İrfan Sarı

İrfan Sarı

Dûrî ötesi Bêzelê

Dûrî ötesi Bêzelê

Dûrî (Durak): ana kökü Kürtçe olan bu kelime ve yer isminin anlamı yol civarıdır. Ama her ne dense ben bu kelimeyi “uzak” olarak çok seviyorum. Dûr! Uzak yani… Uzaklardan gelip konakladığın yer Şemdinli balı gibi petek petek oturduğun yer ve salkım salkım Bêgoze üzümü gibi asmasından aşağı süzüldüğün yer. Dûrî, Şemdinli"ye bir dağ silsilesi geçişi kadar uzaklıktadır. Haruna ve Şabatan gedikleri arasındaki vadiye bir Herkî kilimi gibi serilmiştir.

Öylesine nazlı ve öylesine yumuşak bir tabiatı vardır ki doyum olmuyor seyrine.

Vadi boyunca akan suyun etrafında söğüt, karakavak, ekşi yabani elma ve çalı bitkisi kız gerdanı ziynettir. Bu akarsuyu takip eder gibi uzayan yolun her iki yanını yarı toprak yarı betonarme tek katlı evler tamamlar. Aslında birkaç yıl evveline kadarda kerpiçten yapılarıyla o evler mis gibi tandır ekmeği kokardı. Bu kokular her gelip geçtiğimde hala geliverir burnuma. Gökyüzünün sarı gelini Güneş; ışıklarını vadiye bırakırken kerpiç evlerin pencerelerinden içeri girer ve uysal bir misafir gibi şenlendirirdi evleri ancak şimdilerde o evlerin üstüne çakılan çatıların üstündeki saçlara çarpan güneş ışınları ışık çarpışmalarına ve göz kamaşmalarına vesile oluyor ya hadi neyse…

Orası oldukça sihirli seherlere de sahip, gökyüzü ve vadi boyunca oksijen bollaşır, sağlı sollu orman bitkisi, yani ağaçlar emekçi ağır işçiler gibi durmadan seheri capcanlı bir yeşile hazırlarlar. Deriz ya “temiz hava!” ciğerler çalıştıkça vadiden geçerken bir peri kızının kanatlarında hiseder kendini insan. Ayaklar yerden kesilir.

Çünkü orda yaşam katkısızdır yani sadedir. Tıpkı doğa gibi…

Dere kenarlarında öyle bir yeşil işçilik vardır ki; hani elinizi kadife bir kumaşa gezdirirsiniz ya! tıpkı öyle bir his verir. Uzanıp üstüne o yeşilin, güneşin altında en korkunç sevişmelerinizi ve en arzulu uykularınızı anımsamak istersiniz. Sonra iki gözünüze inanamayacağınız rüyalar görürüsünüz.

Vadinin en vahşi ve cezbi eden bayırında oturup her iki taraftaki dağların doruklarına bakarken dünyanın en mutlu insanı olursunuz. Çünkü içinizdeki o bildik yer kıpırdamıştır bin yılların uykusundan, ata baba yadigârı. Sanırsınız ki bu cennet diyar ve sanırsınız ki bu el sanatı işçilik bilgeler, filozoflar ve tanrılar uğrağıdır.

Doymadığımız aşklarımız var her seher sabah vakti gibi… Doymadığımız.

Boylu boyunca güneye giden bu vadinin arasındaki yol, Şabatan gediğine giden ilk yarmadan dağlarla buluşur ve yanındaki dere, doğu vadisinden gelen diğer bir suyla el ele giderler Bêzele (Aktütün) eteklerine doğru. Bêzelê"yi suyun sesiyle uyandırırlar güne. Tütün damarlarını suyla doldurur ve altın sarısı rengiyle gülümser cihana. Dûrî, sevgiyi yüklemişti suyun sırtına çünkü…

Su, orman ve dağlar bu saatlerde iç içe yaşamanın en güzel örneği olur. Bir birini besleyen üç temel etken geceyle gece, gündüzle gündüz olur…

Depremler bile kıramadı bu vadinin belini…

Kuzeyden ve doğudan gelen iki suyun buluştuğu yer vadinin bitim noktasındaki burundur. Bu burun Dürî"nin (durak) bitimidir aynı zamanda dağlar bu küçük düzlüğün etrafında halaya durmuş sanırsınız. Yolcular burada nefeslenirler, yükseklerdeki Şabatan gediğini tırmanmak için, hem Şabatan"dan inenler ise bütün ihtişamıyla seyrettikleri uçurumların korkularını bu durakta atarlar üstlerinden.

Köklü ve sadık bu coğrafya parçasının enlerinin arasında bir en vardır ki her dostun başına. Adına orman dedikleri bu en baltalarla kasten, iş makineleriyle hileyle ve ateşle cebren yakılmasına, yıkılmasına karşın bir daha insanca bir daha adamca açıverir yeryüzüne. Dal dala, salkım salkım çoğalır her mevsim.

Sonra meyvesinin çekirdeği ile büyür bağ ile bostan…

Bu yeşil bitki diyarından bir yeşil parçaya akan suyun akışına…

Tüm ihtişamıyla doğa ananın aşkına…

Ve bu doğa parçasında yaşayan çocukların rengarenk gözlerinin hatırına…

Yaşamak ne güzel.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
27 Yorum
  • serdar doğan / 11 Ekim 2008 Cumartesi 16:36

    bir kez daha yaşadım çocukluğumu bu duygu yüklü ifadelerinle iyiki varsın irfan

    Yanıtla (0) (0)
  • !!sErBıLıNt!! / 10 Ekim 2008 Cuma 16:27

    İrfan abi gerçekten yazılarınızı sürekli okuyorum ve inanın siz süper bir yüreğe sahipsiniz çünkü öyle içten yazıyorsunuz ki konu ne olursa olsun insanın kendisini yazdıklarınıza kaptırmaması elde değil... insan kendisini hep bir parça da olsa yazdıklarınızda buluyor. yalnız kaç gündür sürekli bakıyorum belki yeni bir makale daha yazmışsınız diye ama yok hala yazmamışsınız... lütfen bizleri bu kadar yazdıklarınızdan mahrum etmeyin... sizi seviyoruz

    Yanıtla (0) (0)
  • Ciwan Ok / 09 Ekim 2008 Perşembe 19:31

    Anladım Mamosta,Bı bore...Ciwan

    Yanıtla (0) (0)
  • TYGB BBB / 10 Ekim 2008 Cuma 14:58

    ÇOK GUZEL OLMUŞ ELİNİZE
    SAĞLIK

    Yanıtla (0) (0)
  • barışş / 09 Ekim 2008 Perşembe 18:14

    gerçektende doğayı o kadar iyi bir şekilde anlatmışki sayın irfan bey bir anda insanın içine bir ah!! çekmesi geliyor eski günler anısına tebrik ederim....

    Yanıtla (0) (0)
  • serdeşt / 09 Ekim 2008 Perşembe 13:53

    irfan abi gerçekten çok güzel yazmışsın ellerine sağlık memleketimizin her yeri güzeldir ben şimdi orda değilim ama bana memleketi özlettirdin.Tekrar ellerine sağlık diyorum ve çok teşekkür ediyorum

    Yanıtla (0) (0)
  • Ciwan Ok / 09 Ekim 2008 Perşembe 17:19

    Ya Mamosta beni hoşgör, Belki yeri değil ama yazma ihtiyacı duydum.Çünkü yazılarınızı hiç mi hiç kaçırmam abonesiyim ve kaleminizede hayranım, ama anlamadığım konu şu:Ben pek eğitimli bir insan değilim o nedenle; Birincisi:bu yazının asıl konusunu anlayamadım.İkinci konu ise yazınızın 2. giriş paragrafında şöyle yazıyor "Öğlesine nazlı ve öğlesine yumuşak bir tabiatı var ki doyum olmuyor seyrine." Ben mi anlamadım yoksa o öğlesine yazılan yerler "ÖYLESİNE" mi olacaktı.Kardeşini aydınlatırsan sevinirim.Ciwan

    Yanıtla (0) (0)
  • mekansız kral / 09 Ekim 2008 Perşembe 09:35

    Arkadaşım burda canlar düşüyor yerlere sen gittmiş köy parasını vermiyolar diye bu ne biçim demokrasi diyorsun yazık çok yazık iki taraf içinde allah ıslah etsin allah bu kor ateşin üstüne bir su serbsin irfan abı çok güzel yazmışsın elline kalemine sağlık saygılarımla.....

    Yanıtla (0) (0)
  • Fikret / 07 Ekim 2008 Salı 18:34

    doğanın güzelliklerinden yararlanmak nedense hep hayvanlara nasip oluyor...

    Biz insanlar bir sincap kadar nasiplenemiyorsak doğadan ve topraktan bu onlar kadar aklımızın olmamasındandır.

    Çok güzel bir yazı.

    Yanıtla (0) (0)
  • bahtiyar49 / 09 Ekim 2008 Perşembe 00:31

    kürtistandan merhabalar ne mutlu sizeki o güzelim memleti anlatıyorsunuz güzellikleri mutluluk veren yönlerini bir yorumcu yorum yapmış demişki askerlerimizin vurulduğu yerleri nasılda överek anlatıyorsunuz ama bende diyorum ki gelin bu imha ve inkarcı politikalardan vaz geçin ve bir kürdün anası nasıl barış kardeşlik istiyorsa sizde gelin bunu hep beraber istiyelim diyorum barbalıktan kurtulun diyorum sevgili yorumcular.ve sizi devrimci duygularımla selamlıyorum hocam

    Yanıtla (0) (0)
  • TANER / 09 Ekim 2008 Perşembe 00:47

    ZAZACIM SEN BU YIL KAÇ TORBA KÖMÜR YARDIMI ALDIN. YİNE ÇIKAR YİNE MENFAAT YİNE SATILMIŞLIK. YAZAR ORASINI KALEME ALDI DİYE NİYE BİTLENİYORSUN SENİN DERDİN BAŞKA İRFAN SARI GAYET GÜZEL YORUMLAMIŞ AMA SEN ANLAMADIYSAN BEN DİYEYİM SANA

    Yanıtla (0) (0)
  • deva / 07 Ekim 2008 Salı 19:25

    evet farkında olamadıklarımız bu guzellıkler.gercekten cok guzel bır yazı olmus yuregıne bılegıne saglık ...

    Yanıtla (0) (0)
  • cıwan SEZAİ / 07 Ekim 2008 Salı 20:27

    Öncelikle yazınız için teşekkür ederim çok güzel bi yazı elinize sağlık... bu doğa müthiş bişey ama gün geçtikçe yok oluyor yakıp yıkılıyor buna bir an önce dır denmesi gerek yoksa güzelim doğa yok olacak artık temiz hava kalmayacak yeşile hasret kalacağız belki güneş bile eskisi kadar ısıtmayacak. şemdinlimizi koruyalım bu bize bi armağan bi emanet.. YEŞİLİ YOK EDECEĞİMİZE YEŞİLLENDİRELİM...

    Yanıtla (0) (0)
  • ++++++++++++++++ / 08 Ekim 2008 Çarşamba 09:03

    tebrikler can dostlar

    Yanıtla (0) (0)
  • berxo / 08 Ekim 2008 Çarşamba 09:52

    bu dogada yaşamak çok güzel olurdu ama içinde sevdiklerimiz varsa dahada güzel olur...yüksekova çok güzel ama sen içinde oldugun için dahada önem kazanıyor belki senden dolayıdır çok sevilmesiii..senin oldugun her yer yeşildir güzeldirrr heryer senden dolayı aşk kokar barış kokar...o yüzden seni sadece yüksekovada degil heryerde görmek isterizzzzz....dagamız var ama sarı gülümüz eksik...hoşçakallll oyderem

    Yanıtla (0) (0)
  • bewar / 08 Ekim 2008 Çarşamba 15:34

    kimi ne ile suçluyorlar bizi görmemezlikten geliyor görsenizde cahilikle suçluyorsunuz acıy anlamk için prof. olmak gerekmez biz çekiyoruz biz biliyoruz ondan ya susun yada mileti aşalamayın

    Yanıtla (0) (0)
  • zazaa / 08 Ekim 2008 Çarşamba 13:41

    bu ülkenin ekmegini yiyip suyunu içiyorsunuz. bu ülkenin nimetlerinden faydalanıp işinizi bu ülkede yapıyorsunuz. tatil için bu ülkenin cennetlerine gidiyorsunuz. sonra da bu ülkenin basındaki terör belasına methiyeler düzüyor askere saldırılan yerleri cennetmiş gibi anlatıyorsunuz. irfan sarı ki eminim adında bu değildir tatile nereye gidiyorsun. maasını hangi ülkenin kaynakları ile alıyorsun. demokrasi, insan hakları, kadın hakları, özgürlük, eşitlik söylemleri ile cahil insanları kandırıyorsunuz. neye hizmet ettiginizi kendinize bile itiraf etmekten korkuyorsunuz. simdi soru; tam demokratik bir ülke olmak istiyorsunuz diyorsunuz peki dünyada türkiyeden daha demokratik bir ülke var mı. terör örgütünün destekçisi bir parti bugün mecliste. dünyanın hangi meclisinde böyle birşey var. o zaman sizin derdiniz demokrasi ve özgürlük değil. peki sizin derdiniz amacınız ne? biliyorum bunu yayınlamayacaksınız. madem demokrasi ve düşünce özgürlügü diyorsunuz bakalım ne kadar söylemlerinizin yanındasınız.

    Yanıtla (0) (0)
  • Camer / 08 Ekim 2008 Çarşamba 13:43

    Memlekette yaşamı haram ettiler bize,Ben 1993-4 lerde o harika ve Cömerd doğanın havasını tenefus ettim.Ama anlatıldığı kadarıyla 20 yıl önceleri daha bir güzelmiş ve özgürmüş,çünkü barut kokusu yoktu, kirli ayaklar o doğayı kirletmemişlerdi.Amcam anlatırdı,biz oranın doğasına doyamazdik derdi.

    Yanıtla (0) (0)
  • remzi / 08 Ekim 2008 Çarşamba 14:03

    bu ülke dediğin hayrına bize ekmek vermiyor maaşımı kür parasıyla alıyoruz bu ülkenin neresinde demokrasi var onu anlamadım

    Yanıtla (0) (0)
  • vatandaş / 08 Ekim 2008 Çarşamba 16:44

    kendince yorum yapmaya çalışmışsın ama tek taraflı medyanın yapmacık yorumlarından başka dünyadan haberinin olmadığı belli
    haa zaza olmadığında zaza kelimesini yazmasını bilmediğinden zaten ortada sen bu bölgede nelerin olduğunu nereden bileceksin zaten medya servis edilenin dışında tek kelime yazamıyor demokrasiden ne anladığın ise zaten beyninin yıkanmış tarafında KENDİNİ AÇIKÇA BELLİ EDİYOR DİĞER TARAFIDA boş...

    Yanıtla (0) (0)
  • ...... / 08 Ekim 2008 Çarşamba 15:58

    gerçekten çok güzel anlatmışsınız yurdumuzun her tarafı güzel, görmesini bilene ama. elinize,yüreginize,dilinize saglık ...

    Yanıtla (0) (0)
  • sancar alp / 08 Ekim 2008 Çarşamba 15:59

    EDİTÖRÜN NOTU: aynı ip (ps) den farklı isimlerle hemde defalarca yorum yazdığınız için yorumunuz yayaınlanmamıştır...
    bir BALIKESİRLİ

    Yanıtla (0) (0)
  • berxwedan-ron / 08 Ekim 2008 Çarşamba 16:21

    """bu ülkenin ekmegini yiyip suyunu içiyorsunuz. bu ülkenin nimetlerinden faydalanıp işinizi bu ülkede yapıyorsunuz. tatil için bu ülkenin cennetlerine gidiyorsunuz. sonra da bu ülkenin basındaki terör belasına methiyeler düzüyor askere saldırılan yerleri cennetmiş gibi anlatıyorsunuz irfan sarı ki eminim adında bu değildir"" ....

    zaza nickli okuyucu klasik faşizan bir söylem ile başlamış yorumuna..sanki burası kürtlerinde toprağı,ülkesi olan türkiye değil yabancı bir memleketmiş de kürtler buraya sığınmaya gelen mültecilermiş gibi yazmışş.. uyanın be burası anasütü gibi helal olan, kürtlerin de memleketidir. bu ülkenin suyu benim,toprağı benim..içmeyip,yemeyip de ne yapacam... utan bu tıopraktan utan...bnir de "zaza" diye de eklemiş utanmadan...zaza deme barii...onları kullanma.. üstelik cahilliği diz boyu..kim olduğunu bile bilmediği irfan sarıya ithamlarda bulunuyor..hatta adınız "irfan sarı bile değildir" diyecek kadar da gülünçç..

    Yanıtla (0) (0)
  • devacan / 08 Ekim 2008 Çarşamba 19:13

    üşüyorum her gece üşüyorum hayattan her gece birini daha kaybettiğimiz için üşüyorum insanların biribirine düşürldüğü için üşüyrum yalancılığın sahtekarlığın ve iki yüzlü insanların arabozuculuklarınadan üşüyorum hayatı yaşamı o çocukların gözlerindeki yaşam ışığı tadında yaşamadığımız için üşüyorum... yaşamak bir eylem değil yaşamak hyatı insanlık tadında barışın ve özgürlüğün filemesaının gölgesi altında yaşamaktır oysa öyle bir yaşama hakkı anca ütopyalarda kaldı artık yaşama hakkımız kimsenin tepelemesine izin vermeyelim kimsenin iki yüzlülüğüyle hayatımızı karıştırmasına bizi bize düşürmesine izin vermeyeleim yüreğinize sağlık değerli üstadım büyük zevkle okudum....

    Yanıtla (0) (0)
  • sadrettin güvener. / 08 Ekim 2008 Çarşamba 19:18

    üstad.durı ASTANOFKA.yanı bekleme yeri olarak ta geçer rusça olarak.mezopotamyanın her karış topragı güzel ve kutsaldır.kalemınıze sağlık saygılarım la

    Yanıtla (0) (0)
  • halil erdoğan / 16 Ekim 2008 Perşembe 19:46

    Kürt kökenli vatandaşlarımız kullanılıyor. Amerikanın, bölgedeki istikrarı ve Türkiye'yi kontrol altında tutabilmesi için kürtler kurban olarak kullanılıyor.
    Türkiye'yi bölmek için elinizden geleni ardınıza koymayın, isterseniz dünyanın tüm emperyalistlerinin kıçını yalayarak kendinize destek sağlayın, ancak şunu bilinki karşınızdakiler amerikanın paralı askerleri değil

    Yanıtla (0) (0)
İrfan Sarı Arşivi