Babama bir dilim hasret
Mümkünü olsa geri döndürebilse insan zamanı, sondan geriye doğru değil bir parça hasret, bir parça özlem, bir parça eksik bırakmadan, sonra kıyısına gelende el sallayacak kadar içinde tereddüt kalmadan çekip gitse.
Yaşanmışlıkları iki damla gözyaşıyla değil ağız dolusu gülecek kadar anımsamak için.
Baba, müşkilin yoksa göğsümün duvarına gelip dayanan ve sebebini bilmediğim hüznümü anlatmak isterim sana. Hüzün işte, aniden bastıran yağmur gibidir, bir tutam bulut yokken gökyüzünde bakmışsın bir yağmurun kollarına takılmış geliyor.
Bazen annelerin uzaktaki çocuklarına duyduğu özlemin içindedir. Bazen bir babanın ekmek parasını kazanmak için ter verdiği damlanın içinde. Bazen bir sevgilinin kırgın ve kızgın anında saklıdır. Bazen bir çocuğun oyuncağını kaybetmesinden kopan kıyamettir.
Ben bu gece bir film izledim baba!
Bu filmde mi gizliydi benim hüznüm bilemedim ama kaburgalarımı tekmeler gibi attı kalbim oradan buharlaşıp gökyüzüme yükseldi, gökyüzüm işte! yani beynim. Nedendir bilmem gözlerime yağdı gökyüzümün yağmurları. Ellerimle dokunmak istedim ama bir an sokakta koşarken aniden dönen toz bulutu kaçsın gözlerime istedim bunu anlatacak bir sebebim olsun diye. Dokunursam ağladığımı görecekti evdekiler ben sonra nasıl anlatırdım bu sebepsiz hüznü…
Hüzün işte baba, şu iyi bir şey olsa bize bırakılır mıydı dedikleri şey.
Hakkâkten iyi bir şey olsa ömrü billâh bırakmazlardı bize oysa şimdi tırnaklarımıza kadar gömüldüğümüz şeydir.
Biliyorum bir kimselerin çöldeki kum gibi hüznü var bu bir teselli değil ki çöldeki kum kadar hüznü olanlar içinde okyanuslar kadar üzülüyorum.
Biliyorum! Biliyorum! Çocuklaştım ben yine.
Ama ne yapayım elimde değil ağlayıp sızlamak istiyorum sonra duyup üzülürsün diye gömüyorum içimin o en yalnız yerine. Balkona çıksam ağlayacak bir karış yer yok. Çıkıp yürüsem, yürürken dün gece çakan şimşekler gibi hıçkırsam, mendil sürmesem, kurutmasam yanağım dere taşları gibi ıpıslak olsa karanlıkta görmezsin belki.
Deniz feneri gibi yanıp sönüyor damarlarım.
Bir işaret, bir yer imi verir gibi.
O filimde bir baba: çocuğuna babasız büyümenin yalnızlığını anlatıyordu. Sokağın ucunda tüm çocuklarla aynı oyunu oynarken bir tarafı eksik olmakmış, fırtınaya karşı göğsünü açık tutan gençlik yıllarında üşümekmiş oysa gençlik jiletten keskindir, babasının aldığı dondurmayı yiyememekmiş ya da aldığı gömleği giyememekmiş. İçinde tutsak ettiği ama haykırmak istediği kelimeleri hiç söyleyemedi ben de öyleyim baba…
Babalar çocuklarının filozofudur.
Filozofsuz büyüyen çocuklar sol tarafından yana karanlık kalır, aydınlanamaz.
Kalplerinde hep bir dal inceliği ve hep karşı kıyıda yalnızlık kalır. Ya hep susuz fide gibi kıvrılır kururlar ya hep deli rüzgâr gibi eser gürlerler.
Yumrukları da gözyaşları da durmadan kanar.
Mülteci yalnızlığı gibi bir süre sonra biter sanılır ama bir mülteci durmadan ve sınırsız mültecidir. İçinde ve dışında rıhtımına bütün gemiler gelir ve gider sürekli demir atan hiçbir gemisi yoktur.
Ateş gibidir, çeliği bile eritir ama kendi de söner. On beş yıl, üç ay, yirmi bir gün ve kaç saat olduğunu bilmemek gibidir.
Hüzünden ve babasızlıktan söz ediyorum.
Kör kütüğüm bu gece, zemberek gibi fırlamışım kulaklarım uğulduyor. İyi bişey olsa bana bırakmazlardı bunu. Ama olsun bana hep sana sığınmayı hatırlatıyor.
Bak işte şafak söktü…
Pencerenin önündeki söğüt ağacına tünemiş serçelerin cıvıltısı geldi içeri. Anlaşıldı, seninle zamana doyulmuyor baba.
baba hasreti ne kadar dayanılmaz ise'de evlat hasreti bunun bin katı daha zordur.zamanın geri gelmeyeceğini bildiğimiz halde,özlem duyduklarımıza karşı(sanırım vefa borcundan olsa gerek)keşkelere sığınma ihtiyaçı duyarız çoğu kez.ustadın deyimi(Babalar çocuklarının filozofudur)bana çok dokunaklı geldi.kanayan yarama neşter vurdu.çünkü cıwan uzun bir süreliğine filozofsuz kalacak.bu uzun zaman zarfında cıwanın hasretine dayanmakta onun filozofuna kalacaktır.artık dayanacak gücü bulabilecek mi onu bilmiyorum.ustad yüreğine sağlık.
Yanıtla (0) (0)Bazıları hala devlet babasından beklenti içinde.Devleti baba görme zihniyeti demek ki bitmemiş. eh sizde oturun bekleyin babanız belki 100 yaşında yeniden gelir başınıza. Ya allahaşkına hala devlete baba gözüyle bakmak ne alaka? Yazarın duygusallığnı bile devlet babanıza benzettiniz ya aman da aman sevsinler sizi agucuk da mugucuk..Inga bebekler.Kardeşim büyüyün biraz devlet baba olmaz. Yazının duygusallığınında canına okudunuz. Babasından zulüm görenlerinde anlayacağı bir yazı değil(bulut gibileri). Sevgi veren baba özlenir.ilk öğrettiği sevgidir çocuğa.Çocuk baba özleminde hasret ile birlikte sevgiyi arar. Canavar babalarının özlenesi gelir mi bilemem. Yorumlara sevgisizliği zulalamaya çalışmayalım arkadaşlar..
Yanıtla (0) (0)Kurdistanda filozof olmak kolay deyil ustad hangi filozofun yuregi dayanirki gozleri onunde cocugunun kolunu kirmak yada oyuncak sandigi bir bombayla oynarken elinde patlayip vucudunun paramparca olmasi yada evine ekmek gotururken bir polisin silahindan cikan gaz bombasiyla gozunun kor olmasi yada bir polis panzeri altinda kalip can vermesi yada onlarca polis tarafindan joplarla linc edilmesi ve en onemliside bir filozof (baba) ve cocugunun ayni anda vucutlarina onlarca mermi sikilarak hayatlarina son verilmesi UGUR KAYMAZ daha 13 yasinda ama ne yazik ki 14 polis kursunuyla filozofunun gozleri onunde can cekiserek hayatina son verdi iste ustad kurdistanda filozof olmak budur kisacasi........ saygilar..
Yanıtla (0) (0)Bir baba, kendi mutluluğundan çok, çocuklarının mutluluğu ile mutlu olur...bu söz gerçekten doğru..şimdi anlıyorum babamın değerini kimse insanın kendi babası olamaz..hani derler ya amca baba yarısıdır kesinlikle yalan..kimse Hasan Açıkel olamaz çocukları için..babasızlık zor şey..çekmeyen bilmez..
Yanıtla (0) (0)ya ne diyeceğimi bilmiyorum.. bu kadar güzel anlatılabilir bir hasret ve baba aşkı.. benim babam naziktir herkesin babası gibi.. ama onun gözyaşlarını gördüm.. ben değil bana ve bu halka zulmedenler ağlattı onu.. o anı hiç unutmayacağım çektiğim acıyı ve babamın mağrurluğunu .... onu çok özlüyorum.. en çok ta onun nefesine sığınmayı... ellerine sağlık irfan abi....
Yanıtla (0) (0)Eline Yüreğine sağlık...
Yanıtla (0) (0)Eline, diline ve yüreğine sağlık üstad. çok duygulandım. Karbonat gibi adamsın. Sen olmasan duygular bu kadar kabarmaz.
Yanıtla (0) (0)Belli ki yüreğinizde derin bir baba hasreti ve özlemi birikmiş durumda ki; gönül telinize hasret mzrabıyla dokunmuşsunuz...
Yanıtla (0) (0)Değerli Abime Hürmetlerimle...
(adil özer)
mültecilik içinde zamansızlıgı taşır..zaman hem içinde hemde dısında akar..hakim olduğu bır zaman vardır hemde hakım olmadıgı bır zaman..baba burda yoktur..eger bizler bu haldeysek bırazda babanın sorumsuzlugu yüzünden olsa gerek..baba figürü benım ıcın sadece baskı aracıdır...sistemin içteki yüzüdür..haaa duygusal boyut ile fizyolojik ayrı konulardır..ama mültecilik içinde dünya taşımaktır..
Yanıtla (0) (0)sistem ve baba egemenlıği üzerine söylenen yada yazılan bır yana ÇAKIL TAŞININ( ATEN NİKİNDEN ANLAŞILMAKTA)buyuduklarına fazla söze hacet yoktur..bırak dvlet baba yada ne bılım şiddet flan feodal sistemde aile ortamı belıdır...her erkek bır baba adayıdır ve her erkek zulüm etme adayıdır her erkek bır baskı şiddet mekanızma kurma pesındedır buna bay ÇAKIL TAŞI DAHILDIR...USLUBUNDAN BELLIDIR...haaa babamda hıc şiddet görmedım..duyrulur...
Yanıtla (0) (0)Duygular yitirildiğinde hayatımızdaki kişilerde anlamını yitirir.Baba güvendir,sevgidir,kılavuzdur,filozoftur.Hayatı onunla öğrenmeye başlarsınız.Hayata adım attığınızda ki öğretmeninizdir O.Eğer babanız bu sıfatları taşımıyor ve size öğretemedi güven veremedi ise sizde kırılgan güvensiz duygusuz olursunuz.Ve size ekmek dendiğinde karnınızı doyuran ekmeğini hatırlarsınız hemen.Oysa ekmeğin kaç çeşidi vardır ve her yiyenin aldığı tad farklıdır.Baba duygusu tad'dır aslında.Damağınızda kaybettiğinizde bile ömür boyu tadı kalır. Bu seçim stresinin dumanında bir soluk almak için fırsat olan baba duygusunu bile politize edenleri bende anlayamadım.Sayın SARI yüreğinize sağlık bir kez daha babalarımızla yüreğimizde sarmaş dolaş ettiniz bizi...
Yanıtla (0) (0)Önce burnunun ucuna ince bir sızı saplanır gözlerin dolar usta, gözlerini kırpsan düşer damlalar..ne kadar güzel anlatmışsın. Ya içerilere kaçarsın hasret damlalarını akıtmak için ya da duvarlara halıya daldırırsın gözlerini.Bu sızı hiç gitmez.Baba "bana herşey seni hatırlatıyor".Bir kanadı olmayan kuş misali uçamıyorum bazen.Eksiktir bir yanım.Baba özleminin duygularının tercümanı var mı? Varsa da o SENSİN USTA.Yüreğine kalemine sağlık.
Yanıtla (0) (0)Not:Duygu sağırları ve körleri bu yazının yorumlarında ağırlanmıyorlar ona göre...Bilginize
"ben hayatta en çok babamı sevdim" der Can Yücel... Biz erkek çocukları için anne nasıl ki en güvenli en sağlam kale ve sığınaksa, baba da bir o kadar güçlü ve emin bir savaşçıdır. Gün gelir bu büyük savaşçı yerini oğluna devreden bir kral olur. Yeni kral, babasından devraldığı güçle yeni varisler yetiştirir. Ve "Baba" bilir ki her yeni varis-çocuk, dersini aldıkça o hep yaşayacaktır. Babasız büyüyen babalar, babasızlığın ne olduğunu iyi bildikleri için çocuklarına sımsıkı sarılırlar baba niyetine ve ne mutlu öyle babaların çocuklarına.)
Yanıtla (0) (0)Duygulara mülteci oldun demek istedin diyeceeem olamamışsın.kendi yorumun söylüyor.kendinle ne kadar çeliştin iki yorumunda da. Mülteci sığınan demek.Siz aslında neden kaçtığınızı kendinizde bilmiyorsunuz.babanızı anlatımınız farklı bana yaptığınız, bölge babalarına feodal yapıya yaptığınız suçlama farklı.Henüz baba olamadım bıra söz olunca ilk sana yazacağım buradan :)Aslında mülteci kelimesini şöyle kullanmanı beklerdim."baba dünyanın kötülüklerinden senin yüreğine mülteci oldum.Yüreğin mülteciliğimin yurdudur,sığınağıdır"demeliydiYa bıra/xwişk çakıl taşı olabilmek mütevazilik ister yükseklere çıkmak kartal olabilmek başka bir çakıl taşı olup birilerini harekete geçirmek başka.Umarım birden fazla suçlamana açıklama olabilmiştir sözleri
Yanıtla (0) (0)