Lokman Ergün

Lokman Ergün

Hırsız bir müteahhide hakaret mektubu

Hırsız bir müteahhide hakaret mektubu

Sermaye birikimin, tarih boyunca talanlar, katliamlar yoluyla oluştuğunu bilirim. Her sermaye birikiminin kökeninde, sömürülmüş emeğin, gasp edilmiş hakkın, çalınmış kamu kaynaklarının olduğunu bilirim. Tarihin en temel çelişkilerinden birinin, Marksizmin de altını çizdiği gibi, emek-sermaye çelişkisi olduğunu da bilirim.

Yüzyıllardan beridir, özünde dünyayı yönetenin sermaye olduğunu bilirim. Tarih boyunca, sermayenin, dini, ideolojileri hatta devrimleri, kendi hegemonyasının devamlılığı için kullandığını bilirim. Çok öykündüğümüz batı medeniyetinin ve demokrasisinin, sermaye birikimi sonucu oluşan burjuvazi tarafından, kendi çıkarlarını korumak için kurgulandığını bilirim.

Hoşumuza gitse de gitmese de, insanlık kültürü dediğimiz bir çok şeyin, sanatın, edebiyatın, hatta bilimin, felsefenin, burjuvazinin himayesinde geliştiğini de bilirim. Bizim düşünce sistematiğimizi de burjuva kültürünün şekillendirdiğini bilirim. Batıda, temelde sömürgelerden sağlanan sermaye birikiminin, sanayi üretimi, teknolojik buluşlar ve ticaretle geliştiğini, toplumsal gelişimi bir yönüyle hızlandırdığını da bilirim.

Ve maalesef, bizim lanetlenmiş topraklarımızda, sermaye birikiminin, siyaset ve bürokrasi eliyle, hırsızlık temelinde oluştuğunu bilirim. Bunların hepsini bilirim de, yine de, 100 yıldır devlet eliyle semirilmiş, yaratıcılıktan uzak, bir bakanın hemşerisi ve ya bir bürokratın amcasının oğlu olması dışında bir niteliği olmayan hırsızların, milyar dolarlık servet sahiplerinin, kendi aralarında, anamıza, avradımıza sövdüklerini bilmiyordum.

Medyaya sızan dinleme dökümlerinden öğrendiğimiz kadarıyla, koca koca holdinglerin, kerli felli sahipleri, hiçbir şey üretmeden, emeklerini, varlıklarını çaldıkları halkın, anasına avradına küfrediyorlar. Servetlerini, milyar dolarlarını, öldürülmüş, katledilmiş, sürülmüş Kürt halkının topraklarını talan

ederek, yani Kürdistan’ı sömürerek edinmiş olanlar, adrese teslim şekilde, Kürt’lere ana avrat düz gidiyorlar. Özaltın İnşaat’ın sahibi Hayrettin Özaltın ve Cengiz İnşaat’ın sahibi Mehmet Cengiz, Elazığ’da Özlüce Barajını, Bingöl’de Kığı Barajını yaparak zenginleşiyorlar. Sadece “ölü hallerine” tahammül

edebildikleri Kürt’lerin topraklarında, Kürdistan’ın doğal kaynaklarını sömürerek semiriyorlar. Yap-
işlet-devret modeliyle yapacakları iki baraj daha var Bingöl’de. Beyhan-1 ve Beyhan-2 barajlarını yine ortaklaşa yapıyorlar. Ana avrat küfrettikleri Kürt’lerin topraklarında, 49 yıl bu barajlarda ürettikleri elektriği, yine aynı Kürt’lere satacaklar. Ama bu ağzı bozuk soytarı müsveddesi hırsızlar, o barajları da bedavaya getirmenin yolunu bulmuşlar

elbet. Baraj alanlarında kalan halka ait taşınmazların kamulaştırılması ve kamuya ait yapıların da baraj alanı dışında baraj sahiplerince tekrar yapılması, bu tür ihalelerin değişmez hükmüdür. Beyhan- 1 ve Beyhan-2 baraj alanlarında kamuya ait demiryolu hatları mevcut. Bunların söz konusu şirketler tarafından, baraj alanı dışında bedelsiz yapılarak kamuya teslim edilmesi gerekiyorken, söz konusu demiryolu hattı için başka bir ihale açılmış ve yaklaşık 500 milyon dolar bedelle aynı firmalara verilmiş. Böylece kendi kaynaklarıyla yapmaları gereken baraj inşaatlarını da neredeyse bedavaya getirmiş olacaklar.

Yazının bundan sonraki kısmını , okuyuculardan özür dileyerek ilgili kişilerin anlayacağı dilden yazmak istiyorum. Dinleme dökümlerinden anladığımız kadarıyla, söz konusu öküz taifesi, argo konuşmalar açısından hatırı sayılır bir literatüre sahip. Dolayısıyla karşılıklı iletişimin kalitesi açısından onlarla aynı

dalga boyunda kavramlar kullanmak zorunlu oluyor. Haklarında yaptığım araştırmalarda, aldıkları ihaleler ve kazandıkları paraları görünce, gayr-ı ihtiyari, “helal olsun pezeve.glere be” demişim. Malumunuz, Türk argosunda sıra dışı işleri becerenlere hitaben, övgü olsun diye kullanılan bir tanımdır.

Siyasetçiye ve bürokratlara yalakalık yaparak, ve onlarla ortaklaşarak çaldıklarıyla zenginleşen hırsızlardan, kültür hayatımızı renklendirecek bir letafet, sosyal hayatımızın kalitesini arttıracak bir nezaket ve ya toplumsal geleceğimize yön verecek bir feraset bekleyecek kadar ahmak değiliz elbette. Yine de insan bu milyar dolarlık soytarılardan asgari düzeyde edep bekliyor. Ama şairin; “bu kadar cehalet, tahsil ile mümkündür” deyişi gibi, bu denli öküzlük için de milyar dolarlık servet gerekiyormuş demek ki.

Söylenecek fazla da bir şey yok. Küfürlerini aynıyla iade edelim diyeceğim, hiçbir kadın, bu alçaklara yapılacak hakaretin öznesi olacak kadar değersizleştirilemez. Onun için yüzlerine tükürelim sadece. Gerçi onu da barajlarında su niyetine kullanır bu hırsızlar ya, neyse.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Lokman Ergün Arşivi