M. Latif Yıldız

M. Latif Yıldız

'Dindar Kürtler' makalem üzerine

'Dindar Kürtler' makalem üzerine

Okuyucularım emin olsun ki gerçekleri yazıyorum. Ağustos’ta, Kürd coğrafyasında gölgede 45 – 50 derece kavurucu sıcaklara rağmen birkaç haftadır yazdığım "Rojava" , "Kürdler", "Dindar Kürdler" makalelerime yoğun okuyucu yorumları olduğuna görünce (Yüksekova Haber’de oldukça fazla) doğruları dile getirdiğime inanıyorum.

Okuyucularımın tamamının (lehte, aleyhte) yorumlarına saygım sonsuzdur. Küfür ve hakaret içermeyen her düşünce benim için kıymetli ve kendimce gereken dersi de çıkartırım. Ancak prensip olarak 45 yıldır okuyucularım ile bire bir tartışmaya girmedim, girmem de.

Bir din âliminin oğlu ve 7 yaşımdan beri inandığım dinin fiili uygulayıcısı olarak ne demek istediğimi anlayanlar o kadar güzel yorumlar yapmışlar ki onlara teşekkür ediyorum. Okuyucu ve de yorumcularıma cevap değil de konuya açıklık getirmek; tarihsel perspektiften bir defa daha konuyu ele almayı gerekli gördüm. Dilerim bu sefer anlamayan anlar.

Makalemin 4 – 5 yerinde “bazı” kelimesini kullanarak bütün dindarları asla itham etmediğimi anlatmak istedim. Galiba bazı iyi niyetli yorumcuların gözünden kaçtı. Değilse makalemde ifade ettiğim gibi 7 sülalesi Seyda, Melle, dindar bir aile ve bizatihi şahsım dindar kişilik olarak o zaman kendi kendimi inkâr etmiş olurdum ki; böyle bir şey olamaz.

Makalenin günümüz amacına yönelik içeriği ve mesajı nedeniyle genelde “Kürdler”, özelde “Dindar Kürdler” konusundaki bu hassasiyetimin tarihsel perspektifini sınırlı sütunlar ve uzun bir makale olmaması için yer vermedim. Ancak bazı yorumlar beni bu yazıyı yazmaya mecbur etti, bence çok da iyi oldu. Bu yüzden yorum getirenlere teşekkürler.

Sevgili okuyucularım ve de değerli Kürdler, hani derler ya “Hafıza-i beşer nisyan ile maluldür” yani "İnsan hafızasının eksikliği unutkanlığıdır" veya "Unutkanlık insan halidir." İşte bu durum maalesef biz Kürdler için çok daha fazla geçerlidir.

1980’li yıllarda İran rejimini ihraç etmek için Kürd dindarlar üzerinde yoğunlaştı. Tam da bu yıllarda ERNK da Kürd dindarlarına yönelik Suudi Arabistan’da “Kürdistan Dindarlar Birliği” ile dinsel içerikli bildiri ve görüşler sunuyordu. İşte bu gelişmeleri izleyen derin devlet hemen atağa kalkarak yeni kurulan Kürd Hizbullah’ına çengel attı.

Sonuç malum. “Nisyan ile malül olan hafıza-i beşeri” Kürdlere hatırlatmak istediğim için “Dindar Kürdler’e Çağrı” makalesini yazdım. Değilse samimi, mütedeyyin Müslüman ve dindar Kürdleri nasıl suçlarım. Hatta ırkına karşı şiddet uygulayanlara arka çıkmayan; belki bazılarına göre aşırıya kaçanları bile suçlamam çünkü görüşe saygılı şiddeti ret ederim.

Kastım Kürdlerle mücadele eden yabancı etnik grup; ya da inançsız, fitneci, kardeşi kardeşe düşürenlere arka çıkanlardı. Kastım din kardeşini domuz bağıyla bağlayan, insanlık dışı işkencelerle öldürdükten sonra villaların zeminine gömen sözde dindarlardı. O canilere inanan ve bu günlerde Kürd halkının yakaladığı fırsatı engellemek için derin devletin organizeleri ile yeni fitne tuzaklarına düşmemeleri için samimi, içten bir uyarı ve çağrıydı.

Derin devlet o kadar kurnaz, planlı ve güçlü ki Kürd’ü Kürd’e kırdırmak tarihi bir gerçektir. Yavuz Sultan Selim’den başlayan bir süreçtir. Mesela “Dersim Ayaklanması’nın lideri Şeyh Rıza’nın yeğeni Rehber; ayaklanmanın askeri liderlerinden Alişen ve karısı Zarife ve de Bahtiyar aşiret reisi Şahin ağanın aynı aşiretten Hıdır tarafından öldürülüp kesik başlarının hükümet kuvvetlerine verildiğini yeni nesilden kaçı biliyor? Ya da eski nesilden kaçı bu vahşeti ve onlarca katliamı hatırlıyor?

Din veya başka hileler ile derin devletler ( 4 parçanın dördü de aynı) Kürd’ü Kürd’e kırdırmanın bir yolunu bulmuşlar. Son günlerde Rojava katliamı ya da Osman Öcalan olayı gibi gelişmeler spontane değil. “Dindar Kürdlerden” kastım o ki 15 – 17 Eylül’de Hewler’de yapılacak “Büyük ve Tarihi Kürd Konferansı” arifesinde her kes uyanık olsun.

Zira çok fazla sessiz kalanlar konferans öncesi büyük bir fitneye imza atabilirler kuşku ve endişesini taşıyorum. Bu endişelerimi ve tarihi gerçekliği ifade etmek için o yazıyı yazdım. Unutmayalım ki bütün olup bitenler de “Kürd’ün Kürd’ü öldürme alışkanlığı” diye lanse ediliyor. Tıpkı Osman Öcalan ve arkadaşlarının öldürülmek isteniyor planı derin devletlerin iş birliği tuzağı olmadığı ne malum. Velev ki PKK içinden birtakım insanlar ayarlanmış olsa bile. Ele geçen fırsat arifesinde bundan daha açık bir tuzak olabilir mi?

Zamanlamaya bakarmısınız. Irak Kürdistan’ı Federatif bir yönetim halkını mutlu etmek için yoğun yatırımlara girişmiş ve ayakları üzerine dik durduğu bir dönemde. Yine Rojava Kürdleri 2 yılı aşkındır kendilerini muhafaza edip statü kazanmaya ramak kalmışken. Ve PKK silah bırakıp Türkiye ile “barış” müzakereleri sürdürürken. 83 Kürd Din Adamı ( Melle, Seyda) KCK ile görüşürken. En önemlisi Irak Kürdistan’ı Hewler’de Kürd önderlerini, Kürd Partileri, Sivil Toplum Kuruluşları, Kürd aydın ve Kanaat Önderleri, Kürd gazeteci ve yazarlarını bir araya getirecek “Ulusal Kürd Konferansına” ramak kalmışken. Derin devletin fitnesine karşı uyanık olunması, yeni bir tuzağa düşülmemesi için o yazıyı yazdım. İyi ki yazmışım o kadar güzel tepkiler aldım ki teşekkürler Kürd halkı.

Kürdlerin 21. yüzyılın 2013’ünde yakaladıkları bu süreçte uyuşmazlığa düştükleri bazı konularda bir birlerine tuzak kurup öldürmek (brakuji) için değil; ortak paydada buluşmak, görüşmek ve anlaşmak için birlik olmalarının zamanıdır. Baksanıza yeni (güldürmesinler) Anayasa yazımında AKP, CHP, MHP 3. Madde üzerinde anlaşmışlar. Onlar hep Kürd söz konusu olduğunda anlaşırlar. Pekim zulüm gören Kürd’e ne oluyor ki anlaşma sağlanan 3. Maddenin altında Kürd CHP’lilerin imzası var. Bir süre önce “konajans” ta birileri değişti diye bir yazı yazmıştım. Meğer ne kadar yanılmışım.  

Kürd önderlerine ve partilerine düşen görev birilerinin “ Kürdlerin bir birini öldürme alışkanlığı var” tezini, tuzağını çürüterek yüzlerine çarpmanın zamanıdır. Kürdler yakaladığı fırsatı bölgede ve dünyada beklenen saygınlığı kazandırmak için birlik ve beraberliklerini tam da şimdi ispatlamalarının zamanıdır.

Yani “dindar Kürdler” şahsında bütün Kürdlere (ki o yazımın son paragrafta bunu da dile getirmiştim) demek istedim ki her görüş ve düşüncedeki Kürdler 4 parçada silahsız olarak barış ve statü kazanana kadar aralarındaki ihtilaf ve görüş ayrılıklarını toprağa gömmeliler.

1990’lı yıllarda İran rejimi devrimi ihraç için “Kürd Hizbullah”ını kurdu. Ama Türk derin devleti kurulan örgütü çıkarı için tetikçi olarak kullanarak Kürd’ü Kürd’e kırdırdı. Sonuç “Türk Kontrgerillası” (Özel Harp Dairesi) ve Kürd Hizbilkontra’nın iş birliği ile aralarına itirafçıları ve JİTEM’i alarak 17 bin 500 Kürd faili meçhule (belliye) kurban gitti.

Ki bu ilişkiler ispatlanmış değil. Şayet Ergenekon mahkemeleri Fırat’ın doğusunu da ele alsaydı kesin belge, bulgu, yazılı emirler ile her şey gün yüzüne çıkardı. Ne yazık ki konu hükümete karşı yapılanlar ile bilinçli olarak sınırlı tutuldu. Bu yüzden Ape Musa (Anter) ve diğer faili belli cinayetlerin aydınlatma şansı neredeyse ortadan kalktı.   

Bunları unutmadığım, hafızamda canlı durduğu ve kendim de dindar Kürd olduğum için sadece uyarı görevimi yapmak istedim. O karanlık dönemler bir daha yaşanmaması için “Dindar Kürdler” yazımla yanlış yapanların dikkatini çekmek istedim. Unutmayalım ki dünyada bir tek din yok; yüzlerce din var ve dünyada bir tek ırk da yok binlerce ırk var. Ama dünyada dinler ve ırklar biriyle savaşmıyor biz Müslümanlardan başka. Din bu mu?  

Irkı yüzünden yapılan zulüm görmeyen dindarlar uyuşturucunun Kürd coğrafyasında ilkokula kadar girmesini görmeyecekler; (bilinçli ve kasıtlı) işsizlik yüzde 75’lere dayanmış görmeyecekler, gözleri dolar bürüyenlerin iktidarlar ile getiri paylaşımına girişenler “din” adına ahkam kesecekler, biz de buna ses çıkarmayacağız öyle mi? Allah hesap sorar, hesap.

Sonuç bir takım beyinsiz Kürdler ya rant çıkarı olduğundan bilerek yazımı ve amacımı tahrif etmek istediler/istiyorlar. Ya da cehalettendir. Yazılarımı nefret dili üzerinde kurgulamadım/kurgulamam. Bir birimizi ve dönen dolapları anlayalım yeter diyorum. Bilmem anlatabildim mi? Yoksa hala NATO kafa, NATO mermer mi! Kalın sağlıcakla.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
32 Yorum
M. Latif Yıldız Arşivi