Cemil Çiçek'ten yeni parti yorumu: 82'ncisi ne işe yarayacak?

Cemil Çiçek'ten yeni parti yorumu: 82'ncisi ne işe yarayacak?

Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu’na atanan eski bakan Cemil Çiçek, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu’na seçilen eski Adalet Bakanı Cemil Çiçek, AK Parti’nin içinden ayrılacak bir grubun yeni parti kuracağı yönündeki iddiaları değerlendirdi. Çiçek, gündeme dair pek çok konu hakkında konuşurken, “Türkiye’de solcular milli oldu sağcılar da küreselci” dedi.

Çiçek, Sözcü’den Özlem Gürses’in sorularına verdiği yanıtlardan bir kısmı şöyle:

‘UYKU SAĞLIK İÇİN ÇOK ÖNEMLİ’

Öncelikle hayırlı olsun. Cumhurbaşkanlığı’na bağlı Yüksek İstişare Kurulu’nda görev yapacaksınız…

Çok teşekkür ediyorum. Fakat bu kurul üyeliklerinin açıklanması bazı banka yönetim kurulu görevlendirmeleri ile aynı güne denk geldi. İşin doğrusu ikisi birbirinden çok ayrı iki konu, hiçbir ilgim yok benim bankalarla filan Özlem Hanım.

Sağlıklı yaşam için nelere dikkat ediyorsunuz?

Çok partili dönemi 1950’de başlatırsak yarısından fazlasında ben vardım. Düzenli olarak yürüyüş yapıyorum her sabah. Ve her gün en az 7 saat uyumaya çalışıyorum. Uyku gerçekten sağlık için çok önemli.

 Biliyorum. Bu Yüksek İstişare Kurulu sanırım sizin fikriniz?

Aslında şöyle; ben uzun zamandır siyasette tüm ülkeyi ilgilendiren konuların bir ortak akılla ele alınmasını savunuyorum. Deneyimi fazla olan siyaset insanlarının, düşünce örgütlerinde ülkenin meseleleri için sürekli çözüm üretmesi gerek. Bu nedenle bütün siyasi partilerin katkıda bulunduğu bir üst düşünce örgütü modeli fikri, her zaman dile getirdiğim bir modeldi. Bunu Sayın Cumhurbaşkanı’na da sunmuştum.

‘MAAŞIMI ÇEŞİTLİ VAKIFLARA BAĞIŞLIYORUM’

Kamuoyunda kurul kadar, kurul üyelerinin alacakları maaş da konuşuldu. Bunun için ne diyeceksiniz?

Ben 2015 yılından bu yana Meclis’teki görevlerimden para almıyorum. Görevlerimden dolayı resmi bir maaş ödemesi yapılıyor tabii ama ben aldığım paranın tümünü çeşitli vakıflara bağışlıyorum.

TÜSİAD da bir sivil toplum kuruluşu ancak Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan çok kızıyor onlara…

Ben TÜSİAD’ı anlamıyorum. Cumhurbaşkanı da dahil tüm siyasetçiler elbette eleştirilebilir. Ama toplantılarda en ön sırada oturup büyük bir coşkuyla Sayın Cumhurbaşkanı’nı alkışlayanların sonra çok sert açıklamalar yapması bana tutarlı gelmiyor. Yoksa ben zaten ekonomi, adalet ve dış politika alanlarındaki ülke sorunlarının 4 ayaklı bir siyasi vizyonla ele alınması gerektiğini yıllardır söylüyorum.

Nasıl bir yapıdan bahsediyorsunuz? Biraz açar mısınız?

Sadece eleştirmekle olmaz Özlem Hanım. Bütün bu alanlarda gerçekçi bir programın somut biçimde hayata geçebilmesi için iş dünyası, akademi, kıdemli siyasetçi ve görevdeki bürokratlardan oluşan 4’lü yapılar olmalı. Aksi durum inanın kimseye bir fayda getirmez, çözüme de katkı sunmaz.

‘HEPİMİZ EL BİRLİĞİ İLE MAHVEDİYORUZ YARGIYI’

Siz hukukçusunuz, Adalet Bakanlığı görevinde de bulundunuz… Ve son zamanlarda Türkiye’nin en çıkılmaz sokaklarından biri de adalet, yargı bağımsızlığı…

Özlem Hanım, hepimiz el birliği ile bozuyoruz, mahvediyoruz yargıyı. Sonra da yargı çalışmıyor diyoruz. Herkes “kendine göre” adalet istiyor.

‘YENİ PARTİNİN NESİ FARKLI OLACAK’

Son dönemde siyaset kurumları çok zorlu sorunlarımıza çözüm üretemez oldu. Bir tıkanıklık var… Belki de bu yüzden yeni partiler yolda…

Türkiye’de şu anda tam 81 siyasi parti var. 82’ncisi ne işe yarayacak Özlem Hanım? Şu anda var olan siyasi partilerden nesi farklı olacak? Sadece bir kişiye ya da bir fikre karşı olduğunuz için bir parti kurulur mu?

Sayın Cumhurbaşkanına karşı oldukları için parti kurmak istiyorlar diyorsunuz yani?

O ya da bir başkası… Kastım şu; muhalefet etmek için değil; çözüm üretmek, alternatif modeller sunmak için parti kurulur. Bu sözünü ettiğiniz yeni partilerin ekonomi, dış politika, yargı konularında çözümleri nedir mesela?

Henüz açıklamadıkları için bilmiyoruz ama Sayın Babacan’ın özellikle bu alanlarda ciddi raporlar hazırladığını duyuyoruz.

Anlıyorum. Ben sadece onun değil Rıfat Serdaroğlu’nun, Ahmet Davutoğlu’nun da çalıştıklarını duyuyorum. Yine de benim fikrim, var olan yapılar içinde gelişmeye açık siyasi öngörülerle çözümler bulmak.

’40 YIL ÖNCENİN SİYASETİ İLE BUGÜNÜNKİ AYNI DEĞİL’

Eski vekil Osman Can’ın hem parlamenter sistem hem de başkanlık sistemi için iki ayrı anayasa taslağı yazdığı da konuşuluyor…

Siyasi program yazmakla hayatın gerçekleri her zaman uyum içinde olmuyor. Bizim en önemli sorunlarımızdan biri de hem sağda hem solda reel siyaseti inşa edememiş olmak maalesef. Üstelik siyaset de tıpkı hayat gibi sürekli olarak değişen, gelişen, kendini yenileyen bir alan. 40 yıl öncenin siyaseti ile bugününkü aynı değil.

‘SOLCULAR MİLLİ OLDU SAĞCILAR DA KÜRESELCİ’

Tam da o nedenle sanırım Türkiye siyasi parti dolu?

İyi ama her yeni fikre bir parti kurulmaz ki. Ben yıllardır “kendini yenileyen, gelişmeye açık” siyasi yapılar öneriyorum. Yüksek İstişare Kurulu bunun bir örneği. Ya da size anlattığım her siyasi partiye fikirsel hizmet veren “düşünce örgütleri” modeli. Dünya hızla değişiyor, solcular millici oldu, sağcılar da küreselci. (Kaynak)

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.