Sağlık Bakanı Koca: Yoğun bakımlarımız ciddi yük altında

Sağlık Bakanı Koca: Yoğun bakımlarımız ciddi yük altında

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Bilim Kurulu Toplantısı sonrası açıklama yaptı.

Bilim Kurulu Toplantısı sonrası yaptığı açıklamada bundan önceki zirve olan nisan ayına göre vaka ve vefat oranlarında artış olduğunu vurgulayan Koca, illerdeki artış ve düşüşe dikkat çekerek, "Hatay, Adana, Samsun, Antalya, Mersin ve Ordu'da vaka sayılarımız artmaya devam ediyor. İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa, Kocaeli, Konya, Sivas, Kahramanmaraş ve Gaziantep'te vaka artışı düşmeye başladı" ifadelerini kullandı. 

Koca, inaktif aşının önümüzdeki birkaç gün içinde teslimatının yapılması planlandığını belirterek zorunlu olmayacağını duyurdu.

Koca ayrıca, "Yoğun bakımlarımız ciddi yük altında. Hastanelerimiz ve sağlık çalışanlarımız gittikçe artan bir yükü göğüslemenin çabası içinde" diye konuştu. 

Koca'nın açıklamalarından öne çıkanlar şu şekilde:

- Bilim kurulumuz yol gösterici olarak katkı sağlamaktadır. Ülkemizdeki tüm gelişmeleri değerlendirmekteyiz. 

- Bugün itibariyle toplam yapılan test sayısı 20 milyonu buldu, pozitif vaka sayımız 1.5 milyonu aştı. Bunların 550 bini belirgin hastalık geçirdi. 15 bini aşkın insanımızı kayıp verdik. Filyasyon ekiplerimizi artırıyor, personel ve araç yönünden destekliyoruz. Gerekli ek tedbirlerin alınmasını sağlıyoruz.

- Hatay, Adana, Sivas, Samsun Antalya, Mersin ve Ordu da vaka sayılarımız artmaya devam ediyor.

- Yoğun bakımlarımız ciddi yük altında. Hastanelerimiz ve sağlık çalışanlarımız gittikçe artan bir yükü göğüslemenin çabası içinde.

- Ülkemizde bundan önceki zirve olan nisan ayına göre günlük vaka sayısında 5 kattan fazla, vefatlarda yüzde 55 artış bulunmaktadır

- Alternatif aşıları temin etmek için gayret gösterdik, çalışmalar sürüyor. 

'50 milyon doz aşı gelecek'

- Aşının teslimatının birkaç gün içerisinde tamamlanacağını öngörüyoruz. İnaktif aşının önümüzdeki birkaç gün içinde teslimatının yapılması planlandı. Kademeli olarak şimdilik 50 milyon doz gelecektir. 

- İncelemelerde aşının güvenilirlik testlerinin olumlu çıkması sonucunda veriler değerlendirilecek ve onay verilecektir. Aşılama bu aşamadan sonra gerçekleşecektir. Bu aşamaların hızlı bir şekilde geçilebilmesi için elimizdeki bütün imkanları değerlendirmeye çalışacağız. Aşı 14-21 gün arayla 2 doz olarak uygulanacaktır.

- Aşı kampanyası kapsamında vatandaşlarımıza bedelsiz olarak verilecek ve başta Aile Sağlığı Merkezleri olmak üzere sağlık kuruluşlarımızda yapılacaktır. Aşı yapılan vatandaşlarımız sisteme kaydedilecektir.

- Bu ay başı itibarıyla başlayan kısıtlayıcı tedbirlerin etkisi yakından takip edilmektedir. Henüz daha başlangıcındayız. Daha önceleri ortalama 10 yıl gibi bir sürede gerçekleşen aşı geliştirme çabaları 1 yıl gibi kısa bir süreye sığdırılmıştır. Gelişmeler umutlarımızı erkene çekiyor. Umutlarımızın hayata geçmesi hep birlikte hareket etmemizle mümkün olacaktır.

- Bakanlığımız ve Bilim insanlarımız aşının menşeiyle değil, güvenilirliği ve etkinliğiyle ilgilenmektedir.

Aşı nasıl uygulanacak?

- Yerli aşıda çalışmalar olumlu sonuç verirse Nisan ayında Faz-3 ve yaygın çalışma aşamasına geçmeyi umuyoruz. Yerli aşıda insan denemelerinde faz-1 çalışmaları tamamlanmak üzere.

- İnaktif aşıların depolanması ve yapılması konusunda altyapımız hazır durumdadır. Aşı 14 ve 20 gün arayla iki doz olarak uygulanacak. Başta aile sağlığı merkezlerimiz olmak üzere sağlık kuruluşlarında yapılacaktır. 

- Aşı, vatandaşlarımıza bedelsiz olarak verilecektir ve sağlık kuruluşlarımız tarafından yapılacaktır. Aşı yaptıran vatandaşlar, sisteme aşıyı yapan sağlık kuruluşumuzca kaydedilecek, merkezi bir veri tabanından takip edilecek. 

- Nisan ayındaki ilk dalgaya göre belirgin bir artış var. 

- Yeni ve daha ucuz bir teknoloji olan ve insanda ilk defa denenen mRNA aşısı için görüşmelerimiz devam ediyor.

- Salgının siyasi bir alana çekilmesine müsaade etmeyelim. Birlikte hareket edelim. Aslı olan olmayan iddialara lütfen itibar etmeyelim. Bilgi kirliliğinin had safhada olduğu bu ortamda iddialara itibar etmeyelim. Hesaplaşma kaygısı ve güdüsüyle mücadelemize halel getirmeyelim.

Yoğun bakım doluluk oranları

- Hatay, Adana, Sivas, Samsun Antalya, Mersin ve Ordu da vaka sayılarımız artmaya devam ediyor. İstanbul, Ankara, İzmir, Kocaeli, Sivas, Kahramanmaraş, Bursa, Konya, ve Gaziantep'te vaka artışı azalıyor. 

- Şehir bazında şu an özellikle hastanelerimizdeki doluluk oranlarını görmüş oluyoruz. İstanbul vaka sayısının azaldığını ama hastane yükünün halen devam ettiğini, artış hızının düştüğünü söyleyebilirim. Yoğun bakım 68.2, solunum cihazı yüzde 40. 2. Ankara'da vaka sayısı düşmeye başladı. Hastane yükü halen devam ediyor. Burada yoğun bakım yüzde 73,5, servisteki doluluk oranı yüzde 57,7. İzmir'de artış hızı devam ediyordu, son iki günden bu yana artışın düştüğünü, hastanelerimizdeki yükün önemli oranda artış hızı olduğunu söylemek istiyorum. Yoğun bakım oranı yüzde 77.6'ya çıkmış durumda. 

- Hatay hasta vaka sayısının hastane yükünün artığı illerimizden birisi. Yoğun bakım yüzde 84.8, solunum cihazı yüzde 79,3. Adana vakanın son iki haftadan bu yana arttığı, artış hızının d üşmeye başladığı ilimiz. Yoğun bakım doluluk oranı yüzde 78, solunum cihazı yüzde 41.8. Samsun hem vaka sayısının hem hastane yükünün artığı ilimiz. Yoğun bakım yüzde 80.8, solunum cihazı doluluk oranımız yüzde 60.7. Antalya hasta sayısının arttığı, hastane yükünün devam ettiği ilimiz, Yoğun bakım yüzde 68. 5. Mersin vaka sayısının arttığı, hastane yükünün de arttığı bir ilimiz. Yoğun bakım yüzde 68,5'' açıklamasını yaptı.

- Ülke olarak birlikte hareket etmemiz, zorunlu kısıtlamalara, gönüllü kısıtlamaları da ekleyerek, bulaşma hızını düşürmemiz ve kısıtlılık süresini kısaltmamız mümkün olacaktır.

- Yarından itibaren tabloda bugüne kadar olan vaka sayılarını da toplu bir şekilde vermiş olacağız. 

Soru-Cevap 

- (AB'nin Sinovac aşısını tercih etmemesi) Kitlesel bağışıklamada erken dönemde yoğun aşı yapabilirliğimizin önemli olduğunu düşünüyoruz. Ne kadar erken dönemde yoğun bir aşılama yapılabilirse başarıya daha kolay ulaşabileceğimize inanıyoruz. Erken 2-3 aylık zaman diliminde yoğun aşıya erişimin daha önemli olduğunu düşünüyoruz. Aralık, Ocak ve Şubat aylarında aşıya erişimi daha çok önemsiyoruz. Erken dönemde aşının teslim edilebilirliği konusunda diğer firmaların çok rahat olmadığını gördük. Diğer ülkelerin yüz binlerce sipariş ettiği aşıların teslim tarihlerine bakmak lazım. Nisan ayından sonra teslim edilebilen aşıya bizim ihtiyacımız yok. Sinovac aşısı ise çocukluk çağı aşılarımızı da geliştiren, inaktif aşı üretmede başarısını ortaya koymuş bir firma. Aşıyı geliştirdiğini söyleyen bir çok firmanın aşı geçmişleri olmadığını bilelim. 

- Rusya'da üretilen aşının toksikolojinin bizim ülkemizde GLB şartlarında yapılması önemliydi. Onu ülkemizde başlatıyoruz. Başarılı olursa Rusya'da üretilen aşıyı da temin etme konusunda bir sorun olmadığını söyleyebilirim. 

- Pfizer Nisan ayı dahil olmak üzere ilk günden itibaren talepte bulunduk. Nisan ayı sonrası verilebilecek aşının bizim için önemli olmadığını söyledik. Bir rakam ifade ettiler biz bunun arttırılmasını istiyoruz. 

- Türkiye'nin ilk iki, üç ay içinde dünyanın birçok ülkesinden daha fazla aşıya sahip olduğunu sipariş veren ülkelere bakın görmüş olursunuz. İnaktif aşıyı ucuz olduğu için değil, bu anlamda güvenilir olduğu için, geleneksel, doğal, bilinen aşı yöntemi olduğu için tercih ettik. Aşının zorunlu olmasını şimdilik düşünmüyoruz. Daha çok vatandaşımızı ikna ederek kitlesel aşılamayı yapmayı hedefliyoruz.

- (Aşı çalışmalarında son durum) 3 bin 700'e yakın gönüllüye 500 bin civarında doz yapıldı. Önemli bir yan etkisi yok. Aşıyı biz strateji olarak kimlere ne zaman yapılması gerektiğiyle ilgili Bilim Kurulu daha önce açıklama yapmıştı. Sağlık çalışanlarımızdan başlayacak, 65 yaş üstü ve kronik hastalığı olanlar şeklinde ayırmıştık. İnaktif aşıların 2-8 derece arasında korunabilirliği, altyapımız için de bu anlamda müsait olması nedeniyle Türkiye'de birçok ülkeden farklı olarak daha yaygın bu aşıyı yapabileceğimiz söylemek istiyorum. Pandemi yılı olmasına rağmen çocukluk aşılarımızda %98'lere ulaşmayı başarabilmiş bir ülkeyiz. Aşı daha önce 11 Aralık'tan sonra gelecek demiştim. Zannediyorum 3-4 gün içerisinde aşı ülkemize gelebilir. Bütün izinleri alınmış oldu. Geldikten sonra da 2 hafta halk sağlığı Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu'nda 2 hafta güvenlik testleri yapıldıktan sonra kullanıma geçilmiş olacak. Bu 2 haftalık testten geçmeden izin vermiyoruz. Ay sonu itibarıyla sağlık çalışanlarımızdan başlamış olacağız. Önümüzdeki günlerde 20 milyon dozun ilk 3 milyonu gelmiş olacak.

-  Son 4-6 ay içinde hastalığı geçirenlerin aşılamanın dışında tutulması düşünülüyor. İlk aşılama takviminde 18 yaş altı yok. Hamileler düşünülmüyor.

- (Yeni tedbirler gelecek mi?) Geçen hafta başı başlayan tedbirlerle birlikte gelecek hafta sonuçları daha net göreceğimizi düşünüyoruz. Şu an görünen bu kısıtlamaların yer yer sonuç. verdiği. Tam değerlendirmek için gelecek hafta daha net söylemek mümkün. Farklı bir tedbir olursa bunu öneri olarak almış oluruz. Şu an yeni bir kısıtlama için eken olduğunu, gelecek hafta bu konuyla ilgili salgının seyri belirleyecek. Şu an için alınan kararların, uygulanan kısıtlamaların erken dönemde de olsa yer yer sonuç verdiğini rahatlıkla söyleyebilirim. İstanbul vaka sayısının azaldığı, hastanelerde poliklinik yükünün azaldığı ama hastanelerde yatan ve yoğun bakım yükünün arttığı il. Gelecek hafta hastane yükünün azaldığını da görmek istiyoruz.

- (Yılbaşında 4 günlük kısıtlama olacak mı?) Yılbaşı gecesi de kısıtlamaya tabii ama gün sayısının artıp artmama durumu salgının seyrine göre belli olacak. Kısıtlamaların yer yer sonuç verdiğini görüyoruz. Tam değerlendirmeyi gelecek hafta söylemek mümkün. Seyrine göre yeni öneriler olabilir.

- (Aşıların 10 gün önce geldiği ve VIP kişilere uygulandığı iddiası) Hangi aşı olursa olsun, Türkiye'ye Halk Sağlı ve Tıbbi İlaç Kurumu tarafından testleri yapılmadıkça hiç kimseye yapılmasını istemiyoruz ve biz yapmıyoruz. Dolayısıyla incelemeden geçmemiş aşıların kimseye yapılmasını istemiyoruz. Sadece şu dönemde gönüllü olanlara birtakım esaslarla yapılabiliyor. Şu an için bizim Bakanlık olarak izin verdiğimiz herhangi bir aşı söz konusu değil.

- (Hayatını kaybeden sağlık çalışanı sayıları) Sağlık çalışanlarında toplam vaka sayısı 120 bini geçti, 216 kişi ise hayatını kaybetti. Hepsi görev şehidi oldu. 

- (Vefat sayılarının doğru açıklanmadığı iddiaları)  Özellikle şu dönemde ölüm sayılarının siyasetin konusu yapılmasına gerçekten çok üzülüyorum. Bildiğiniz gibi Mart ayında vefat edenlere uygulanan bir yaklaşım vardı, defnedilirken. Ceset torbalarında farklı mezarlıklarda özel defnedilmesi şeklinde bir anlayış söz konusu idi. O dönemde bir genelge yayınladık. Şunu ifade ettik; Kovid bir bulaşıcı hastalıktır, diğer bulaşıcı hastalıklar gibi defnin yapılmasını belirten özel ceset torbaları içinde olmamasını ifade eden bir genelge. Bulaşıcı hastalıklar nasıl defnediliyorsa Kovid'in de aynı şekilde defnedilmesini belirten genelgeydi. Bu genelgeden sonra bulaşıcı hastalıklar olarak işlenmiş oldu. Bunu ilk hekim doldurur. Doğal, adli, bulaşıcı olup olmadığını belirtir. Bununla ilgili müdürlüğe, belediyeye defin için gönderilmiş olur. Mart'tan sonra her enfeksiyon bulgusu olan, her ateşi olan, parametrelerinde enfeksiyon bulgusu olan akciğer enfeksiyonu olan herkes Kovid olmasın diye yıkanırken tedbir alınsın diyerek bulaşıcı hastalıklar diye yazılıyor. Bulaşıcı hastalıklar arttığı için yazılmıyor. Her enfeksiyon bulgusu olan hasta yıkanırken tedbir alınsın diye bulaşıcı hastalıklar diye işleniyor. Definde tedbir için 'bulaşıcı hastalık' diye işlenir, her 'bulaşıcı hastalık' Kovid-19 değildir.

Bizim bugüne kadar, ilk günden itibaren söylediğim, biz PCR'ı pozitif olup hayatını kaybeden ölümleri bildiriyoruz. DSÖ diyor ki, PCR pozitif olanları bildiriyor. Biz de benzer şekilde PCR pozitif olanları bildirmiş oluyoruz. Travma, trafik kazası gelmiş ama PCR'ı pozitif. Bu ölüm nedeni olarak Kovid değildir diyor. Primer ölüm nedeni önemlidir. Kovid'le mi hayatını kaybetti yoksa Kovid kolaylaştıran bir sebep olarak mı devreye girdi? Teknik raporunda bunun Kovid olmayacağını belirtiyor. Bu iş teknik bir iş. Bununla ilgili kararı veren, hekimlerimiz. Birincil hekim, birincil takip eden, ayrıca bunun nedenini onaylayan hekim devreye giriyor. Bu kadar teknik bir işi yapan bizim hekimlerimiz. Hekimlerimize güvenmiyor muyuz?

Dün çok da muhalefet eden bir vekil arkadaş İstanbul'da bizim hastamız Kovid hastamız değil diye isyan ediyor. Bu hasta emekli bir asker. bu yanlış yazıldı, bunun değiştirilmesini istiyoruz' diyerek bana kadar ulaştı. Niye? Enfeksiyon olduğu için. Ben dedim ki, 'Ölüm nedeni önemlidir. Bu da ikinci hekimimiz tarafından onaylanır. Ben anca orada bununla ilgilenen arkadaşlar bunu hızlandırın talimatından başka bir şey veremem.

Ateşi varsa, zatürresi varsa, sepsisi varsa tedbir alınsın diye üst tarafa bulaşıcı hastalıklar yazılıyor. Ölüm üzerinden 83 milyon vatandaşımızı daha çok güven vererek pandemiyle mücadeleyi daha güçlü kılmamız gerekiyor.

Etiketler : , , , ,
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.