M. Latif Yıldız

M. Latif Yıldız

Burun, Sazan ve Hasankeyf

Burun, Sazan ve Hasankeyf

Yazılarımı sürekli takip eden okuyucularım bilir. Ben bir Hasankeyf aşığıyım. Zaten bu yüzden “Hawar Hasankeyf’in Çığlığı”  ismiyle Hasankeyf üzerine yazılmış tek kitabın yazarıyım. Geniş bilgi sahibi olmak istiyorsanız “mlatifyildiz.com” sitesine bakabilirsiniz.

Kendimi bildim bileli bu tarihi şehirle iç içe yaşadım. Çocukken dedemin Batman’a satmak için getirdiği yaş üzüm kervanlarıyla Hasankeyf’te köprü olmadığı için kale altında sere Kaniye ( kaynak başı ) denilen yerden Dicle’nin bor (nehrin sığ yeri) denilen yerinde az suyu yararak geçmedim.

İşte o tarihi kent ve coğrafya egemenlerin para, kazanç, enerji hırsı yüzünden sular altında bırakılmak istendiğini duymayan yok. Benim gibi tarih, kültür, çevre sevenler de var güçleriyle egemenlerin bu hırsını engellemeye çalışıyoruz.

Bu alanda önemli çıkış yapan iki ünlü sanatçı var. İkisi de dünya çapında üne sahip sanatçılar. Biri “Tarkan”, diğeri de “Sezen Aksu” . Ne yazık ki bu iki sanatçının dik duruşuna egemenler bir bahane ile saldırmadan duramıyorlar.

Bilindiği gibi Tarkan “ Allianoi’nin ( Bergama’da sulara boğdurulmak istenen tarihi hamamlar) korunması gerektiğine dair alınan hukuki kararının uygulanmıyor olmasına çok üzüldüm” dediği için Çevre Bakanı Veysel Eroğlu “ Sanatçı arkadaş sanatıyla ilgilensin. Herkesin bir ihtisası vardır. Herkesin bilmediği bir konuya burnunu sokarsa çok yanlış yapar” dedi.

Dedi ve bu konuda dersini aldı, ama Hasankeyf’i destekleyen Sezen Aksu referandum’da “Evet diyeceğim” dediği ve kişisel tercihini ortaya koyduğu için, Hasankeyf gönüllüsü olduğu için kin duyan çevreler  “sazan” lakabını taktılar.

Bu günlerde ünlü sanatçı Doğa Derneği ile işbirliği yaparak bütün gazetelerde “İzmirliyim, Hasankeyf’te Doğdum” başlıklı bir reklamda “ Uygarlık Dicle kıyısında doğdu. Burası, tarihin başladığı yer. Dicle Vadisi ve Hasankeyf, bugün ne yazık ki Ilısu Barajı’nın suları altında kalma tehlikesiyle karşı karşıya. Hasankeyf’in yok olmaması ve UNESCO Dünya Mirası ilan edilmesi için lütfen sizde harekete geçin. İMZA ATIN.  – dogadernegi.org” ile sesleniyor. Biz Batman – Hasankeyfliler ne yapıyoruz?!!

Bildiğiniz gibi kendilerine özgüvenlerini kaybetmiş kapalı toplumları yönetenler ve cemaat kültüründen gelenler değişim ve yeniliklere karşı da kapalıdırlar.

Ülkemizde deniz üstü, deniz altı akıntı enerjisi, kara ve deniz rüzgar enerjisi, kara ve denizde güneş enerjisi, akan sulardan ise sık ve yüksek alanlardan akıtarak coğrafyayı bozmadan (v.s.) enerji elde etmek mümkünken yüz yıl eski bir teknoloji olan Hidroelektrik santrallerine yönelerek işin kolayına kaçılmaktadırlar. Böylece tarih, kültür, çevre ve coğrafyamızı tahrip etmektedirler. Buna duyarlı sanatçılar itiraz edince “Burun”, “Sazan” gibi çirkinlikler ile onlara saldırılmaktadır.

Bu cemaat kültürüne sahip kapalı toplum artıkları araştırma, çağ, yenilik, söz ve fikir yerine saldırma güçlerini kullanarak baskıcı bir yöntem izlemektedirler. Oysa on bin yıllık geçmişimizde bize hayat veren bu coğrafyayı birkaç on yıllık bir süreç için tamamen yok etmektedirler.

Ama artık düzen değişiyor, sistem değişiyor, teknoloji gelişiyor. Yüz yıllardır topluma hâkim olan kodlara uymayan buluş ve gelişmeler var. Ama toplumun ve halkın sırtından kestirme yoldan zengin olanlar ve onların işbirlikçisi egemenler tabiatımızı, tarihimizi, hayatımızı, coğrafyamızı tahrip etmekten vazgeçmiyorlar.

Çünkü yöneten küçük azınlık ve milletin kanını kene gibi emen emperyalist şirketler; iş birlikçileri asker ve sivil bürokrasi  “Beyaz” sınıf köşkler, yalılar, villalarda yaşama, yurtdışı geziler, güzel markalar, gece hayatı ve sosyete sayfalarından vazgeçmedikleri için çoğunluğa ait olan havaya, suya, vadiye, tarihe, coğrafyaya; her şeye saldırmakta ve yok etmektedirler. Bu bakış açıları onların hayat tarzı, kimlikleri olmuş.

Bu sınıf kavgasını sürdürenler yalnız ekonomik verilerde ısrar etmiyorlar. Tarihimizi, kültürümüzü, çevremizi, tabiatımızı, coğrafyamızı da yok ediyorlar. Duyarlı sanatçılar ses verdiğinde de utanmadan onlara da öfke ve nefretle saldırmaktadırlar.

Peki, biz çoğunlukta olanlar bu azınlıklara karşı gereken direnci hem de bu yüzyılda gösterebiliyor muyuz? Ne gezer. Tek başıma, cebimden 20 bin TL ödeyerek bir kitap bastım. Yetinmedim etkisi olabilecek duyarlı herkese yurt içinde ve yurt dışında posta parasını da cebimden vererek ulaştırmaya çalıştım.

Bu konuda üzülerek belirtmek isterim ki Kürt coğrafyasında söze gelince mangalda kül bırakmayan, tarih ve kültürümüz için ölürüz diyenlerden “Hawar” için ses çıkarmazlarken Batı’da duyarlı bazı dost ve arkadaşlarım “Hawar” kitabım için çırpınışları bana cesaret verdi.

Batman ve Hasankeyf’te “Hawar” kitabım için en yakınımdan sıradan Batmanlıya kadar (bir iki istisna hariç) kimse parmağını oynatmazken Batı ve Orta Anadolu’da bazı dostlarım yılbaşı, bayram, doğum günleri ve evlilik yıldönümleri gibi özel günlerde ”Vakko gömlek, kravat” yerine “Hawar” kitabını satın alarak bir birlerine armağan olarak gönderdiler. Öyle 3-5 değil, 20-30-40 kitap ile bu desteği verdiler. Bazıları kredi veren yabancı ülkelerin Büyükelçilerine, hatta o ülkelerin kredi veren banka ve şirketlerine ulaştırdılar  Ve de çok başarılı da oldular.

Batmanlılar mı, geçin bir kalem. Geçtiğimiz Ramazan ayında Konya’da yaşamama rağmen Ankara’daki Batmanlılar Derneği iftar yemeği verecek diye 250 km. gidiş, 250 km. dönüş. 2000 cc benzinli arabamla 20 kitabın parasını harcayarak bu iftara katıldım. Hani bir hemşerim çok isteyip de “Hawar” kitabına ulaşamamış olabilir düşüncesi ile arabamın arkasında sürekli bulundurduğum 10 kitabımı iftar salonunun giriş kapısında bir masanın üzerine koydum ve hemşerilerimin merakla bu kitabı incelemesini, isteyene de imzalayıp vermeyi düşünüyordum.

Ne oldu biliyor musunuz?

Bu iftara katılan 130 Batmanlıdan bir teki bile merak edip “Hawar” kitabını eline bile almadı. Oturduğum masadan dikkatle bu ibret verici manzarayı takip ediyordum. Bir tek lokantanın garsonları merak edip kitabı evirip, çevirdiler. Kitabın sayfalarını karıştırdılar. Bir de bana bu kitabın özelliğini ve fiyatını sordular. Ne acı değil mi?

Haaaa… Birde “Hawar’ın” adında yer alan “W” harfi yüzünden ödü koparak bırakın satın almaktan, yanında bulundurmaktan korkan ve bu konuda bana “Latif hoca bu ismi nasıl verdin?” diyen hemşerilerime de bu duyurum var. Bu kitabımı Kültür Bakanlığı da satın aldı. Sizin hala ödünüz kopsun.

NOT: Hasankeyf konusunda geniş bilgi için www.mlatifyildiz.com sitesine bakabilirsiniz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
M. Latif Yıldız Arşivi