Yüksekova Lisesi
Eğitim ve öğretimin insan hayatındaki önemini bilmeyenimiz yok gibi. İnsan doğasının toprağı, suyu, havasıdır çünkü eğitim ve öğretim. Ve biz bu toprakta ekiliriz o sudan kana kana içer ve o havasında çiçek oluruz. Güneşle birlikte cıvıl cıvıl yayılır öbek öbek açarız. Mısır püsküllü, sarmaşık saçlı kızlar, kavak boylu, filinta endam delikanlılar oluruz.
Umut olur anaların babaların yüreğinde büyürüz.
İşte tamda bu anlamda Yüksekova Lisesi gelir aklıma.1974’te kurulan bu okul önceleri abilerimiz ve ablalarımız kiminin de anne ve babalarına eğitim ve öğretim yuvası oldu. O yıllar için son derece modern bir okul olduğunu da söylemekte fayda var. Kadrolarında kimler yoktu ki... İsteyen buraya yazsın ismini... aha!... buraya ......................... Müslüm KAHRAMAN, Necati ŞİREN, Nuri TİRELLİOĞLU gibi.
O okul ki: yaşlandı, yaşlandıkça bizleri sayfalarına gömdü onun içindir ki onun koridorlarında hemen hemen koşmayanımız, sınıflarında oturmayanımız ve bahçesinde platonik aşklar yaşamayanımız yok gibi.
En önemlisi dünya penceremiz de burası oldu.
Evet soğuk savaşların, kızılötesi silahların gölgesinde devrimlerin yaşandığı, demokrasinin ortak dil kavramı olduğu, despot faşist yönetimlerin bir bir yıkıldığı ve soykırımların toplu mezarların tarihleştiğini buradan gören gözle öğrendik.
Arkadaşlığı, aileyi, çevreyi, toplumu ve ülkeyi orada tanıdık.
Gerçek anlamda bedenlerimizle orada tanıştık. Tutucu muhafazakar aile ve toplum geleneğinden vücudumuzun bazı bölgelerinin kıllandığını ve bununla erkek ve kadın olduğumuzu orda haykırdık. Orada kur yaptık birbirimize. Aşkı orada serdik yüreklerimize. Ağlayan, gülen, heyecanlanan biz oluyorduk hep bir ağızdan. Sevdiğimizi resim dersinde en çok yüreğimize haps ettik. Edebiyat dersinde şiirleştirdik masum bebeğimizi.
Uykularımıza sıra sıra dizdik bildik anları...
Evet, orda içimizdeki devi uyandırdık.
Toplum bilincini ve topluma yaraşır olmanın ne demek olduğunu orada anladık. Cihanın ilk gerillası Spartaküs’ü, İsa’nın çarmıha gerilişini, Pir Sultanın dara çekilişini, tarihi, coğrafyayı, ve korkulu rüyamız matematiği orda öğrendik.
Soğuk kış günlerinde rahmetli İbrahim hocanın korkusu titrerdi bacaklarımızda. Buz bağlayan kirpiklerimiz sonra erirdi onun sımsıcak gülüşünde. Hiç ummadığımız bir ummana salıverişi ne çok insancıl kazanım koymuş meğer yaşamımıza.
Ve baharla kıpır kıpır olan yüreklerimiz bir deste kır çiçeği için salınırdı çayıra.
“Eşşeği saldım çayıra
Otlayıp karnın doyura
Gördüğü düşü hayıra
Yoranında a......”
Sonra bahar, Babil’in asma bahçelerinde renk verirdi Yüksekovamıza. Dünyanın sekizinci harikası olurdu bence lisemiz. Pusulamızdı kan revan Ortadoğu aritmetiğinde ve Nazım’ın “Bir kısrak başı gibi uzanan!” davetinde.
Güneş her doğanda doğudan her batanda batıdan mütahit çalardı sıvasından taşeron boyasından. Ödenek kirli emellerinde kaybolurdu. Çığlıklarımız koşuşmalarımız koridorlarında durmadan inlerdi ama. Hırsızın, talancının inadına durabildi ayakta.
Gün geldi çoğaldık sıralarında üçer beşer sınıflarına altmış kişi sığdık. Yüreklerimizle duvarlarını genişlettik. Havasına geçliğimizi pompaladık. Sımsıkı bir inat alıp götürdü bizi, sesimiz duyulmadı biz uyumadık.
“Karnımızdaki sözümüz” inançla sürdü bizi üniversitelere, kalabalık şehirlere, kaybolmadık.
Ömrümüzün sebebi çocuklarımız sığmıyor şimdi bu okula.
Anılarımız yetimi, düşlerimiz öksüz şimdi. Verin ellerinizi delikanlı yarınları yaratmak için. Verin ellerinizi umutlarımızı gerçeğe döndürmek için....
Penceresinden, kapısından, çalınmış sıvasından gözlüyor bak bizi...
Doğduğun,büyüdüğün,aşık olduğun,kavga ettiğin,hayata yeni bir anlam verdiğin,vs,vs,vs.yeri bırakıp gidebilirmisin...
Yanıtla (0) (0)Eğitimdir bizi büyüten bizi cahilce düşüncelerden arıtan haklıyı haksızı öğreten geleceğimizin aydın olmasını sağlayan. ama 100 bin nüfuslu bir yerde liselerin az olmasından dolayı bir çok öğrenci açıkta kalmış. Hala eğitimin ne kadar önemli olduğunun önemine varamayan liselerin olmamsını fırsat edip çocuğunu okula göndermeyen bir çok aile var özellikle kız çoccuklarını "zaman kötü okuyup ne yapacak nasıl olsa evlenip gidecek "düşünceye sahip aile çok. ve bu düşünce yüzünden çifte evliliği kabul etmek zorunda kalmış bir çok kadın var.ailedeki çifte evliliğin çocukların ne etkilediğini göremeyen yine çok aile var. bu çok üzücü. fosilleşmiş beyinlerin değişmesi ya da değiştirilmesi belki çok zor ama eğitimin önemini anlamış gençlerin bu tip düşüncelere kanmaması gerekiyor. çözüm aramalıyız sadece konuşmakla olmuyur. eyleme geçmeyen düşünce boş olmasın eğitim şart. mücedele edelim daha iyi yarınlar için SAYGILARIMLA
Yanıtla (0) (0)doğrusu yüksekova lisesinde hiç okumadım. ilkokul sonu sınavlarına orada girdim. o güne kadar gördüğüm en yüksek binaydı. ürktüm biraz, ama orada okumaya özendim. o lise şimdi kaybolup gitmiş yüksek binalar arasında. sadece kendisi değil yitip giden. biraz geleceğimiz, anılarımız, canlarımız. Bir rant uğruna bin okul fiyatına her yıl onarılmış, boyanmış göstermelik. ama biz varız enkazında ve içine sığmayan çocuklarımız, geleceğimiz. Gelin hep birlikte bir lise yapalım aynı yere, inadına kendimiz...
Yanıtla (0) (0)Hani sıralarında oturduğum ikinci liseydi lise olmasına; ama nedendir bilinmez ençok sevdiğim lisesiydi ölgün ve mahsun kentimin. Orada ne mi öğrendim diye soracaksınız ... Hiçbirşey ama hiçbirşey öğrenmedim, tutkuyla yaşamayı bilmekten gayrı çünkü öğrendiklerim içinde buydu bana manidar ve bir o kadarda payidar görünen.Gerisi nede olsa diğer liselerde de öğrenilir ya ondandır hiçbirşey değişim yoksa öğretemiyenlerin olmayışı veya öğretimin kötü olduğu gibi kem bir lafızatım yok bilesiniz. Ama birçoğumuzun yaşamında bu kadar yer elde etmiş bir mekanın bugün talep fazlasından dolayı zorlanması ve 30 yılını devirmesine rağmen yaşlanmış gövdesine ara sıra çakılan çiviler dışında ilgi görmeyişi doğrusu içler acısı bir tablo. ilgisiz kalan ilgililere duyrulur...
Yanıtla (0) (0)Irfan bey bir konu disinda sizinle cok iyi uyusuyoruz. Herkes yazilarinizda ayri bir lezzet aliyor. Ben ise nosteljiyi yasiyorum yazilarinizda . 1980 sonrasi yuksekovayi yazilarinla hatirliyoruz. oyle boyle bir hatirlama degil tabiki... zaman tuneli diye bir sey varya .... iste onun gibi ... yazilarini okuyunca adeta zaman tuneline girmis gibi oluyorum ve o gecmiste kalan gunleri yasiyor gibi oluyorum. Tabiki tarifsiz bir lezzet ile... Bak iste Hamza KANDAS Lisenin merdivenlerinde , tum ogrenciler bahcede siraya dizilmis birazdan istiklal marsini okuyacagiz... Muzik ogretmeninin el hareketlerine dudaklarimizin hareketleri ile eslik edecegiz. Korkma sonmez bu safak....larda yuzen... alsanca... Tuh .. gene yanimda duran Elo istiklal marsi yerine sarki okumaya basladi... dilimi, dudagimi isiriyorum ... gulmeyeyim diye.. terliyorum , terliyorum... bitsin su istiklal marsi mahfoldum derken , onumdeki isa gulmekten zart diye bir ses cikardi... benden cikmadigina sukrederken sag tarafimdaki osman in gulme sesi merdivenlerin basinda duran Hamza KANDAS `in kulagina gidiyor. Hakkidir Hakka tapan milletimin istiklalllllll... ve Hamza hoca Osman i yanina cagiriyor,,, zavalli osman , mazlum osman, senin isittigini Hamza Kandas ta isitseydi o da gulecekti ya ... Ayda bir ikisini dovmeliydi hamza hoca... bu ayda piyango sana cikti osman ... Hamza Kandas gozlerini hizli hizli acip kapatiyor ve silakkk... Osmanin suratina .... Zavalli osman, gunahsiz osman, ah osman... YUKSEKOVA LISESI , YUKSEKOVANIN KADERINI DEGISTIRECEK ADAMI CIKARMADI VEYAHUT CIKTIDA HENUZ ORTALIKTA GOZUKMUYOR. SAYGILAR...
Yanıtla (0) (0)Evet soğuk savaşların, kızılötesi silahların gölgesinde devrimlerin yaşandığı, demokrasinin ortak dil kavramı olduğu, despot faşist yönetimlerin bir bir yıkıldığı ve soykırımların toplu mezarların tarihleştiğini buradan gören gözle öğrendik. TEK KELİMEMLE MÜKKEMMELSİNİZ ABİMMMM.....
Yanıtla (0) (0)emin bey bence siz yuksekova lisesini bosuna bu kadar abartmissiniz o kadar da parlak bir yer degil bunu en guzel sinavlardaki basirilari ispat ediyor
Yanıtla (0) (0)dogrusu ben yuksekova lisesinden cikipta adam olmus tek birine rastlamadim yok yani ben hic adam cikmamis demiyorum cikmis olabilir benim gormemem yok oldugunu da gosterme yanliz su bir gercek ki eger gercekten cikanlarin cogu adam olsaydi bitanesinede ben rastlardim( yorumsuz)
Yanıtla (0) (0)Şxim orada rezan pehlivan'ı ertuğrul sayılırı yazmamışsın çünkü ben ertuğrulu hiç onutmam ondan yediğim kafa yomruklarını hiçonutmam çok güzel olmuş sen çok yaşa içimızı ferahlatan bu yazılarında olmasa ne yapardık çok teşekürler
Yanıtla (0) (0)