Ahmet Altan ve Yasemin Çongar Taraf gazetesinden ayrıldılar. Türkiye basın tarihinde, oldukça sıra dışı ve tartışmalı bir gazetecilik serüveni de en azından bu şekliyle nihayetlenmiş oldu. Taraf gazetesi belki bir süre daha varlığını sürdürecektir. Ancak kesin olan, Ahmet Altan’sız, pek bir hükmünün kalmayacağıdır.

Taraf gazetesinin yayın serüveni ama özellikle de Ahmet Altan’ın gazeteciliği ve duruşu, üzerinde durulmaya değer bir konudur. Evet, Taraf gazetesi, oldukça sıra dışı ve tartışmalı bir gazetecilik örneğidir. Uzunca bir süre AKP’ye fazlasıyla angaje olması, tartışmalı manşetleri, haberciliğin etik sınırlarını oldukça zorlaması, haber-yorum ayrımını sıklıkla ihlal etmesi kolayca affedilir şeyler değil. Ama aynı zamanda, pek kimsenin dokunmaya cesaret edemediği konulardaki pervasız tavrı, anti-militarist duruşu da göz ardı edilemez özelliklerinden oldu.

Ancak, açıkçası beni bütün bunların dışında, özel olarak Ahmet Altan’ın tavrı ve tarzı daha çok ilgilendiriyor. Çünkü, kim ne derse desin, bütün o cemaat, iktidar desteği faraziyelerine, yandaş suçlamalarına inanmıyorum ben. Kim neyin hesabını yapmış olursa olsun, Ahmet Altan’ın tek hesabı kendisiyleydi.

Organizasyonların, ekip çalışmalarının, büyük bütçelerin, stratejik planlamaların çağında, Ahmet Altan, bir Cervantes karakteridir. Kişisel karizmasıyla, belagat yeteneğiyle dünyayı değiştirebileceğine içtenlikle inanan, bunun için çabalarken sadece muazzam çıkarların çarklarını çeviren yel değirmenleriyle değil, aynı zamanda egosuyla da savaşan son şövalyelerdendir.

İçtenliğine o kadar iman etmiştir ki, bütün günahların bilinçle işlendiğine inanır. Belki de en büyük zaafı budur. Bu zaaf ki, uzunca bir süre AKP’nin ahlaki meşruiyetinin sözcüsü olmuştur. Ama ben de iman ederim ki, Ahmet Altan, sadece inandığını ve hissettiğini yazmıştır.

Bu coğrafyada, yazdıkları bu kadar geniş bir yelpazede takip edilen, cami minberinden, meyhane masasına, aşk mektubundan, siyasi savunmaya kadar cümleleri alıntılanan başka bir yazar yoktur. Bu kadar okunduğunuzda, dünyayı içtenlikle değiştirebileceğinize inanırsınız. Ahmet Altan, sadece doğasının  gereğini yapmıştır. Dünyayı gözle görülür şekilde değiştirmese bile, bireysel olarak dünyalarımıza değişik duygular, düşünceler katmıştır. Ben kendi adıma minnettarım.

Ama yine de tekrar edeyim. Beni asıl ilgilendiren şey, bu dünyada hala bireylerin, kendinde dünyayı değiştirebilecek bir güç görebilmesi, buna inanabilmesidir. Bakkalın markete, esnaf lokantasının burger kinge, kahvehanelerin cafe zincirlerine yenildiği bu çağda, bir kişi dünyayı değiştirebileceğine inanacak kadar kendisini önemsiyor. Galiba dünyamızın buna ihtiyacı var. En azından, birilerinin bize bu ilhamı vermesine ihtiyacımız var.

Ben Ahmet Altan’ın tarafındayım…