Enver Özkahraman

Enver Özkahraman

Ağzın bal yemesin

Ağzın bal yemesin

Ben ülkemizde yılda kaç kovandan kaç ton bal üretildiğini, bal üretiminde dünya kaçıncısı olduğumuza değinmeyeceğim. Hele hele ülke genelinde bir kovandan kaç kilo BAL elde ettiğimizden hiç söz etmeyeceğim. Ticaretten hiç mi hiç anlamam, dolayısıyla bal alışverişi veya ticaretini de yapmıyorum.

Kentimizde (hangisi olduğu önemli değil) semtimizde veya AVM’mizde BAL var mı? Bugüne kadar hiç BAL yediğiniz attığınız olmuş mu bilemem ama baldan birkaç cümlelik de olsa söz etmek istiyorum.

Hani halk arasında güzel ve iyi bir şeyler söyleyenler için bir deyim vardır; “Vaay o ağzın bal yesin” deriz ya. Ama ben yıllardır bunun tam tersini söylüyorum. Yani “Ağzın bizim ballardan hiç yemesin” diyorum. Çünkü bizim tatlılı BAL’ların durumunu az çok bildiğimdendir. Hasta yaşlılarımıza ve çocuklarımıza şifa niyetine bal yerine şeker-glikoz yediriyorsunuz desem hiç şaşmayın.

Bal doyumluk bir gıda değil, tatlı bir şifa kaynağıdır. Bal şekerliyse bile hadi neyse diyelim ama glikozluysa başa bela bir tatlı. Size balın terkibinden yahut içindekilerden söz edecek değilim ama rahatlıkla söyleyebilirim ki bal ekmek gibi, et, bulgur pirinç fasulye gibi karın doyumluğu bir gıda maddesi değildir. Bal bir şifa gıdasıdır. Şifa niyetine bir miktar alınır öyle her öğün şapur şupur alınan bir gıda da değildir bence. Hakiki bal diğerleri gibi tatlı da değildir. Ilık bir çaya, bir süte kattığınızda şeker gibi bir tat vermez. Çünkü bal şekerli ve glikozlu değildir. Çayınızı ve sütünüzü tatlandıran BAL’lar da BAL değildir.

1980’li yılların ortalarına hatta sonlarına kadar Şemdinli’de, Hakkari’nin Weltos’unda, Baz’da, Dêz’de, Zap vadisinin tamamında, Van’ın Çatak Bahçesaray yöresindeki balların tamamı doğaldı ve halk bu konuda hileyi hurdayı öğrenmemişti. Ne zaman ki o dişi canavar(Ekonomi-Ticari) zihniyetli, seyyah tüccar arıcılar bölgeye dadanmağa başladıklarında buralarda artık bal gibi bir bal arar olduk. Geriye dost ahbap tanıdık veya güvendik sözlere güvenerek bal alır olduk.

Yo yo çevrenizde bal diye tatlı bir şeyler var ama bal yiyip tattığınızı pek tahmin etmiyorum.

Hani çevremizde beğenmediğimiz bir ellenmişe, yolunmuşa “Kuşa çevirmişler” diyoruz ya, ben de bal ve arı için bugünkü tavuğa ve yumurtaya çevirmişler benzetmesi yapıyorum. Çünkü kovan doğada ama arı dışarıdaki çiçekten NEKTAR yerine kovanın içinde, insan tarafından önüne konan ŞERBETLİK-ŞURUPLUKTAN alıyor şerbeti veya şurubu iki adım ötedeki peteğin altıgen gözünde aktarıyor ve adı böylelikle bal oluyor. Örneğin araçla Bitlis Hakkari veya Ağrı istikametine gittiğimizde geçtiğiniz yol kenarında gördüğünüz bir kolonideki kovanlar tek katlı bir kaçı çift katlı. Birkaç metre ötedeki koloniye bakıyorsunuz kovanların hemen hemen hepsi 3-4 katlı. Buna Allah’ın hikmeti bereketi diyemiyorsunuz içinizden.

Güvenilir bir dost anlatıyor:

“Bir sonbahar günü Tarım İl Müdürlüğünde nakliye işlemi için sıradayız arıcının birine sordum

-Kaç kovanın var?

- 250 kovan

- Bu sene kaç kilo bal aldın?

- Bu sene arılarla fazla ilgilenemedim mahsulüm azdı 8 tona yakın bal alabildim. Ya sizin kaç kovanınız vardır?

- Bizim 400 kovanımız vardır.

- Siz kaç kilo bal aldınız.

- Biz 400 kovandan 640 kilo bal aldık.

- Haaa sizinkisi hakiki BAL’dır.

Balcı arkadaş benden telefonumuzu istedi, evi için gelip bizden bal almak istediğini söyledi. Birkaç gün sonra da geldi. Ballarının kilosunu 17 liradan sattığını söyleyen balcı, bizden kilosu 80 liradan 3 kilo BAL aldı, bize dua ederek gitti.”

Arı ve bal ile aşinalığım uzun yıllar öncesine dayanır. Doğa meraklısı biriyim. Gençlik yıllarımda fotoğrafla uğraşırken arı ve karıncaların MAKRO ÇEKİMLERİNE merak salmıştım. O zamanlar böyle boyalı tahtalardan kovanlar yoktu. Her şey doğaldı, kara kovanlar da söğüt dallarından örülmüş koyun gübresiyle sıvanmış yuvarlak kovanlardaydı arılar. Bu çalışmalar sırasında arıyı ve balı da bizim Fahri’den (Adıyaman) öğrenmiştim. Yıllar sonra bugün ise Van’da genç kadınların TUŞBAL KOPPERATİFİNE (Büyük Şehir Belediyesi bünyesinde) komşu olmam, bu bilgi ve kanaatlerimi pekiştirdi.

Düzce Üniversitesinden Doç. Dr Meral Kekeçoğlu Tuşbal Koopertifine ilgi göstermiş, kızları Arı ve BAL konusunda eğitmiş ve onlara malzeme ve mikroskop donanımlı bir de laboratuar kurmuştu. Kızlar meraklı sık sık ballarını kontrol ediyor içindeki polenlerini saydıkça sayıyor seviniyorlardı. Yüzleri hep güleçti, bal satıp para kazanacaklar diye. Ama kızların umduğu çıkmadı, bal mevsimi bal satmaya çıktıklarında, ballarının kilosuna 50 lira (ki çok ucuz) istediklerinde hep “-Yahu televizyonlarda beş kilosunu 100 liraya veriyorlar” cümleleriyle karşılaşan kızların morali çok bozulmuştu. Ben de hep meraklıyım ya çarşıdan birkaç bol reklamlı BAL renkli tatlılardan aldım. Mikroskobun önüne kadar getirdim. Poleni Allah vere. Güzel tatlılar, kavanozları ve etiketlerine diyecek bir şey yok.

Bir de halk arasında KARAKOVAN diye tabir edilen bal söylemleri var. Aslında hiç müdahale edilmemiş her BAL kara kovan balıdır. Kovanı ister tahtadan, ister çamurdan, ister hasırdan olsun kovanın boyası mavi, beyaz veya kırmızı olsun, içindeki arılara mumlara ve ballara karışıp müdahale etmediğiniz müddetçe o kovan kara kovandır. Yani BAL’ı, BAL’dır.

(İnşallah bu konuda ikinci yazıyı yazmaya mecbur olmam.)

bal,-aricilik,-yuksekova-haber.jpg
Yukarıdaki şu iki kasedekilerden “Hangisi baldır?” diye sorsam size. İnanıyorum ki hepiniz, “Soldaki bal değildir, sağdaki baldır” dersiniz. Ben ise tam tersini söylüyorum hem de doğrusunu.

bal,-aricilik,-yuksekova-haber-001.jpg
Yöremiz (Ağrı-Hakkari-Muş-Bitlis gibi) bitki florası çiçekli olup çok kaliteli ballar için bol nektarlı bol çiçekli bitki florasına sahip olup bu floranın özelliğinden dolayı, mahsül edilen süzme ballara hile ile müdahale edilmediği takdirde soğuk günlere gidildikçe bal kendisini korumağa yönelerek yavaş yavaş kristalleşmeye başlar. Hele hele bu ocak ayına kadar kristalleşmeyen BAL değildir. Yöremizde fotoğraftaki ballar yöremizin soldaki kristalize olmuş hakiki baldır. Sağdaki ise çarşıdan bal diye aldığımız GLİKOZ veya BOL GLİKOZLU bir tatlıdır.

bal,-aricilik,-yuksekova-haber-002.jpg
Halk arasında sahte balın nasıl anlaşılabilineceği merak ediliyor. Kimi “Kopya kalemle”, kimi “Kibritle” diyor. Ama gerçeğini ben yazayım. Aldığınız bal kavanozu şişe ise veya metal bir kap ise buz dolabına koyun bal kristalleşirse o BAL dır veya almak istediğiniz baldan metal kaşıkla bir kaşık bal alın buz dolabına koyun bir gün sonra bakın kristalleşmişse o BALdır ve doğası gereği kristalleşmiştir. Rahatlıkla alabilirsiniz. (Kestane balının durumunu bilmiyorum zaten çevremizde ve yöremizde de yoktur.)

bal,-aricilik,-yuksekova-haber-003.jpg
İki tarafı da keskin bıçak sırtı gibi bir konuya değiniyorum. Bir taraftan bu konuda bilgi sahibi olmayan ve olan bal tüccar ve satıcıları, diğer taraftan parasıyla şifa arayan HASTA YAŞLILARIMIZLA gelişme döneminde olan çocuklarımız varken… İkinci şık ağır bastığı için yazdım. Yukarıdaki fotoğrafta sol taraftaki kavanozlara sahte BAL’dır, sağ taraftaki kavanozlara da hakiki BALdır diyebilecek satıcı çıkar mı bilmem. Ama ben çok rahatlıkla SOLDAKİ BAL DOĞAL BALDIR dediğim gibi sağdaki kavanozdaki ya tam Glikozdur ya bu glikozun içine az bal var diye iddia ediyorum… Çünkü buz dolabında hiçbir değişime uğramadı.

5-184.jpg
İki yıl önce İsviçre’de sergi sırasında gezdiğimiz pazarda çekmiştim bu kristalize olmuş BALları. İsviçre’nin doğasıyla bizim doğamız biri birine yakın. (Fiyatları üzerlerinde yazılı 250 gramlık kavanozlar 13 İsviçre Frangı. Bizim paramızla kilosu 200 TL.)

6-120.jpg
Avrupa’da pazarlarda hep kristalize ballar vardı. Bizde ise böylesi doğal bir tek kavanoza rastlayamazsınız, hep halka yanlış anlatılmış, halk bu doğal ballara sahte gözüyle bakıyor.

7-071.jpg
Bugün Avrupa’daki reklam sayfalarından indirdim bu kristalize olmuş doğal çiçek ballarını. Üzerlerinde Almanca ve İngilizce “DAĞ ÇİÇEKLERİ BALI” Yazıyor kavanozlardaki firma isimlerini ben sildim.

8-046.jpg
Van Büyükşehir Belediyesi bünyesinde Kadın ve kızlara yönelik bir kooperatif kurulduğunu yazmıştım. Bu kooperatifteki kızların satışa çıktıklarında “Beş kilosu nu yüz liraya veriyor” diyenlerle gerçek BAL ile sahte balı bilmeyen halkımız için değindim bu konuya. TUŞBAL’IN KRİSTALİZE BALLARI DOĞAL BALLARDIR. Aslında Van Büyükşehir Belediyesine de bu Bal kalitesi konusunda görev düştüğüne inanıyorum. Reklam Billboardlarında Fotoğraflarla halkın sağlığı ile ilgili balı halka anlatabilirler.

9-028.jpg
Van Büyük Şehir Belediyesindeki Tuşbal Koopertifinden kızlar geçen sene DÜZCE Üniversitesi Arıcılık Bölümü Başkanı Meral Kekeçoğlu hanıma ballarından göndermişler. Meral hanım yorucu bir çalışma ile TUŞBAL balının içindeki polenleri incelemiş, aynı zamanda yöremizin de florası olan bu ÇİÇEK-POLEN tablosunu göndermiş kızlara. Yani TUŞBALIN BALLARI BU ÇİÇEKLERİN POLENİNDEN OLUŞUYOR.

10-024.jpg
Van’da TUŞBALLI kızların tamamı SERTİFİKALI ve tüm çalışmaları titiz ve hijyenik olan bu kızlarla komşuyum ve telefonlarını vermekte de bir sakınca görmüyorum. Fatma: 542 3360734

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
Enver Özkahraman Arşivi

Medo

03 Ocak 2021 Pazar 13:18