İrfan Sarı

İrfan Sarı

Reşesmer birine

Reşesmer birine

Aşk garip bişeydir, yani esasen birdenbire meydana gelir. Az voltajdaki creyan ya da zararsız bir böcek gibi dişler tenini insanın. Sonra etkisini gösterir, diş izi kan içine, kanın içi kalbin merkezine hükmeder…

 

Yer ve zaman imi yoktur. Mayın gibi infilak etmeye hazır düzenek hesabı ayak basınca havaya uçar. Esasen ayak basmaya kadar vardırmaz, bazen bir bakışla havalanır ansızın…

Vakti zamanda aşka hüküm edemeyen mirler ve beyler, hükümdarlar, imparatorlar aşkın pınarından içmek için tahtlarından, kariyerlerinden vazgeçmiştir biliyorum.

Biliyorum yarin vurduğu yerde kan akmaz sızar. Bu sızıntı saltanatları deviren ve saltanat yerinde göklere erişmiş yeni hükümdarlıklar inşa eden değerdedir.

Umut taşı düşer kalbin güneşinin doğduğu yere ve sızar bir sızak kendi takatince.

Can, aşka sevdaya söylenecek söz kalmıyor insanın beyin katlarında hele bu katlarda bir konuk alıp yüreğini döküp kurşun nazarlarını yürümüşse ve oturmuşsa önüne geçmek zordur. Taptığım kitap, inandığın dava kadar kutsal olan ne varsa o da vardır orda.

Kendince ve kalbince bir başak salkımını doydu diye bellersin ya öyle bellersin işte…

Ama aşk cereyandır şarteli düşüp, gitmeye dursun, karanlık çepeçevre sarar etrafı.

Ansızın evet ansızın çıkar hayatımızdan ve etraf karanlık kalır. Aşk kanamaya başlar, "durdur tanrım durdur bu akan hayatı" der insan.

Sözüm olsun, aşk ne kadar güzelse insan o kadar güzel olsun diye. Sözüm olsun, dağlar devrilirken omzumla devrilmesini durdurayım diye…

Bilmeni isterim bir şairi sevmek nasıldır ben bilmem, ama bir şair nasıl sever onu çok iyi bilirim. Kan dudağı nasıl severse ve nasıl düşerse bedene kalp öyledir şairin sevdası. Toprağı ana rahminde filize bırakacak kadar cesurdur. Titreyen çıra alevi gibi rüzgara direnecek kadar narin. Ama baştanbaşa dünyayı yaratacak kadar hünerli aşkı bilir bilesin.

Şairleri sevmek güneşi sevmek kadar riskli ve heyecanlıdır. Yakın edersen yakar tenini, uzak tutarsan üşür ya insan işte öyle bir şeydir. Ama mütevazı olmak gerekirse şairleri sevmek deli işi değil çünkü bildik bütün şairler delidir.

İnsanı uçurum kıyısında alacak yegane aşk şairlere duyulan aşktır. Çünkü şairler yaratıcıdır, üreticidir insanın var olan uyumuş duygularını harekete geçirirken kavgayı aşılar doğru bir tespit yapmışsın. Meyve fidesini aşılamak gibidir belki ama onların sözleri ve onların elleri ruh verir inkara gelinmez.

Ben şair olmak için kaç zamandır dünyayla, içimdeki dünyayla savaşmaktayım bunu da hiç unutma.

Gülmek bildik bütün insanlara yakışandır bunu da belirteyim ve doğanın bize sunduğu sofrasında bütün bitkiler, yaratıklar bizce gülen yanlarıyla oturur başköşemize.

Sevgiyle söz ediyorsun ya gülmelerimden, ben gülmeyi o kadar arzuluyorum ki kaç zamandır. Çünkü içimde bir süngü paslanıp durmuş.

Hani korkmadan sevmek akıllıların işi desem uymayacak biliyorsun. Çünkü sevmek yürek ister, yürekte atacağı adımları emin atar. Böyle bakınca korkmalı severken… Korkmalı ki uzun zaman dilimlerinden kervanları katarları geçirir gibi aşkı taşımak için. Korkmalı ki korktuğumuzun tadını da aşkın beşiğine takmak için. Böylece filizin büyümesine an be an şahit olabilir insan ancak.

Ancak sınırsız sorumlu olduğumuz bir canımız var her şeyden önce ve o canın barındırılacağı bir mahzeni o mahzenin bir kilidi o kilidin bir anahtarı var. İster köşk, ister saray, ister gecenin konuk olduğu bir taraça mutlaka bir barınacak yeri.


Bu yerde şarkı ve türkü söylemeyi o kadar çok hak ediyoruz ki hiç sorma…

Çokta yaşamayı aşkı…

Gelir sandığımız günler şuracıkta bekler bizi az ötesinde kıyametin. Bak nice olur işler.

Acıtacak mı bilmiyorum güneş dağlara batarken ama ben güneş batarken yarın doğacağını umut ederek aşkı seviyorum.

Sevdamla…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
14 Yorum
İrfan Sarı Arşivi