Yüksekova ekonomik olarak kalkınabilir mi?
Bu yazının amacı sizleri iktisadi terimlerle boğmak değil, meselenin iç yüzünü anlaşılır bir dille ortaya koymaktır. Bu sebeple, siz yazıyı okurken, ChatGPT veya Google’a bakmanız gereken iktisadi terimlerden sizi kurtarıyorum.
Yüksekova, hem yüzölçümü hem de nüfus bakımından Hakkâri’nin en kalabalık ve en geniş ilçesidir. İlçenin bir diğer önemli özelliği ise İran’a sınır komşusu olmasıdır. Bu durum, Yüksekova’ya ekonomik anlamda ciddi bir avantaj sağlamaktadır. Yüksekova, coğrafi konumu itibarıyla yüksek rakımlı bir ova üzerinde kurulmuş olması, dağlarla çevrili yapısı ve sınır bölgesinde yer alması nedeniyle Türkiye’nin stratejik ilçeleri arasında sayılmaktadır. İklim olarak serttir; kışları uzun, soğuk ve karlı, yazları ise kısa fakat ılımandır.
Yüksekova’nın ekonomik gerçeklerine inmeden önce şu sorulara cevap bulmamız gerekiyor: Dünya ekonomisi nereye gidiyor, biz nerede durmalıyız ve nasıl üretim merkezleri kurabiliriz?
Dünya ekonomisi, daha doğru bir ifadeyle küresel ekonomi, hızlı bir gelişim ve değişim süreci içindedir. Bu süreci iyi takip eden ülkeler küresel ekonomide büyük bir pay sahibi olacaklardır. Küresel ekonomiyi büyük ölçüde değiştiren ve belki de ekonomi liderliğini elinde bulunduran unsur ise, halk arasında klişe bir ifadeyle, “ekonomik kartları yeniden dağıtacak” olan yapay zekâ teknolojisidir.
Yapay zekâ, başta eğitim olmak üzere sağlık, askeriye, sanat ve birçok alanda köklü bir değişim getirmiştir. Aynı zamanda pek çok insanı işini kaybetme riskiyle karşı karşıya bırakmıştır. Ancak toplum, bu otomasyon sürecini atalarına göre daha kolay kabulleniyor gibi görünmektedir. Mesela, 19. yüzyılda sanayi devriminin İngiltere’de başlamasıyla beraber, işini makinelere kaptırma korkusu yaşayan işçiler “Ludditler” adıyla bilinen bir hareket başlatmışlardı. Özellikle tekstil fabrikalarına giren dokuma makinelerinin işçilerin işlerini ellerinden alacağı korkusu, makinelerin kırılmasına ve fabrikalara saldırılmasına yol açmıştı. Aslında Ludditlerin hareketi bugünkü otomasyon/robotlaşma süreciyle karşılaştırılabilir; fakat bu başka bir yazının konusu olacak.
Evet, biz Ludditlere göre bu otomasyon sürecini daha sakin karşılıyoruz. Bunun iki sebebi olabilir: Birincisi, otomasyon sürecinin yalnızca avantajlarına odaklanıyor olmamız; yani bardağın dolu tarafını görmeye çalışıyoruz. Avantajlarına bakacak olursak; üretimde verimliliği artırır, maliyetleri düşürür, yeni ve teknolojiye uyumlu iş alanları açar ve insan gücünü daha yaratıcı işlere yönlendirir.
Peki, riskleri yok mu? Elbette var. Örneğin; bazı sektörlerde iş kayıpları yaşanabilir. Eğitim seviyesi düşük ve teknolojiye uyum sağlayamayan kişiler iş bulmakta zorlanabilir. Ayrıca işsizliğin artması toplumsal huzursuzluğa ve gelir dağılımında adaletsizliğe neden olabilir.
Bugün dünya, yapay zekâ çağını yaşıyor. Ülkeler bu çağda yeni ekonomik stratejiler geliştirerek kendi konumlarını güçlendirmeye çalışıyor. Artık onlar da biliyor ki klasik ekonomik stratejiler bugünün şartlarına cevap vermiyor. Elbette dünya bu değişimi yaşarken, Türkiye de küresel ekonomiden daha büyük bir pay alma peşinde. Bunun için Türkiye’nin ciddi anlamda yapay zekâ teknolojisine bütçe ayırması, yani yatırımlarını artırması gerekiyor.
Ülkelerin yapay zekâ yatırımlarına baktığımızda; ABD 471 milyar dolarla lider konumda. Onu 119 milyar dolarla Çin, 28 milyar dolarla İngiltere, 15 milyar dolarla Kanada, 13 milyar dolarla Almanya, ardından ise 11 milyar dolarla Fransa ve Hindistan takip ediyor. Türkiye ise 269,4 milyon dolarlık yatırımla 20’nci sırada yer alıyor. Bu rakam, diğer ülkelere kıyasla çok düşük. Eğer yapay zekâ yatırımları bu seviyede kalırsa, Türkiye küresel ekonomide söz sahibi olamayacaktır. Çünkü sanayi devrimi nasıl klasik üretim tarzını yok ettiyse, yapay zekâ da sanayi devrimiyle ortaya çıkan üretim modelini dönüştürecektir.
Evet, dünya değişiyor, her anlamda değişiyor. Bu değişime ayak uydurmak zorundayız. Bunun için de ilçemizin ekonomik anlamda kendi kendine yetebilmesi adına ciddi çalışmalar yapmalıyız.
Mesela, bölge gençlerine –özellikle tarım ve hayvancılığın bitme noktasına geldiği şu dönemde– bilgilendirmeler yapılmalı ve gençler bu alanlara teşvik edilmelidir. Bunun yanında, Yüksekova Ziraat Odası Başkanlığı başta olmak üzere tarım ve hayvancılıkla ilgilenen yerel dernekler bu süreçte aktif rol üstlenmelidir.
Ziraat Odası, bu alanda nitelikli ve uzman gençlere istihdam sağlamalıdır. Bölgenin tarım ve hayvancılığını geliştirmek için teşvik edici destekler sunmalı, çiftçilikle uğraşacak gençlere “Çiftçilik Kimlik Kartı” verilerek birçok alanda ayrıcalık tanınmalıdır. Ayrıca, toprağını işlemek istemeyen ya da imkânı olmayan toprak sahipleriyle görüşülerek kiralama modeli uygulanmalıdır. Bunlar yapılırsa, gençlerimiz tarım ve hayvancılıkta yeniden önemli bir üretim sürecine dâhil olabilirler.
Yukarıda da bahsettiğim gibi, yapay zekâ birçok zihinsel işi yapacak durumda olduğundan, tarım ve hayvancılık gibi alanlarda hâlen insana ciddi anlamda ihtiyaç vardır. Bu nedenle bölgemizin bu avantajını en iyi şekilde kullanmalıyız. Tüketen bir toplum yerine üreten bir toplum konumuna gelmeliyiz.
Yüksekova için sevindirici bir gelişme de, Organize Sanayi Bölgesi (OSB)’nin kuruluyor olmasıdır. Bu proje, bölge ekonomisi için büyük önem taşımaktadır. OSB’nin 15 Aralık 2026’ya kadar tamamlanması bekleniyor ve şu an altyapının %30’u bitmiş durumda. Orta vadede burada kurulacak fabrikalar ve üretim tesisleri 5 ila 10 bin kişiye istihdam sağlayacaktır. Bu da göçün azalması ve gençlerin üretime katılması demektir.
OSB, karma bir yapıya sahip olacak; madencilikten tekstile, süt ve süt ürünlerinden otomotiv ve inşaat üretimine kadar geniş bir yelpazede hizmet verecektir.
İlk etapta Ön Tahsis Hakkı Kazanan Firmalardan Bazıları şunlardır:
1. Akın Keği
2. Cekay Madencilik Sanayi Ticaret Ltd. Şti.
3. Güneş Mobilya Dayanıklı Tüketim Malları Ltd. Şti.
4. Ercanlar Medikal Temizlik Ürünleri Ltd. Şti.
5. Ercanlar Gıda, Tekstil ve İnşaat Ltd. Şti.
6. Ters Lale İnşaat Nakliye Gıda Ltd. Şti.
7. Şahinoğlu Otomotiv Tekstil Gıda Ltd. Şti.
8. CNN Mimarlık İnşaat Gıda Turizm Ltd. Şti.
9. Bostancı Süt ve Süt Ürünleri Ltd. Şti.
10. Oy-Ka Otomotiv
11. Esen Mir Madencilik
12. Hazeyi Kuyumculuk
13. Ebrar Kuyumculuk
14. Kateks Madencilik
15. Özacar Petrol Ürünleri
16. Elit Klas Sanayi
17. Yapı Teknik Pazarlama Ltd. Şti.
18. Ayzen Ticaret
19. Atalar Yapı Malzemeleri
20. Canan İnşaat
21. Mate Doz Oto Galeri ve Eğitim Ltd. Şti.
22. Ekrem Keçecioğlu
23. Yorulmaz Gıda ve Nakliyat Ltd. Şti.
24. Bayram Göktaş
25. Hayrettin Kom
26. Kevser Turizm ve Kuyumculuk
27. Ergin Şahin
28. Akın Keği (ek alan talebi – 4.500 m²)
29. Zen Yol İnşaat
30. Erdil Baklavacı Fuat Usta Unlu Mamüller Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti.
Yüksekova, gerek ekonomik potansiyeli gerek genç nüfusu ile aslında çok avantajlı bir durumdadır. Yeter ki doğru zamanda doğru stratejilerle bu potansiyeli değerlendirebilelim.
Hep söylenegeldiği gibi, “Yüksekova’da yatırımlar yok, bu yüzden fakiriz” anlayışı doğru değildir. Asıl sebep, yeterince üretemememizdir. Oysa toprağımız var, genç nüfusumuz var, İran’a açılan kapımız var.
Bize düşen sadece çalışmak ve üretmek olacaktır.