Ali İhsan Yavuz: CHP'ye yarasın diye yapıldı

Ali İhsan Yavuz: CHP'ye yarasın diye yapıldı

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Ali İhsan Yavuz ve AK Parti Genel Sekreteri Fatih Şahin, parti genel merkezinde medya kuruluşlarının Ankara temsilcileriyle bir araya geldi.

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Ali İhsan Yavuz, YSK’ye yapılan itirazın ardından bugün habercilerin karşısına çıktı. Yavuz 44 sayfalık itiraz dilekçesinde yer alan iddiaları anlattı.

Ali İhsan Yavuz, açıklamasında “Sayım döküm cetvellerinde acayip hatalar, eksikler var. Bunlar müşterek, kasıtlı ve organizeli yapılmıştır. Mühürsüz oy adedi 5 bin 388’dir. 694’ü imzasıdır, 294’ü boştur, 498 tanesi eksiktir, 1335 tanesinde bir takım eksiklikler söz konusudur” iddiasında bulundu.

Ali İhsan Yavuz’un açıklamalarından satır başları:

Bir, maddi hataların düzeltimi heyetine gittik; iki, geçersiz oyların sayımını istedik; üç, bütün oyların sayımını istedik.

Seçim günü fark edemeyeceğimiz bir takım kanunsuz işlemler yapıldı diyoruz. Kesinlikle bizim fark edemeyeceğimiz, partilerin denetimine tabi olmayan ortamda bir takım kanunsuzluklar yapıldı. Onları da elbette tek tek anlatacağız.

Rakamlar havada uçuştu. Herkes farklı rakamlar ortaya koymaya başladı. YSK’nın rakamları da vardı. O gece Ekrem İmamoğlu önde görünüyordu. 27-28 binli rakamları telaffuz ediyordu. O sisteme veri gelmeye devam ediyordu. Az sonra ortaya koyacağız, maddi hatalar yapılmış. Onun için YSK’nın verileri çok ham veri ve o maddi hataları ve rakam oynatmalarını içermeyen bir veriydi.

CHP’yi ithaf etmiyorum ama bu iş CHP’ye yarasın diye yapıldı, Ekrem İmamoğlu. Biz diyoruz ki organize usulsüzlük yapıldı. Seçim işleri yolsuzluğu yapıldı. Çok net bunları bilerek söylüyoruz. Bakınız, göstermeden önce kanunu vurgulayalım; 298 sayılı yasanın 22. maddesi çok net ve açık. Bu 24 Haziran’ın hemen öncesinde değiştirdik. 13.03.2018’de. Neden değiştik? Bundan önceki sistemde sandık başkanlarına ilişkin yer yer şikâyet geliyordu. Dört siyasi parti liste veriyordu ve bir de orası hazırlıyordu onu da kaymakamlık hazırlıyordu. Kaymakamlığın verdiği listeler işleme konuluyordu genellikle.

İstanbul’da bir durum değerlendirmesi yaptık. Bu farkın neden ileri gelebileceğini anlamaya çalıştık. Ve üç aşamalı bir çalışma gerçekleştirdik. Birincisi, maddi hataların düzeltimi cihetine gittik. Geçersiz oyların sayımını istedik. Üç, bütün oyların sayımını istedik. Bütün oyların sayımını istedik ama sadece 4 ilçede tamamen sayımına, 2 ilçede de birer seçim kurulunda karar verildi. Bunlar; Çatalca, Silivri, Maltepe, Çekmeköy… İki ilçede de ikinci seçim kurulları. Bunların dışında kalan bütün ilçelerde sadece geçersiz oylar sayıldı. Sadece geçersiz oy sayımıyla AK Parti lehine düzeltilen oy 5 bin 594.

FARK GÜN GÜN ERİDİ

Tabi bir yandan maddi hata düzeltimi, yine tüm oyların sayımına ilişkin düzeltmeler yapıldı. Geçersiz oyların tamamı sayıldı. Hata düzeltme yoluyla neleri düzeltebileceğimiz konusunda kafa yorduk. Ama tüm sandıkların sayımı anlamında sadece yüzde 10’una tekabül eden sayı gerçekleşti. İstanbul’daki bütün sandıkları baz aldığımızda, tamamının sayımına ilişkin söylüyorum yüzde 10’u sayıldı. Sonuçta ne oldu? Bugün de rakam değişmemiş 13 bin 800’lerde. Gün gün aradaki farkın nasıl eridiğini size gösterebilirim.

Sandık başkanlarına ilişkin bir takım rakamlar vereceğim; bakınız, kamu görevlisi olmayan toplam sayı 19 bin 623’tür. 62 bin 560 kamu görevlisi görevlendirmemiz gerekirdi bunların 19 bin 623’ü kamu görevlisi değil. Çok ilginç. Askeri personelleri getirmişler kesinlikle yapmamaları gerekirken görev vermişler. Banka sandığına bağlı olanlar var. Belediye’de SKK’lı olarak çalışanlar, Bağkur’lular var. E bu şimdi doğru mu. 19 bin 623. Partiler ayrıca sandığa üye veriyor onlardan bahsetmiyorum. Sandık Kurulu’na beş siyasi parti üye veriyor bir de memur üye var 6, bir de başkan var, 7. Biz seçim kurulunun görevlendirmesi gereken o iki kişiden bahsediyoruz.

O örnek hafızamda, bu örneği vermek istemezdim ama dedi ki birisi ‘ben gittim valiliğe. Güvenlik sebebiyle silah ruhsatı istedim’ dedi. Sonra valinin imzası diye oradaki hademe imzaladı ve bana ruhsat verdi dediler. Sonra emniyet beni çevirdi ve valinin olmadığı anlaşıldı. O silah ruhsatı alınır. Ve o adama derler ki sen gerçekten silah ruhsatı istiyorsan belgelerini yeniden hazırla. Kişinin kendisi imzalamıyor, seçmende sorun yok yani. Vali adına başkası imzalıyor ve bunun imzaladığı ancak polis çeviriminde ortaya çıkıyor. CHP diyor ki ruhsat var ne yapalım diyor. İmza yanlış birileri tarafından atılmış, doğru değil. CHP’nin yaptığı bu. Biz de diyoruz ki, bunun geri alınması gerekir, bunun yok sayılması gerekir. Seçimin iptaliyle yenilenmesi gerekir diyoruz.

‘CHP’YE YARASIN DİYE YAPILDI’

İtiraza konu olan hususları da ana hatları ortaya koyalım. Az önce dedim ki; kesinlikle partilerin denetimine uygun olmayan, müsait olmayan alanda bir şeyler oldu. En fazla da sandık başkanlarına ilişkin hususu dikkate alarak söylüyorum. Bu çok önemli bir nokta. Ben CHP’nin tavrını kesinlikle anlamıyorum. Ben şunu demiyorum, baştan sona CHP kurguladı, bu usulsüzlüğü yaptı yaptırdı iddiasında değilim. Ama bu oldu ve belgeleriyle ortaya koyuyoruz. CHP’ye de düşen, bu kadar kanunsuz iş ve işlemleri onların da takip etmesidir. Neden? Eğer biz bu sistemi arındıramazsak, bu hataları, şüpheleri; bundan sonraki seçimlere ilişkin soru işareti kalır. CHP yaptı demiyorum ama bu iş CHP’ye yarasın diye yapıldı, İmamoğlu’na… Sırf İmamoğlu’na yarasın diye yapıldı diye bir seçimin şaibeyle arkada kalmasına hiçbir partinin gönlünün razı olmaması gerekir. Biz diyoruz ki organize usulsüzlük yapıldı. Seçim işleri yolsuzluğu yapıldı. Çok net bunları bilerek, belgeye bilgiye dayalı olarak söylüyorum.

13.03.2018’de hemen önce değiştirdik. Niye değiştirdik? Bundan önceki sistemde, sandık başkanlarına ilişkin yer yer şikayet geliyordu. 4 siyasi parti liste veriyordu, orası hazırlıyordu, o listeyi kaymakamlığı alıyordu. Kaymakamlığın da verdiği liste iktidarın işine yarar gibi düşünülüyordu. Onların içinden kurayla çekilmesi gerekiyordu. Ama uygulamada, kaymakamlıkta hazırlanan listeler işleme konuluyordu.

’19 BİN 263 SANDIK BAŞKANI KAMU GÖREVLİSİ DEĞİL’

Sandık kurullarına, başkanlarına ilişkin bir takım rakamlar veriliyor. Bakınız, kamu görevlisi olmayan toplam sayı 19 bin 623’tür. Normalde 31 bin 280 sandık var. 62 bin 560 kamu görevlisi görevlendirmemiz gerekirdi. Ama bunların 19 bin 623’ü kamu görevlisi değil. Çok ilginç bir şey. Peki kamu görevlilerinin içerisinde, görev yapmasına engel olan kişiler var mı? Var. Tek tek belirledik, kamudan ihraç edilenler var 12 kişi. Bakın görevden uzaklaştırılanlar, emekli olanlar var, askeri personel var 32 kişi biz tespit ettik. Bunlar askeri personel, asker değil. Bahçıvan, hademe, aşçı. Bunları getirmişler, kesinlikle yapmaması gerekirken sandık başkanlığında görev vermişler. İşsiz olanlar var, banka sandığına bağlı SSK’lılar var, belediye şirketinde işçi olanlar var, SSK’lı olarak diğer şirketlerde çalışanlar var. E şimdi oldu mu? 19 bin 623.

‘ÇOK SU GÖTÜRÜR’

Durum o kadar vahim ki, çok su götürür gerçekten. Zaten biz onun için diyoruz ki 298 sayılı yasanın 130’uncu maddesi diyor ki, “Seçimin sonucuna müessir olaylar ve haller sebebiyle olağanüstü itiraz kullanılabilir” Burada tam kanunsuzluklar var. sandık başkanlarından sonra en önemli konu bu konuydu dedim. Sayım döküm cetvellerinin usulsüz, yanlış olduğunu ortaya koymaya çalıştım.

Peki bir diğeri; biz dedik ki her seçimde ileri sürülenlerden bir tanesidir. Bundan önceki seçimlerin hiçbirinde, sayım döküm cetveline dayandırılan usulsüzlük ortaya çıkmamıştır. Şimdi her seçimde, daha çok işletilen olağan olan hususa geldi sıra. Nedir o? Kısıtlılar, ölüler, cezaevi seçmeni, hükümlülerin listede yer alması meselesi…

Diyor ki bir CHP’li yetkili, “Tamam da kısıtlıların oy kullandığını nereden biliyorsun” diyor. Biz zaten YSK incelesin diye diyoruz. Hukukçular biliyor, ileri sürdüğünüz her şey doğru olmayabilir. Siz ileri sürersiniz, karar verecek makamlar araştırır, dosyayı tamamlar karar verir. Önceki iki şey o kadar bariz ki, bunlara bir eleştiri… ‘Bu yeterli değil mi’ diyorlar da, ‘sandık başkanlarında kanunsuzluk yapılmamıştır’ demiyorlar.

İptal edilen dört yer var arkadaşlar. Bu dört yerde de bunlara dayandırılmıştır. Daha çok kısıtlıların oy kullanması söz  konusu olmuş. Yine bizim gibi iddia etmişler, YSK listeleri açmış, bakmış ki kısıtlılar oy kullanmış… Burada zikredilenler 2 bin 308 kısıtlı mahkeme kararı var. bir de mahkeme kararı olmayan, zihinsel engelliler var.  1229 ölü, 10 bin 290 cezaevi seçmeni 236 yerleşim yeri cezaevi olan cezaevi seçmeni 5 bin hükümlü olmasına rağmen seçmen listelerinde yer alanlar. Verdiğim bütün rakamlar İstanbul’a ilişkindir. Buradakilerin hiçbirinin karşısında ‘oy kullanamaz’ şerhi yoktur. Neden altını çiziyorum.

‘HEM CEZAEVİNDE SEÇMEN HEM DIŞARIDA’

CHP’li yetkililer hep cevap verirken bir parça kamuoyunu nasıl yanıltırız diye yerden hareket ediyorlar. Bizim asıl işimiz gerçeği yakalamak olmalı. Düzeltiyorum, eğer yan tarafına oy kullanamaz şerhi düşenler olsaydı bu rakamlar 2-3 katı olacaktı. Onları ayırdık.

Peki cezaevi seçmeni? Hem cezaevinde seçmen, hem dışarda seçmen. Şerhi olan 10 bin 290 kişi.  Cezaevinde seçmen ve oy kullanmış. Aynı kişiler, bu kadarı yanına şerh düşülmeden seçmen kayıtlarında var. Onların yerine de oy kullanılmış olabilir. Onu biz bilemeyiz, torbaların içinde, YSK açacak, bakacak. İptal edilen dört yerde de böyle oldu. Biz iddiamızı sunduk, sonra baktılar ki kısıtlılar oy kullanmış.

‘SEÇME HAKKINA SAHİP DEĞİLLER’

KHK ile ihraç edilmiş kişinin, hatta kamu görevlisi KHK ile ihraç edilmesi sebebiyle mazbatası iptal edilenler oldu. Hatta diyor ki, ben burada bir tartışma daha başlatayım. 298’nci yasanın 8’inci maddesi, kamu hizmetinden yasaklı olanlar seçme hakkına da sahip değildirler diyor kanun.

İlk kez bir şey söylüyorum; bir, kısıtlı olanlar. İki, kamu hizmetinden yasaklı olanlar. Az önce kısıtlı olanlar listede var dedim. Cezaevinde olanlara şerh düşülmemiş dedim. İki, kamu hizmetinden yasaklı olanlar… Peki kamu hizmetinden yasaklı olanlar için illa mahkeme kararı gerekir mi? Bence hayır.  Önümüzdeki günlerde konuşacağız.  Kanun çerçeveyi çizmiş, uluslararası sözleşmelerde de aynı şeyler var. İlla mahkeme kararına bağlı olması gerekmiyor diyor.

Büyükçekmece’deki işçi 28 Mart 2017 tarihinde görevlendirildi. 24 Haziran seçimlerinden önce çalışmaya başladılar. Bu kişi 7282 kişiyi İstanbul dışından veya Büyükçekmece’nin dışında seçmen kaydı yaptı, soruşturma devam ediyor. 3 bin mi 5 bin mi 15 bin mi ne olacak Allah nasip ederse göreceğiz. Diyeceksiniz ki, seçmen kaydında ileri sürülen rakam o kadar yok, 2 bin küsürlü rakamlardan bahsediliyor.

‘SUÇ DUYURUSUNDA BULUNACAĞIZ’

Seçim güvenliğini zedelemeye hiç kimsenin hakkı yoktur. Kim olursa olsun, isterse babamızın oğlu olsun suç duyurusunda bulunacağız

‘FATİH PORTAKAL DA BİR VİDEO PAYLAŞMIŞ…’

Bir tane hadiseden bahsetmek istiyorum. Fatih Portakal; bunun FETÖ unsurlarıyla aynı anda söyledim ama bir ithamım yok düzeltmiş olayım. Birçok yerde döndü bu. Fatih Portakal da bir video paylaşmış, altına da ‘pot üstüne pot kırmaya devam’ demiş ve bir videomu yayınlamış. Ben Fatih Portakal’ın da başkasının oyununa gelmiş olabilir diyorum. Çok açık, bütün kameralar orada, canlı yayındayız. Ben basın açıklamasında bulunuyorum. Aşağı iniyorum, aşağı indikten basın mensupları bazı şeyler soruyor. Verirken bakıyorum ki, basın mensuplarının bir kısmına konuşuyorum. Özür diliyorum, diyorum ki bir kısmına has bir şey açıklamayayım… ‘Arkadaşlar özür dilerim ya ben farkı söyleyip gidecektim’ dedim. ‘Nezaketsizlik oluyor, özür dilerim’ dedim gittim…

Bunda ne var? Sanki biz bir takım kurgular içinde yansıtmanın anlamı ne? Fatih Portakal alıntılıyor. Bunu FETÖ unsurları hazırladı. Benim aklım durdu adeta. Bu belirgin olduğu için söyledim. Olan ortada, bakın isterseniz bunların videosunu, o kısmını değil tamamını alın. Birileri ‘yakaladık’ diyor, FETÖ unsurları servis ediyor. Bu kadarına pes doğrusu diyorum.

Etiketler : , , , , , ,
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.