İrfan Sarı

İrfan Sarı

Sen de gel sevgili

Sen de gel sevgili

Sümbülün yalın kaya gövdesi ara ara toprağı toplar koyaklarına işte ilkin orda yeşillenir çimen, Gever ovası ise her bahar önce üstündeki kar elbisesinden kurtulur, orda Berfinsiz bir bahar olmaz zaten. Şemdinli’de orman bitkisi devinirken, ağaçları gökyüzünün gözleri önünde patlar meyveye, Çel, hep erken düşer yatağa, doğumu erkendir. Cemre toprağa düşer düşmez bütün vadiler, tepeler, sırtlar hazırdır bahar halayına.

İşte o dem yüreğiniz Cilo dağı atmaktadır, Mérgezer yaylası denizi anımsatır.

Ve sizler Hecroké kadar diri ve delisiniz, ölümsüzlük hülyanız tutar sebepli.

Bahar rüyaların gerçeğe dönüştüğü mevsimdir Hakkâri’de. Yarına varmak için bir sebeptir. Yaşamak hevesi sarar her bir yerinizi. Kar silkinince gerisinde gebe bir toprağın resmi kalır, doğurdu/doğuracak gibi.

Zap’a her yerden akın olur, Gever suyu, Karasu, Cehennem vadisi suyu, Kırıkdağ kanalı, Dérişk suyu koşarak geliyor.

Sende gel sevgili.

Mevsimin en eksik rengi sen olmayasın. Yürüsün dağlara akışın ve tepelere açsın gelişin.

Çağla akan ırmaklar gibi. Bir sen salın birde akarsular. Kalbimin yataklarına çarpa çarpa ak. Akarsular da koylara çarpsın. Dolaşırken ben içimdeki çocukla el ele. Gel…

Rastlarsın bana çeyrek bir rotada, kurulmuş bir türkünün zarına dinlerken kendini. Güneş altta bir yerlerde tutuşturmuşken akşamı, göğün ve dağların üstünde kızıla dönmüşken bulut.

Takatsiz bir rüzgar yanarken o yangında.

Gel… Rastla bana.

İki gözümü yollarına diktiğim gün gibiyim hala. Saçlarını son rüzgarda gördüğüm gün gibi. Silkinmeliyim elbisemden, saçlarıma değen toz tanesinden yüreğime düşen hüzünden.

Mevsim başını kaldırır topraktan dışarı. Topraktan içeri bir ben: gel! Çek beni. Şehrin duasına kalmayalım.

Göğe kül serpilmesin ve kurşuniye boyanmasın bırak, doğa doğurunca sancısı bize değmesin.

Sende gel sevgili,

Bahar nasıl geliyorsa öyle, Saçların serpilmiş olsun yüzüne ve değmiş olsun uçları göğsünün en ulaşılmaz koyuna. Saçların günahların en masumsu olanını işlemiş olsun.

Nasıl olsa baharın günah yazılmaz.

Yazılacaksa bir günah oda tanrıdan bana yadigar olsun.

Sende gel sevgili bak baharda geliyor. Kokusunu ilk ben duymadım, kuşlara sor. Toprakta tepişen oğlağa ve kişneyen kısrağa. Zaman aşk zamanı, dem sarhoş, Kahverengi gözlerini ser bu rüyaya.
 
Diyeyim ki; kuşlara, börtü-böceğe, kırlangıca, leyleğe, turnaya, ceylana, marala, dağlara, tepelere diyeyim ki! bahar gelmiş, baharla beraber meylim.
 
Söylerken rüzgar Kürdili Hicazkar, akarken Zap elektro bağlama hesabı diyeyim ki; yarda gelmiş.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
14 Yorum
  • behçet / 29 Mart 2010 Pazartesi 13:07

    üstadım siz de olmazsnız kim bunları dile getirecek...

    Yanıtla (0) (0)
  • mezopotamyalı / 29 Mart 2010 Pazartesi 13:19

    sevgili gelecek, kalbinin kapısını yeterki açık tut.

    Yanıtla (0) (0)
  • Yüksekovalı / 29 Mart 2010 Pazartesi 13:23

    İrfan bey yanlış anlamayın ama yazılarınız hep aynı tarz ve yağmur gibi daha biri okunmadan diğeri ekrana düşüyor siz bu kadar çok kelimeyi nasıl buluyorsunuz anlayamıyorum valla insan biraz ara verir özlenir öyle yazar hem siz doğayı bu kadar betimleyeceğinize niçin güncel olaylara ilişkin değerlendirme yapmıyorsuNUZ ki veya esnaf odası başkanı olarak esnaflarımızın varolan sorunlarını çözmek için ilgili merciler önünde girişimde bulunmuyorsunuz esnaf kan ağlıyor insanlar aç siz kalkmış doğayı zapı sümbülü falan anlatıyorsunuz bunlarla karın doymaz size önerim esnafların dağ gibi sorunlarına eğilmenizdir mesela işe kepenk kapatmanın önlenmesi için partinin üst düzey yönetimi ile diyaloğa geçerek başlayabilirsiniz bu yazılarınızdan daha iyi

    Yanıtla (0) (0)
  • serhat yuksekova / 29 Mart 2010 Pazartesi 13:35

    YA SEN BI HARIKASIN

    Yanıtla (0) (0)
  • kırÇİÇEĞİ / 29 Mart 2010 Pazartesi 15:34

    Yorum yazamıyorum Sayın SARI ! gerçi okuyucular size haksızlık etmiyor değiller ama bende aşk fazla dile dolanmamalı azıcık özel olmalı diyenlerdenim :) aşk yaşanır.Kelimelere fazla döküldüğünde sihiri kaçar ve biter.Siz yine de yazın boşverin. Hepimiz anlamak isteyeceğimiz gibi anlıyoruz Aşkı. Önemli olan tek taraflı yaşanmamalı ve AŞKın içine azıcık da sevgi katmalı.Kaleminize yüreğinize sağlık derken AŞK ı sevgi gözü ile de görelim ve okuyucu dostlar görüp yazanı da azıcık empati ile eleştirelim.Saygılar...

    Yanıtla (0) (0)
  • Camer / 30 Mart 2010 Salı 21:10

    O güzel yüreğine sağlık,çok güzel olmuş (Reber)

    Yanıtla (0) (0)
  • serkan.. / 30 Mart 2010 Salı 22:28

    yazılarınız aynı tarzdaymış ,oldu,her yazı da bir tarz deneyin irfan bey..aşk dile düşermiş onun için yazmamalıymış. şairleri asmalı irfan bey... siz esnafsınız başkansınız sorunlar dağ gibiymiş... dünyayı sen mi kurtaracan irfan bey? dünya yetmiyor bee çekip gidelim mi irfan bey?

    Yanıtla (0) (0)
  • civan eti / 31 Mart 2010 Çarşamba 12:52

    bir ses bir ışık bir güzelliktir kulaklardaki etkisi dinlerken izlerken gecenin ayışığında sevmeyi sevilmeyi hatırlatan bir rengin izlerini öğretiyor ne zaman sever insan sevdimi sevdiğini anlamlaştırdığı bir imge bir kıvılcım buldumu ceylanın bakışında gözlerinde süzülen renginde anlam barındıran ve çehresinde yaşayan bir civandır ceylanın sevgilisi sevdiği böyle bir havada bu ruh haliyle yaşıyor yaşatan güzellik anlam kazanan hayat ve hayatın bize öğrettiği yaşama arzusu ve izler gizli bir kıvılcımın kalplerde son bulan bir iziydi. nasıl bir bakıştı bu gözlerde süzülen akıyordu durmadan soluksuz bir hiçliğin enrjisiyle masumane ve temiz nerde son bulacak ya da her son bir başlangıç mı olacaktı bilinmez ama bildiğimiz bilmek için didndğmz

    Yanıtla (0) (0)
  • İhsan KALENDER / 31 Mart 2010 Çarşamba 13:28

    GÜNEŞ de bir hayaldi zaten..!.. DAĞLAR GÜZELİ şehirlere adapte oldu..!.. RENKLİ ışıkların altında SER-HOŞ ..!.. Bir keresinde ben ona söyledim ya..!.. Geldiğin yere köyüne dağlarına dön diye... Bana ne dese beğenirsiniz..!.. * Ben artık renkli dünyaların sevgilisiyim* ...

    Yanıtla (0) (0)
  • HoqiR BaRTıN / 31 Mart 2010 Çarşamba 18:03

    Hiç yokken sevda faslına
    Erer insan merak etme
    Tüm varını aşk yoluna
    Serer insan merak etme

    Sarmaz kendi yarasını
    Alır yaranın hasını
    Gün gelir de Leyla’sını
    Sorar insan merak etme

    Acımadan gözyaşına
    Takılır sevda peşine
    Yine bin bela başına
    Sarar insan merak etme

    Esirgemez hiç sözünü
    Kimseler çekmez nazını
    Yalnızlıktan dost izini
    Arar insan merak etme

    Her şey belliyken sağlıkta
    Gezerler bin bir kılıkta
    Gerçekleri yaşlılıkta
    Görür insan merak etme

    Yanıtla (0) (0)
  • nazmi özdemir / 31 Mart 2010 Çarşamba 22:15

    Kulaklarımda bir ses olmanı isterdim;
    Bir haykırış bir yalvarış...
    ''Yanımdayım'' diye seslenmeni isterdim...
    Bir el olmanı isterdim,
    Her düştüğümde tutacak...

    Sonra bir çift kol...seninmişim gibi sarmanı...
    En dibe çöküşümde çıkıp gelmeni isterdim
    Zifirimi aydınlatan;umut ışığım olmanı isterdim hayatıma...
    Gelseydin ve yaslasaydın başını göğsüme,
    Geçerdi yüreğimin korkusu geçerdi içimin acısı biliyordum.
    Gözlerindeki yaşlar kurumazdı biliyorum
    Onlar hep yanaklarını ıslatır,
    Gözlerinden süzülüp kalbime akardı...

    Ama o bile yetmiyordu aramızdaki yolları açmaya,
    O bile yetmiyordu seni bana getirmeye..
    Bütün dallar kesik,yalnızlık sensizlik buz gibi...
    Soğuk, üşüyorum...yüreğin donmuş sanki gözlerimde
    Ateşler içinde be

    Yanıtla (0) (0)
  • Yüksekovalı / 01 Nisan 2010 Perşembe 11:13

    Bakın Serkan bey siz herhalde İrfan beyin diğer yazılarını takip etmediniz hangi yazısına bakarsanız konu aynı tarz aynı anlatım aynı tema aynı olay aynı herşey aynı sadece Aziz Şehidemiz CEYLAN için yazdığı yazı farklı bir konu içeriyordu o yazısı son derece duygusal güncel ve etkileyici idi işte biz kendisinden o tür yazılar beklerken kendisi hep doğayı aşkı ve hepimizin malumu olan yöremizdeki coğrafi güzellikleri anlatıyor bunun kime ne faydası olacak insanlar zapı sümbülü gever ovasını zaten bilmiyorlar mı ayrıca kendisi esnaf odası başkanı iken çok tabii ki esnafların sorunlarını da dile getirmeli onları da yazmalı bunun dünyayı kurtrma ile ne alakası var yoksa sabaha kadar aşkı anlatması senin de bunu destelemen çok ta kaale alınmaz

    Yanıtla (0) (0)
  • özyüksekovalı / 01 Nisan 2010 Perşembe 13:36

    Sen de gel sevgili, Hakkari Cumhuriyeti, Meçhul bir öykü, Adar, Newroz ve Hejdeyar, Toprak ölüm kokar keko!, Kelimede ve şiirde Kadın, Jana, ay zamanı kanıyordu, Hatice Tekel işçisiydi, Asmin, “Sevgililer” şubat sinemasında, Çocuklarımız var ne güzel, Bakire kar demleri, paşanın sabrı taştı, kahraman katil, kin kurusu ve daha sürüp giden eski yazılara baktım. okudum. "yüksekovalı" adlı yorumcunun yazara önyargılı davrandığının resmi çıktı. neredeyse her yazı o tarihin güncelliğine denk geliyor. ve konular farklı. tarz diyorsanız her yazarın bir tarzı var. yazar olmak ta böyle bir şey.

    Yanıtla (0) (0)
  • serkan.. / 01 Nisan 2010 Perşembe 14:53

    2005 te yaşanan hakkari depremini hatırlayıverdim birden. depreme hazırlıksız yakalanan, ciddi bir hazırlığı bulunmayan devlet organizasyonunu protesto eden hakkarili hemşehrilerimiz'biji serok apo' sloganları atıyordu. oysa yapmaları gerek son şey buydu.orda çadırları olmadığı için bir araya gelmişlerdi.valiyi,kızılay başkanını vs istifaya davet edebilirlerdi.ya da çadır diye bağırabilirlerdi.ama siyasi içerikli sloganları tercih ederek ziyadesiyle politize edilmiş bir toplum olduğumuzu ortaya koyduk.politize kimliğimiz yüzünden, bir dernek başkanının baharı karşılamasına, şiirlerine bile tahammül edemiyoruz.hep siyaset ve çözüm bekliyoruz kendisinden.ama helal olsun irfan agbime çadır demesi gereken yerde çadır diyebiliyo

    Yanıtla (0) (0)
İrfan Sarı Arşivi