M. Latif Yıldız

M. Latif Yıldız

Anadilde Eğitim (2)

Anadilde Eğitim (2)

YA ASİMİLASYON YA ENTEGRASYON

Dünkü yazımda anadilin önemine değinmiştim. Bugün yapılanları gündeme taşımak istiyorum. Cumhuriyet’in kuruluşundan günümüze kadar dayatılan bir asimilasyon dönemi yaşadık. Şimdi de “Entegrasyon” adı altında asimilasyonu gerçekleştirmek isteyen bir zihniyet var. Ya asimilasyon, ya entegrasyon dayatılıyor hangisini kabul edersek.

Cumhuriyet’in ilk nesli anne ve babaların evlatları olarak bizleri eğitimin yazı dilinden mahrum ettiniz. Şimdi de entegrasyon adı altında çocuklarımızı ve torunlarımızı da zorunlu tek dil eğitim yoluyla hem yazı hem de konuşma dilinden mahrum ederek topyekun bir dili yok etmek istiyorsunuz. Allah’tan korkun; İnsaf dinin yarısıdır demişler. Zerre kadar inancınız varsa yarın Allah’ın huzuruna çıktığınızda bunu cevabını nasıl vereceksiniz?

 En çarpıcı örneği yakında okuduğum bir kitap ve o kitabın yazarının görüşlerinden aktarmak isterim. Birçoğunuz Milliyet Gazetesinin yazarı, birçok TV de program yapımcısı, sunucu ve yorumcu olan; baş aktör eski ülkücü Taha Akyol’u bilirsiniz. Star’a yazan oğlu Mustafa Akyol bir kitap yazmış. Adı: “ Kürt Sorununu Yeniden Düşünmek – Yanlış Giden Neydi? Bundan Sonra Nereye?”

“Kürt Sorunu” üzerine bugüne kadar çok kitap okudum. Ama bu kitap kadar sistemli, hesaplı, planlı ve programlı kurgulanmış bir başka kitap okumadım. Mustafa Akyol köşe yazıları yazdığı Star gazetesinde 29 Eylülde “ Seçmeli Kürtçe Dersi Niçin Olmasın?”  Başlıklı makalesinde de tıpkı kitabındaki gibi son derece hoş, güzel ve de gönül açıcı bir yaklaşım göstermiş. Ama ah şu samimiyet ve inandırıcılık yok mu?!..

Neden mi?

Bakınız Kürt sorunu ve çözümü üzerine yazılan her kitapta görüşler son derece açıktır. Yazılanlar lehte, ya da aleyhte olur. Mustafa Akyol’un kitabında bunu göremezsiniz. 330 sayfalık kitabı okurken o kadar çok yoruldum ki, kitabın her paragrafına karşı görüş yani karşı tez yazdım. Üniversitede bir öğrenci olsaydım kitaba karşı yazdıklarım bir tez olurdu.

Oğul Akyol 330 sayfalık kitabının 160. sayfasına kadar tarafsız, objektif, cesur ve gerçekçi bir bakış sergiliyor imajını yaratıyor. Ancak 160 sayfasında sonra gerçek niyetinin ne olduğunu açık seçik çok ince ve sistemli bir şekilde Türk tezi olarak işliyor.

Sayın Mustafa Akyol “ Bir Entegrasyon Modeli” başlığı ile gerçeğini yani asimilasyon için izlenecek yolu o kadar kurnazca ortaya koyuyor ki işte asıl amaç ve hedef bu dedirtiyor.

OSMANLIDAN GÜNÜMÜZE ASİMİLASYON

Değerli okuyucular, Osmanlı’nın sicilinde asimilasyon “devşirme” adı altında başladı. Ama onlar İslam felsefesine göre gayrimüslimleri devşirerek asimile ediyor ve İslam dininin inancına göre sevap işlendiğine inanıyorlardı.

Cumhuriyette ise Türkler gibi Sünni olan Kürtleri 87 yıl “Şark Islahat Planı” gereği sürgün, baskı, inkâr ve imha yoluyla zorla asimile edildiler. 12 Eylül’de bizleri sandık başına götüren 12 Eylül darbesi daha düne kadar Kürtçe dilini yasak etmemiş miydi?

Şimdi de Baba oğul Akyollar ve türevleri bu yüzyılda bu yolun geçersizliğinin farkına vardıkları için “Entegrasyon” adı altına asimilasyonu bütün hızıyla sürdürmek istiyorlar. Doğrudan asimilasyon olmazsa, Entegrasyon adı altına asimilasyonu dayatmaktadırlar.

Sayın Başbakan ve AKP; hatta taban tabana zıt olan ulusalcılar, Atatürkçüler, Milliyetçiler, CHP ve MHP de bu konuya sarılarak bütün güçleri ile Yatılı Bölge Okullarını açmakta, Kürt kız çocuklarını okula gönderme projeleri üretmekte ve okula giden her çocuk için annelere para ( rüşvet ) vererek, satın almaya çalışarak asimile etmektedirler.

Batıda okula giden annelere neden para verilmez de Doğu ve Güneydoğu’da özellikle hassas bölgelerdeki il, ilçe ve beldelerde bu yöntem uygulanıyor. Dünkü yazımda dile getirdim. Kutsal kitabımız Kur’an-ı Kerim’de ayet olan “ ben sizi ayrı ayrı milletlerden yarattım” emrini ihlal değil mi? Bunu yapmak Allah’ın ayetini inkâr yani büyük bir günah değil mi? Baba oğul Akyol türevleri ve de Sayın Başbakan ve AKP’lilere bu ayeti hatırlatırım.

87 yıldır Şark Islahat Planını devam ettirenlerin yeni argümanı entegrasyon olmuştur. Hiç şüphe yok bu zihniyetin ve projenin sahipleri “ bireysel haklara bir şey dediğimiz yok” söylemlerini duyar gibiyim. Oysa bir dil ve kültür için bireysel hak yüzü olmayan, cansız bir robottan başka bir şey değildir. Yani robot bir insan yaratmaktır.

Kürtlerin istediği ise Entegrasyon adı altına asimile edilmek değildir. Ana dilleriyle eğitim ve yasalar karşısında eşit vatandaşlık istemektedirler.

Kürtler yalnız dil değil, din konusunda da büyük çoğunluğunun mezhebi olan Şafii mezhebin yani mezhepsel aidiyetleri de kapsayan çok kültür ve inançlı bir yönetim istiyorlar.

Ülkenin sınırları, temsili bayrağı, ulusal dilin Türkçe olması konusunda hiç kimsenin bir çekincesi yok. Tek istenilen dil, kültür, din konularında katılımcı bir demokrasi, yerel yönetimlerde özgür bir hak verilsin istiyorlar. AKP, Devlet ve Bürokrasiden basiretli, vicdanlı insani, gerçekçi bir idari sistemden başka hiç bir istekleri yok. Bölücülük, ayrımcılık yaftaları ile kimse kimseyi itham etmesin. Kürtler ayrılmak değil, sadece eşit vatandaşlık istiyorlar.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
M. Latif Yıldız Arşivi