Lokman Ergün

Lokman Ergün

Silahlar bırakılacak! Bırak…

Silahlar bırakılacak! Bırak…

Tam olarak 5 yıldır o gazete haberini unutamadım. 2007 yılının haziran ayında bir çatışmada yaşamını yitiren 7 askerin haberiydi. Hayatlarının baharında, kardeş kavgasında ölmüşlerdi. Anadolu’nun dört bir tarafında, cenaze törenlerini anlatıyordu gazeteler. Haberin içinde, askerlerin yaşam öyküleri de vardı. Yaşamını yitiren her asker için, birkaç paragraflık kutucuklar vardı gazete sayfasında. Biri nişanlıydı, birisi döndüğünde elektrikçi dükkanı açacaktı. Biri dansa meraklıydı. Her birinin yaşamından, ölüm acısını daha da yakıcı hale getiren ayrıntılar ve anekdotlar aktarılıyordu. Yaşamını yitiren askerlerden biri de Şırnak’lıydı. Onunla ilgili tek cümlelik bir haber vardı: “Cenazesi babasına teslim edildi.” 6 asker için, 6 ayrı muhabirin derlediği (her asker değişik bir ilde defnedilmişti) haberleri kullanan gazeteler, 7. asker için bir muhabir görevlendirme ve yaşamına dair bir ayrıntıyı haberleştirme ihtiyacı hissetmemişti. Ya da, haberleştirilecek bir hikayesi yoktu o askerin!

Kürt sorunu, savaş, ölümler, kültürel haklar, anadilde eğitim, idari yapı değişikliği, yönetimin paylaşılması, ekonomik bölüşümün halklar arasındaki adaleti ve daha bir yığın alt başlığın ötesinde, aslında tam olarak budur. Bir üslup sorunudur.

Öyledir, çünkü;  üslubunuz, muhatabınızı hangi gözle gördüğünüz ve değer skalanızda nereye yerleştirdiğinizi ortaya koyar. Bu belirlendikten sonra, geriye kalan bütün alt başlıklar, teknik ayrıntılardır.

Düşünün ki, kendisine ilahi bir misyon yüklediğini iddia eden, düşünsel zeminini ilahi söylemden aldığını söyleyen, bütün referanslarını İslam’dan alan Cemaat, Türkçe olimpiyatları düzenliyor. Somali’den, Malezya’ya, Brezilya’dan Almanya’ya, 72 milletten çocuklara Türkçe öğretmeye kalkışıyor. Ama Kürtçe anadilde eğitime karşı çıkıyor. Bu Cemaat’in Kürt’lere karşı kullandığı üsluptur.

Bir ülkenin tek sahibi varsayımından beslenen kibrin, payımıza düşenini alıyoruz bu üsluptan. Paylaşan değil, lütfeden, anlaşan değil, buyuran bir üslup.

Canı isteyince, müzakere, canı isteyince müdahale, canı isteyince mücadele. Seçmeli Kürtçe dersini lütfedip, anadilde eğitim için, “o kadar da değil” kabadayılığında bir üslup.

“Ben istediğimde vekillerini seçmene izin veririm, istediğimde meclisten atarım” küstahlığında bir üslup. 

Gündem, AKP’nin kongresine kilitlenmiş ve herkes balkondan bir Sina dağı mucizesi beklerken, Kürt’lerin payına “Erdoğan’ın yeni on emri”  düşme ihtimali oldukça yüksektir. Çünkü mevcut üslup, müzakere doğurmaz. Milletvekillerini meclisten atacağım tehdidiyle de müzakere masasına oturulmaz. Çünkü, müzakerenin üslubu farklı olmak zorundadır.

Tamam hedef 2023, ama bu üslupla çok çok güç….

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
12 Yorum
Lokman Ergün Arşivi