Bakırhan: Kürt sorunu devam ettikçe Türkiye'de huzur olmaz

Bakırhan: Kürt sorunu devam ettikçe Türkiye'de huzur olmaz

DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, Tunceli’de iktidara seslenerek, “Kürt sorunu devam ettikçe ne Dêrsim'de ne Türkiye'de huzur, mutluluk olur. Buradan hükümete ve devlet aklına, 'bu gencecik çocuklar yaşamını yitirmesin’ diyoruz” dedi.

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Tunceli İl Örgütü'nün 2'nci Olağanüstü kongresi bir otelin konferans salonunda gerçekleşti. Kongreye, DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, kent milletvekili Ayten Kordu ve çok sayıda kurum ve kuruluş temsilcileri katıldı.  

ÖRGÜTLÜLÜK VE MÜCADELE ÇAĞRISI

DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan konuşmasına Kürtçe başlayarak, “Seyit Rızaların, Alişerlerin, Zarifelerin, Dr. Şivanların hemşerilerine selam yolluyorum. Sakine Cansız, Aysel Doğan, Erdal Eren gibi dünden bugüne kadar onurluca mücadele eden bütün Dersim halkımıza selamlarımı iletmek istiyorum. Düzgün Baba, Ana Fatma, Buyer Baba'nın mekânında olmaktan mutluyum. Bu karşılamanızdan dolayı teşekkür ederim" dedi. 

‘TİCARİ İLİŞKİLERİNİZİ GÖZDEN GEÇİRİN’

Kapitalist sistemin bunalım içinde olduğunu ve kendini yaşatmak için savaşlara ihtiyaç duyduğunu belirten Bakırhan, bunun zeminin de Ortadoğu ve Kurdistan olduğunu söyledi. Bakırhan, "Buna karşı her zamankinden daha uyanık olmamız gerekiyor. İsrail-Filistin arasındaki savaşı da yakinen izliyorsunuz. Filistin toprakları büyük işgal altındadır. Onlarla dayanışma içinde olduğumuzu belirtmek istiyoruz. AKP-MHP iktidarı oradaki çatışmada da ikiyüzlü politika izliyor. Bir tarafta İsrail ile yoğun ticari ilişkiler içinde olan iktidar, bir taraftan Filistin için timsah gözyaşı döküyor. Onların derdi Filistin halkının özgürlüğü değil, İsrail'e kaç ton malzeme satacağı ile ilgilidir. Gazze'yi çeviren duvarların betonu ve demiri Türkiye'den gidiyor. Gerçekten Filistin halkı ile birlikte iseler, önce İsrail’le ticari ilişkilerini gözden geçirmelidir. Filistin halkının özgürlük mücadelesi için devrimciler büyük bedeller ödediler. Sizde takip ediyorsunuz. Bir taraftan Filistin için timsah yaşlar döken iktidar, Rojava'da bomba olarak halkımıza yağmaktadır. Gencecik çocuklarımız yaşamını yitirmektedir. Sağlık kurumları, gıda fabrikaları yerle bir ediliyor. Sadece Türkiye'de değil dünyanın her yerinde Kürt'e karşı savaş yürütüldüğü nettir. Onun için bu süreç değerlidir. O nedenle her zamankinden daha fazla güçlü ve örgütlü olmamız lazım. Aksi halde Filistin'in yaşadığını yaşanmaya devam edecek. Demek ki örgütlü olmak gerekiyor. Bizim en büyük gücümüzün halkımız olduğunu İsrail-Filistin savaşı ortaya koydu. Başta Kürt halkı olmak üzere Kurdistan ve Türkiye’de yaşayan halkların bu vekalet savaşına bir tavır ortaya koyarak, yürütülen bu vekâlet savaşlarını örgütlülükle boşa çıkarabileceğimizi belirtmek istiyorum" dedi. 

'DERSİM MÜCADELENİN SER ÇEŞMESİDİR'

Tunceli eski belediye eşbaşkanı Nurhayat Altun ile Gultan Kışanak, Sebahat Tuncel, Selahattin Demirtaş ve yüzlerce tutsağa selam gönderen Bakırhan, "HEP'ten bugüne kadar demokratik alanlarda kurumlarımızda, siyasi partilerimizde çalışan ve yaşamını yitiren arkadaşlarımızı anmak istiyorum. Kürt'üz, Aleviyiz diyebiliyorsak onların emekleri sayesinde olduğunu hatırlatmak istiyoruz. Dêrsim siyasal, toplumsal, emek mücadelesiyle sadece değil bize direniş kökleriyle de büyük dersler veriyor. Dêrsim toplumsal mücadelenin önünü açan çok önemli bir merkezdir. Dêrsim sadece Reya Heq inancının ser çeşmesi değil, mücadelenin de ser çeşmesi olduğu için saygıyla selamlamak istiyoruz" dedi. 

Bakırhan, şöyle devam etti: "Dêrsim tarihten günümüze kadar hiçbir dönem mücadeleden hız kesmedi. Dêrsim'e bu nedenle sistem daha farklı yaklaşıyor. Sistem Dêrsim’e daha ince ve baskıcı politikalar uyguluyor. Dêrsim'deki arkadaşlarımızın da sistemin bu politikaları karşısında daha örgütlü mücadele etmeleri, bu dönemin en önemli gerekliliğidir. Sistemin bu politikalarını bu topraklardan defetmek zorundayız. 1937-38'de fiziki soykırım uygulandı. Şimdi sistem hem doğa, hem kültürel olarak soykırım yapıyor. Dört bir tarafta barajlar, maden ocaklarıyla, Dêrsim'in doğasıyla oynamaya çalışıyor. Kültürü ile oynamaya çalışıyor. Bizim için sembol olan değerlerimizin isimlerini kentlere caddelere verdik. Kadının siyasete, yaşama katılması için projeler yürüttük ama kayyım atadılar. Kayyımın Dêrsim'i ne hale getirdiğini gördük. Dêrsim'in bir kez daha bizim yerel yönetimler anlayışına ihtiyacı var. Kendi kültür, değerlerini onurluca yaşatmak için buna ihtiyaç vardır.

Türkiye'nin birinci yüzyılının fotoğrafının Dêrsim olduğunu biliyoruz. Katliamlar, soykırım, göç politikaları, burada uygulamaya koyulan ince politikalar hayat bulsaydı bugün yüzlerce insan burada kongreye katılmazdı. İkinci yüzyıl katliamlar yüzyılı olmasın, Dêrsim inancının yasal güvenceye alındığı, barışa vesile bir yüzyıl olsun. Birinci yüzyılda büyük bedeller ödedik, ikinci yüzyılda kimse kaybetmesin. Dün ki çatışmada gencecik insanlar yaşamını yitirdi. Kimsenin ölmesini biz istemiyoruz. Niye Türkiye'nin 800 milyar doları Kürt dilini konuşamamasına, ‘Kürt anasını görmesin’ diye kullanılsın. Bu para yatırım olarak uygulansaydı, Türkiye bugün Ortadoğu'nun model ülkesi olurdu. Kürt sorunu devam ettiği müddetçe emekliler, 7 bin 500 almaya devam edecek. Büyük çoğunluk bu sorun devam ederken asgari ücreti almaya devam edecek. Kürt sorunu devam ettikçe ne Dêrsim'de ne Türkiye'de huzur, mutluluk olur. Buradan hükümete ve devlet aklına, 'bu gencecik çocukları yaşamını yitirmesin. Kürtlerin, Alevilerin temel hakları tanınsın. Kurdistan'da yaşayan halklar aynı acı ve hüznü ikinci yüzyılında yaşamasın' diyoruz. 'Dersim dağların kilidir' denir, bizde Dêrsim dağların ve mücadelenin kilididir, diyelim. Dêrsim demek, kökleri üzerinde yeniden daha gür ayağa kalkmak ve mücadele etmek demektir."

Etiketler : , ,
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.