M. Latif Yıldız

M. Latif Yıldız

Gaza gelmek

Gaza gelmek

12 Eylül darbesinin mimarı Evren güya yakınlarına demiş ki “ gaza getirildim.” Bilindiği gibi o günlerde Evren Türkiye’de kraldı. Ağzından çıkan yasaydı. Astığı astık, kestiği kestikti. “ Asmayalım da besleyelim mi?” diyecek kadar kendinden geçmiş, onun için insan hayatının değeri hiç yoktu. Suçsuz, gençleri astı çocukları ipe gönderdi. Diyarbakır hapishanelerini işkence haneye çevirdi. Yapmadığı alçaklık ve zulüm kalmadı.

O günlerde aktif gazeteciydim hiç unutmuyorum. Evrenle bir dakika beraber olmak, onunla konuşmak için insanlar yarışıyordu. Ya şimdi 4 Nisan 2012 Çarşamba günü Ankara’da yargılanırken o hastane odasına adeta sığınmış yalnız başına ne arayanı var, ne de soranı. En yakınları bile muhtemelen ziyaretine gitmekten korkuyorlardı.

Ne ibretlik bir manzara değil mi? Tabii ibret alanlar için. Demek bu duruma düşmemek için tarihten ders çıkarmak gerekir ve gaza gelmemek lazım. Tarihle yüzleşirken o günü unutmamak, ama bugünde neler olup bittiğini vicdan ve insaf terazisinde tartmak gerek.

Ama bakıyoruz ki bugün hapishaneler insanlarla doldurulduğu için ceza evi ve koğuşlarda yer kalmamış. Kürdler adına siyaset yapan ve onların tanıdık dostları hapislerde.

 “Türk” dedirtmek için 30 yılda 40 bin Kürd, binlerce Türk gencin öldü/öldürüldü. Bu çare olmayınca “ dağda silahla dolaşacağına, düz ovada siyaset yapın” dediler. Türk medyası ve siyasetçileri “PKK, BDP’lileşmeli” tezini savundular. Ne oldu o tezlere.

Dağdakiler inmedi amma çağrıyı samimi bulan Kürdler BDP’nin çatısı altında “siyaset akademisi” adıyla AKP, CHP, MHP gibi legal zeminde siyaset için eğitim almaya başladılar.

Belki KCK’nin bir hesabı, bir planı, bir projesi vardır bilemiyoruz. Ama “siyaset akademisine” giden Kürdlerin yüzde 95’nin barışın için salt doğru siyaset yapmak için söz konusu akademilere gittiler. KCK ayrıydı, legal siyaset ayrıydı. Nitekim 12 Haziran 2012 genel seçimlerde de bu siyaset akademisinin semeresini alarak 35 milletvekili çıkardılar.

RÖVANŞ MI?

Ne var ki kazın ayağı hiçte öyle değilmiş. Senmisin bu akademiye katılan ve de onlara ders veren. Önce BDP’nin Belediye Başkanları, İl Başkanları, encümen üyeleri ve sırasıyla üyeleri; derken Prof. Büşra Ersanlı ve yayıncı Ragıp Zarakolu gibi Kürd dostu tanıdıklar da KCK gibi illegal örgütlenme ile ilişkileri olduğu iddia edilerek tutuklandılar hapse atıldılar.

Aylar, yıllar sonrada olsa tamamlanan iddiaları mahkemeler peş peşe kabul etmeye başladılar. Ortaya çıkan iddialar o ki maddi belge, bulgu, kanıt, delillerden çok niyet ve beyin okuyan iddialardır. Siyasiler kanıtlar ile suçlanmak yerine fikir ve görüşleriyle itham edilerek yargılanıyorlar. Bu yaklaşım hiçbir zaman çözüm getirmez.

Böyle giderse rahmetli Özal gibi Başbakan Erdoğan için uzun ve mutlu bir ömür dilerken onunda nefesi yetmeyeceğinden duyarlı herkes endişe ediyor. Çünkü doksan yıl hiç çözüm aranmadı.  “Tek” ve “Türk” olmayı kabul etmeyen Kürdler ve onları haklı gören dostları sadece insani ve demokratik haklarını savundukları için suçlu ilan edildiler.

Ezmek, sindirmek, öldürmekle yola getirilmeyen Kürdlere KCK ile ilişkilendirilerek binlerce insanı içeri atılarak çözüm üretmeye çalışan hukuktan çok siyasi kararlar alınıyor.

Tam da burada yargının tepesindeki isim Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, Uluslararası Yargı Reformu Sempozyumunda: “ Dün yargının siyaseti kuşatma gayretlerine karşı çıktığımız gibi; bugün de siyasetin yargıyı kuşatmasına izin vermeyeceğiz. Yapılacak reformlar geçmişten intikam alma aracı olarak kullanılması yanlışlığına düşülmemeli” diyerek yaşananların siyasetin yargıyı kuşatması olarak yorumlanan bir açıklama yapıyordu.

İntikam ya da rövanş endişesi en yüksek yargının başı tarafından dile getiriliyordu. Ki KCK davasından tutuklananlara iddia edilen ithamlar 12 Haziran 2011 seçim sonuçlarının bir rövanşı olduğu Kürdler arasında yaygın ve geniş bir kanaat olduğunu göz ardı edilmemeli.

ZİHNİYET

Kamuoyu gündemini işgal eden gelişmeler, KCK iddianamesi, Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç’ın açıklaması üzerine Anayasa Hukukçusu Prof. Dr. Serap Yazıcı, Türkiye’de çok ciddi hukuki sorunların olduğunu belirterek çözümü için anayasal ve yasal değişikliklerin tek başına yeterli olmadığını vurgulayarak şunları söylüyordu:

“İnsanların zihniyeti değişmediği sürece dünyanın en mükemmel anayasasını yapsanız da sorunları çözemezsiniz. Hukuk fakültelerindeki eğitim dâhil olmak üzere birçok şeyin değişmesi lazım. Yargı kararı ile bazı sorunları çözebilirsiniz, ama mükemmeliyetçi içtihatları (AHİM kararlarını da gözetleyecek/ mly) uygulayacak hukukçu kitlesine ihtiyaç var. İçtihatla çözebilmemiz için insan malzemesini iyi yetiştirmemiz gerekiyor.”

Devlet, hükümet, siyasi partiler 75 milyon geçmişimizle, tarihimizle hesaplaşmalıyız ki bir daha aynı hataya düşmeyelim. Hala 12 Eylül’ün anayasası, kurumları ve bürokratları dururken duruşmaları magazin bir oyun haline dönüştürmeyelim.

Bugünde benzer zulüm ve işkencelerin devam ettiğini görerek tek başına iktidar olan AKP hükümeti bu garabeti görme erdemliğini göstermelidir. Göstermeli ki yarın onlar da “gaza geldik” demesinler. Askeri darbeler ile hesaplaşırken sivil darbeler yaratmayalım. Zira Mümtaz er Türköne gibileri ortaya çıkıp “Tek patron Erdoğan” diye sayfalar dolusu övgüler ile Erdoğan’a gaz verebiliyor. Cumhuriyet, demokrasi, seçim, sandık olan yerde patron olmaz.

Dilerim, gaza gelen Evren’in 4 Nisan 2012 Çarşamba günü duruşma salonlarında düştüğü duruma kimse düşmez; Haşim Kılıç ve Serap Yazıcının söylediklerinden ders çıkartan bir aklı yakalarız. Ders çıkarma konusunda çok ümitli değilim ama umudunu kaybeden her şeyi kaybedeceği için barış ve kardeşlik ümitlerimi asla yitirmek istemiyorum.

BAŞ SAĞLIĞI: 25 yılı aşkın bir süredir köşe yazarlığı yaptığım Batman Çağdaş gazetesinin sahibi, Yazı İşleri Müdürü Arif ve Nedim Arslan kardeşlerin babaları, gazete editörü Barış Arslan’ın dedesi Hacı Hüseyin Arslan hakkın rahmetine kavuşmuş. Mevtaya Allahtan rahmet geride kalan akraba ve yakınlarına baş sağlığı diliyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
M. Latif Yıldız Arşivi