İrfan Sarı

İrfan Sarı

Kürt oğlu Kürt uyan artık

Kürt oğlu Kürt uyan artık

Büyük bir çoğunluğu onlarca yıldır süren savaşa harcanan bütçe, bu yıl da görüşmeler itibarıyla gösterdi ki geleneksel Türkiye iktidarlarının ayak izinde yürüyor. Kürtçe atasözünün dediği gibi “Gâyê sor, soratîya xwe bernade.”(Kızıl öküz, kızıllığını kaybetmez.) Bütçe yine savaş için el pençe durdu.

Sarfedilen sözler ise kırıcı, kırıcı olduğu kadar kaba, bir o kadar da fütursuzdu.

“Benim milletimin dili tektir. O resmi dil Türkçedir. Bunu bugüne kadar öğrenemediysen daha da öğrenemezsin.”

Demokrasiden, insan haklarından söz eden olmamalı onlara göre.

Hele Kürtler konuşunca yılan gibi tıslanmaya başlanır.

İçerlerindeki zehir dişlerinin ucuna dillerinin zembereğine gelir oturur.

Bu dem tutmaz hallerini tarih sayfa sayfa biriktirmiş biliyoruz ama yine de bir ihtimal, yaşanılır Türkiye için yelkenler indirilir sanrısına sokuluyor insan. Ama tutmuyor.

Yine “Eski tas eski hamam.” Açık beyan olmasa da dolaylı dolaylı Kürtler yok deniliyor.

İnsanın iskeleti acıyla çatırdıyor bunları dinlerken.

“Köy boşaltmaların, faili meçhullerin ortaya çıktığı bir Türkiye var. Devlet televizyonlarında farklı dillerde yayın yapıldığı, kontrol noktalarının en aza indirildiği bir Türkiye vardır. Toplumsal barışı pekiştirmek adına bu adımları biz attık.” 

Türkiye cezaevleri hayatında eline silah almayan Kürtler ile dolu ama onlar hak-hukuk-adaletten söz ediyor.

“Dağdaki teröristle devletin koridorlarına kadar sızmış çetelerin nasıl işbirliği yaptığına lütfen iyi bakın. Artık bu oyunu yutmazlar. Ne biz yutarız ne de milletim yutar.”

Üniversite öğrencileri tekme tokat dövülüyor ama onlar insan haklarından ahkâm kesiyor.

Yenilik ve değişim kelimelerinin içinde geçtiği cümleler kuruyorlar, uzun uzun kuruyorlar cümlelerini üstelik. Cümle ecdadımızın, soyumuzun yaşadığı ve bir türlü mutlu olmadığı ülkeden söz ediliyor o cümlelerde.

Anadili formaliteden-kandırmaca TV dili olmuş Kürtlerin yaşadığı ülkeden söz ediliyor o cümlelerin arasında.

Demokrasinin mucidi gibi konuşuyorlar.

Ama onların demokrasisinde Kürt diline yer yok.

Çünkü ayrıştırıcıdır- bölücüdür Kürt dili onlara göre.

Demokrasinin tartısı böyle dermiş, adaletin terazisi böyle ölçermiş.

Tıssss…

Bir bütçe görüşmesi daha gerilerde kalacak, bir yeni yıl daha gelecek, demokrasi yine “Kürt meselesi benim meselem” diye iki dudaklarının arasından tıslayıp çıkacak ama Kürtler yine mutlu olmayacak. Peki, bu mutsuz eden demokrasi bir sefer gözden geçirilirse kıyamet mi kopacak.

Pek tabi ki yok.

Zaten kıyamet yüreklerinde, vicdanlarında kopmadıktan sonra ulu orta kopmuş neye yarar. Önemli olan vicdanlarında tırsmadan muhasebe etmeleridir kıyameti.

Dil bu! Başka şeye benzemez. İnsanların birbiriyle konuştuğu ama evvelden annesinden, babasından yani atasından öğrendiği şey yani tek ve en büyük mirası.

Üstelik bir insanın değil bir halkın mirası.

Bu nasıl böler ülkeyi nasıl ayrıştırır.

Aklım almıyor biri çıkıp desin hele bana.

Bu nasıl ölümcül bir düşmanlıktır bir dile karşı.

Artık yas tutmayalım diye bu kadar insani bir talebi görmemek bas baya körlüktür. Artık acı çekmeyelim diye yüzyıldır yasaklanan dilimi konuşmak, öğrenmek, yazmak istiyorum demenin kime ne zararı olacak ki…

İnatla savaş bütçesi hazırlanır belki en sonunda iflasa götürür.

Ama inatla başkalarının hayatı yasaklanmaz, yasak oluşturmak için bahane tutulmaz en sonunda pişmanlığa götürür.

Geri dönülmesi mümkün olmayan pişmanlıklara hem de…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
36 Yorum
İrfan Sarı Arşivi