Enver Özkahraman

Enver Özkahraman

Usumdaki Fotoğraf

Usumdaki Fotoğraf

22 yıl önce zihnime yer etmiş.. Çukurca, Şemdinli fotoğraflarının değişmesini hiç istemedim ben. Duyardım hep, yolu asfaltlanmış, derede ulaşım kolaylaşmış gibi sözlerle yapılan tahribatı hayal bile etmek istemiyordum.

Bundan birkaç gün önce İstanbul’dan bir arkadaşımın isteği üzerine bir sabah Van’dan Çukurca’ya gitmek için yola koyulduk. Depin köprüsüne kadar sağa sola bakmakla yetindim sadece. Ama Depin köprüsü ve Cığ alanlarını geçtikten sonraki virajda gördüklerimle dehşete kapıldım desem yeridir. Eskiden de Sümbül’ün altında, sol tarafta küçük bir dere çöplük içindeydi ama şimdi gördüklerimizin karşısında devede tüy bile değildi. Bu kentlerin iğrenç çöplüğü karşısında o ihtişamlı deli ZAP bile aciz kalmıştı. Hem de en deli dolu günlerinde.. İstemeye istemeye birkaç fotoğraf çektiğim sırada “Van’dan Erivan’a” gezimizde yazdığım;

“Sakin ve temiz Gürcistan sınır kapısını geçtik. Bir taksiye bindik şoför Gürcü, Türkçe biliyor, yine sınır sağımızda, bu kez güneye doğru ineceğiz. 3 saat ağaçlıklı ve berrak bir nehiri takip etti yolumuz. Köyler var, kasabalar var ama suyun rengi hiç değişmiyor mavi ve berrak. Yol kenarında, nehirde, nehir kenarında 3 saat içinde bir poşet, bir naylon, bir çöp parçasına rastlamadık…” Parağraf’ı geldi aklıma…

Bırakın ileri Avrupa ülkelerini, kuzeyimizdeki ülkelerin bile hiç ama hiç birinde bir nehirde, böyle iğrenç bir manzara ile karşılaşamazsınız. Anımsıyorum, bundan önceki dönemde Hakkâri’deki çöplerin toplanmadığına dair bir haber yazılmıştı.

Seçilen yetkili, “-Eeee falancalar da çöplerini Katramasa (deresine) döküyorlar” diye beceriksizliğine mazeret uydurmaya çalışmıştı.

İşte bildiğim kadarıyla debisinin hızı bakımından Dünyanın ikinci nehri olan muhteşem Zap’ın (Zê) ismi kısa zamanda dünyanın en kirli nehirleri başında yer alıp isminin de “Kirli ZAP” (Zê qirêjo) olması şaşırtmayacak beni…

Zap vadisindeki her virajda gayri ihtiyari “hey gidi dünya” demekten kendimi alamdım. Kalmamış Zap vadisinde eski güzellikten bir şeyler. Yol güzel. Yamaçlara yollar yapılıyor, barajlar yapılacak ama vadi kalmayacak belli. Zap bitecek…

Çukurca ilçesinin resimlerini gördüğümden ilçenin değişimine şaşırmadım. Köy paraları ile çatılı binalar yapılmış. Dünyanın mirası demeyeceğim ama yetkililerden duyduğum kadarı ile Osmanlılar’da ilk kat mülkiyetinin olduğu kadim ilçede o 3-4 katlı taş binalar ölmüş resmen. Halbuki halkımın paha biçilmez mirasıydı bunlar.

Arkadaşım makinesiyle oraya yöneldiyse de ben gitmedim, gidemedim.. Ağlamamak için kendimi zor tuttum. Oturduğum dükkanda 1968’de gördüğüm Çukurca geldi gözümün önüne. Emir Şaban camisindeki sayıları yüzleri aşan el yazması antik kitaplarıyla küf kokusunu bir daha aldım. Peşinden 1991’de avlusuna bırakılan sahipsiz insan cenazeleriyle ekmek kuyruğunda bayılanları anımsadım.

Geceyi Hakkari’de geçirdik… Sabah dönüş için Yüksekova’yı göstermek için ovaya saptık. Dostlara uğradık, çay, yemek…  Yetmedi ovayı gezdirelim dediler . Sevinmiştim! Oramar yoluna saptık. Ova kalmamış, Vezirava Köprüsüne kadar her taraf dimdik (kulavtîj) çatılı binalarla dolmuş. Köprüde durduk, bildiğiniz çöplük. Erkan kardeşe hayıflanarak anlattım. (Ovanın bu hale gelmesi çalışmalarına karşı çıkmıştım, zamanında. Aşiret mensupları tarlalar artacak ekim biçim alanı artacak diye beni eleştiriyorlardı. Ama bu ovanın haline bakın. Köprünün altında rengarenk Nilüfer(Lueper) çiçekleri vardı) dedim genç kardeşim inanmadı. Evet, Ovadaki Nehêl yine ovadaki birkaç gür kaynaktan ibaretti. Suyu çok berrak ve içilirdi. Ovada çeşit çeşit kuşlar ve su hayvanları vardı.

Hakkari yöresinin ünlü kilimlerinden birinin ismi GULGEVER birinin ismi ise LULEPER’dir. Gulgeveri anlamını biliyordum ama Luleperin anlamını bilmediğim için araştırıyordum.

Girane nexte dilberê
Berikek du text a LULEPER ê
Maina kimêt du canî li ber ê..

Aslında ben yanlışlıkla bunu Hakkari ve Beytüşşebap yöresinde araştırıyordum ki.

80 li yılların başında Vezirli Köprüsünde Nehêl’in o doğal akvaryumundaki hayvanları fotoğraflamağa çalışırken, bir köylünün ağzından duymuştum “LULEPER”i. Sevincimden köylüye sarılmıştım. Hatta ve hatta ona inanmamış oradaki Palelere de (tırpancı) sormuştum. Onlar da Nehêl’de Suyun üstündeki çiçekleri gösterip ”Aha bunlardır Luleper çiçekleri” demişlerdi. Aaha şimdi de ben söylüyorum. Yok artık o doğal akvaryumdaki çiçekler, kalmadı! Çocuklarımıza miras kalacak o güzelim “Luleper”lerin yerlerinde öbek öbek çöp yığınları cirit atıyor.

Bana ne, atanmış ve seçilmişlerin şehrindeki gümüş kaplı cadde ve sokaklarından.

Ama biliyorum, Zap bizim. Nehêl bizim, hepimizin.

Uçkunlar (rêvaslar, ribêsler), Mendêler, Gulıkler, Stêrkler, Sengirler, Keregler, Zengıla Zomalar, Şılêrler, Hıngedanlar da bizim ama biraz da çocuklarımıza bırakalım diyorum…

vezirli1.jpg
Vezirli Köprüsü - 70'li, 80'li yıllarda bu köprüde kaç fotoğraf kaç slayt çektim hatırlamıyorum... Köprünün altı doğal bir akvaryum gibiydi, su yüzeyinde yürüyen böceğinden tutun her biri başka renkte yılanlar ve her boyda balıkları zevkle izleyebiliyordunuz.

vezirli2.jpg
Geçenlerde biz köprünün başında iken genç kardeşim Erkan’a buralarda Luleperler vardı, balıklar yılanlar vardı demiştim inanmamıştı. Ben de ona “Arşivimden birkaç kare bulup habere koyacağımı söylemiştim.

vezirli3.jpg
Ortada bir su yılanı yosuna sarılıp pusuda ona yaklaşacak bir balığı bekliyor. Kani Maran denilen yerde bu yılanlardan yüzlercesini bir arada görebiliyordunuz.

vezirli4.jpg
Vezirli (Vezirawa) köprüsü ve Nehêl'in bugünkü acıklı hali. 

zap1.jpg
O günler El değmemiş Zap vadisine hayran olmamak mümkün müydu?

zap2.20130514221742.jpg
Her virajda başka bir güzellik vardı, asırlık çınar ve dut ağaçlarından geçilmezdi. Son baharları akşam yolculuklarında dutlardan kaç ayı kovaladığımızı saymam mümkün değildir.

zap3.20130514221957.jpg
Asfaltı yoktu yollarının ama yolları daha güzeldi bence, bugününkilerinden.

zap4.20130514222555.jpg
Her yıl iki mahsül verirdi zap kenarları. Hele hele esmer pirincin tadı bir başkaydı (Pirinç tarlası)

zap5.20130514223205.jpg
İhtişamlı Zap'ın bugünkü halinden birkaç fotoğrafı yorumsuz veriyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
11 Yorum
Enver Özkahraman Arşivi

Medo

03 Ocak 2021 Pazar 13:18