1991 Baharı…
On altı yıl önce bugünler, yani Mart’ın 27 ve 28’i, ki ramazan ayının ortalarıydı… Ya 13’ü yada 14’ü…
Evde değildim. Gazeteci Yazar Jon Randal’ı Şemdinli’ye bıraktıktan sonra işim için Van’a geçmiştim ki akşam üstü Hakkari’den Fahri (Adıyaman) telefon etti;
“-Abê ..Yetiş aşağıdan karı, kız, çoluk çocuk insanlar gelmiş Çukurca’ya.”
- “Heyecanlanma”dedim. “Emin misin.?”
“-Wwêêê abê, ben ne zaman yalan demişim, sen arkadaşlarını ve gazetecileri haberdar et, diyorum.”
Aynı gece, geç saatlerde Hakkâri’deydim ve Fahri ile sabah ışığında Çukurca yoluna koyulduk. Biyadır köyü yakınlarında, Zap’ın öte yakasında 50-60 insan gördük, onlarla ilgilenemedik çünkü onlara ulaşamıyorduk, Zap’ın gümbürtüsünden de sesimizi duyuramıyorduk.El işaretleri ile aşağıya, oradaki köprüye doğru yürümelerini anlatmağa çalıştık. Tabi bir taraftan da gördüklerimi fotoğraflamaya çalışıyordum. Oradan yukarıya Çukurca’ya tırmandık, 49’uncu sınır taşı civarında kadın çocuk ve yaşlılardan oluşan 100-150 kişi vardı.
Dağdan öbek öbek inen insanlar…
Acele acele onları da fotoğrafladım, karanlığa kalmamak için hemen Hakkari’ye dönmemiz gerekiyordu.
Fahri, ‘’Yardım edelim dönmeyelim’’ dediyse de onu dinlemedim, saat 19-20 sularında Hakkari’ye vardık. İlk işim, yurt içinde ve yurt dışında tanıdığım 10 – 15 gazeteciye telefon edip durumun vahametini bildirmek oldu. Fırına 200 ekmek siparişi verdik ve uyumak için eve gittik.
Evde de telefon trafiği durmadı. O ay hayatımda ödediğim en kabarık telefon faturası gelmişti bana…
Sabah Çukurca yolundayız.Olayı duyan Hakkarili birkaç araç sahipleri de, bagajları dolu ekmek ve erzaklarla, bir an önce insanlara ulaşmak için virajlara tehlikeli girişlerle hayatlarını hiçe sayıyorlardı.
Zap’ın öteki yakasındakiler 1000 kişi civarında ama 49’dakiler 2–3 bin kişi.
Şoke olmuştuk…
O günlerdeki teknoloji, bugünkü gibi gelişkin değil. İnsanların halini görüp ağlamaktan başka elimizden hiçbir şey gelmiyor. Ayakkabımızı, çorabımızı, ceketimizi montumuzu verdik vermesine, ama yetmiyor.İnsanlar per û perişan…
Akşama doğru hepimiz soyunuk ve gözü şiş yola düştük Hakkari’ye doğru…
Sabah daha çok Hakkarili, daha çok araba, daha çok insan, daha çok ekmek ve yiyecekle yine Çukurca yolundayız. Akşama doğru İstanbul’dan gelen gazeteci arkadaşlar göründü, onlar da şokta.
Eskiden ayda, haftada, bir aracın geçtiği Çukurca yolunda artık araçtan geçilmiyordu. Yüksekovalılar, Şemdinliler, Hakkarililer, kamyonlara tıka basa doldurdukları erzaklarla, son model araçları ile çakıl ve çamur demeden hatta arka koltuklarını bile erzakla doldurarak Çukurca’ya üşüştüler.
Köprünün öbür ucu günlerce mahşer alanı gibi.Ailesini kaybeden çocuklar, çocuğunu kaybeden anne babalar… Kuveyt’teki savaştan sağ kurtulup ailesini bekleyenler köprünün öbür ucunda bekleşip buluşuyorlar. Onların bulamadıkları yakınlarını da biz bulup onlara getiriyorduk.
12 yıllık sevgilisi Mahcemin’i peşmerge Hamdi’ye, nişanlısı Gûlê’yi Dr. Recep’e. Spindar’lı Ezdinşêr’i amcasına, Batufanlı 7-8 yaşındaki Xunav’ı , köprünün ucunda iki gün bekleyen dul annesine teslim etmiştik.
Eskiden sevmediğim sarhoş, ayyaş ve kumarcılar birer iyilik meleği gibiydiler o günler, ama bir FİL gibi de çalışıyorlardı. (Şimdi onları her gördüğümde kucaklayıp öpmeden geçmiyorum.)Omuz omuza, yağmur çamur demeden günlerce sırtımızla erzak taşıdık, çocuk taşıdık, hasta taşıdık.
O köprünün öte yakasında bebeler dünyaya gözlerini açtı, bir entari parçasına sarılı, niye burada dünyaya geldiklerini bilemeden. Erken doğumlarla, düşükler oldu, hem de o kalabalığın içinde, annelerin gıkı çıkmadan…
Kalo’lar öldü, yüzleri cemedaniye sarılı. Pirêler fistanlarına sarılarak gömüldü. Onlarcası… Orada…Ben arkadaşlarımla, genelde Asuri ve Êzidi cemaatleri ve hasta çocukların bulunduğu çadırlara erzak veriyordum… 8-10 gün yüz binlerce insana hiçbir yardım gelmedi başka yerden. Sadece Hakkari, Yüksekova, Şemdinli ve Vanlılar erzak taşıdılar. Hakkâri’nin Yüksekova’nın Çukurca’nın köylerinde çuvallar dolusu tandır ekmeği, peynir, jaji geliyordu, haşlanmış yumurta geliyordu. Gevdan Çeto dağlardan topladığı pancarları gönderiyordu her gün.
İnanıyorum ki, o günler battaniyesini veren Çukurcalı ve fakir köylüler evlerine bir daha battaniye alamamışlardır.
Hergün erzak verdiğimiz bir Asuri ailesinde artık aşina olduğumuz, yüzü sivilceli sarışın, boynunda zincirli bir haç bulunan güler yüzlü 18–19 yaşlarında bir kız çocuğu bizi yemeğe davet etti. Biz içimizden erzaklarını tüketmeyelim diye teşekkür ederek, tok olduğumuzu söyledik.
Kız ısrar etti ve peşinden:
“-Enver Amca, biz Hıristiyan olduğumuz için, yemeğimiz içinize sinmiyor değil mi?” demesi beni can evimden vurmuştu.Sırtımızdaki çuvalı yere bırakmış ve bize yemek getirmelerini beklemiştik. Dün getirdiğimiz bulgurlar bir bitkinin yaprağına sarılmış, yağsız tatsız tuzsuz bir sarma, yemeğin hepsi bu. Ama afiyetle beşer altışar tane yedik, üstüne bir tas su içtik… İşe koyulmak için ayağa kalktığımızda yüzü sivilceli Asurî kızı kıkırdayarak:
“-Enver amca ben mahsus öyle söyledim ki, sen kızıp gelip bizimle bir lokma yiyesin diye.”demişti.
Yüzlerce öğretmen, mimar, mühendis, eczacı, doktor, memur, işçi ve köylü…
Bir ceket, bir pantolon ve bir entari, çoluk çocukları ile birlikte bu dağ başlarında, yiyeceksiz, susuz, sabunsuz, yataksız, yorgansız kasıksız, günler geceler geçirirken, rüyalarında hep dört duvardan oluşan, sıvasız bir oda bile onlar için lüks görünüyordu…8-10 gün sonra, sınır tanımayan doktorlar, gazeteciler, yurt içinden ve yurt dışından gönüllü doktorlar, gönüllü çevreciler... Dünya’nın her tarafından gazeteciler, televizyoncular canlı yayında.
Ama İslam âleminden çıt yok.
Orada olduğumuz 45–50 gün içinde bir Müslüman ülkesinden bu Müslümanlara değil bir ekmek bir bisküvinin geldiğini görmedik, gören de olmadı. O günler ABD dışişleri bakanı James Baker helikopterle Çukurca’ya geldi.
Baker, insanlara yaptığı konuşmasında;
“-Merak etmeyin aç kalmayacaksınız. Bugün yarın uçaklarımız size havadan erzak atacaktır.”Cümlesine binaen ismini sonradan öğrendiğim Öğretmen Seydayê İSA BAMERNİ kalabalığın içinden, gür bir ses ve güzel bir İngilizce ile bağırarak;
“- Sayın bakan, sayın bakan… Biz evimizi barkımızı sizin vereceğiniz bir lokma çörek için terk etmedik. Evimizde yiyecek bir lokma ekmeğimiz vardı ama bunu kana bulayıp bize yedirmeğe çalışıyordu zalim Dehâklar… Medeni ülkeler bizim halimizi görüp, özgürlüğümüzü düşünsünler yeter. Sizden de bunu bekliyoruz…”dedi.
Baker Bamerni’nin bu sözlereine karşılık;
“-Haklısınız! Halinizi görüyoruz, yarından tezi yok güvenliğiniz için her türlü önlem alınacaktır.”demişti. Ve sonraki günlerde 36’ıncı paralelden yukarısı güvenlik altına alınmıştı.Haaa… Menfaatperest, fırsatçı ve paragöz insanlar da vardı elbet. Ama bir elin parmakları kadar, çok azınlıkta, hem de ünleri bugüne kadar geldi...
Üçüncü veya dördüncü gecesiydi…
Yorgun ve bitkin bir halde çadırda uyumaya çalışırken - zaten hepimiz soyunmadan bir battaniyeye sarılıp uyuyorduk - Hakkârili gençlerden bir kaçı sinirli sinirli tartışıyorlardı çadır dışında.
“-Yarın U.H ile M.A. döveceğiz.”diyorlardı,
Battaniyeden çıkıp yanlarına gittim.
“-Niçin döveceksiniz?”diye sordum.
“-Bugün, ekmeğin tanesini bir Dinara satıyorlardı…”dediler.
“-Olabilir, normaldir. Yeter ki siz böyle insanları bilin ve unutmayın. Ama kavga iyi değildir.”dedim.
“-Bunlar bizim de adımızı lekeliyorlar.”diye itiraz ettiler gençler…“-Yapmayın gençler. Sizler yanlıyorsunuz. Bırakın çocuklar ve hastalar aç kalmasın, alabilen alsın. Çocuklar ve hastalar olmasaydı sizlere hak verirdim. Her toplumda böyle insanlar ve böylesi olaylar var. Aşağıdan gelenlerin hepsi de has Kürt değildir, içlerinde müsteşar (Irak Korucusu-CAŞ)var. Biz her tarafa ekmek yetiştiremiyoruz…Bari çocuklar, kadınlar ve hastalar açlık çekmesin. İsterse bir ekmeğe iki dinar desinler, engel olmayın.” cümlelerine gençler de ikna oldular.
Aynı gençlerden Hakkari’de ilk Cuma günü (içlerinde Çavuşesko da var) Cuma namazında, cemaat “Allahuekber” dedikten sonra, “Pêlavê we sernişîv gêlîda çûn, bizanin” diyerek, ayakkabıları çuvallara doldurup, minibüsün üst bagajına koyup gelmişlerdi. Cemaatten sesini çıkaran olmamış.
Hele hele, Ramazan bayramı günlerini unutamam asla…
Belki bayramda hiç tatlı yapamayan fakirler bile borç harç bir iki tepsi tatlı hazırlamış, Hakkâri’de bayram namazından sonra fakiri, zengini, herkes ama herkes şekerini, tatlısını sigarasını kapan, bulduğu araçla Çukurca’nın yolunu tutmuştu.Yolda Şemdinli araçları da var ama Yüksekovalılar daha ağırlıklı. Arabaları da ağır, dolu, lastikler yere yapışıyor.
Çukurca’da Zap vadisinden dağların tepelerine kadar her yer gerçek bir bayram yeri, birbirini hiç tanımayan insanlar sarmaş dolaş, öpüşüyor, koklaşıyor, ağlaşıyor.
Öz anadan babadan kardeşler gibi…
***
HEYKELİ
DİKİLECEK
KÖPRÜ
Bugünkü köy hizmetleri, o günkü ismi ile YSE (yol su elektrik) teşkilatı da her vilayette olduğu gibi Köy İşleri Bakanlığı’na bağlı ama vilayetteki her türlü faaliyeti Valinin emrinde idi..1970’li yılın başında zamanın Hakkari Valisi, Azgın ZAP’a YAPIN demişti bize bu köprüyü.
O yıllar ŞAVATA köyü ve ANAYASO şiiri ile “Şavatadan Hakkariye yol gitmezo” diye, yolun gidebilmesi için de, GENÇLİK KÖPRÜSÜ gündemde.
Evet Milliyet gazetesiyle Abdi İpekçi önderliğinde ÇILGIN ZAP’ın iki yakası devrimci gençlerin, kazma kürekle, amelelik yaparak bitirdikleri, Gençlik Köprüsü ile birleştirilmiş ve artık ŞAVATA’DAN (Şavata köyü), Hakkari’ye yol gidiyordu.Ama bizim Çukurca’da sınıra iki karış mesafedeki köprü niçin burada, Zap’ın iki yakasını birleştirecekti? Anlayamamıştım. Çünkü karşıda bu köprüden yararlanacak kimse yoktu..
Evet susuz derelere köprü yapıldığını biliyordum, ama bu köprünün, hemen öteki yakasında IRAK vardı.
Köprünün hem etüd işini, hem de masa üstü statik hesapları ile çizim işini istemeye istemeye yapmıştım.
Zap’ın karşı tarafında bu köprüden yararlanabilecek köyler yoktu, yamacın arka tarafı ise IRAK toprakları idi. O yıllar Türkiye’de henüz İHALE FURYASI başlamamış, her teşkilat kendi işini kendi elemanları ile yapıyordu.
Bu köprünün inşaat çalışmalarında da sık sık şantiyesine uğrayıp, Zap’ta yakaladığımız azman balıklarını asırlık çınarın altında közlüyor, işçilerle bu asma köprünün buraya niçin yapıldığını konuşuyor ve hayıflanıyorduk…Köprü yapıldıktan sonra da Çukurca’ya her gidiş gelişimizde ben köprüye bakar; ”-NIÇ, NIÇ, NIÇ” diye diye başımı sallar yanımdakilere; "-O kadar muhtaç köy dururken, bu köprüyü boşu boşuna yaptık" diye söylenir, hayıflanırdım.
Ama yapımından 20 yıl sonra, bu günlerde bu HEYKELİ DİKİLECEK köprü sekiz-on gün içinde, ZAP’ın en azgın günlerinde, yaşlı gözlerimin önünde, Zebani Saddam’ın fizik ve kimyalarından kaçan 300-400 bin Kürdü, hem de hiç ama hiç günahı olmayan çoluk çocuk kız kızan, bu köprüden, ellerini kollarını sallaya, sallaya geçtiler…
Zap’ın öteki yakasından beri yakasına aile aile, köy köy, raf raf geçerlerken ben defalarca Şantiye yerindeki o asırlık çınarın altına oturup, ağlıyor, bir taraftan da Allah’a;"Senin hikmetine sual olunmaz" diyerek, köprünün yapımında emeği geçen her kese dualar ediyor, kendi, kendime de "APTAL ADAM, HANİ KÖPRÜ BİR İŞE YARAMIYORDU YAAA..?.", diye deliler gibi söylenerek, lanetler okuyordum bağıra bağıra..
İşte o günler, o çınarın altında ağlarken Fahri Adıyaman’a;
”- ULAN DEĞİL BU KÖRÜNÜN MAKETİ, HEYKELİ BİLE DİKİLMELİ HEYKELİ!”diye bağırmıştım…
Ama ne yazık ki bugün bu heykeli dikilecek köprü yok artık…
Bu köprü 300-400 bin Kürdü selamete kavuşturduktan bir müddet sonra, yine YAPANI yani DEVLET BABA TARAFINDAN; ”Gece Apocu lar geçiyor”diye, dinamitlenerek yok edildi...
YAZI İLE İLGİLİ DİĞER FOTOĞRAFLAR
Fotoğraflar: Enver Özkahraman
Düzenleme: Erkan Çapraz
AGLATTIN BENI DERINDEN DERINDEN
Yanıtla (0) (0)Yazınızı büyük bir beğeni ile okudum. Ben daha o zamanlar ilkokuldaydım yardıma giden amcalarımı ve ekmek torbalarını hatırlıyorum. Bizim aramızdaki bir kaç soysuz yüzünden bizler de bu duruma düşeceğiz gibi görünüyor. .....
Yanıtla (0) (0)kelimeler yetmiyor...anlatamdığınız kısımları fotoğraflarla anlatmaya çalışmışsınız üstad. elinize, dilinize, kaleminize sağlık. zulmün fotoğrafını çekmişsiniz.ne mutlu size. biz çekemedik.halkıma ülkeme yapılan onursuzluğun, zulmün fotoğrafını çekemedik. bir gün bize de nasip olur. inanıyorum. çünkü bu halk için yapılacak çok şey var..yazılarınız bizleri yalnız bırakmasın..
Yanıtla (0) (0)Yazılanları okurken gözyaşlarımım aktığını farkettim.Kürt halkı her zaman baskı vede zulum görmek zorundamıydı bumu kaderimiz. Yardımsever hakkari halkına bin selam olsun
Yanıtla (0) (0)sayın enver özkahraman, objektifini yüreğine takmış, halkımızın tarifsiz acılarına tanık olmuşsun. bizimle paylaştığın için teşekkürler. dilerim halkımız bundan sonra öz yurdunda sürgün yaşamaz. o yılları anımsayıp da kederlenmeyene aşk olsun. saygılar
Yanıtla (0) (0)yaşam eğer bu kadar acı doluysa yaşam için savaşımız o kadar değerlidir..eğerki hayatın çirkin yüzüne gülücükler bizi yaşatacaksa diriltecekse herzaman acının kahpe dünyasına gülmeliyiz yarınlar çoçukların gülücükleriyle dolmalı ama geçmişi unutmadan yaşanan onca kötü olayı aklımızdan çıkarmadan,çoçuklarımıza anlatacağımız onurlu bir yolculuğun nefeslerini bazen göz yaşları içinde bazende gururlanarak anlatmak olacak..ama üzüldüğümüzü göstermeden yaşamın değerini anlatacağız.yaşamı uğrunda ölecek kadar seviyoruz...yazınızı çok beğendim teşekkürler...
Yanıtla (0) (0)Fotoğların nasıl geçmişten anlar çalıp, bizi o anlara tekrar mahkum ettiğini bir kez daha yaşadım yazıdaki fotoğrafları görünce. Acılarıyla gelen 100 binlerce insan ve bu insanlara vargücüyle yardımcı olmaya çalışan insanların kimi zaman acı, komik ve sıradışı hikayeleri. Hepsi bu yazıda olabildiğince gerçek, samimi ve henüz yaşanmış gibi duygularımızı kabartan durulukta. Bu yazı ve çektiğiniz onca kare için size teşekkür ederim. Senar Ataman
Yanıtla (0) (0)çok üzgünüm. kahrolsun inkarcılar...
Yanıtla (0) (0)Yazıları okudum,Fotoğrafları inceledim aradan geçen yıllara rağmen halen çığlıkları kulağıma geliyor canlı,canlı. Bir daha geri gelmesin. Bu insanlık dışı insanoğlunun yaptığı.
Yanıtla (0) (0)Enver Beye tarihe geçmiş bu olayı bize hatırlattığı için teşekkürler.Umarım bu millet bir daha böyle bir cinayet yaşamaz evet savaş gördüğünüz gibi cinayetir.O görüntüleri ve yavruların durumunu gözümün önünde canlandırdım ve dayanamadım herkesin hissedebileceği duygularla gözyaşlarna boğuldum.Bu değerli ama sahipsiz millet neler çekmemiş ki.Ama tarih şahittir ki zalimlerin sonu çabuk geliyor.Lakin zalimin zulmü varsa ezilenlerin de Allahı var.Saddamı ve silah arkadaşlarını görmedik mi başka bir zalimin tüfengine av olmadılar mı hemde en feçi bir şekilde.Vatan denen toprak parçaları insan sürüldüğü zaman kıymetlenir.Allah kimseyi yersiz yurtsuz bırakmasın.
Yanıtla (0) (0)ne bu günleri ne böyle felaketleri ne böyle fotrafları ve nede böyle felaketleri yaşamak istemiyoruz inşaallah hiç kimse böyle felaketleri görmesın hozur hozur hozur istiyoruz
Yanıtla (0) (0)Bizler hepimiz Adem ile Hava'dan olduğumuza göre kardeş değilmiyiz ? Kardeş kardeşe bunu nasıl reva görür ? Ben o dönem İDİL'de görev yap- makta idim.Toplumsal dayanışma ve yardımlaş- manın en güzel örneklerini yaşadık.Çünkü insanlar hiç tanımadığı kimselerle altındaki yatağı,üstünde- ki giysiyi.ambarındaki erzakı paylaşıyordu.Bunu görmek yaşanan bunca acıları 2.plana itiyordu.Bu zulmü yaşatanlar ise teker teker cezalarını çekti- ler.Yine de insan olarak bu zalimlere acıdım. Zulmeden herkese örnek olması dileğiyle bir daha insanlığın böyle acıları yaşamaması en büyük dile- ğimdir.Sevgili Enver Kardeşimi de emeğinden dolayı kutlarım.
Yanıtla (0) (0)ZULMÜN SONU YOKTUR ŞİMDİ GÖRDÜNÜZ SADAM KÖ..... VE REJİMİNİ KAHROLSUN DİKTATÖRCÜLÜK KAHROLSUN DİKTATÖRLER BUNLAR BİRDAHA YAŞANMAMALI VE YAŞATILMAMALI BUNU OKUYAN HERKESTEN BİRER YORUM BEKLİYORUM LÜTFEN BU ÇOK AÇIK VE NET KÜRTLERİN ASLINDA NELERE MARUZ KALIP VE BIRAKILDIĞI KÖLELİĞE BOYUN EYMİYEN BİR HALK SENDROMLAR İÇİNDE DİRENİŞ GÖSTERİYOR
Yanıtla (0) (0)insan seli sessiz sedasız dağlardan vadilerden boşalıp akıyordu...can pazarında yedi yaşındaki diyar da ailesinden kopmuş vatanından sürülmüştü... dokuz yaşına kadar bizlerle büyüdü...ve yürüdü geldiği dağlardan geriye...çok sonra ak bir kağıda "annemi buldum" diye yazdığı mektubu geldiğinde acıyı sevinçle yoğurmuştum. şimdi bu yazıyı okurken göğsümün kapağını açarak gözettim... her yediğimiz lokma göğsümüzde şişerken gözümüzden akan her damla yaşta uçurumun dibinde bir girdap oluşturuyordu. tarih önünde bir kez daha bedenlerini siper eden kürtler dağların sadakatini görebilmişti...denizlerin ötesi sarı...sınırların ötesi ölümdü... hiç bu kadar acımasız yaşamı unuturmuyuz... vefaya karışmış tarihsel belgeleri ve dağ kadar sadık dökümanterinizi selamlıyorum....
Yanıtla (0) (0)zavallı kürt halkı sen çok çektin, herkesten ve herşeyden. tek suçun kürt olmak ...ve kürt olmayıda sen seçmedin... işte bütün günahın bu...Seni yaratan Allah bu dünyanın düzenini kurarken zülmün kalıcı olmayacağınıda bu düzenin bir parçası olarak var etmiş... ve biz kürtler diyoruz ki iyiyki ahiret var ve iyiyiki cehennem var... çalışalım, okuyalım, birleşelim, bilinçlenelim ve dua edelim 'Allah bizi adil olan güçlü insanlardan etsin' diye... selametle
Yanıtla (0) (0)ihanet ihaneti dogurur gelende gideni arattırırmış bu gün ırak halkının saddamı mumla arayacagı günler çok yakın gözüküyor
Yanıtla (0) (0)İNANIN BANA YAZINIZI O GÜNLERİ YAŞAYARAK HIÇKIRA HIÇKIRA OKUDUM. YÜCE ALLAH O GÜNLERİ BİR DAHA YAŞATMASIN AMA YARDIMLAŞMA VE PAYLAŞMA BÖYLE ZAMANLARDA ORTAYA ÇIKIYOR HAKKARİ MİLLLETİ BU SINAVI ÇOK BUYÜK BİR BAŞARI İLE ATLATMIŞTIR. YEMEMİŞ YEDİRMİŞ İÇMEMİŞ İÇİRMİZ. SAVAŞLARIN ÇOĞRAFYAMIZI VE TÜM DÜNYAYI TERK ETMESİ DİLEĞİYLE
Yanıtla (0) (0)OKUDUM, AĞLADIM, DÜŞÜNDÜM VE HALA DÜŞÜNÜYORUM. DÜŞÜNMEK YETMEYECEK "BİR ŞEY YAPMALI" TEŞEKKÜRLER YÜKSEOVA HABER TEŞEKKÜRLER ENVER BEY.
Yanıtla (0) (0)bu dünyada biz millet olarak çok çektik ama yüce ALLAH bize zülmeden zalimleri elbet cezalandıracaktır. dünya o zaman bu zülüm karşısında sessiz kaldı hatırlıyorumda Halepçe katliyamını bazı insanlar 3 4 yıl sonra öğrenebilmişti. çünkü zamane medyası olayları gizleyebilmek için elinden geleni ardına koymamıştı. YÜCE ALLAHIN ADALETİ ÜZERİMİZDEN EKSİK OLMASIN.
Yanıtla (0) (0)üncelikle size teşekür ederiz çok fazlasıyla duygolandık sizden isteğimiz bu fotoğraf ları ve yazınızla beraber bir dergi haline yada kitap haline getirip hepimizin evindebulunmasını isteris gelecek nesilimizde bunları hep görsünler
Yanıtla (0) (0)Enver Özkahraman siz tarihimiz için gerçek bir kaynaksınız,yazılarınızı zevkle takip ediyorum ve bir çok şey öğreniyorum.anlattığınız bu 91 baharını yarım yamalak hatırlıyorum,y.ovada ilkokul birinci sınıftaydım,sizinde dediğiniz gibi yardımlar yağıyordu yüksekovadan.şimdi bunları okurken gözyaşlarımı tutamadım.bunların bilinmesi unutulmaması gerekiyor.ama en çok ağrıma giden de o köprünün yıkılmış olmasıdır.teşekkür ederim.kaleminize sağlık.(ayrıca fotoğraflarınızdan yaşananları tarihimizi ne güzel anlatmışsınız)
Yanıtla (0) (0)Ev bi salan e ku zulm û zordarî li ser vî Gelê kevnar e,dibe.lê emê jî dereng an nêzîk wek her miletî bigihêjin azadî û serbestiya xwe.Li Baþûr pencereyekê ronî daye her çar alîyê welêt.Em li hêviya azad bûna her 3 parçên dinin jî.Emê wek herkesî li ser axa xwe bi azadî bijîn. Tu her bijî welatê me ê þêrîn û ciwan. 29.03.2007 Swed
Yanıtla (0) (0)bir insan dusununki hizmet için bir ilde bulunurken tarihin akısıyla bukadr yakından ilgili olsun.ne var bunda insan olmanınbir gereği diyebiliriz içimizden..doğrudur kac ınsan varkı bukadr alakalı yureği sızlarken tarihin sonraki asamalarını dusunup gorduklerını ölümsüzleştirip bugun aktarırken anlattıklarını kanıtlayan ve bunu sonraki nesıllre tasıyıp aydınlatan...resımlerın değil sadece bilgin kişilğin bir koca cınar gibi rabbim o cınarın gölgesınden yıllarca nasıplendırsın tarihe susamıs bizleri....
Yanıtla (0) (0)öncelikle bu tür çalışmaları yapan tüm iyi insanlara yürekten teşekkürler. bazen tüm yaşananlar bir fotoğrafta anlatılıyor ama uyuyan beyinlerimize tüm yaşananlar safsata gibi geliyor. bence hayatımıza, yaşadıklarımıza sahip çıkmalıyız. soyumuz yüreksiz olmasın, düşünen, okuyan ve yaşananları bilen bir soy olsun. bir kez daha feleğe sitem etmeyelim...
Yanıtla (0) (0)Ev bi salan e ku zulm û zordarî li ser vî Gelê kevnar e,dibe.lê emê jî dereng an nêzîk wek her miletî bigihêjin azadî û serbestiya xwe.Li Baþûr pencereyekê ronî daye her çar alîyê welêt.Em li hêviya azad bûna her 3 parçên dinin jî.Emê wek herkesî li ser axa xwe bi azadî bijîn. Tu her bijî welatê me ê þêrîn û ciwan.
Yanıtla (0) (0)Kültürlenme küitürleme süreci içersinde bizden sonra gelecek çocuklarımıza belgesel tadinda bir yapıt bırakmışsın.Öyleki 20 yıl sonra doğanlar bile atalarına neler yapıldığını ve neden yapıldığını bilecek ve ona göre saf tutacaklardır.Kitaplaştırılıp her evde bulunacak şekilde olması gerçekten iyi bir çaba olur düşüncesindeyim.Biz ölmedik,ölmeyeceğiz.Halkların hakkı olan haklarımızı alacağız.Özgür ve barışın egemen olduğu bir dünyada yaşamak bizimde hakkımız.Enver Özkahraman abimize ,yüksekova haber çalışanlarına ve yetişen yeni değerlerimizden erkan çapraza bu yazıyı bize hazırladıkları için teşekkür ederim
Yanıtla (0) (0)enver baba benı ıyı tanırsıs ben hakkarının eskı maskotu ayhan evet ıçkı ıçeriz ama boynumuzun borçu olan ınsanlık ve dewrımcılık görevınide unutmayız çünkü hcamız sensın mayamız sağlammmmmmmm
Yanıtla (0) (0)demokrat ayhan tilki selo arnavut samo yarı baba sabri o günlerde içkiye ara verdik üç gün yemek yemedık ceketleri feda ettik enver baba ama senın ve senın gıbı dürüst kışılerın gönlünü ka zandık bu bize en büyük ödülduuuuuuuuuuuu
Yanıtla (0) (0)Bu katliam unutulacak gibi değil yüzbinlerce insan katledildi hemde bir cani yüzünden.Kürt halkı yüzyıllardır yok edilmek istendi yada başka toplumlara asimile edilmek istendi ;ama bunu başaramadılar.Bu kötü anı doğacak kürt çocuklarına ders olsun...SİZLERİ UNUTMADIK UNUTMAYACAĞIZ
Yanıtla (0) (0)olayın yıl döneminde böyle bir çalışma yaptığınız için öncelikle teşekkürler... saddam bu vahşeti işlerken bir hesabı yanlış yapmıştı onun tetiğiyle bebeler köprülerde açtı belki gözünü dünyaya hemde de o kadar bereketli toprakları varken; ama o yüzleri cemadaniyle sarılı kalo'ların oğullarının onun idam emrinin kalemini kırdığını görebildi...o günleri hatırlıyorum babamda oraya gidiyordu ve bunu bize anlatırdı.. saddam idam edildiğinde inanamıyordu onun bir hayal olduğunu zannediyordu ve o idam görüntüsünü bir günde belki yüzde defa izledi tv den ve hep sordu ne oldu o CANİ ye...
Yanıtla (0) (0)Doğdun üç gün aç tuttuk üç gün meme vermedik sana Adilos bebem.... saldır şimdi memeye saldır da büyü... BUNLAR engerekler ve cıyanlar .... tanı bunları ,tanı da büyü diyor sair Ahmet .Bu topraklarda binlerce adilos bebeler doğdu şimdi doğanlar biraz daha şanslılar çünkü sizler varsınız onlara engerekleri tanıtan. milletine hizmeti kalemiyle yapmayı bilen bilge insanlar.tesekkürler tüm adilos bebeler adına...
Yanıtla (0) (0)kahpe felek hep biz kürtlere kan kusturdun hala da kusturuyorsun hemde hiç acımadan ama inadına biz var olacaz hemde daha da çoğalarak evet var olacağiz sana ve mevcut sistemlere ve kürt halkının itifakına çomak sokanlara inat evet sayın fethullah gülen ve halkımızın çine sızan onlara islam adı altında onları sümüren fethullahcılar nurcular siz o gün saddamın vahşet yaptığı gün nerdeydiniz yoksa pkk ile savaşmak için hizbullah adı altıda eğitim mi grüyordunuz evet değerli kürt kardeşlerim uyanık olun müslümanliği yeryüzünde kürtlr kadar saf ve temiz yaşayan başka bir halk yoktur bırakın onlar size benzesınler çünkü onların her şeyi çikar üzerrinedır sizlerı selamlıyorum
Yanıtla (0) (0)evt gerçekten zamanında bunları gördük ama bu kadarını görmedik dediğiniz gibi teknoloji o zaman bu kadar ilerlemediğinden takip edemiyorduk ama şimdi izlenildiğinde insanın içi parçalanıyor size ve orda o insanlara yardım eden herkesten Allah razı olsun gene söylediklerinize katılıyorum köprü yıkma işlemine bizim gençlik köprüsüde o bahaneden ötürü yıkıldı bir hiç uğruna
Yanıtla (0) (0)Belê!… Çavên min tijî hêstir in. Girêk ketiye gewrîya min. Ez ne yê xeberdanê me, lê ev e, tilîyên min diçin ser tûşên klavyeyê. Ez nizanim çi bibêjim? Bêguman serê her biharê birîneke xwînî ye Helebçe û ji nêv dilê me kurdan diherike!… Ne tenê Helebçe, hê ji wê jî mezintir “Enfal” heye ku 180 hezar kurdên bêguneh ganî-ganî kirin çalan! Û Gelîyê Zîlan, Dêrsim, Agirî, Qoçgirî, Dîyarbekir û helbet Mehabad jî hene… Lê em daremazî ne; hezaran car em bêne jêkirin; hezaran car em bêne şewitandin, kor nabe koka me; di kûrahîya dilê vê axê de ye koka me! Em her bihar bi hezaran Helbeçe zîl didin li ser sînga vê axê…
Yanıtla (0) (0)bazı anlar vardır ki tam da sözün tükendiği yerdir..zaman durmuştur,mekan durmuştur,sadece kader söyler söyleyeceklerini..ve bir bakış anlatmaya yeterdir bütün bu sessizlikleri...ey felek kürdün ahı kalmıştır çehrende...biz unutmadık sende kalan ahımızı, sende unutma...................
Yanıtla (0) (0)mazlumun ahı aheste aheste çıkar... unutma EY halkım! BÜYÜK DAVALAR BÜYÜK DİVANLARDA GÖRÜLÜR... Hazırlayanın elleri ve yüreği dert görmesin...saygılarımla
Yanıtla (0) (0)Çok güzel bir dokumenter derleme. Yazınız beni 1991 yılında evde oturup, o tv kanalından başka bir kanala zaplayarap eylemsizlik içinde, kürt halkının tarihinde yaşadığı dramlardan birini yaşadığımı tekrar hatırlattı. Selamlar Danimarka'dan bir içanadolu kürdü
Yanıtla (0) (0)Ne yazacağımı bilmiyorum bu dram yasandığı tarıhte 4-5 yasındaydım suan 21 bana kalan sadece ağlamak... teşekkürler enver abi... İnsanlık utansın...
Yanıtla (0) (0)GÖZLERİM DOLDU... BENİ O GÜNLERE GÖTRÜDÜNÜZ. ORADA YAŞANANLARINI BELKİ HEPSİNİN DEĞİL AMA YÜZDE DOKSANININ TANIĞIYIM. BİR AYAĞIM DEŞTAN DA, BİR AYAĞIM 49 NOKTASINDA, BİR AYAĞIM,ÇUKURCADA, BİR AYAĞIM SINIRIN ÖTESİNDEKİ İNSANLARINTOPLU OLARAK KALDIKLARI YAKIN KÖYLERDE. ÇOK İYİ HATIRLIYORUM İYİ GİYİNMİŞ AYAĞIMDA KIŞLIK BOT VE BAŞIMDA ŞAPKAYLA GİTTİĞİMİ AMA DÖNÜŞTE ÜSTÜMDE BİR YERDEN BULDUĞUM YIRTIK BİR GÖMLEK VE AYAĞIMDAKİ TERLİK İLE 40 GÜN SONRA DÖNÜŞÜMÜ. İNSANLARIN O DURUMUNU GÖRMEYEN ASLA İNSANLIĞIN ,İNSAN OLMANIN DEĞERİNİ BİLEMEZ, YAZILACAK ÇOK ŞEY VAR AMA ŞİMDİLİK SADECE BU. HABERİNİZ MUHTEŞEM OLMUŞ FOTOĞRAFLAR OLAĞAN ÜSTÜ, ŞAHİD OLDUĞUM O KADR ÇOK TRAJİK OLAYLAR VARKİ OTURUP YAZSSAM ÇOK RAHAT BİR KİTAP OLUR. ACI DA OLSA BUNLARI ONUTMAMAK LAZIM SİZLERİ TEKRAR TEBRİK EDİYOR,GERÇEKTEN ZAMAN ZAMAN İNSANLARIMIZIN DUYGULARININ BAM TELİNE BASMANIZ GEREKTİĞİNE İNANIYORUM BAŞARILAR
Yanıtla (0) (0)o günleri unutmak mümkün değil ben o zaman 12 13 yaşlarındaydım herkes her evden iş yerlerinden bir şeyler kapıp kardeşlerimize yiyecek giyecek götürme çapasında idi.baharın başlangıcıydı kar yağıyordu yağmur yağıyordu oradaki kardeşlerimiz aç susuz perişan ALLAH ım içler acısı ALLAH adaletlidir saddamın yaptığı yanına kar kalmadı onca mazlum insanların ahı çıktı.
Yanıtla (0) (0)ibretlik.türk, kürt, laz, çerkez...bu ülkede yaşayan herkes için çıkarılacak o kadar çok ders varki.artık bu ülkeye sahip çıkalım anadolu insanı gerçekten çok asil çok merhametli.doğu cephesindeki gibi kafkas cephesindeki gibi çanakkaledeki gibi herzaman elele herzaman yürek yüreğe.işte ancak ozaman bu sahneler tekerrür etmez.
Yanıtla (0) (0)Bazı arkadaşlar yorumlarında dile getirmişler; "KELİMELERİN TÜKENDİĞİ AN" diye; evet gerçekten kelimeler tükeniyor, yazamıyorsun hiçbir şey, diyemiyorsun ve sadece gözyaşlarıma hakim olamadımı biliyorum o kadar. Ben batıda bir universitede okuyorum şimdi bu haberi batıdan bir arkadaşa gösterdiğimide büyük bir şaşkınlıkla bana; Barzani ve Talabani Saddama yardım etmemekte haklılarmış dedi sadece. sİZLERE TEŞEKKÜR EDİYORUM, ÇÜNKÜ BU VAHŞETİ UNUTMAK CAHİLLİKTİR... Saygılarımla...
Yanıtla (0) (0)16 yıl önce kürt halkının yaşadığı bu trajediyi asla onutmayacağız.bazıları kocak açtık diyorlar kim kimi kimin toprağından kovup kim kime kimin toprağında kocak açıyordu.onlar bu toprakların sahibiydiler bölünmüşlerdi parçalanmışlardı bu yetmiyormuş gibi birde soykırımdan geçirilmek isteniyordu ve bu insanlık dışı oygulamanın ortakları bizzat onları birbirinden ayıran aralarına sınır koyanlardı.ama gün geldi devran döndü devir değişti artık hiç kimsenin yanına kalmayacak yaptıkları tıpkı saddam diktatörlüğüne kalmadığı gibi.sevgiler saygılar.
Yanıtla (0) (0)BIZ HERKESE KUCAK AÇARIZ YETERKI IHANET IÇINDE OLMASIN KURT TURK HEPSI ADEM EVLADI AMA 15 SENE ONCE SANA KUCAK AÇMIŞ BI DEVLETE KARŞI (KUCAK AÇMASA SADDAM BI SOYKIRIM YAPACAKTI ZATEN YAPTIĞI KADAR YAPMIŞTIR. ) IHANET İÇİNDE OLMAK GELECEĞİ GOREMEYEN APTALLARIN İŞİDİR ELBET GUVENDIKLERI AMERIKA BI GUN GIDECEKTIR AMERIKA GIDINCE 3 KURUŞ MENFAAT IÇIN BIRBIRLERINI KIRACAKLAR VE BU MILLET GENE KUCAK AÇACAK AÇAÇAK APTAL DEĞİLİZ ÇÜNKU INSANIZ ONLAR INSAN OLDUKLARINI UNUTSALARDA
Yanıtla (0) (0)kurt halkinin kara gunlerinden birgundu o gun yaziklar olsunki o soykirimi yine bu zamanda da oldugu gibi tamami musluman olan halklardan yapilmis olmasi yani etrafi arap iran ,suriye ve turkiye ile cevrili o0lan halkimiz tarih boyunca bunlara yardimda bulunmus en sonda da boyle vahsiliklere maruz kalmistir en cok bunlardan cekmistir ilginize zor spas
Yanıtla (0) (0)okurken göz yaslarıma hakım olmaya calıstım ama emın n olun kı yanlız olsaydım kesınlıkle aglardım hemde hıckıra hıckıra bızler bu acılarla olgunlasacagız kendımızı bu acılarla bulacagız kım oldugumuzu bu acıları unutmayarak anlayacagız zülüm yıkılmaya mahkumdur
Yanıtla (0) (0)Sevgili yazar, Biliyorum o günleri,M.Alınak ve C.Keskin'den de dinlemiştim.Hergün onlarca çocuk ölülerini battaniyelerle nasıl taşıdıklarını...Halkın nasıl da duyarlı davrandıklarını dayanışma içine girdiklerini... Belleğimizi tazelediniz. Bize yaralarımızı yeniden gösterdiniz.Bütün yaralarımızın iyileşmesi umuduyla,saygılar sunuyorum. İyi ki varsınız.Varlığınız ne güzel. Gülazer
Yanıtla (0) (0)Bizim yaşadığımız coğrafyada yaşanılanlar ne yazıkki çok çabuk unutuluyor.Unutmaya alıştırılmışız bir kere...Bu yaşanılanların unutulmamasında katkısı ve emeği geçen herkese çok teşekkürler...Umarım bir daha yaşanmaz ve bizlerde unutmak zorunda kalmayız!!
Yanıtla (0) (0)ınver abı geçen bana 1991 baharı tıklayın dediğinizde zamanımın çok dar olma münanasebetile hep aklımdaydı.Mekanımegeçtiğimde ilk aklıma gelen bu sayfayı açmak oldu Aman ALLAHIM yıllar sonra bu gibi yazı vegörüntülerin insanın yüreğini bu kadar yakacağını hiç ama hiç tahmin etmemiştim Değerli abım gerçekten oturduğum yerden ayağa kalkarak sizi alkışlıyorum .Ama size şunu söyliyeyim size bu soy imi verenide kutluyorum.Bu insanların hak etmediği bu acı gerçeklere kim düşürdüyse ALLAH ta onlara aynı şerbeti tattırsın.Bnimde o gün hiç katkım olmamış isede ne mutlu bana 49.sınır taşınndan çukurcaya kadar bir insanı sevindirerekyörüdüğüm tek şey hafızamda silinmiyecektir.Bundan böyle size B...O değil ÖZKAHRAMANIN YANINDA*****KAHRAMAN diye hitap edebilirmiyim.
Yanıtla (0) (0)Sayın Enver Özkahraman' ı bu yazısı ve çabalarından dolayı tebrik ediyorum. Sayın Enver Bey bu tip dramlarımızın fotoğraflarını alt yazılı olarak kitaplaştırırsanız tarihi bir hizmet yapmış olursunuz. Lütfen bu acı ve ızdırap sahnelerini kitaplaştırınız. Bölgenin tarihine ışık tutunuz.
Yanıtla (0) (0)Degerli abimizi cani yurekten kutluyoruz, her zamanki gibi yazilarindan buyuk keyif aliyoruz. Hevalno peki yerel hukumet HALEPCE icin su ana kadar ne yapti neden HALEPCE adina her hangi bi INTERNASIONAL DILDEN bi site kurmamis? Cogumuz tam anlamiyla bi sey bilmiyoruz hangi ulkelerin parmagi vardi? dunyanin her tarafina dagilmis HALEPCE magdurlarini ve biz Kurtleri bi nevi bir araya getirirdi. Turkiyede özgurluk harekati olmasaydi sonumuz HALEPCEDEN better olurdu bu bize ders oldu artik... Sahsen Interneten aradim kayda deger bi sey bulamadim. YuksekHaber, sevgiler selamlar, Siyabo kadar Lezelisiniz((-:
Yanıtla (0) (0)