M. Latif Yıldız

M. Latif Yıldız

AKP'nin oy savaşı

AKP'nin oy savaşı

Siyasi partiler içinde özellikle AKP oy için meydan savaşlarına dönen seçim sürecini tasvip etmediğim için mitingleri yorumlamaktan kaçındım. Ancak Başbakan’ın Hakkari, Şırnak ve Batman’dan sonra Diyarbakır’da yaptığı sert konuşmaları bu kadar senelik gazeteci ve yazarlık tecrübeme rağmen yorum için kendimi yetersiz görünce siyaset bilimcileri ve uzman siyaset analistlerden görüş almak zorunda kaldım.

Aslında Başbakan’ın Diyarbakır mitinginden önce medyaya düşen AKP’li seçmenin yüzde 48’i, CHP’nin yüzde 43’ü “ Kürt komşu “ istemediği yeterli bilgi veriyor vermesine de.

Ancak Başbakan’ın Diyarbakır mitinginde aylardır medya, aydınlar ve özellikle Kürt seçmene yönelik pompalanan beklentiler tek kelimeyle boş çıktı. Legal zeminde siyaset yapan ve yüzde 7 oy alan BDP’ye “ Terörist, eşkıya, sivil faşist” demesi bölgede bomba etkisi yarattı. Yetmedi BDP’nin Elazığ’da MHP’yi destekleme iddiası siyaseti çığırından çıkardı.

Gelişmeler üzerine kafam karıştı. Siyaset bilimcileri ve siyasi analistlerden yardım istedim. Çünkü benim gibi seçmenin de kafası bir hayli karıştığını görüyordum.

Bu konuda ilk bilgisine başvurduğum siyaset bilimcisi dostum şunları söyledi:

“Bana göre Başbakan birçok firmaya yaptığı anketler sonucu seçim günü yaklaştıkça AKP’nin oylarının bölgede gerilediğini görüyor. Özellikle Kürt coğrafyası için bekleneni değil; Sayın, Erdoğan’ın tercih ettiği adayların gösterilmesi seçmen üzerinde ‘ceketimi de göstersem seçerler’ etkisi yarattı. Bu Kürt seçmeni rahatsız etti.  Erdoğan beklediği oyu alamayacağını anlayınca bölge illerinde siyaseten anlamı olmayan çıkışlar yaptı.

Başbakan Diyarbakır mitinginde çözüme yönelik beklenen mesaj yerine 4 yıl boyunca Meclis’te legal siyaset yapan BDP’yi Bağımsız aday Serap Yeşiltuna’nın Kürtleri kasteden açık hava bilbordlarına verdiği  “ Terörden, bölücülükten pislikten, arınmış bir Balıkesir” şoven, ırkçı, bölücülüğü ifade eden yaklaşıma prim veren bir anlayışı sergiledi.

Son zamanlarda genel kanı Başbakan’ın MHP’lileştiği analizleriydi. Ancak Erdoğan Diyarbakır konuşmasından sonra MHP’yi bile gölgede bıraktı. Her ne kadar ‘Türk, Kürt milliyetçiliği yok’ gibi anlamsız bir cümle söylese de beklentilerin aksine Diyarbakır’da çok sert Cumhuriyet tarihinin en radikal çıkışını ve mitingini yaptı.

Yine Sayın, Başbakan Diyarbakır’da bu güne kadar hiç rastlanmayan olumsuz bir yaklaşım sergiledi ve ateşe körükle gitti. Kürt siyasetçileri eleştirdiği her cümlenin ardında yükselen “ Yuuuuhhhh” seslerine prim vererek adeta teşvik etmesi belki bazı taraftarlarını mutlu etti. Ancak genelde Kürt camiasını üzdü; hatta rendice etti.

Bu yaklaşım oy getireceğine ‘ Kürdü Kürde kırdırma’ dan sonra ‘ Kürdü Kürde yuhalatma’ politikası incitici kalıcı iz bırakacağı gerçektir. Bunca olumsuz hava içinde geçen mitingin başından sonuna kadar AKP bayrağını saatlerce sallayan Kürtler TV karşısına geçip sakin bir şekilde Başbakan’ın dinlediklerinde ya da bir gün sonra gazeteleri okuduklarında nasıl bir ruh hali içine düşeceklerini tahmin etmek hiç zor değil.”

Bir diğer uzman analist dostum ise konuşma metni üzerinden şöyle bir yorum yaptı:

“Başbakan Diyarbakır’da oldukça gerilimli bir dil kullandı. BDP gibi legal bir partiye ‘eşkıya’, ‘terörist’ dediği gibi ‘sivil faşistler’ ile endazeyi aştı. Laik bir ülkede ve de hala bu coğrafyada ‘Zerdüşt’,‘ din düşmanı’ gibi ‘Türk-İslam’ jargonunu kullanarak Kürtlerin İslam öncesi inancını kullanarak ağır sözler söyledi. Hem Türklerin ata dini Şamanizm değil mi?

Kaldı ki bölge bin yıllardır Zerdüşt, Yezidi, Süryani, Keldani, Ermeni, Yahudi, Müslüman halklar cami, kilise, havra ve diğer ibadet yerlerinde yan yana kardeşçe bir arada yaşarlar.  Başbakan bu söylem ile bölge halkını nasıl kazanır ve onlardan oy alır.

Başbakan bir gerçeği ya bilmiyor, ya da bildiği halde bilmezlikten geliyor. BDP bütün Kürtleri temsil etmeyebilir. Ama AKP’ye bölgede tek rakip çok büyük ezici toplumsal tabanı olan bir parti. Hem ayrıca BDP’li olmayanlar bile Kürt meselesinde BDP gibi düşünüyor.

Başbakan’ın ’BDP tehditle oy alıyor’ iddiası da doğru değil. BDP baraj nedeniyle parti bayrağı altında seçime giremiyor. TRT de propaganda yapamıyor. Bağımsız adaylar ile seçim ve pusulada yer alıyor. Pusulada okuma yazması olmayan yüz binlerce seçmen muazzam bir engel yaşıyor. Neredeyse oylarının üçte biri geçersiz sayılıyor. Yetmiyor adaylar arasında dengeli dağılım için bırakın matematik fizik hesapları devreye giriyor. Seçmen tehdit edilse bu kadar çabaya göğüs gererler mi? Tehdit olsa bu kadar zor bir kurvalı kim aşmak ister. Bir partinin ambleminin altına mührünü basar geçer. Mezrada tamam da kasaba, ilçe, illerde tehdide kim aldırır. Bu bir gönül ve istemdir. Başbakan bunu görmüyor.

AB’nin yolu belki Diyarbakır’dan geçmedi. Ama demokrasinin yolu başta Diyarbakır ve diğer Kürt şehirlerinden geçmezse Başbakan oy alsa bile bölgede değişen bir şey olmaz. Bu gerçeğe rağmen Başbakan Diyarbakır’da polisin yıllarca bölge insanına sıktığı zehirli gazlara kendi de zehirli siyaset dilini kullanarak eşlik etmesi ona oy kaybettirir.

Erdoğan Diyarbakır’da ve bölgede Kürtleri kazanmak için değil, seçimi kazanmak için köprüleri attı. Başbakan Kürt sorunu CHP’nin eseri dedi. El hak doğru. BDP istismar ediyor dedi yanlış. Asıl oy için din, ümmet, yatırım, iş, aş sözü ile istismar edan bizzat kendisidir.

Erdoğan, BDP’ye oy verirseniz size bir şey vermezler dedi. Peki, hiç düşünüyor mu; ‘Kürt sorunu yoktur’ diyen bir Başbakan Kürtlere niçin oy versin? Erdoğan’a göre sorun bitmiş. Ret yok, inkar yok, asimilasyon yok diyor. Peki, mahkemelerde Kürtçe konuşamayan Kürtler uzaydan mı geldi? Okullarda her sabah içilen ant, Yatılı Bölge okulları neyin nesi?”

Sonuç; Başbakan Kürtler için elimden geleni yapıyorum ama onlar gidip BDP’ye oy veriyor diye gelişmeleri şahsi algıladığı için Diyarbakır’da köprüleri attı. Kürtlerin de cevabı  net “Oy namustur satılmaz.” Kürtler önümüzdeki dönemde Erdoğan’a rağmen yeni bir Türkiye inşa edecekler. Başbakan çok sert sözlerle saldırsa da BDP bölgede etkin bir parti. Yandaş medya “ cesur yürek” diye manşet atsa da; yandaş yazar “ Erdoğan Diyarbakır’da gönül diliyle konuştu “ dese de BDP bölgede güçlü. Mecliste de Türkler ile birlikte ortak kaderi paylaşacaklar ve birlikte yaşayan bir anlayış sergileyecekler/sergilemeliler. Yeter ki devlet hazır olsun, Kürtler barışa ve kardeşliğe çoktan hazır. Hem de Erdoğan, AKP ve diğerlerine rağmen inançlı ve hazırlar, yeter ki barış eli uzatılsın.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum
M. Latif Yıldız Arşivi