Sen de gel sevgili
Sümbülün yalın kaya gövdesi ara ara toprağı toplar koyaklarına işte ilkin orda yeşillenir çimen, Gever ovası ise her bahar önce üstündeki kar elbisesinden kurtulur, orda Berfinsiz bir bahar olmaz zaten. Şemdinli’de orman bitkisi devinirken, ağaçları gökyüzünün gözleri önünde patlar meyveye, Çel, hep erken düşer yatağa, doğumu erkendir. Cemre toprağa düşer düşmez bütün vadiler, tepeler, sırtlar hazırdır bahar halayına.
İşte o dem yüreğiniz Cilo dağı atmaktadır, Mérgezer yaylası denizi anımsatır.
Ve sizler Hecroké kadar diri ve delisiniz, ölümsüzlük hülyanız tutar sebepli.
Bahar rüyaların gerçeğe dönüştüğü mevsimdir Hakkâri’de. Yarına varmak için bir sebeptir. Yaşamak hevesi sarar her bir yerinizi. Kar silkinince gerisinde gebe bir toprağın resmi kalır, doğurdu/doğuracak gibi.
Zap’a her yerden akın olur, Gever suyu, Karasu, Cehennem vadisi suyu, Kırıkdağ kanalı, Dérişk suyu koşarak geliyor.
Sende gel sevgili.
Mevsimin en eksik rengi sen olmayasın. Yürüsün dağlara akışın ve tepelere açsın gelişin.
Çağla akan ırmaklar gibi. Bir sen salın birde akarsular. Kalbimin yataklarına çarpa çarpa ak. Akarsular da koylara çarpsın. Dolaşırken ben içimdeki çocukla el ele. Gel…
Rastlarsın bana çeyrek bir rotada, kurulmuş bir türkünün zarına dinlerken kendini. Güneş altta bir yerlerde tutuşturmuşken akşamı, göğün ve dağların üstünde kızıla dönmüşken bulut.
Takatsiz bir rüzgar yanarken o yangında.
Gel… Rastla bana.
İki gözümü yollarına diktiğim gün gibiyim hala. Saçlarını son rüzgarda gördüğüm gün gibi. Silkinmeliyim elbisemden, saçlarıma değen toz tanesinden yüreğime düşen hüzünden.
Mevsim başını kaldırır topraktan dışarı. Topraktan içeri bir ben: gel! Çek beni. Şehrin duasına kalmayalım.
Göğe kül serpilmesin ve kurşuniye boyanmasın bırak, doğa doğurunca sancısı bize değmesin.
Sende gel sevgili,
Bahar nasıl geliyorsa öyle, Saçların serpilmiş olsun yüzüne ve değmiş olsun uçları göğsünün en ulaşılmaz koyuna. Saçların günahların en masumsu olanını işlemiş olsun.
Nasıl olsa baharın günah yazılmaz.
Yazılacaksa bir günah oda tanrıdan bana yadigar olsun.
Sende gel sevgili bak baharda geliyor. Kokusunu ilk ben duymadım, kuşlara sor. Toprakta tepişen oğlağa ve kişneyen kısrağa. Zaman aşk zamanı, dem sarhoş, Kahverengi gözlerini ser bu rüyaya.
Diyeyim ki; kuşlara, börtü-böceğe, kırlangıca, leyleğe, turnaya, ceylana, marala, dağlara, tepelere diyeyim ki! bahar gelmiş, baharla beraber meylim.
Söylerken rüzgar Kürdili Hicazkar, akarken Zap elektro bağlama hesabı diyeyim ki; yarda gelmiş.
üstadım siz de olmazsnız kim bunları dile getirecek...
Yanıtla (0) (0)sevgili gelecek, kalbinin kapısını yeterki açık tut.
Yanıtla (0) (0)İrfan bey yanlış anlamayın ama yazılarınız hep aynı tarz ve yağmur gibi daha biri okunmadan diğeri ekrana düşüyor siz bu kadar çok kelimeyi nasıl buluyorsunuz anlayamıyorum valla insan biraz ara verir özlenir öyle yazar hem siz doğayı bu kadar betimleyeceğinize niçin güncel olaylara ilişkin değerlendirme yapmıyorsuNUZ ki veya esnaf odası başkanı olarak esnaflarımızın varolan sorunlarını çözmek için ilgili merciler önünde girişimde bulunmuyorsunuz esnaf kan ağlıyor insanlar aç siz kalkmış doğayı zapı sümbülü falan anlatıyorsunuz bunlarla karın doymaz size önerim esnafların dağ gibi sorunlarına eğilmenizdir mesela işe kepenk kapatmanın önlenmesi için partinin üst düzey yönetimi ile diyaloğa geçerek başlayabilirsiniz bu yazılarınızdan daha iyi
Yanıtla (0) (0)YA SEN BI HARIKASIN
Yanıtla (0) (0)Yorum yazamıyorum Sayın SARI ! gerçi okuyucular size haksızlık etmiyor değiller ama bende aşk fazla dile dolanmamalı azıcık özel olmalı diyenlerdenim :) aşk yaşanır.Kelimelere fazla döküldüğünde sihiri kaçar ve biter.Siz yine de yazın boşverin. Hepimiz anlamak isteyeceğimiz gibi anlıyoruz Aşkı. Önemli olan tek taraflı yaşanmamalı ve AŞKın içine azıcık da sevgi katmalı.Kaleminize yüreğinize sağlık derken AŞK ı sevgi gözü ile de görelim ve okuyucu dostlar görüp yazanı da azıcık empati ile eleştirelim.Saygılar...
Yanıtla (0) (0)O güzel yüreğine sağlık,çok güzel olmuş (Reber)
Yanıtla (0) (0)yazılarınız aynı tarzdaymış ,oldu,her yazı da bir tarz deneyin irfan bey..aşk dile düşermiş onun için yazmamalıymış. şairleri asmalı irfan bey... siz esnafsınız başkansınız sorunlar dağ gibiymiş... dünyayı sen mi kurtaracan irfan bey? dünya yetmiyor bee çekip gidelim mi irfan bey?
Yanıtla (0) (0)bir ses bir ışık bir güzelliktir kulaklardaki etkisi dinlerken izlerken gecenin ayışığında sevmeyi sevilmeyi hatırlatan bir rengin izlerini öğretiyor ne zaman sever insan sevdimi sevdiğini anlamlaştırdığı bir imge bir kıvılcım buldumu ceylanın bakışında gözlerinde süzülen renginde anlam barındıran ve çehresinde yaşayan bir civandır ceylanın sevgilisi sevdiği böyle bir havada bu ruh haliyle yaşıyor yaşatan güzellik anlam kazanan hayat ve hayatın bize öğrettiği yaşama arzusu ve izler gizli bir kıvılcımın kalplerde son bulan bir iziydi. nasıl bir bakıştı bu gözlerde süzülen akıyordu durmadan soluksuz bir hiçliğin enrjisiyle masumane ve temiz nerde son bulacak ya da her son bir başlangıç mı olacaktı bilinmez ama bildiğimiz bilmek için didndğmz
Yanıtla (0) (0)GÜNEŞ de bir hayaldi zaten..!.. DAĞLAR GÜZELİ şehirlere adapte oldu..!.. RENKLİ ışıkların altında SER-HOŞ ..!.. Bir keresinde ben ona söyledim ya..!.. Geldiğin yere köyüne dağlarına dön diye... Bana ne dese beğenirsiniz..!.. * Ben artık renkli dünyaların sevgilisiyim* ...
Yanıtla (0) (0)Hiç yokken sevda faslına
Yanıtla (0) (0)Erer insan merak etme
Tüm varını aşk yoluna
Serer insan merak etme
Sarmaz kendi yarasını
Alır yaranın hasını
Gün gelir de Leyla’sını
Sorar insan merak etme
Acımadan gözyaşına
Takılır sevda peşine
Yine bin bela başına
Sarar insan merak etme
Esirgemez hiç sözünü
Kimseler çekmez nazını
Yalnızlıktan dost izini
Arar insan merak etme
Her şey belliyken sağlıkta
Gezerler bin bir kılıkta
Gerçekleri yaşlılıkta
Görür insan merak etme
Kulaklarımda bir ses olmanı isterdim;
Yanıtla (0) (0)Bir haykırış bir yalvarış...
''Yanımdayım'' diye seslenmeni isterdim...
Bir el olmanı isterdim,
Her düştüğümde tutacak...
Sonra bir çift kol...seninmişim gibi sarmanı...
En dibe çöküşümde çıkıp gelmeni isterdim
Zifirimi aydınlatan;umut ışığım olmanı isterdim hayatıma...
Gelseydin ve yaslasaydın başını göğsüme,
Geçerdi yüreğimin korkusu geçerdi içimin acısı biliyordum.
Gözlerindeki yaşlar kurumazdı biliyorum
Onlar hep yanaklarını ıslatır,
Gözlerinden süzülüp kalbime akardı...
Ama o bile yetmiyordu aramızdaki yolları açmaya,
O bile yetmiyordu seni bana getirmeye..
Bütün dallar kesik,yalnızlık sensizlik buz gibi...
Soğuk, üşüyorum...yüreğin donmuş sanki gözlerimde
Ateşler içinde be
Bakın Serkan bey siz herhalde İrfan beyin diğer yazılarını takip etmediniz hangi yazısına bakarsanız konu aynı tarz aynı anlatım aynı tema aynı olay aynı herşey aynı sadece Aziz Şehidemiz CEYLAN için yazdığı yazı farklı bir konu içeriyordu o yazısı son derece duygusal güncel ve etkileyici idi işte biz kendisinden o tür yazılar beklerken kendisi hep doğayı aşkı ve hepimizin malumu olan yöremizdeki coğrafi güzellikleri anlatıyor bunun kime ne faydası olacak insanlar zapı sümbülü gever ovasını zaten bilmiyorlar mı ayrıca kendisi esnaf odası başkanı iken çok tabii ki esnafların sorunlarını da dile getirmeli onları da yazmalı bunun dünyayı kurtrma ile ne alakası var yoksa sabaha kadar aşkı anlatması senin de bunu destelemen çok ta kaale alınmaz
Yanıtla (0) (0)Sen de gel sevgili, Hakkari Cumhuriyeti, Meçhul bir öykü, Adar, Newroz ve Hejdeyar, Toprak ölüm kokar keko!, Kelimede ve şiirde Kadın, Jana, ay zamanı kanıyordu, Hatice Tekel işçisiydi, Asmin, “Sevgililer” şubat sinemasında, Çocuklarımız var ne güzel, Bakire kar demleri, paşanın sabrı taştı, kahraman katil, kin kurusu ve daha sürüp giden eski yazılara baktım. okudum. "yüksekovalı" adlı yorumcunun yazara önyargılı davrandığının resmi çıktı. neredeyse her yazı o tarihin güncelliğine denk geliyor. ve konular farklı. tarz diyorsanız her yazarın bir tarzı var. yazar olmak ta böyle bir şey.
Yanıtla (0) (0)2005 te yaşanan hakkari depremini hatırlayıverdim birden. depreme hazırlıksız yakalanan, ciddi bir hazırlığı bulunmayan devlet organizasyonunu protesto eden hakkarili hemşehrilerimiz'biji serok apo' sloganları atıyordu. oysa yapmaları gerek son şey buydu.orda çadırları olmadığı için bir araya gelmişlerdi.valiyi,kızılay başkanını vs istifaya davet edebilirlerdi.ya da çadır diye bağırabilirlerdi.ama siyasi içerikli sloganları tercih ederek ziyadesiyle politize edilmiş bir toplum olduğumuzu ortaya koyduk.politize kimliğimiz yüzünden, bir dernek başkanının baharı karşılamasına, şiirlerine bile tahammül edemiyoruz.hep siyaset ve çözüm bekliyoruz kendisinden.ama helal olsun irfan agbime çadır demesi gereken yerde çadır diyebiliyo
Yanıtla (0) (0)