kullanarak olayda bir bacağını yitirmiş Zeynep bebe ile anne ve babaannesini yitiren Berivan’ın peşine düşmüş timsah gözyaşları döküyorlar.

Peki, aynı minibüste parçalanan Zeynep’in 23 yaşında henüz hayatının baharında annesinin ya da Berivan’ın anne ve babaannesinin adını timsah gözyaşı dökenlere bir sorun bakalım kaçı bilecek? İnanın bu yaklaşım medyanın çirkin tutumuna karşı duyduğum öfkemi bin kat daha arttırıyor.

ANNELERİ PARÇALANAN ÇOCUKLAR ÜZERİNDEN REYTİNG SAVAŞLARI

Televizyonlar, gazeteler acımasız ve vahşet kokan caniyane saldırıyı unutmuş, olayın üstünü örtmek için henüz bir yaşına giren Zeynep bebe; 3,5 yaşındaki kardeşi Sude Naz’ı ve Berivan’ı dillerine, ekranlarına, köşelerine, yazılarına malzeme yapıyorlar.

Annesi Şirin’in belden aşağısı parçalanmış bedeni, Şirin’in bedeninden farksız kardeşi Aydın Erol’un durumu ve diğer 7 köylünün hazin sonuna değinen var mı? Yok.

Bunlar için varsa yoksa magazin konular. Olaydan 7 gün sonra 22 Eylül’de bir yaşına giren Zeynep Bebe’nin, Berivan’ın üzerinden reyting, tiraj yapmaya çalışıyorlar. Oysa Zeynep ve Berivan’ın yüreği artık ömür boyu yaralı. Bunu anlayabiliyorlar mı?

Bazıları o kadar ileri gidiyor ki ailesi izin verse evlatlık alıp bakarız diyorlar ( iyi niyetlileri tenzih ederim). Öldürdüler, yaraladılar, bacağını kopardılar, küçük yüreklerine kor ateş düşürdüler yetinmiyorlar annesinden kalan bir parçayı asimile etmek için can atıyorlar.

Neyse ki onurlu ve gururlu aile “Biz çocuklarımıza bakarız, kendi yağımızla kavruluruz” diyerek gereken cevabı vererek medyanın reklamına alet olmak istemediler.

Saygı duyduğum bir sanatçı olan Ajda Pekkan’da bu reklam furyasına katıldı. Kimse bana mesleğimi öğretmesin. Bu düpedüz ucuz bir reklamcılık yöntemi. Söz konusu TV’nin reyting için yaptığı bir çalışmadan başka bir şey değildi. Ajda Hanım beni yanlış anlamasın evlatsız doğum gününü anlamını bilebilecek durumda mı? Reytingciler Berivan’ın yüzündeki acıyı, içinde kopan fırtınayı, gözlerinden boşalan yağmur gibi gözyaşlarının, uykularına giren kâbusu anlayabilecekler mi?

Hayır. Onların tek derdi anne ve babalarını kaybeden bebelerin acılarını reyting ve tiraja çevirmekti. Hiç dikkat ettiniz mi bir tek Televizyon ya da gazete bu çocukları haber yaparken gerçek soruna değindi mi? “Barışa vesile olsunlar” değimini ya da yaklaşımını duyduk mu? Kürt çocukları barışın elçisi birer melek, birer gül, çiçek olsunlar dediler mi?

ŞİRİN GELİNİN ACI SONU  

Şirin gelin iki bebeği ile halasının oğlunun 27 yaşında kalp krizi geçiren kuzeninin ani ölümü üzerine o köye taazziye gitmişti. Ne bilsin kuzeninin başsağlığı için gittiği köyden kendisinin, ağabeyi ve diğer akrabalarının 9 ölüsü çıkacak?

Bundan daha korkunç, daha kötü ne olabilir ki? 9 kişinin ocağına ateş düşüyor, tıpkı

Arife günü 9 gencin evine düşen kor ateş gibi. Ama Türk medyası bu acıların bir daha yaşanmaması için çaba göstereceklerine, ortak tepki vereceklerine; “Kim bu cinayetleri işlediyse lanetliyoruz, yeter artık bu ölümlerin durdurun” diyeceklerine; bebe Zeynep’i ve 12 yaşındaki Berivan’ı malzeme yapıyorlar.

Önce Batman’da 4, sonra Hakkâri’de bir mağarada 9 genç, 16 Eylül’de aynı mevkide 9 sivil köylü, 22 canın evini, barkını yıktılar. Medya 26 yıldır süren yüz binlere mezar olan kanın akmasını durduracaklarına utanmadan Zeynep bebeyle Berivan’ı ekrana çıkarıyorlar.

Başbakan da acılı babayla konuştu. Tamamdır, konuşsun, konuşmasın demiyoruz ki. Yardım etsin; etmesin demiyoruz ki. Devlet niçin vardır, böylesi olaylarla karşılaşan ailelere el uzatması için vardır. Kürtler Cumhuriyet boyu devlete “Baba” lakabı takmış bir millettir. Tabii ki baba evladına bakacak. Tabii ki Zeynep bebeyi devlet soracak.

ÇÖZÜM İÇİN ÇARE OLUN

Sayın Başbakan medyanın ele aldığı bu magazin olaydan çok kafasını bu sorunu bitirmek için yorması gerekmez mi? Kürt sorunun daha fazla kan akıtmasının önüne geçecek siyasi çözümleri üretmesi gerekmez mi? Akan kanı durdurması gerekmez mi? Yeni Zeynep bebelerin, Berivanların annelerinin ölmemesi için çözümler üretmesi gerekmez mi?

Aylardır referandum, oy diye adım atmadılar. Şimdi de seçim kapıda bu iş yine seçim malzemesi yapılacak diye ödümüz kopuyor. Yine kan akacak, yine Kürtler çoğunlukta ve Türk gençleri ölecek diye yüreğimiz zelzeleye tutulmuş gibi titriyor.

Türk siyasetçilerini, bürokrasine ve medyasına sesleniyorum. Can alan, kan döken bu sorunun magazin bölümleri ile değil, sorunun gerçeğine inerek çözüm yolları için çare arayın.

Daha fazla anne, babanın yüreği yanmaması için çaba gösterin. Daha fazla Zeynep bebelerin anneleri ölmesin diye tepki verin. Daha fazla Kürt - Türk çocukları, gençleri toprağa verilmemesi için çözüm isteyin. Bu sorunu bitirin deyin. Timsah gözyaşı, magazin haberlerin peşinde koşacağınıza; BDP, PKK, Kürt siyasetçileri, aydın ve medyasına yüklendiğiniz kadar devlete, hükümete, askere, bürokratlara yüklenerek sorunun çözümü için uğraşın.

Şerefiniz, haysiyetiniz, namusunuz, onurunuzla soruna arka mı çıkmak istiyorsunuz?Tamam, bebe Zeynep’e sahip çıkın, yardım edin, koruyun, kollayın. Neden yapıyorsunuz diyen yok ki. Ama Zeynep kadar 26 yıldır akan kan için de çaba gösterin. “Kürt” sorununa sahip çıkın ki, basının bir bireyi olarak yaptıklarınızdan dolayı medyadan tiksineceğime sizler ile övünebileyim, sizlerle gurur duyabileyim.

NOT: Sevgili okuyucular olağanüstü başka bir gelişme olmazsa önümüzdeki yazıda İnsan Hakları Derneği’nin (İHD) olay yerinde yaptığı inceleme sonucu hazırladığı rapordan bazı bölümlerini size aktaracağım. Bu raporu kaç medya kuruluşu yayınladı biliyor musunuz? Hiç biri. Evet, evet hiç birinde yoktu. Taraf gazetesi de bunlara dâhildir ( İnternetten izledim, bir hafta geriye doğru bu konuda Taraf’ta tek satır görmedim). Bebe Zeynep için gözyaşı dökenler var ya, bu raporun tek satırına bile yer vermediler. Bu konuyu gelecek yazımda aktaracağım.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
9 Yorum
M. Latif Yıldız Arşivi