İrfan Sarı

İrfan Sarı

Yeniden

Yeniden

Uzun zamandır yazmıyordum. Okuyucular fark etmiş olacak ki; her gördüklerine sordular.

Kayyum gaspı, gözaltı, cezaevi derken; “İçeride kalan yazılar’ı” zindan çıkışından sonra, yardım alarak bilgisayar ortamına aktarıp yayınlamıştım.

Sonraki zamanlarda bir bilgisayarımın olmaması sebebiyle biraz okuyarak ve günlük rutinlerle geçirdim. Bu yazıyı da bir arkadaşımın bilgisayarından yazıyorum.

Pandemi süreci, kayyum süreci derken Türkiye bir hızlı gerileme türbülansına girdi. İnsan hakları karnesi zaten iyi değildi ama bu kez katbekat katlanıp ileri aşamaya gidiyor.

Valiliğin 15 günde bir yasakları arasına bir tek “hava alma” yasağı dahil olmadı. Neredeyse çarşıya çıkarken “asker yürüyüşüyle gidilecek”  dönüşlerde “toz kaldırılmayacak” şeklinde psikolojik yasaklar geçirilecek tarih Uzun bir zamandır yazamıyorum.

Bu ayıp ama gülünç ama uslanmaz yasakları yaratmak için belli ki emirdeki personel özel bir mesai harcıyor, muhtemelen bu fazla mesai için de “mesai” ücreti alıyordu. Bazen üç beş maaş olarak önümüze çıktığına tanık oluyorduk.

Özgürlükleri kısıtlamak, kent yaşayanlarına zorluk çıkarmak, demokratik tepkileri engellemek için dünyanın hiçbir yerinde “fazla mesai” verilmez oysa.

Bu da buraya mahsus!

Tabi Türkiye ye mahsus yasaklar yine AKP’ye mahsus kazanımlar haline döndü de diyebiliriz.

Hatırlarsanız Doğu Akdeniz’de “gaz” arıyorlardı.

Libya’da İhvanla birlikte idiler.

Mısır’ın “Rabia”sı aklınızdadır hala. (o unuttu)

Karadeniz’de 850-900 milyar metreküp gaz rezervine ulaştılar.

Yerli otomobil “milli” olacak!

“Milli” uçan arabalar yolda!

Birde seri yalanlar vardı yukarıdaki şekilde…

Mesela “havaalanına otomobille giremesin” yasağı konulunca, merkez bankasından çoktan 128 milyar dolar kaybolmuştu. Haberlere yayın yasağı ise garipliğini büsbütün önümüze serpiyordu.

İnceden inceye “yol yaptık” denilerek, geçişler paralı hale getiriliyor ve hazineye kapanması zor borç yükü bırakılıyordu. Yollara “yolcu garantisi” tarihte görülmemmiş iş ahdine dönüştürülüyor, “hasta garantisi” verilen hastaneler müteahhitlere peşkeş oluyordu.

Eşi benzeri görülmemmiş bu uygulamalar belirli şirketlerin havuzuna oluk oluk paraların akmasına yol açıyordu. Halen bu taktik devam etmekte ve haber konusu olmaya devam ediyor.

Ülke, merkez bankası başkanlarının ardı ardına değiştirilmesiyle gündem olurken, eksi rezervler yerini aldı. Eksi rezervler iktidarın cafcaflı söylemleriyle adeta “yokmuş” gibi savunulup, suçlamayı “dış güçlere” “muhalefete” yüklemeye muktedir dil sahasına taşınıyordu. Adeta bu apaçık yolsuzluklardan iktidarın haberi yokmuş gibi kamuoyuna anlatılıyor, aldatılıyor ve ibre muhalefete yönlendiriliyordu.

Ama yasaklar artık normalmiş gibi peşi sıra geliyordu.

Bırakın gösteri ve yürüyüş hakkı, muhalif sivil toplum örgütleri ve siyasi arena kendi kamusal alanının içinde açıklama yapamaz hale getirildi. Bu HDP için özel uygulamalar haline sokuldu. İki HDP’li yan yana gelirken bile polis kameraları hazır bekletildi. Durum hız kesmeden devam ediyor.

Tastamam bir cendere.

Milletvekillerinin halka buluşmaları engelleniyor, olmadık sebepler yaratılarak milletvekillikler düşürülüyor, cezaevlerine gönderiliyorken zam furyaları peşi sıra halka fatura ediliyordu.

TUİK verileri her tarafı güllük gülistanlık gösterirken, açlık mevzusu çöplerden medet ummaya vesile oluyordu.

Gerçek o kadar kolay örtülemez olmasına rağmen, kuru ekmek yiyorsa aç değildir diyen iktidar vekilleri gündemdeki yerini alıyordu.

“iş beğenmiyorlar” denilerek, işsizliğin olmadığına inandırmaya kadar cüret edildi.

Aleni bir ekonomik çöküş, yoksulluğu derinleştiriyor ama “Ekonomik kriz yok, her şey yolunda” gibi beyanatlar insanı çileden çıkarıyor üstelik.

Çileden çıkma, intihar, bunalım toplumun yarası artık.

İktidar içinse, varsa yoksa her şeyi ve her kesi hedefe almak, terörize etmek. Tüm gerçekliklerden uzak tutumlar içinde kalmak.

Yerelde ve genelde politika ayrıştırıcı, ötekileştirici, aldatmacı dil havuzunda toplanmış durumda. Bu girdaptan çıkış yerine iktidarların ömrünü uzatmak telaşı da görülüyor artık.

Seçim yasalarında değişiklik yaparak bir adım daha seçmeni girdaba sokma istemleri görülüyor.

Hukuksal düzenlemelerden çok, hukuksuzluk zeminleri oluşturuluyor yani.

Kâfi derecede kafa karışıklığına rağmen, seçmen doğru kararı alacaktır tabi ki. Sandık demokratik rotanın belirleyici olacaktır. Bu konuda toplumsal buluşma demokratik gelecek yaratma adına son derece önemli olacaktır.

Gelecek ellerimizde, gücümüzde, umudumuzda…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
İrfan Sarı Arşivi