İrfan Sarı

İrfan Sarı

Bir göz ağlarken…

Bir göz ağlarken…

Biraz hafızaları tazelersek yüzyıllara dayanan bir zamandır Kürtler kendi yaşadıkları bölgede tabiri caizse hep ağladı.

Gün geldi Kürt babasından başka kimseye sırtını dayayamadı çünkü sırtını dayadığı yerde hep bir kumpas vardı.

Ama bu coğrafyada bin yıllara dayanan bir komşuluk geleneği vardı Kürtlerin.

Komşuları Süryani, Ermeni, Türk, Arap, Fars, Acemdi…

İç içe geçmiş bir yaşamın bu aktörleri arasında akrabalık yakınlığından tutun komşuluk ilişkilerine dayanan bir sabırlı bağ vardır.

Tarih içinde rastladığımız bu komşuluğun zaman zaman karşıdan gelen taarruza karşı bir bütünlüğe dönüştüğünü görürüz. Ders kitaplarında okutulan tarihin içinde bile bu dayanışmanın örnekleri vardır.

Hal böyle olunca kardeşlik ilişkilerine dönen bu komşuluklardan zamanı geldiğinde istifade edilmiş, savaşlar yürütülmüş, korucu edilmiş, asker edilmiş bu halkın diline de adeta gem vurulmuş.

O sadık komşu hep zorluklar ve dışlanmışlıklar içinde hayatını sürdürmüştür. Yıllar yılıdır söyleye söyleye dillerde tüy kalmadı.

Kürt kimliğini alt kimlik üst kimlik söylemleri arasında futbol topu gibi oradan oraya atıp tuttular.

Bırakın kimliği dili bile harbi harbi sevilmedi bu halkın. Bu yüzden yıllar yılı söylenmiş ifadelerden vazgeçip söylenenin dinlenmediğine aksisinin yapıldığına gelmek istiyorum.

Devlet yöneticilerinin zaman zaman bu kusurları gördüğü bundan mukabil orada bir haksızlığın olduğunu söylediği de görülmüştür. Ama sadece görülmüştür, söylenen söylendiği gibi bir vahada kurumuş kalmıştır.

Şimdilerdeki iktidar liderlerinin açılım adı verdiği sözüm ona normalleşme ve sivilleşme projesi sınırları zorlayıp ileri demokrasi hamlesi olamadan dar alandaki paslaşmaya dönüverdi.

Ya da şöyle dendi; “Valla biz bu düzenlemeyi yapacaktık ama PKK eylem yapıyor.” “Kürtler PKK'ye yuh çekmiyor.” Bu gerekçelerle kocaman projeyi durduruyoruz demeye getirdiler.

Bu içi boş projenin getirdiklerine bakılırsa bahanelerin yaratılmasına anlam biçmek kolay olur.

Ceza yasasında bir düzenleme yapıldı ama tutukluluk süresi hala eski tas eski hamam.

Taş atan çocuklara getirilen düzenlemeye bakıyorsunuz (tıpkısının aynısı) eskiden neyse şimdi de aynı.

Yani belirgin olarak iktidarın yapmaya niyetli gibi görünüyor olmasının dışında bir pratik görülmüyor.

Kürt meselesinde samimiyet faktörünü göstermek gerekiyor.

Yani bahanelerin arasına şu eylem bu eylem diye koyarsanız çözümsüz kalırsınız. Daha düz bir mantıkla söylemek gerekirse çözümde iyi niyet olmadığı anlaşılır. PKK belki yüz yıl daha sürecek bir yapı olarak kalır ortada.

Böyle olursa Kürt meselesi de buna endeksli olarak yüz yıl daha çözümsüz mü kalacak

Düşünülmesi lazım olan halkların kaynaşma noktasından ayrışmasına yönelik tutumları terk edip sulh yapmaktır.

Şu ya da bu bahanelerin yerini samimi politikalara bırakmak gerekiyor.

Eğer böyle olmazsa, “bir göz ağlarken diğer göz gülemez” hesabı taraflar ağlamakla uğraşır dururlar.

Son zamanlardaki gelişmelere bakıldığında her gün bir eve ateş düşmesinin nedeni de bu anlamsız inatlaşmadır.

İnatlaşıp çözümü geciktirmek olsaydı neyse, korkarım ki inatlaşıp hiç göremeyeceğimiz bir sulhun hasretiyle içten içe ağlarız.

Ağlamamak için hangi cesur adım varsa atılmalı…

Bahanesiz, korkusuz, dürüstçe adımlar.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
8 Yorum
  • ahmet çil / 27 Eylül 2011 Salı 14:24

    sayın irfan sarı bu şavaşı biz başlatmadık kürt sorunu diyorsunuz ne sorunu varmış ekonomik gerilik dersen bunun sebebi batı değil hükümette değil orada iş makinaları yakanlara niye sözünüz yok mühendisleri kaçınaranlara niye sözünüz yok öğretmenleri kaçıranlara niye sözünüz yok hakkarili öğretmen hazroda kaçırılıyor suçu ne öretmek bu halkı eğitmek için hükümetin tüm çabalarını boşa çıkarmak için hep engellediler inanın yutmuyoruz artık kürt meselesini biz kardeşiz ben iyi bilirim oraları kürtlerin kardeşliğini sağlamı sağlamdır allahına kadar ama ya kandırılmış zavallılara ne diyeyim israilin taşaronluğunu yapanlara ne diyeyim 1983 yılında erivan radyosu dinlenirdi oralarda niye büyük çftlik köyünü 150 civarında asker koruyor hala hakkım

    Yanıtla (0) (0)
  • ahmet çil / 27 Eylül 2011 Salı 14:27

    irfan bey inanın sizin yazılarınızı takip ediyorum arada 3 yıl öncesi de yorumlarım vardı ama aydınlar olarak artık cesaretle eğitin şu halkı durdurun şu kanı hakkaride ki imam kadar cesaretli olun niye öldü gerçekleri araştırdınızmı

    Yanıtla (0) (0)
  • taha / 27 Eylül 2011 Salı 15:49

    çil efendiye insan dışkısı yedirilmedi hapse atılmadı işkence edilmedi dili yasaklanmaddığı belli o yüzden böyle konuşuyor hiç bir kürt seninle kardeşliği kabul etmez çünkü israil işbirlikçisi heron cusu amerikan uşağı ermeni taşeronu......kimler herkes bilir

    Yanıtla (0) (0)
  • mehmet / 28 Eylül 2011 Çarşamba 02:09

    seğerli yazar siz önce tek taraflı olmaktan çıkın ve bu barışa nasıl katkı verebilirsiniz onun mücadelesini yapın ortada durun ve bu bölgeden bu kan nasıl duracak ekonomi nasıl gelişecek sen bir sivil toplum örgütünün başındasın o kadar işsiz genç var onların istihdam edilmesi için bu güne kadar nasıl bir proje verdiniz hiç bu sadece sayın sarı için değil Hatso başkanı ahmet şen içinde diyorum ahmet bey zaten yılın 10 ayı ankarada ticaret merkezleri nasıl açabilirim nerde binaları yapabilirim onun hesabında siz varlıklı insanlar zaten kurtulmuşsunuz ama orda yaşıan garibanlar ne yapacak mecbur bu kirli savaşa alet olmaya devam edecekler....

    Yanıtla (0) (0)
  • Serdar / 28 Eylül 2011 Çarşamba 08:58

    Sayın Sarı, yazılarınızı her zaman takip ediyorum. Yorumlarınız ve tespitlerinizin çoğuna katılıyorum. Yerel basında yazıyor aynı zaman da esnaflar odasının başkanısınız. Gever'de son zamanlarda onca yanlış giden bir çok olumsuzluktan neden kendimizi de sorgulamıyoruz. Hergün kepenklerin kapatılmasına sokak ortasında sivillerin öldürülmesine neden tepki koymuyorsunuz. Belediyenin yanlış ve kalitesiz işlerine hep alkış mı tutacaksınız. Seçtiğimiz vekillerin hangi ihaleyi denetlediğine ve yolsuzluğu tespit ettiğine şahit oldunuz.

    Yanıtla (0) (0)
  • Reber / 28 Eylül 2011 Çarşamba 09:43

    İrfan Beydaha güzel cevap verebilir ama bende şunu söylemek istiyorum.Savaşı siz başlattınız,yalan bir,Halklar arasına kin ve nefreti siz koydunuz bu iki,ekonomik geriliğe düzen faşist düzeniniz sebep oldu bu üç,imam dediğiniz,öğretmen dediğiniz devlet memuru dediklerinizin%90ajan-istihbaratçı bu dört,biz kardeşiz dediğinizde bile KOCAMAN yalan konuşuyorsunuz bu beş,sizin kandırılmış Kürdler dediğiniz KÜrdler uyanan KÜrdlerdır,Kürdler hiç bir zaman Türkler kadar İsrail ve ABD dostluğu yapmamıştır bu altıncı yalanınız daha sayayım mı? 1983 yılında Erivan radyosu dinlendiğimizi söylüyorsunuz utanmadan,senle omuz omuza savaşan Kürdün dilini niye yasakladında Ermeni radyosuna muhtaç ettiniz?Ektiğinizi biçiyorsunuz efendi.Cahil Kürd yok artık.

    Yanıtla (0) (0)
  • tertip / 29 Eylül 2011 Perşembe 17:12

    bütün yazılarınızı takip edip okuyoruz hepsi güzel ve anlamlı.. fakat bu gün ayrı bir yorum yapacam . siz yüksekovanın değerli aydınları, şu sivil halkı sokak ortasında öldürenlerede bir şey yazsanız,,,

    Yanıtla (0) (0)
  • AVA AZADİ..... / 29 Eylül 2011 Perşembe 21:07

    Yalanlarını ninni yapıp uyuttular bizi TAM seksen yıl... İşte uyandık ve ayaktayız artık. Aha sağda Reber solda Taha.. önde jıyan.. Çilliler aynı ninniyi tekrar denemek istiyorlar..geçti Borun pazarı sür eşşeğini Ankara'ya Çil efendi...

    Yanıtla (0) (0)
İrfan Sarı Arşivi