İrfan Sarı

İrfan Sarı

Kürdistan gemisinin fotoğrafı

Kürdistan gemisinin fotoğrafı

Ekmek istiyoruz çocuklar! Ekmek, ama ekmeği çiğneyecek diş, kursağa yürütecek bir boğaz, boğazı özgür kılacak bir nefes.

Çünkü çocuklar ilkin nefes gerekiyor insana.

Ama nefes, özgürlük ister çocuklar. Sonra ekmek.

Boğazımıza geçecek barut kokusu taşımayan bir rüzgar havası, yel esimi, güneş ışığı istersek çok şeymi isteriz çocuklar.

50787

Ciğerlerimize bir soluk anadil şarkısı ısmarlasak çokmu çocuklar?

Ve ciğerlerimizden bir akarsu gibi bağırmak.

Çiyayen firamez!

Hun çend kas bilindin, ez jî ev kas azadim.

El ele tutuşsak sarsak dünyayı. Yürüsek adım adım kıtaları, meridiyenleri kaysak çocukluğumuzla, mezopotamya ananın kucağında atsak yorgunluğumuzu.

Rüya görsek; bir tatlı uykudayken, yeleleri rüzgar kır atların sırtında, bir sabah kavşağında. Hayal kursak elbisesi  çiçekli bir ananın koynunda.

Hayal kursak; kucaklarken kollarımız hasret çeke çeke dünyayı. Şavkı yüreğimizin penceresinden düşmüş, parçalanmış zincirleri görsek. Bahçemizin kapısını kapatan tel örgüleri, bileklerimizden kelepçeleri tutup atsak.

Sevda yazsak çocuklar, bilirsiniz tarih olur… sevdayı yazanlar denilir çünkü.

Şimdi benim gözlerimle gördüğümü siz kollarınızla kucaklıyorsunuz.

Büyüksünüz çocuklar.

Büyüklük kırk dört numara ayakkabı giymek değil, yada beş numara kep takmak. Boyuna iki metre kaşkol sarmakla büyünmüyor, bir boğum kıravat takmakta hiç, gözlere sürme çekmekle, yada memeliği olan entari giymekle.

Büyümek anlayabilmektir, görebilmek, his edebilmek, duymak, koklamak, sorgulayabilmek, tükürebilmek, ağlayabilmek ve durabilmektir.

Küfredebilmektir bazen dönen dünayanın ardından “bırak dönsün şerefsiz”

“Dönen dönsün, ben dönmezem yolumdan” diyebilmektir pekala.

Okuyabilmektir kimsesizliği.

Bir kayanın en yalçın yerinde açabilmektir yaşama, en dipsiz kuyuda çıkabilmektir yer yüzüne. Anlayabilmektir karşı alından içerideki fırtınayı.

Ne demiş Can baba;

“En uzak mesafe;Ne Afrika'dır,Ne Çin, Ne Hindistan, Ne seyyareler,... Ne de yıldızlar, geceleri ışıldayan... En uzak mesafe iki kafa arasındaki mesafedir birbirini anlamayan.”

Büyümek denizleri de görmektir, dağları da.

Dağların içindeki fokurtuyu, denizlerin kabaran öfkesini görebilmektir büyümek.

Göğüs çatalından gösterebilmektir içindekileri büyümek.

Mavi olmaktır, çok mavi.

Uzun uzun nefes almaktır.

Hızlı hızlı yürümek.

Umudu çalınmamış olmaktır.

Bilmem beş kardeş bir yorgan bir döşek uyumayı kimbilir. Hiç bilmezseniz de beş kardeşin beş düşü aynı yorganın altında ayrı ayrı olur. Kalemi bastırır gibi kağıda gözlerinin üstüne kapağı sımsıkı sıkmaktır kimi zaman düş. Kardeşliğin verdiği güvenle okuyabilmektir bir türküyü bazen. Haylaz, uysal, acemi, saf ve duru uykuların günahsız büyümesini bilmek gerek.

Yan yana uymuş topraklar ve kol kola girmiş akarsuların kapıları vardır elbet.

Düş çocuk düş kanasın dizin.

Düşe kalka büyür insan.

Ölürsen büyüyemesin, büyümezsen göremezsin geleceği.

Düş!.. düş hadi…

Annen bir nida çeksin; “Ayyyyy dayê xali serê ezê.”

İstersen de düşme, düş kur; düşün sınırı yok. Bir tütün yaprağına uzan sere serpe. İster bir üzüm tanesinin içine dal deryaya dalar gibi. İster bir kentin üstüne çöken bulutları kov karga kovar gibi.

Nasıl olsa büyümek zor bu yerde.

Düşersen de, düş kurarsan da büyümeyi en çok sen hakediyorsun.

Özgürlüğü… Ekmeği… Havayı en çok sen.

Bak bir gemi geçiyor siyah beyaz fotoğrafta…

Bir nida bir ses de sen ver;

“Dayêê… Dayêê… Ser wê Kurdistan nivîsîye.”

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
20 Yorum
İrfan Sarı Arşivi