İrfan Sarı

İrfan Sarı

Darağaçsız asılmak

Darağaçsız asılmak

Cumhuriyetin ilanıyla birlikte dağların arasındaki yalnızlığından başka bir şeyi tanımayan insanımızın önündeki çarpık engel silsilesi ayrıca bir yalnızlaştırmıştır onu.

Tarihin penceresinden bakıldığında bu dağlara açan her çiçeğin rengine hayran kalmamak mümkün değildir. Tabiat ana rahminin direnişini her mevsim sonsuz bir berraklıkla sunar yeryüzüne.

Ancak o pencerede Kürdün yaşama karşı verdiği mücadelenin ne kadar zor ve çekilmez olduğunu da görmek mümkündür. Zorlu yaşam mücadelesine inkâr edilmişliği, yok sayılmışlığı da ilave edilince içinden çıkılmaz bir haldir tek başına…

Bu sebeptendir ki; yaz-bahar ayları gelince, rüzgârın kollarında bir o yana bir bu yana sallanan yeşil örtünün bu yaşama ağıt yaktığını sanırsınız adeta…

Ve mevsim kar beyaz reçme çekince dağların eteğine bir başka ağır olur yaşamak. Gökyüzüne kadar beyaz olan dünya barışı andırır olsa da o esasen dağların sabrı kadar sabrı olan Kürdü bir kez daha sınar.

Depremlerde, taşkınlarda, sellerde, çığlarda doğayla verdiği savaş bir yana kendine saldıran diğer etkenleri bertaraf edebilmek için çok çaba vermişse de kaç nesil toprağı göğüslemiştir biliriz.

Ev ile tarla, tarla ile gelir arasındaki bağı güç kazanmaya başlar başlamaz onu sömüren ağa ve takva sahneye çıkar.

Kimliğine sahip çıkma noktasında en çok bu iki etkeni görmek mümkündür. Bu iki etkeninde beslendiği uzantının sistemin içindeki derin ilişkiler olduğunu kestirmek zor değil.

Ağanın, şeyhin ve derin düzenin çarmıhında gerildikçe gerilen insanımızın kurtuluşu yine kendi inancının öz güveninin oluşmasıyla sağlanabilecektir.

Sıkıyönetimin yine olağan üstü halin bu gün güvenlik bölgesi marifetine dönüşümünde Kürtler vardı söyleyebiliriz bunun için kâhin olmaya gerek yok.

Onlarca yıldır bölgede devam eden savaşın bir türlü bitirilememiş olması buna paralel eğitimin, sağlığın, ulaşımın, iletişimin kaplumbağa hızıyla gelişi bölge insanını psikolojisinden etmiştir demekte doğrular arasındaki yerini alır.

Özellikle bu çarpık yaşam arenasında kadın ve gençlik en çok zarar gören gerçeklikteki yerindedir.

Bir dönem Batman ve Diyarbakır da kendini sunan ölümler dizisi adı geçen yerleri adeta ölüm bölgesi haline sokmuştu.

Şimdi aynı sahnenin Hakkâri de ortaya çıkmış oluşunu gözlemliyoruz.

Daha korkutucu boyutlara dönüşmemesi için sosyal yaşamdan iyice koparılmış ve korkular panelinde geleceği belli olmayan bir yere sürüklenişi yaşanılır hale sokmak için iktidarın projelerini gerçekçi bir mantıkla ortaya sokması gerekmektedir.

Bölgede şu sıralar ciddi boyutta artan takvanın elini çabuk tuttuğu gözden kaçmamaktadır. Artık en ve tek sosyal paylaşım olan düğünlerde haremlik ve selamlıkların oluşturulması da pek moda olmaya başladı. Bunun yanı sıra türbanın sokakta ayak uzatması oldukça hesaplıdır.

Kadına ve gençliğe yönelik projelerin içinde artık sadece dört duvar arasına kapatılmak var.

Bu olumsuzlukların bütününün sonucu artık tandır evlerinin kararmış dam direklerinde kendi ipini çeken insanların ve bu insanların ardında bıraktığı muammanın üstüne gidilmesinin zamanı geldi.

Kendi yaşamına son veren bu insanların cesetleri sessiz sessiz kıyıya vuruyor.
Unutmamalıyız ki her yiten yaşam kerpetenle etimizden bir parça çekilmesi anlamına gelmelidir o acıyı biz his etmeliyiz ki anlayabilelim.

Ve düşünelim zaten bizlerden biri olan bu insanlar yarın eşimiz ve çocuğumuz olarak karşımıza çıkabilir, bu anlamda da bana ne? Deme şansımız olmamalı.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
15 Yorum
  • turkuaz / 08 Aralık 2007 Cumartesi 19:16

    bunun kürtlerle ne alakası var anlamadım.cahil anne .baba.komşu baskısı bilgisiz din adamı lafları çocuklarımızı bunalıma götürüyor.Eğer cocuklarınla oturup konuşmaz dertlerini dinlemezsen elalemin lafını dinlersen olacağı bu.SİNOP.KASTAMONU ÇORUM.ADIYAMAN.MARDİN.İSTANBUL,EDİRNE ANTALYA HATAY buralarda 26 yıl görev yaptım cahillik aynı oluyor buralarda da şu anda TRABZON dayım burada da ilkel din kisvesi ve cahi,l aile baskısı var gençlerimiz bunalımda onlar bizim gençlerimiz onlar bizim geleceğimiz.teşekkürler

    Yanıtla (0) (0)
  • m. salih / 08 Aralık 2007 Cumartesi 20:51

    kürtlerin çektiği çileyi çok güzel dile getirmişsin bu çeleye bende ortağım.

    Yanıtla (0) (0)
  • _fatih_ / 08 Aralık 2007 Cumartesi 23:16

    Diline yüreğine sağlık başkanım çok güzel bir noktaya değinmişsin. Ve bu sorun hepimizindir hiç kimse bu sorundan ayrı yaşayamaz yaşamamalı...
    Sistem her ne kadar baskıcı olsa da yine de buna karşılık bir genç olarak, gençliğin sürüklendiği bunalımı yok etmeliyiz. teşekkürler Başkan...

    Yanıtla (0) (0)
  • kuzgun / 09 Aralık 2007 Pazar 10:06

    valla yazının başlığından başka bi yerini okumadım....merak ettim yorumlarına baktım....aman allahım direk KÜRD-İ sorunlar ön plana alınmış (yaşasın halkların kardeşliği) ya kardeşim ne alakası var bunların...abi eline sağlık TURKUAZ abi... bu sorunları iç anadoludaki insanlar yaşamıyor dimi....avrupa ülkelerindeki insanların tamamı sosyaliteleri on numara dimi ALLAH aşkına yapmayın ya bi konuya bu kadarmı olumsuz yönleri ile bakılır ya...böyle oluncada insanın yazıyı okumadan negatifeleşmesi normal....size kolay gelsin kardeşlerim...

    Yanıtla (0) (0)
  • ahmet akdoğan / 09 Aralık 2007 Pazar 12:02

    takva sahibi ne kendisi nede başkasi ölduramaz çünkü katil olur.

    Yanıtla (0) (0)
  • lavık serhat / 09 Aralık 2007 Pazar 14:50

    her zaman olduğu gibi yine mharikasın irfan abi.gençliğin başbaşa oldu sistem oyununu çok güzel kaleme almışsın tebrik ediyorum.ama inanıyorum gever gençliği bu oyuna gelmeyecektir.başarılar.

    Yanıtla (0) (0)
  • öğrtmn / 09 Aralık 2007 Pazar 15:01

    Bizim insanımız kendisine o kdar yabancılaştırılmışki yorumları okuyunca gülüyüm mi ağalayam mı bilemiyorum.Sanki sistemin pençeleri sadece bir yere odaklanıyomuşki yorumlarımızında ana temasını sadece bir konu oluşturmalı.Oysaki yaratılmak istenen bir düzen söz konusu olduğunda bütün damar yollarımız kurutulmaya başlar.Düğünlerde gösterir eğitim sisteminde gösterir hatta sohbetlerimiz bile o tarafa doğru yürür.Tabi incelemeyip sadec yaşayan insanlar olduğumuz için günü gelir kafalarımıza vurduklarında anlşarız.Herneysebazen susmak en güzel cevap oluyor herkese.

    Yanıtla (0) (0)
  • kemalmercan / 09 Aralık 2007 Pazar 16:40

    Ben de daha dün yeğenlerime,çocuklarıma Yüksekova daki düğünlerin vidolarını,resimleri gosterip erkek vekadınların birliklte,kendi kültürlerine uygun o güzelim giyisilerinin içinde halay duruşlarını gösteriyordum.Desene dostum oralarıda bizim buıralara dondürmeye başladılar.

    Yanıtla (0) (0)
  • Zagros / 09 Aralık 2007 Pazar 17:34

    darağaçsız asılmak başlığını görünce çok şaşırdım...yani intihar ile ilgili bir yazı yazılmış olmasına...ve çok yerinde buldum bu yazıyı...irfan abi herzaman ki gibi çok iyi bir konuya değinmiş ki sosyolojik analizi cok iyi...evet hergün asılıyoruz..hergün darağacsız öldürüyoruz kendimizi..hatta öldürülüyoruz...insan dili kültürü kendisi demektir...ve bunları iyi bilmiyor ve yaşamıyorsak öldüryoruz kendimizi...teşekkürler...

    Yanıtla (0) (0)
  • aylin inanır / 09 Aralık 2007 Pazar 18:03

    genemi... evt genemi din hegemonyası ve feodalite hegemonyasından bahs ediyorsunuz...size göre bütün olumluzlukların kaynağı bunlar...bunların kürt halkına olumsuz etkisinin olduğu doğrudur ama sizin bahs ettiğiniz kadar değil...sizin din ve ağalarla ciddi anlamda sorununuz var ve bunu genelliyorsunuz...diyelim ki haklısınız sizin çözüm olarak yada bunalara alternatif olarak sunduğunuz bir şey varmı , durun ben söyelyeyim, var ve koskoca bir HİÇ... hatta hiç bile değil, yerine koymak istedikleriniz kürt ve kürdüstanı içten içe yok eden insani ve ahlaki olanı, insandan alan ve insanı bir hiç yapan değerler manzumesi, pardon değersizlikler manzumesi...vesselam...

    Yanıtla (0) (0)
  • OKTAY ÜNSAL / 09 Aralık 2007 Pazar 18:42

    “kaç neslin toprağı göğüslediği yerde, dağların arkasındaki yalnızlığın” DİZ BOYUNU GEÇTİĞİ ‘HAKKARİDE’Kİ İNTİHARLAR…HİÇ BİR ULUSAL MEDYA KANALININ SON 1-2 AYDA HAKKARİDE ARTAN İNTİHAR VAKALARINA AYIRACAK ZAMANI YOK; ONLARA GÖRE HERGÜN HAKKARİDE YENİ BİR SAVAŞ BAŞLIYOR. ÇÜNKÜ ASPARAGAS HABERLER, HAKKARİDE YAŞANAN İNTİHAR OLAYLARINI ASIL, GERÇEK HABER OLARAK DUYURULMASINDAN DAHA KOLAY PAZARLANABİLİYOR. VE BİRDEN FAZLA HAYATIN ‘İNTİHARLA’ SON BULDUĞU SONUÇLAR İSE, GERÇEK VE DUYURULMASI GEREKEN HABER DEĞERİ TAŞIMIYOR.
    ÖYLE VEYA BÖYLE HAYATINA SON VEREREK, ÇÖZÜMÜ İNTİHARDA, ÖLÜMDE GÖREN BİREYLERİMİZİN, “NEDEN İNTİHARI SEÇTİ?” SORUSUNU DÜŞÜNMEDİKÇE, SORUYA CEVAP ÜRETMEDİKÇE, YENİ İNTİHARLAR BU MUAMMAYI ARTTIRACAKTIR. VİCDANIMIZ BİZİ BU KONUDA RAHAT BIRAKMAMALIDIR.
    GELİN BU SORUYA HEPBERABER Bİ KAFA YORALIM. “bizlerden biri olan bu insanların, yarın eşimiz ve çocuğumuz olarak karşımıza çıkabilir” GERÇEĞİNİ RAFA KALDIRMAYALIM, ‘DAHA SONRA, BELKİ…’ YE ERTELEMEYELİM.
    “darağaçsız asılan” “kadınlarımızı, gençlerimizi içine hapsedildikleri dört duvardan kurtaralım.”
    ‘HAKKARİDE SAVAŞ’, ‘HAKKARİDE TERÖR’ TARZI ÇIKAN ASPARAGAS HABERLERİ KAMUOYUNA, BİZE LAYIK GÖREN ZİHNİYETİN, SORUNLARININ ÇÖZÜMÜNÜ İNTİHARDA, ÖLÜMDE GÖREN BİREYLERİMİZİN ÇIĞLIĞINI DUYMAMASI GİBİ TAVIRLARI BİZİ YILDIRMASIN.
    GELİN ELELE VERELİM. İNTİHARI BESLEYEN SÜREÇLERİ, KOŞULLARI, DİNAMİKLERİ vs. HEPBERABER AZALTMAYA ÇALIŞALIM, YOK EDELİM. SORUNLARININ ÇÖZÜMÜNÜ İNTİHARDA, ÖLÜMDE GÖREN BİREYLERİMİZİ İÇİNE DÜŞTÜKLERİ DÖRT DUVARDAN KURTARALIM.
    HER NEKADAR DA YAŞAM, HERBİRİMİZE KARŞI AYNI HAKKANİYETİ SUNMASA DA, DOĞANIN YOK EDİLEMEZ KANUNU OLAN ÖLÜMÜ ERKENE ALMAYALIM. GELİN, SORUNLARIMIZIN ÇÖZÜMÜNÜ, BİRBİRİMİZE KOL-KANAT OLMAKTA, YAŞAMA DÖRT ELLE SARILMAKTA ARAYALIM. Oktay ÜNSAL

    Yanıtla (0) (0)
  • BİLGEHAN / 10 Aralık 2007 Pazartesi 14:23

    İlimizde olan intiharlara baktığımızda geneli 18 yaş üstü bayanların olması dikkat çekicidir.İntihar insanın kendisini cezalandırması değil, çaresizliğin bir dışa vurumudur. Yoğun hayal kırıklığı, bir işe başlamadan, bir tepki vermeden önce yeterince düşünememek şeklinde kendini gösteren olay.Artık öyle bir yabancılaştırıldık ki kendimizi, dinimizi, ana-babamızı bile tanımaz olan bir toplum olduk.
    Dinimiz, insanın kendi kendisini öldürmesini, başkasını öldürmesinden daha vahim ve daha büyük bir günah saymıştır
    .İntihar sebeplerine baktığımızda :
    • Acı (düzelemeyecek fiziksel bir acı)
    • Ruhsal gerilim (bir ölünün ardından yaşanan acı)
    • Suç (vicdan azabı ya da yargısal cezadan kaçmak)
    • Ruh hastalığı (depresyon, şizofreni, travma)
    • Madde kullanımı
    • Finansal kayıp (kumar bağımlılığı, işten kovulmak, batmak)
    SON İKİ NEDENE DİKKAT
    • Yaşama bağlayan bir neden olmaması veya yaşamı anlamsız bulmak.
    • Çözülemeyen seksüel konular (Karşılıksız aşk, aşk acısı, cinsel sorunlar)
    Son iki yılda özenti ve batı kültürünü bilinçsiz ve hızlı bir şekilde Hakkari de yaşandı.Özentini sonucu olarak; toplumumuzun batı hayranlığı ve yaşanan gizli ilişkiler sonucu bireylerin kendi yaşam tarzları olmayan hayatı anlamsız bulması etkili bir sonuç.Özellikle özenti sonucu yaşanan ilişki karşısında çaresiz kalan bayanın yaşamı anlamsız bulması.Dikkat çekici bir şey…Yaşanan intiharlarda 18 yaş üstü bayanların olamsı…

    Yanıtla (0) (0)
  • YoruM / 10 Aralık 2007 Pazartesi 14:57

    "zindan alacaklarını topluyor tepeden tırnağa
    borcum yok bozdurdum ömrümü
    gençliğim düştü payına
    tedariğini hazırla
    olur ya düşerim senden ayrı"

    Yanıtla (0) (0)
  • koç / 10 Aralık 2007 Pazartesi 17:17

    reber sosyalizmle ilgili olarak ileri sürülen bazı önermelere cevaplar da aramaktadır.Ona göre işçi sınıfı olmadan, sosyalizm olmaz.Gerçek sosyalizm, işçi ideolojisinin yani emekten yana, eşitlikçi ideolojinin kültürel hakimiyeti sağlayacağı devrimi gerçekleştirmek üzere, tıpkı Marx’ ın öngördüğü gibi, doğal olarak örgütlenmeleri ve üretim araçları üzerinde, doğrudan denetim kurmalarıyla mümkün olacaktı.Bu anlamda proleterya diktatoryası demek, nasıl ki burjuva düzeninde çeşitli fikirer olsa bile, çeşitli siyasi görüş ayrımları, çelişkiler olsa bile, düzen nihayetinde burjuva çıkarınca işlmektedir, işçi diktatoryası da bu anlamda bir diktatoryadır, yoksa totoliter bir parti iktidarı anlamında değil.
    İlhan, Marx’ ın sosyalizmi, kapitalizmle birlikte yaşayacak bir ideoloji olarak tasarlamadığını öne sürer.Marx, kapitalizmin çökme noktasında, işçilerin tam bir sınıf bilinciyle harekete geçip üretim araçlarına el koyması şeklinde gerçekleşeceğini ileri sürmektedir.
    Bu anlamda sosyalizm, öz-yönetimci, özgürlükçü ve insancıl olacaktır.Eğer böyle olmazsa, hiç olmayacaktır.

    Yanıtla (0) (0)
  • BİLGEHAN / 10 Aralık 2007 Pazartesi 17:38

    İlimizde olan intiharlara baktığımızda geneli 18 yaş üstü bayanların olması dikkat çekicidir.İntihar insanın kendisini cezalandırması değil, çaresizliğin bir dışa vurumudur. Yoğun hayal kırıklığı, bir işe başlamadan, bir tepki vermeden önce yeterince düşünememek şeklinde kendini gösteren olay.Artık öyle bir yabancılaştırıldık ki kendimizi, dinimizi, ana-babamızı bile tanımaz olan bir toplum olduk. Dinimiz, insanın kendi kendisini öldürmesini, başkasını öldürmesinden daha vahim ve daha büyük bir günah saymıştır .İntihar sebeplerine baktığımızda : • Acı (düzelemeyecek fiziksel bir acı) • Ruhsal gerilim (bir ölünün ardından yaşanan acı) • Suç (vicdan azabı ya da yargısal cezadan kaçmak) • Ruh hastalığı (depresyon, şizofreni, travma) • Madde kullanımı • Finansal kayıp (kumar bağımlılığı, işten kovulmak, batmak) SON İKİ NEDENE DİKKAT • Yaşama bağlayan bir neden olmaması veya yaşamı anlamsız bulmak. • Çözülemeyen seksüel konular (Karşılıksız aşk, aşk acısı, cinsel sorunlar) Son iki yılda özenti ve batı kültürünü bilinçsiz ve hızlı bir şekilde Hakkari de yaşandı.Özentini sonucu olarak; toplumumuzun batı hayranlığı ve yaşanan gizli ilişkiler sonucu bireylerin kendi yaşam tarzları olmayan hayatı anlamsız bulması etkili bir sonuç.Özellikle özenti sonucu yaşanan ilişki karşısında çaresiz kalan bayanın yaşamı anlamsız bulması.Dikkat çekici bir şey…Yaşanan intiharlarda 18 yaş üstü bayanların olamsı… ...

    Yanıtla (0) (0)
İrfan Sarı Arşivi