Bedri Çallı

Bedri Çallı

Birazcık siyaset

Birazcık siyaset

Öncelikle giriş olarak şunu belirtmek istiyorum. Kafa yapıma uygun ve olanaklarımın el vermemesi nedeniyle siyasete girme zemini bulamayan bir insan olarak, tepki olması amacıyla 1989 yılında 5 gün süren bir zaman diliminde siyaset yaptım. Bunun nedenleri ve sonuçlarını dileyen her kes ile tartışmaya hazırım.

Beni tanıyanlar bilir ki hiçbir zaman fiilen hiçbir siyasiyi veya partiyi desteklemedim. Ailem üzerinde hiçbir partiye yönlendirme gibi bir hükümranlığım olmadı. Oyumu ülkem, il’im, halkım ve çocuklarım için uygun gördüğüm partinin yada adayın lehine kullandım.

Ben bu yazımda şuna yada buna oy verin şeklinde bir telkinde bulunmayacağım. ancak kalan çok kısa, yani 6 günlük seçim arifesinde siyasi parti yöneticilerinin ve parti sempatizanlarının nasıl davranması gerektiğini kendimce telkinde bulunmak isterim. Çünkü kan, gözyaşı ve huzursuzluk bize hiçbir şey kazandırmayacaktır.

Ayrıca müsaade ederseniz, her vatandaşın fikrini açıkça ortaya koyduğu gibi, ben de bu yazımda bazı partilere oy vermenin hem ülkemiz ve hem de halkımız için çokta akıllıca olmayacağını söylemek istiyorum.

Güçlü olmak yada güçlü görünmek kimseye saldırma, vurma ve kırma hakkını vermez. Emin olun bu halk zorbayı, vurup kıranı hiçbir zaman tasvip etmemiştir. Tam aksine sizin saflarınızda yer alan insanlar böyle bir durumda saf değiştirecektir. Her kes gücünü doğru yerde, yani sandıkta göstermelidir. Bunun adı demokrasi ve demokratlıktır. Siz demokrasi ile saldırganlığı birlikte halka satamazsınız.

Örnek vermem gerekirse şayet, dün hala’mın oğlunun düğünü münasebetiyle Çukurca ilçesindeydim. Saat 16.00 sıralarında Cumhuriyet mahallesinden, Emir şaban mahallesine gelini almak üzere hareket ettik. İnsanlar toplu olarak yürüyerek gidiyordu. Ben ve önümde sayıları 30’u bulan araç hareket halindeydik.

Bir süre sonra konvoy durdu, epey bekledik ve daha sonra arabamı sağa çekerek park ettim ve yürüyerek kalabalığa yetiştim. Kalabalığa vardığımda her şey normaldi. Ancak insanlar kendi aralarında bir kavgadan söz ediyorlardı. Sordum ve aldığım cevap şöyleydi…

Bir siyasi parti adayları ilçeye miting için gelmiş ve konuşmalar yapıyordu. Düğünümüzden giden insanlarla bunlar arasında tartışma olmuş, çıkan kavgada birileri tartaklanmış ve bazı araçlar tahrip edilmişti. Her iki tarafta bulunan herkesin bunda belki fiili bir katkısı yoktu. Ancak bu huzursuzluğu yaratan her kimler ise, kendi partisine sadık değildir. Bir anlık heyecanını ve öfkesini bastıramayan bir insanın hareketinin hangi sonuçları yaratacağını hesap etmek gerek. Yine aldığım doyumlara göre bu saldırganlığın bir benzeri aynı gün Hakkari merkezde yaşanmıştı.

Gerek siyasi parti adayları ve gerekse yöneticilerinin samimi bir şekilde bu hareketlerin karşılarında olduklarını göstermelidir. Bu halkın huzurunu bozmaya hiç kimsenin hakkı olmadığı gibi, hiç kimsenin yararı da yoktur.

Bazı yazıların yorumlarında ve bazı parti çalışmalarında adaylar hakkında çok ağır ve hatta hakaret niteliğinde konuşmaların olması üzücüdür. Özellikle Milletvekili sayın Esat CANAN hakkında. Dün milli kahraman olarak görülen bazı adaylar hakkında bu gün aşağılayıcı lafların olması üzücüdür. Demokrasiyi savunan bir insanın başka bir insanın demokratik bir tercihi karşısında gösterdiği böyle bir tutumu çelişkiden ibarettir.

Demokrasiye olan inancımdan dolayı karşı olduğum, tasvip etmediğim yada desteklemediğim hiç kimse için aşağılayıcı bir söz kullanmam mümkün değildir. Onu eleştiririm, yanlışlarını söylerim, benim için olan eleştirilerini saygıyla karşılarım. Ama aşağılayıcı söz yada fiili bir saldırıda bulunmam mümkün değildir. Zaten her zaman demiyor muyuz “güçlü insanlar bilgisi ve kalemiyle, zayıf insanlar ise kaba kuvvetiyle ortaya çıkar.”

Aşırı ve zorba tepki karşılığı tersine tepkidir. Bunu her kes böyle bilmeli. Şu an ülkede siyaset yapan tüm partiler istisnasız, hatalı bir siyaset yürütmektedir. Ülkenin gelişen ülke seviyelerine nasıl çıkarılacağı, teknolojisiyle, eğitimiyle, ekonomisiyle, olası bir olumsuzluk karşısındaki caydırıcı gücüyle, turizmi, kültürü, işsizliğin önlenmesi, fakirliğin ortadan kaldırılması, hırsızlığın önlenmesi ve daha bir çok yönüyle nasıl gelişen ve güçlü bir ülke durumuna getirilmesi gerektiği üzerine parti programları ve çalışmalarının olmasını beklerdim.

Ama maalesef büyük küçük her parti anne ve baba evlatlarının canları üzerine siyaset yapmaktadır. Hemen hemen her partinin malzemesi yok olan canlar ve ipler olmuştur.

Kanunlarla kurulmuş yasal partilerden bu olumsuzluklar karşısında yararlanması yerine o partileri yasa dışı gösterme çabaları üzücü ve endişe vericidir. Sırf iktidara gelmek yada TBMM’sine girmek uğruna ülkeyi kargaşaya ve istikrarsızlığa sürüklemeye hiç kimsenin hakkı yoktur. Bu bir vebaldir.

Bu vebalin karşılığını çok kısa bir süre önce en çarpıcı şekilde ödeyen Erkan MUMCU’nun erimesi ve onu tuzağa düşürerek eriyen Mehmet AĞAR olmuştur.

Yıllarca Doğu, Güneydoğu ve Hakkari CHP’yi sırtında taşımıştır. Fakat hiçbir zaman bu parti ve lideri bu bölge hakkında samimi olmamıştır. 70 yaşına kadar Hakkari için hiçbir şey yapmayan bir insanın çıkıp Hakkari için bir şeyler yapmalı demesini samimi bulmuyorum.

Ülkenin geleceği için hiçbir projeye sahip olmayan bir MHP’nin sadece ırkçılık ve aşırı milliyetçilik çerçevesinde siyaset yaptığı kronikleşmiş bir hastalıktır.

Akla mantığa sığmayan vaatleri ile kafaları karıştıran Genç Parti’nin saçmalıklarına aldananlara üzülüyor ve hayret ediyorum.

Her şeyin başı sağlık diyoruz ya, bu nedenle milletvekili olduktan sonra hastane odalarında tedavi görerek zamanını tamamlayacak olanlarla oyumuzu zayi etmeyelim, Allah her hastaya acil şifalar versin. Ancak Milletvekilliği mesai isteyen, üreten ve sağlıklı insanların yapacağı iştir.

Lütfen ilk okul mezunları yada dışardan diploma almış insanlara oy vererek zahmete girmeyelim. 50 yaşına kadar sadece sürücülük yapmış ve bu ağır yükü taşıyamayacakları insanları seçmeyelim.

Her bir adayın etrafındaki geçmiş dostlarını da tahlil edelim. Sümbül dağının altında yıllarca içki içmekle zaman kaybettikten sonra Hakkari için bir şeyler yapmalı diyenlerle, kuzey Kıbrıs’ta kumar oynayarak zaman ve para harcayanlara da dikkat edin.

Tüm ömrünü ve zamanını Hakkari dışında geçirmiş, orada da hiçbir Hakkari’li için bir şey yapmamış ve Hakkari ile tüm iplerini koparmış ve bu gün Milletvekili adayı olarak karşımıza çıkan insanlara hiç itibar etmeyelim.

Bu çerçevede CHP, MHP, DP, GENÇ PARTİ ve bazı bağımsız adaylara Hakkari halkı itibar etmemelidir. AKP Milletvekili adayları ve kalan diğer bağımsız adaylar lehine oy kullanmanızı arzu ediyorum. Bunlar arasındaki tercihinizin yararlı olacağını düşünüyor, ancak görüşünüze saygımın olduğunu da belirtmek isterim. Bunu hem partiler ve hem de adaylar yönüyle düşündüğümde uygun bularak görüş beyan ettim.

Bu partiler üzerindeki baskıya olan tepkim + bu partilerin ekonomik ve siyasi anlamdaki olumlu çabaları + adayların Hakkari halkı ile bütünleşme ve onlarla ağlayıp, onlarla gülen insanlar oldukları için ve her şeyden önemlisi eğitimli olmaları gibi faktörler vb.

1) Bazı kesimlerin tehlike olarak gördükleri AK PARTİ yıllarca bu ülkeyi hükümet olarak idare etti ve bir çok olumlu hizmetleri olmuştur. Ama bu gün belli kesimler tarafından tasvip edilen bir parti değildir.

2) DTP’nin demokratik olmayan %10 luk engelleme karşısında haksızlığa uğradığını ve kendisini ifade şansı görmediği için haksızlığa uğradığını düşünüyorum. Belki de imkan verildiğinde ülkenin demokratikleşmesi ve huzuru için önemli bir misyon üstlenme imkanı olabilir.

Unutmayınız ki siz yasal mercileri yok ederseniz, yasadışı güçler meydan bulacaktır. Her kes şunu çok iyi bilmelidir ki, hepimiz aynı gemide yol alıyoruz. İnşallah su almaz. Başka Türkiye yok, bu ülkenin bölünmeden, parçalanmadan daha ileriye gitmesi için her kes bir şeyler yapmalıdır. Aslında bölmek isteyen yok, ama hüsnü kuruntular, bazı kesimlerin işine geliyor. 17/07/2007

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
28 Yorum
Bedri Çallı Arşivi