Fikret Yaşar

Fikret Yaşar

Ertelenen darbe

Ertelenen darbe

Egemenler egemenliklerini zayıflatacak girişimlere hiçbir zaman izin vermezler.

 

Star Gazetesi yazarı sayın Şamil Tayyar"ın “operasyon ergenekon” adlı yeni çıkan kitabını okurken; toplumun demokratik gelişmelerle ilgili talepleri ve eylemlerinin  darbecileri paniğe sürüklediğini ve bu yüzden de ellerinde uygulamaya hazır darbe planlarıyla beklemede olduklarını  öğrendim.

 

Darbe tarihine baktığımız zaman, darbelerin –genellikle- silahlı kuvvetler tarafından  yapıldığı görülmektedir. Bu yüzden de son gelişmeler ve türban gerilimde bazı kesimlerin “darbe yapılsın” söylemi ile gözler askere yönelmiştir.

 

Ancak darbe  askerlerden beklenirken, birden bire  sivil giyimli ama soft militer karaktere sahip güçler, cumhuriyete ve laikliğe karşı yürütülen faaliyetleri nedeniyle AKP ye karşı darbe girişiminde bulunmuşlardır.

 

Demokratik bir ülkede  darbe olasılığı yok denecek kadar azdır, ama  vesayet demokrasi ile yönetilen ülkelerde her kriz anı darbe yapmak için bir bahane ya da darbeciler için bir fırsattır..

 

Türkiye Cumhuriyeti, kurulduğu günden bu yana resmi ideolojik bir karakter taşıdığı için gerçek demokratik yapılanmaya  asla izin vermemiştir / vermeyecektir. Bu yüzden rejim karşıtı her hareket ve rejimi zaafa sokan her kriz, rejim bekçilerince dikkatle takip edilmektedir.

 

Tehlike karşısında  gerektiğinde direk, ya da  uzantıları olan sivil güçlerle sivil hayata müdahale etme yetkisine sahip olduklarını düşünmektedirler.

 

Çünkü Hakimiyet kayıtsız şartsız onlarındır.

 

Bu kısır döngü seksen yıldır devam etmektedir. Bu döngü, ancak  Irak, Yugoslavya ve Sovyetlerdeki gibi güçlü bir halk  reaksiyonuyla  değişebilir, aksi taktirde egemen olma lüksü ve nimetinden vazgeçmek istemeyen  ergenekoncular, sürü gütme mantığı ile bizi yönetmeye devam edeceklerdir. İktidar gücünü elinde bulunduran kesimleri bile  derinden etkileyip iktidar öncesinde farklı, iktidar sonrasında farklı olmaları gerektiğini topluma empoze etmişlerdir.

 

Bu yüzdendir ki, sivil hayatta Kürt sorununu ve realitesini kabul edenler, iktidara gelince   değişime uğramaktadırlar.

 

Son gelişmeler şunu göstermiştir ki, AKP ve generallerin yaptığı anlaşma tek taraflı fesh edilmiştir. Cumhuriyetin temel değerlerini değiştiriyorlar korkusu üzerinden politika yapan soft militer güçler, yargı kurumunu kullanarak muhtıra mahiyetinde bir tepki ile bu günkü iktidara son vermek istiyorlar.

 

Eski darbelerde her şey bir gecede olurdu.

 

Cemselerin gürültüsü ya da radyodan çalınan Çanakkale Türküsü ile  darbenin gelişini duyardık. Ama günümüzdeki darbelerin yöntemi değişti. Bir bakıyorsunuz sanal ortamda bir e-muhtıra ile  bir şeyler değişmiş ya da bir  bakıyorsunuz güçler dengesindeki aktörlerden biri diğerine posta koymaya yeltenmiştir.

 

AKP"ye karşı girişilen darbe, pardon kapatma davası Kemalistlerin demokrasiyi içine sindirememeleri olarak algılanmaktadır.

 

Dünyadaki yankıları bile bu yöndedir.

 

Kapatma olayını eleştiren kesime karşı Yargıtay başkanı harekete geçerek savcının görevini yaptığını ifade etti. Ne ilginçtir ki, Şemdinli  davasında görevini yapmaya çalışan Van savcısına nedense aynı zat sahip çıkmamış, bilakis savcı ile beraber tüm mahkeme üyelerini  ya tenzil sınıf olmaları sağlanmış, ya da başka illere  sürgünlere gönderilmişlerdir.

 

Dünyanın neresinde görülmüş ki, yargı kurumu yasama ve yürütmenin önüne geçerek güçler dengesini lehine çevirsin !

 

Çoğunluğun iradesinin hiçe sayılması,  ancak faşist oligarşik rejimlerde görülebilecek  türden bir sivil militer darbedir.

 

Bu darbenin aktörleri iktidar hevesiyle yanıp tutuşan naylon muhalefet (MHP-CHP), generaller, yargı ve ergenekonculardır.

 

Ancak madalyonun başka yönü de vardır. 

 

Şu anda ülkenin genelinde hakim olan fikir; AKP tarafından laik devlet yapısının değiştirilmesi yönünde girişimlerin bulunduğu ve AKP nin kendi ideolojisini hakim kılıp, şer"i bir rejim gerçekleştirme peşinde koştuğu yönündedir !

 

Bu yüzden de kapatılması istemiyle dava açılmıştır.

 

Peki kapatılacak mıdır?

 

Büyük bir olasılıkla “evet”. Çünkü sistem kendi temellerine dinamit koyan bu partinin kendisi için büyük bir tehlike olduğunu görmektedir.

Kapatma sebepleri nelerdir?

 

1- AKP"nin laiklik karşıtı faaliyetlerin odağı haline geldiği düşünülmektedir. Bu iddiayı destekleyen parti yöneticilerinin söylemleri dikkate değerdir.  Özellikle Erdoğan"ın; birden fazla evlilik ve katili af etmenin maktulun yakınlarına ait olması gerektiği yönündeki  şer"i söylemler,

 

2- İmam hatipler ve kamu kurumlarındaki kadrolaşma,

 

3-Türban konusunda atılan adımlar,

 

4-YÖK Başkanının irticacı olduğu...  vs gibi  sebepler sayılabilir.

 

Bu filmi daha önce seyretmiştik.

 

Merve KAVAKÇI"yı hatırlarsınız,  türbanı fazilet partisinin kapatılmasına yetmişti.

 

Bugün kapatma nedenleri daha da artmış ve güçler arasındaki çatışma daha da derinleşmiştir.

 

Kapatılırsa %60 ile tekrar geri geleceklerini söyleyenler var.

 

Kapatılması halinde 71 siyasi elemanı siyaset dışında kalacağına göre AKP eskisi gibi yoluna devam edebilecek midir acaba?

 

Sanırım AKP, hem camiden, hem de kiliseden oldu !

 

Oysa demokratik adımlar atıp, Kürtleri kazanabilirdi. Ancak Kürtleri hayal kırıklığına uğrattı.

 

Kürt sorununda, din kardeşliği ve cemaatler  vasıtasıyla çözüm getireceğini sanıp, Kürt burjuvazisini kendi etrafına toplamış, en büyük Kürt partisi ve en fazla Kürt parlamentere sahip olacağım ve Kürtleri temsil edip sorunu çözeceğim demiştir. Gelinen süreç Kürtlere; AKP nin çözümde samimi olamadığını ve AKP"nin de diğer iktidarlar gibi generallere tabi olduğunu göstermiştir.

 

Dolayısıyla AKP"nin Kürt oylarını bir önceki seçimde olduğu gibi toplayacağını sananlar da yanılmaktadırlar.

 

Şerefli hiçbir Kürt kendi akrabalarına bomba yağdıran bir cemaate suç ortağı olamaz.

 

Diyarbakır belediyesini ele geçirme planı da Diyarbakır"daki 2008 newroz coşkusu ile cevabını bulmuştur.

 

AKP"yi, Kürtlerin ahı tuttu.

 

Çünkü;  Kürtleri en çok kandıran ve bombalayan iktidar, AKP iktidarıdır.

Bu yazıyı yazdığım saatlerde Van ve diğer Kürt şehirlerindeki newroz olaylarını tv den izliyordum. Kutlamalara engel olmakla yetinmeyip halka ateş eden ve sanki düşmanıyla savaşıyormuş gibi yerde yatan kadınlara cop sallayan polislerin görüntüsü ibreti vericiydi.

 

Bu zulüm sahneleri beleklerden silinir mi hiç?  

 

Bu halkın kendi bayramını kutlamasına tahammül edemeyenler kardeşlikten bahsetmesin. Bu halkın sloganlarına tahammül edemeyenler barışa hazır olamazlar.

 

Resmi erkin ve temsilcisi AKP"nin çözümden yana ne niyet taşıdığı her geçen gün biraz daha belirginleşmektedir.

 

AKP, elindeki halk iradesini kullanıp demokrasiyi tesis edebilseydi eğer, kapatılma sorunuyla karşılaşmaz ve bu çirkin saldırı görüntüleri de yaşanmazdı.

 

Bu gün AKP"nin de demokrasiye ihtiyacı olduğu kendilerince anlaşılmıştır.

Ancak treni kaçırdılar.

 

Tüm bu gelişmelerden sonra yoluna devam etmesine izin verirler mi?  Sanmıyorum !

 

Kapatılma davası Anayasa mahkemesince kabul edilirse eğer,  başbakan istifa eder !

 

Başbakanın istifa ederse eğer, istifası  karanlık bir sürecin  başlamasına yol açacak ve  ara rejim tehlikesi gündeme gelecektir.

 

Derin güçler ara rejimde durumu lehlerine çevirmek için AKP den geriye kalanları bölüp yöneteceklerdir.

 

Yani kara günlere gebe bir süreçten geçmeye hazır olmalıyız.

 

Bir sabah vakti kapınız çalınırsa şaşırmayın. Gelenler sizi tanıyordur mutlaka.

 

Düşüncelerinizin suç sayıldığı bir toplumda yaşamanın ayrıcalığına şahit olabilirsiniz !

 

Niye böyle düşündüğümü merak ediyorsanız eğer, 12 Eylül karanlığını hatırlayın ve yukarda bahsettiğim Şamil TAYYAR"IN “operasyon ergenekon” adlı kitabını okuyun, lütfen.

 

AKP"nin iktidar olduğu günden bu yana sürekli darbe psikozu içinde bulunanlar her an Çanakkale Türküsünü dinletebilirler bize !

 

Kim bilir, belki de YARGI tarafından YASAMA ve YÜRÜTME erkine atılan  kapatma yumruğu, 2004 yılında planlanan, ancak  ertelenen “SARIKIZ”  adlı darbenin  sivil versiyonu olabilir.

 

Bu yumrukla güçler dengesi demokrasi aleyhine bozulmuştur.

Umalım bu kadarla kalsın !

 

Vesayet de olsa bir demokrasi deneyimine sahibiz ve bu vesayet demokrasiyi daha da geliştirip toplumu çağdaş uygarlık düzeyine ulaştırabilme fırsatımız var.

Demokratik ülkelerde sorunlar demokratik platformlarda, demokratik çözüm önerileri üretilerek çözülür.

 

Biz de ağır aksak giden demokrasimizle bunu başarabiliriz diyorsanız, demokrasi karşıtı güçlere fırsat verilmesine tolerans göstermesine göz yummayın.

 

Şekil A"da görüldüğü gibi demokrasi herkese lazımdır.

 

Demokrasinin -bir gün- sizin de aradığınız bir çıkış yolu olabileceğini unutmayın sakın !

 

Siyasi katılım ve demokratik tartışmayı engelleyerek demokratik toplum yaratılamaz.

 

Ya demokrasiden yana olacaksınız ve aykırı tüm görüşlere saygı duyup ortak temelde beraber yaşamayı tercih edersiniz, ya da demokrasiye karşı olduğunuzu ilan edip kendi yolunuzda  sağlam duracaksınız.

 

Eğer demokrasi karşıtı güçlerin halk hareketleri karşısında aldıkları yenilgi ve dramatik akıbetler sizi ürkütüyorsa, kendi halkınıza ve dünyaya kulak verip çevrenize karşı saygılı ve barışçıl olunuz.

 

Paylaşmaya yanaşmayanlar ellerindekini de er geç kaybederler.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
13 Yorum
Fikret Yaşar Arşivi