Özgür Amed

Özgür Amed

Celladın mağduriyeti, otopsinin cenneti...

Celladın mağduriyeti, otopsinin cenneti...

“Evet, aslında iblisler ruhumla top oynuyor gibi geliyor bana”

Biraz öyle. Aslında yıllardır öyle.

Kendimi bildim bileli bu ülkede otopsiler yapılıyor.

Bu otopsilerde Kürdün payına düşen şey bellidir. Şaşmaz bir ritüelde tekrar eder:

“Kişinin ölümünün ateşli silah mermi çekirdeği yaralanmasına bağlı organ yaralanmasına bağlı iç ve dış kanama sonucu meydana gelmiş olduğu kanaatine ulaşıldı.”

Asırlardır zulmeden devletin otopsisi pir û pak.

Ne vicdan namına ne savaş ahlakı adına hiçbir kire ulaşılamıyor.  

Yıllardır esmerleştiremedikleri bu esmer derinin altında kaynayan ve deriyi yakan kan değil öfke.  

“Nefretin güzergâhında gudubet bir hüzün ve derisi yüzülen insan çığlığı müşfik veya katı yargılarla nasıl gemlenebilir?”

Böyle soruyor Çürüme’nin kitabı… Önümüzdeki sayfalar.

“Hepten unutulmuş halkların yorgunluğunu göz kapaklarımdan atamıyorum.”

Hepten yorulmuşların, hepten yok edilme mengenesine sokulmuşların bakışları, direnişleri, söylemleri, neşe ve kederleri.

Belleğinden atabilir mi insan. Hele parçası isen…

Her öldürme, katliam sonrası ekranda beliren ezber siluetlerin alçakvari gölgelerine sığınmış bir ordu.

Onların yalanına, çirkefine ortak olma arzusu taşıyan binler.

Faşizmi sürekli birinci tekil yaşayan, birinci çoğul taşıyan sizler…

 

“Siyasetin siyasi eylem ve tutumlarda gözlemlenebilecek ayırt edici özelliği dostun ve düşmanın yok edilmesidir”…

Siyaseti budur celladın.

O cellat ki her kurşun sonrası mağdur oldum diyen. İddia eden.

Seni beni sözde kılan.  Öteki eden. Ki artık tamamen farklıyız ve insan dahi değiliz.

Gireceğimiz bir kategori yok. Çocukta olsak kadında olsak.

“Bu öteki, hayvansallaştırılmasının da ötesinde, artık neredeyse bir hiç, sadece bir ‘şey’ olacak derecede şeyleştirilir”

Yani “şiddet, kişiden bir nesne yaratan şeydir. Şiddet, en uç noktaya kadar uygulandığında insanı, sözcüğün ilk anlamıyla bir ‘şey’ haline getirir. Çünkü onu bir kadavraya dönüştürür”

Kadavra cennetinin başkenti. Mekan önemli değil. Her yer cennet.

Birinin ölümü, birinin yaşamıdır.

Birini sürekli öldürme birine sürekli yaşam alanı yaratmadır.

Yok etme itkisi, fantazyası kendi yıkımını da getirir.

Haiti’de bir gece ansızın yıkıma elini kaldıran köleler…

Cezayir’in dar sokaklarında, arka bahçede kurşuna dizilirken hemen önde çılgın atanların yanına usulca bir ezilen tarafından bırakılan bir çanta…

Yine o dar sokaklarda çarşaf altında düşman ile göz göze gelen bir erkek.

Cizre’de sokak ortası, yüzü kapalı bir kadın. Eli taşta. 

Katliamlara karşı kolektif kayıtsızlığın şuursuz filmi en çok bu ülkede var.

Bu kayıtsızlık hali bireyselden taşıp kitlesel akıl ile buluştu.

Tehdit eden devletten artık tehdit eden bireye geldik.

Bireyin normalizasyona katkısı ve akıl almaz rasyonalize etme çabası takdire şayan. Bol ödülü var.

Ata sporu şiddeti, katliamı Kurdistan’da festival olarak görenler, gösterenler.

“Kurban” bellediklerinizin bunlara öyle sessiz kalacağını düşünecek kadar safta değilsiniz.

Zincirlerinden korkunç bir akışkanlıkla aşınan, taşan “temizlik, temizletme, tek tek yok etme” operasyonlarının bize göstereceği yeni bir acı yok.

Bu zincirleri kabul etmeyenlerin başlarında yıllardır dolanan bir güvence var.

Güvence, direniş barikatlarının ardında dökülen terdir.

Bu terin döküldüğü tüm topraklarda dolanan bir ruh var. Yıllardır konuşuyor.

Tek taraflı çabanın, tek taraflı masanın, tek taraflı barışın, tek taraflı anlayışın büyük bir emek ile sürdürüldüğü, anlatıldığı ve her adımının kah Lice, kah Cizre kah Gever’de ölüm ile karşılık bulduğu, mezar taşları ile bedenlerin teması başladığı yerde; “Şiddetin yasasına şiddet” diyorlar.

Böyle diyenlere haksız mı diyeceksiniz?

Ölüm kadar Kurdistan'a rahat uğrayan bir şey yok. Başımız en rahat mezar taşlarına gidiyor..

Baş sağlığı ve öfke ile... 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
4 Yorum
Özgür Amed Arşivi