M. Latif Yıldız

M. Latif Yıldız

AKP Soruları

AKP Soruları

Bazı soru yöneltiyorlar. Yoğun gündemlerden dolayı bu konuya giremedim. Ancak seçimler yaklaştıkça bu soruya tek bir konuyu baz alarak cevap vermek istiyorum.

Soru şu: “AKP’nin hiç mi iyi yanı yok? Neden  dile getirmiyorsunuz?” El hak, soruyu soranlara taraftarlık, algılama, gördükleri kadar olaylara bakış açısından doğru bir soru.

Tabii ki AKP’nin ekonomi ve sosyal politikaları bazı alanlarda önemli atılımlar sağladı. İnkâr etmek haksızlıktır. Peki, nasıl bir sermaye ile bu atılımlar yapıldı?

 Devlete, kamuya, belediyelere ve hatta istimlâk ederek bazı özel kişilere ait ne varsa sattı. Biliyor musunuz bugün AKP elinde olan Belediyelerde tek bir metrekare arazi kalmadı.

Kürtler AKP öncesi ve AKP hükümetine sadece Kürt meselesinde dik durmadılar. Çalışanların sosyal yaşam alanında taşeronlara peşkeş çekildiğini defalarca dile getirdiler. TEKEL olayındaki gibi isteklerini egemenlere kabul ettiremediler.

Batman Çağdaş gazetesinin acar gazetecisi ve patronu bu meseleyi tam da seçim arifesinde çok çarpıcı bir haberler öyle güzel günde oturttu ki kutluyorum.

Batman’da görme engelli Nurullah Mehmetoğlu Batman Gercüşlü (Qercewş) AKP Maliye Bakanı, Batman adayı Mehmet Şimşek’in yanında Sağlık Bakanı Recep Akdağ’a son derece içten gelen bir dileğini iletti. “ Asgari ücretle taşeronlar bizi sömürüyor” dedi.

Sağlık Bakanı engelliyi azarlamakla kalmadı hakaret edercesine  “ Gözlerin görmediği halde sana iş verdik. Tabii ki taşeron ile çalışacaksın” dedi. Bunu sarf eden o çok dindarım diyen Bakan Allah’ın en sevdiği kulu ve Peygamber”i Hz. Muhammet (s.a.v.) bir körün sorusuna yüz hattını değiştirdi diye “Abese süresi” indirdiğini hiç aklına getirdi mi?  

Bunu tespit eden Çağdaş patronu ve DHA Batman temsilcisi olayı yaygın İstanbul medyasına taşıdı. Ve kızılca kıyamet koptu. Bakanlık önünde eylemler, medyanın tepkisi üzerine günler sonra yazılı özür diledi.

Azar işiteni ödül gibi atamayla Sağlık Müdürlüğü bünyesine alarak hayatı değiştirildi. Bu özür ve atama bana çok da samimi gelmedi. Seçim dönemi olmasaydı o Bakan özür dilemek bir yana o engelli kendisini anında kapının önünde bulurdu.

Bakan Akdağ’ı Erzurum’da Üniversiteden beri bildiğimiz bir kişilik. O yalnız Batman’da değil her yerde karşısındakini küçük gören, sinirli, mağrur, kavgacı, her şeyi ben bilirim, ayağı yerden kesilmiş bir kişilik olarak biliniyor.

Bakan’ın kırdığı bu büyük pot yüzünden 18 Mayıs’ta AKP bütün gazetelere tam sayfa “Her şey engelliler için” reklamı Bakanım devirdiği çamı düzeltir mi bilinmez. Bir de Sayın Başbakan “Gelecek gençlerindir” ilanlarını veriyor. Gelecek 3 üniversite bitirip iş bulmayan gençlerin mi; yoksa 2 fakülte bitirip asgari ücretle iş bulan gençlerin mi?

Aynı gün gazetelerde haber: “ işsiz sayısı yıllar sonra 3 milyonun altına indi” diyor. Neden inmesin ki! Çalışanları (TEKEL işçilerinde olduğu gibi) asgari ücretli müteahhit taşeronların eline esir edersen iner. Hatta birkaç yıl içinde işçi ve memurları asgari ücret düzeyine çekersen işsizde kalmaz. Yani AKP herkese iş bulmuş olur. Nasıl iş? Açlık sınırı altında iş. Alın size Milliyetçi, muhafazakâr AKP’nin yaptıklarından en iyi örnek.

Dindar AKP eski Komünist rejimin sistemini uyguluyor. Her kese eşit ücret, ama iş var dedirtmek. Bunu da taşeron müteahhitlerin eliyle gerçekleştiriyor. Bir taraftan Bakan Akdağ gibi “size iş buldum daha ne istiyorsunuz” diyerek azarlayacak. Diğer taraftan kendi yandaşı yeni zengin müteahhitler yaratacak.

Bekleyin daha bu hiç bir şey değil. Kamu’da “C”,”D” falan, filan diye herkesi asgari ücret dinilen açlık sınırının altına mahkûm edecekler. Seçimden sonra daha büyük bir sürpriz çalışanları bekliyor. Ne mi O?

Kamu kurumlarının tamamı ve özellikle AKP eliyle köşeyi dönen fabrikatörler bu projeyi uygulama alanına geçirecekler. Devlet Kamuda bunu yaptığına göre bizim neyimiz eksik diyerek “ücret bu ister çalış, ister çalışma” diyecekler.

Zaten birçoğu bunu uygulamaya koydu bile. Al sana işsizlik sıfır bir ülke. Ama nasıl bir işsizlik bütün çalışanlar açlık sınırının altında asgari ücrete mahkûm edilmiş bir Türkiye. IMF ne gerek var. AKP’nin, Erdoğan’ın ve tabii ki Gercüşlü hemşerim Mehmet Şimşek’in IMF uygulaması yeter artar bile. Bunu yapan kim; İslamcı çizgide olduğunu söyleyen AKP.

Bu konuda Sayın Bakana soru sorarsanız; eminim basınla yaptığı toplantıda ağırlıklı “iş ve aş” üzerinde durdum diyecek. Samimiyetine inanıyorum; ama sorulara kem, küm, olur mu, falan filan diyecek. Asla seçim sonrası maliye politikası, stratejisi için değil bilgi vermek, en küçük ip ucu vermeyecek. Bakmayın “Selhe” köyünden çıktım. Beni örnek alın demesine.

Buruda parantez açıyorum ve açık yüreklilikle diyorum ki; Sayın Bakanım o mevkie geldiğiniz için Batman ve Gercüşlüler gibi bende sizinle gurur duyuyorum. İnanın ki takkiye falan yapmıyorum. Hatta IMF başkanlığı için adınız geçtiğinde daha da gururlandık. Eh nede olsa bir Gercüşlü olarak ilçemin dünyadaki reklamı bana haz verdi.

Ama bu işlerden az da olsun anlayan biri olarak AKP’nin getirdiği eski komünist yöntemine sizi alet ediyorlar. Bilirsiniz SSCB de milyonlarca insan köle gibi açlık sınırının altında iş verilmiş savı ile çalışırdı. Asgari ücret, taşeron ve müteahhitlik bunun bir benzeri.

Ha bir tarafta belli bir kesim için bu ücret bile iyi. Ya Kürtlerin payına düşen; Fındık, Pamuk, Tütün, Patates vs. tarlalarında ayda 450 lirayla sigortasız çalışmakta var işin içinde. Hem de kamyon kasalarında koyun gibi kazalarda onar, on beşer ölme pahasına. Batman’ın eski (halen) AKP Milletvekili, yeni dönemde aday yapılmayan Gercüşlü hemşeriniz M. Emin Ekmen bu konuya parmak bastığı için aday bile yapılmadı yani cezalandırıldı.

Gelelim sorularıma:

Seçim sonrası hangi işçilerin maaşlarını asgari ücret düzeyinde dondurulacak? İşe alınanlar taşeronların insafına teslim edilecek mi? Herkesi iş sahibi yaptık demek için kamunun tamamını asgari ücret gibi açlık sınırının altına indiren sistem yaygınlaştırılacak mı? Projeyi gerçekleştirmek için bütün sendikaları sarı sendika yapmaya devam edecek misiniz?

Aslında sorulacak o kadar çok soru var ki. Ama bunlar bile yeter. Sayın hemşerim Gercüşlü, Selhe’li ( Dayımın eşi ve bazı akrabalarım da sizin köyden. Öğretmen meslektaşım ağabeylerin beni tanır. ) Bakan kardeşim. Sorular çok mu sert oldu. Ne yapalım tarzım bu.

Unutmadan, bu ülkenin en iyi üniversitelerinden birinden Bilgisayar Mühendisi olarak mezun olan yeğenim 25 gün önce mastır için Avustralya’ya gitti. 10 gün sonra ailesine para istemedi. Niçin denildiğinde saatlik iş buldum bana yetiyor dedi. Nasıl denildiğinde cevap çarpıcı “Burada saati 25 Avustralya dolarına günde 3-4 saatlik iş var.” Yani haftada 10 saat çalışırsa 250 Av. Doları x 4 hafta =  bin Avustralya dolar eder. O da 1675 TL eder. 30 günün üçte birinde Türkiye’deki asgari ücretten 2 kat kazanıyor. Hem de bir öğrenci. Şimdi neden asgari ücret uygulaması komünist işi dedim anladınız mı? 

Kehanette bulunup Bakan’ın vereceğiniz cevabı da yazayım da iş tam olsun. Lütfedip cevap vermezse düşüncesinden hareketle: “Ne yapayım. Ben Maliye Bakan’ıyım, bütçe, enflasyon, gelir-gider tablosu v.s. denk getirmem için bunları yapmak mecburiyetindeyim. Bu benim işim.” Eh o sizin işiniz ise halk adına bu soruları da sormak da benim işim hemşerim.

Tek dileğim, Maliye Bakanı olarak devleti düşündüğünüz kadar insan unsurunu, fakir, fukara ve işsizleri de düşünerek insanca yaşanan bir ücret veren Bakanlık yapmanızdır.

AKP icraatlarında doğrular yok mu? var. TOKİ projeleri, çift yollar, hızlı tren, batıda sanayi ve ticaret alanında imalat, ihracat, istihdam ve de Ergenekon. 9 yılda bu kadarda olsun.

BÜYÜK ANADOLU YÜRÜYÜŞÜ : Aslında 21 Mayıs Cumartesi akşamı bu başlıklı makalemi yazacaktım. 36 gün önce ülkenin dört yanından Ankara’ya doğru yola çıkan 400’e yakın çevrecinin “ Anadolu’ma Dokunma” yürüyüşünü yazacaktım. Yazık ki egemenler doğa, vadi, orman, hayvan, ekoloji çevre savunucularının Ankara’ya girmelerine izin vermediler. 7 saat Kurtuluş parkında onları boşuna bekledim. 400 kişiye bin 500 polis gönderen yetkililer Gölbaşında önlerini kestiler. Eylem henüz bitmediği için o yazımı erteledim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
M. Latif Yıldız Arşivi