İçişleri Bakanı Soylu, Hakkari'de "Teşkilat Akademisi" programında konuştu

İçişleri Bakanı Soylu, Hakkari'de "Teşkilat Akademisi" programında konuştu

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu Ak Parti tarafından Hakkari'de düzenlenen "Teşkilat Akademisi" programında konuştu.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, "Türkiye'nin ayakta durmasına, güçlenmesine, zenginleşmesine, kendilerini geçmesine, etrafındaki coğrafyaya adaleti, insan haklarını, hukukun üstünlüğünü, merhameti ve şefkati getirmesine, onların getirmeye çalıştığı huzursuzluğu ortadan kaldırmasına tahammül edemiyorlar. Hep beraber bir araya gelseler Recep Tayyip Erdoğan'ın da AK Parti'nin de Cumhur İttifakı'nın da Türkiye'nin de yürüyüşünü engelleyemeyecekler." dedi.

Hakkari'de AK Parti Genel Merkez ARGE ve Eğitim Başkanlıklarının düzenlediği "Teşkilat Akademisi" programına katılan Soylu, Yüksekova'daki Göllerbaşı Üs Bölgesi'ne gelerek geceyi orada geçirdiğini söyledi.

Hakkari ve ilçelerine bakıldığında bambaşka bir tablo gördüklerini belirten Soylu, geçen hafta Tunceli'yi ziyaret ettiğini Ovacık'ta bir üs bölgesinde güvenlik güçleriyle bir araya geldiğini aktardı.

"Hakkari'de projelerin maliyeti 6,7 milyar lira"

Tunceli'de cari olarak devam eden yatırımların miktarının 3,6 milyar lira olduğunu aktaran Soylu, Doğu ve Güneydoğu olmak üzere ülkenin her tarafında ilerlemenin ve geleceğe öz güvenli bakmanın adımlarının en güçlü şekilde atıldığını vurguladı.

Hakkari'nin de Tunceli'den aşağı kalır bir tarafının olmadığını dile getiren Soylu, "39 okul, 5 yıldızlı öğretmen evleri, kayak merkezinde 5 yıldızlı otel, OSB, Yüksekova'da 3 bin 200, Hakkari'de 700 TOKİ konutu, asfalt yollar, camiler, tamamlanan hastaneler, arıtma ve katı atık tesisleri, 112 acil çağrı merkezleri, doğal gaz yatırımları. 2021 yılında 2,4 milyar lira sadece harcama yapılmış. Tamamlanan ve devam eden projelerin toplam maliyeti bu yıl içinde 6,7 milyar lira. Tüm bunlar sadece Hakkari'de 15 Temmuz sonrasında belediyelerin PKK'nın tahakkümünden kurtarıldıktan sonra hep birlikte yapılanların kısa bir özeti. Biz bunlarla uğraşıyoruz." ifadesini kullandı.

Hakkari'de planlanan ve programa alınan projelerle ilgili bilgiler veren Soylu, bölgenin her yerinde festivallerin düzenlendiğini, Hakkari'nin festivaller şehri olduğunu savundu.

"Demokrasi onlar için bahane"

Hakkari merkezde ve Yüksekova'da tekstilkent projesinin kabul edildiğini, yakın zamanda vatandaşların bu projeyle buluşacağını dile getiren Soylu, "Geçen gün Diyarbakır'daydım. Biz sadece İkiyaka Dağları'nda hür ve özgür dolaşmıyoruz, her yerde gece yarılarına kadar hür ve özgür dolaşıyoruz. İster çatlasınlar ister patlasınlar." sözlerini sarf etti.

20211024-2-50576543-69965280-web.jpg

Avrupa Birliğinin, Avrupa Parlamentosunun, Avrupa'daki birilerinin kayyumlara karşı "demokrasi şudur budur" demelerine aldanılmaması gerektiğini vurgulayan Soylu, "Dertleri demokrasi değil, dertleri bu kayyumlar değil, belediyeler değil. Onların demokrasiyle ilgileri olsaydı, demokrasi getirdikleri yerleri savaş cenderesine döndürmezlerdi. Demokrasiyle ilgileri olsaydı, demokrasiyi bahane edip Irak'a, Suriye'ye girdiklerinde, Afganistan'a girdiklerinde orada Müslüman kanı içmezlerdi. Bu kadar açık ve net. Demokrasi dertleri yok, demokrasi onlar için bahanedir." değerlendirmesinde bulundu.

"Türkiye'nin yürüyüşünü engelleyemeyecekler"

Soylu, şöyle devam etti:

"Teröre destek vermenin önünü nasıl kesersiniz, çünkü kendileri veriyorlar. Fransa veriyor, Amerika veriyor, Avrupa ülkeleri veriyor, binlerce tür silah gönderiyorlar, Türkiye'ye diz çöktürmeye çalışıyorlar. 10 tane büyükelçiyle bize ayar vermeye çalışıyorlar. Neymiş, hukukun üstünlüğü. Hukukun üstünlüğünün hangi noktasına sığar. Bunu nasıl ifade edersin. Demokrasiye, hukukun üstünlüğüne sığmaz, ama bir tek dertleri var. Türkiye'nin ayakta durmasına, güçlenmesine, zenginleşmesine, kendilerini geçmesine, etrafındaki coğrafyaya adaleti, insan haklarını, hukukun üstünlüğünü, merhameti ve şefkati getirmesine, onların getirmeye çalıştığı huzursuzluğu ortadan kaldırmasına tahammül edemiyorlar. Hep beraber bir araya gelseler Recep Tayyip Erdoğan'ın da AK Parti'nin de Cumhur İttifakı'nın da Türkiye'nin de yürüyüşünü engelleyemeyecekler."

Tüm dünyada yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının yaşandığına ve birçok insanın hayatını kaybettiğine değinen Soylu, dünyanın bir virüse mağlup olduğunu, o büyük devletlerin, bildiri yayımlayan büyükelçilerin mensup oldukları devletlerin, hastalarına bakamadığını, rezil olduklarını ve medeniyetlerinin altüst olduğunu söyledi.

"Kılıçdaroğlu, sen oradan git, CHP kaybettiği zamanı kazansın"

"Türkiye'de Kılıçdaroğlu denilen birisi var. Çıktı dedi ki 'Şehir hastanelerinin hesabını soracağım'. Şimdi diyor ki pankart asmış, 'Kaybettiğimiz zamanı geri kazanalım'. İnsanda biraz yüz olur. Yıllardan beri seçim kaybediyorsun, sen CHP'ye kaybettirdin, sen gel oradan git, onlar kaybettiği zamanı geri kazansın" ifadesini kullanan Soylu, şu görüşleri paylaştı:

"Kaybetmekten bahsedene bakın. Şimdi sor hesabını. Şehir hastanelerinin hesabını zor. Şimdi hesap soracağım diyor. Kimlerle birlikte, organize suç örgütü, beraber organize işler çeviriyorlar. Avrupa'yla, büyükelçilerle, Amerika'yla hep birlikte onlarla bize hesap soracaklarmış. Neyin hesabını soracaklar? Türkiye'de Tayyip Erdoğan iktidara geldiğinden itibaren ortaya koyduğu politikalarla Türkiye'yi kalkındırdı, bunun hesabını mı soracaksın? Bize insansız hava aracı, helikopter vermiyordunuz, kendimizi savunmamıza imkan bırakmıyordunuz, üretmemize imkan vermiyordunuz. Neyin hesabını soracaksın? İnsanlar sokaklarda rahat geziyor, terör örgütü gelip esnafa 'haraç vereceksin' diyemiyor, onun hesabını mı soracaksın? Dünyanın en büyük havalimanını yaptık, etrafımızdaki coğrafyayı ateş cenderesine sokarken, Türkiye bunun içine girmedi, oradaki yangını söndürmeye çalıştı, Türkiye yetimlere ulaştı, anne babalarını kaybeden çocuklara dokundu. Hangi birinin hesabını soracaksınız? Dünyanın vesayet eliyle Türkiye'yi yönetememesinin hesabını mı soracaksınız. Terör örgütüne katılımlar 5 bin 550 iken bu yıl henüz daha 46 olmuş, onun hesabını mı soracaksınız?"

Soylu, bir taraftan kaçak göçle, bir taraftan sanayi sitelerinin sayısının artmasıyla, bir taraftan ülkenin huzur ve güven içinde olması, bir taraftan da Libya'dan Azerbaycan'a kadar komşu coğrafyanın huzur içeresinde olması için uğraştıklarını söyledi.

Bu işlerle mücadele ederken Cumhuriyet Halk Partisi, İYİ Parti ve onların yanındakilerin, kendilerine arkadan kumpas kurmaya çalıştığını dile getiren Soylu, "2000 yılı başlarken Suriye'nin, Irak'ın durumu neydi, Afganistan'da, Pakistan'da neler oluyordu? Şu anda onlar 2000 yılından çok gerideler. Ya biz, 2000 yılından fersah fersah ilerideyiz. Tahammül edemedikleri nokta bu. 'Biz etrafındaki bütün ülkeleri bu duruma düşürdük de Türkiye'yi nasıl bu duruma düşüremedik' diye büyük bir endişe içerisindeler. Bizim en önemli meselemiz tevhittir, birlik." ifadesini kullandı.

"Kimliğimizden, inancımızdan kopmayalım diye direndik"

Geçmişte Türkiye'nin çok zor şartlardan geçtiğini, insanların akşam saat 6'da emekli maaşını alabilmek için kuyruğa girdiğini anlatan Soylu, bir ülkenin emeklisine reva gördüğü muamelenin bu olduğunu ifade etti.

Şimdi maaşların evlere gittiğini, her türlü kolaylıkların sağlandığını anlatan Soylu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bu ülkede uçağa binmek lükstü. Ancak üst gelir grubundakiler uçağa binerlerdi. İnsanlar cenazelerine yetişebilmek için yolda heder olurlar, yeni acılarla karşı karşıya kalırlardı. Amerika, Avrupa bize parmak sallardı. Sinerdik, gücümüz, takatimiz yoktu. Etrafımızda terör örgütü vardı, oraya müdahale edemezdik. Büyükelçiler, sivil toplum örgütlerine fırça atarlardı. 'Bizim dediğimizi yapacaksınız' diye. Öyle bir dönemden geçtik. Her gün şehitlerimiz gelirdi. Bütün bunlarla birlikte bu ülkede hep beraber kimliğimize, inancımıza, birliğimize saldırdılar. Batı'ya tapanlar, bizi Batı'nın sadece müstemlekesi değil, ucuz bir kopyası olmak için zorladılar. Ama biz hep beraber direndik. Türk'ü, Kürt'ü, Laz'ı, Çerkez'i, Alevi'si, Sünni'si hep beraber direndik. Neden? Kimliğimizden, inancımızdan, kopmayalım diye."

"Türkiye'yi eski Türkiye'ye döndürmeyeceğiz"

Kriz üzerine krizler yaşayan, krizlerin altında ezilen bir Türkiye oluşturmak istendiğini savunan Soylu, darbelere tanıklık ettiklerini, uçakların, helikopterlerin, tek amaçları demokrasiye sahip çıkmak olan masum insanları katlettiğini gördüklerini belirtti. Bir daha Türkiye'yi böyle bir tabloyla karşı karşıya bırakmayacaklarını söyleyen Soylu, şu görüşleri paylaştı:

"Türkiye'yi eski Türkiye'ye teslim etmek istiyorlar. Hep beraber koro halinde Avrupa'nın, Amerika'nın onlara söylediği, Batı'nın onlara söylediği 'parlamenter sistemi Türkiye'ye getireceğiz' diye bir anlayışla ortaya koymaya çalışıyorlar. Hem parlamenter sistemde hem de Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nde bakanlık yaptım. Kararlarımızı hızlı aldığımız, en üst seviyede çalıştığımız ve çabaladığımız, bir taraftan pandemi olacak, bir taraftan etrafındaki coğrafyada ateşi çemberi olacak. Parlamenter sistemde olsaydık 50 defa hükümetin canına okumuşlardı. Hep beraber Türkiye'yi eski Türkiye'ye döndürmeyeceğiz. Gelecek nesillerimize çok güzel bir zemin bırakacağız. Onlar, bizim yaşadıklarımızı yaşamayacaklar. Bunu hep birlikte demokrasinin gücüyle sağlayacağız. Türkiye'de iktidar olamasalar dahi vesayet üzerinden yürüttükleri iktidar anlayışının nasıl Tayyip Erdoğan ve arkadaşları tarafından mağlup edildiğini ve nasıl bugün de Cumhur İttifakı'yla onlara geçit verilmediğini, iddiamızın, inancımızın, hesabımızın 2023 seçimleri olmadığını, 2053 ve 2071'le beraber bölgemizde ve dünyada güçlü bir Türkiye'yle dünyaya sözü geçen bir Türkiye olduğunu, hep beraber anlatmak zorundayız."

"Hafıza odanda Bedirhan bebek var mı?"

Eskiden taşradan istenen hizmetlerin Ankara'da kabul görmediğini, şimdi bunun tersine döndüğünü, taşraya daha fazla hizmetin ulaştırılması için çaba gösterildiğini vurgulayan Soylu, bunun, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin getirdiği anlayışın kendisi olduğunu söyledi.

Avrupa'da marketlerin yağmalandığını, benzin kuyruklarının oluştuğunu ve hükümetlerin savrulduğunu savunan Soylu, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Oysa biz Türkiye'de dümdüz ayaktayız. Sağlıkta, ekonomide başarısız oldular, yetmedi afetle karşı karşıya kaldılar, 4 ayda vatandaşlarına ulaşamadılar. Geçen hafta Diyarbakır'daydık. HDP'nin eş başkanları, yerel yöneticiler, belediye başkanları hep beraber bir araya gelmişler. Kendisini sanatçı olarak nitelendiren bir kişi de 'Hafıza Odası' diye bir şey yapmış. Bu milleti ne kadar zorluğa düçar eden varsa oraya yerleştirmiş. Terör örgütünün ne kadar mensubu varsa oraya yerleştirmiş. Suçu da bizim üzerimize atmış. Bizim üzerimize atacak ki terör örgütü PKK'nın siyasi koluyla nasıl açılış gerçekleştirecek başka. Hafıza Odası'ymış. Bedirhan bebek burada ölmedi mi? Hafıza odanda Bedirhan bebek var mı? Bütün Diyarbakır'ın sevdiği Gaffar Okkan hafıza odanda var mı, Dürümlü köyünün katliamı var mı, Tanışlı köyünün katliamı var mı, henüz 3-4 aylık kundaktaki bebeklerin katliamları var mı, Hakkari'de karşı karşıya kalınan katliamlar hafıza odanda var mı? Gücün yetmez çünkü. Tırsarsın, korkarsın. Neden? PKK, iş birliği yaptıkların, aynı zamanda seni pışpışlayan Avrupa sana sırtını döner de onun için. Sanatın ticarete alet olduğuna defalarca şahit olmuşuz, sanatın siyasete defalarca alet olduğuna şahit olmuşuz. Ama sanatın terörizmi meşrulaştırdığına ilk kez şahidiz. Yazıklar olsun. Sanat ötekileştirmez. Sanat, vicdansız bir resim ve fotoğraf ortaya koymaz. Sanat, terörizmin aleti olmaz."

Programa, AK Parti İl Başkanı Abdulmuttalip Özbek, partinin ilçe ve belde başkanları ile partililer de katıldı.

Etiketler : , ,
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.