Zulüm 4,5 milyar yıldır sürüyor!

Zulüm 4,5 milyar yıldır sürüyor!

Fizik bilimci Helen Czerski’nin Domingo Yayınları’ndan çıkan kitabı 'Fincandaki Fırtına' gündelik hayatımızda dört yanımızı sarmış olan fizik kurallarını açıklıyor.

Dünya yaklaşık 4,5 milyar yaşında. 6371 kilometre genişliğinde. Peki, hiç Dünya’nın ağırlığını merak ettiniz mi? Bunu arabesk bir esintiyle sormuyorum, çekmediği dertle çile kalmayışından bahsetmiyorum. Gerçi bu aralar birkaç yüzyıl geriye dönüp şeklini şemalini tekrar tartışmaya açmışken, zaten uzun yıllardır da orta yerinden çatlayıvermesi için elimizden geleni yapıyorken Dünya mevzuunda arabeske bağlamamız için de çok geçerli sebeplerimiz var. Ama bu başka bir yazının konusu.

Dünya’nın gerçek ağırlığından söz ediyorum. Kilo bazında. Şu yaşıma kadar düşünmediğim için garipsediğim; sonrasında çoğu kişinin de bunu düşünmediğini fark ederek bir boşlukta süzülmeye başladığım bu soruyu yüzyılımızın bilge ismi Google’a sorduğunuzda “5,972E24 kg” gibi bir yanıt veriyor. Bu, çoğumuz için anlaşılması güç bir ifade. Biraz daha üzerine gittiğinizde karşılaşacağınız sonuç ise şöyle olabiliyor: 6.000.000.000.000.000.000.000.000. Bu da çok anlaşılır sayılmaz. Ama tasalanmayın. Hepimizin anlayabileceği bir yanıt var. University College London’da öğretim görevlisi olan Helen Czerski diyor ki; Dünya, 6 milyon milyar kere milyon kilogramlık bir gezegendir.

Helen Czerski, Domingo Yayınları’ndan çıkan kitabı ‘Fincandaki Fırtına’da en kaba tabirle Dünya’yı oluşturan, bizlerin Dünya’da yaşayabilmesini sağlayan fiziksel gerçekleri anlaşılır bir dille tarif ediyor. Buradan fizik camiasını ve fizik öğretmenlerini gücendirmek istemem ama fiziğin formüllere hapsedilmiş, gündelik hayattan arındırılmış hali, okul yıllarında çoğumuzun gözünü korkuttu. -Bu ürkünç maskeye rağmen cesur davranıp üzerine giden yiğit kardeşlerim şu an Cern’de, Nasa’da harikalar yaratıyorlar.

Fakat sahiden, bizim lisede çoğunlukla ağzımızı yayarak “Hocam bunlar gündelik hayatta ne işimize yarayacak ya?” diye muhalefet ettiğimiz o bilgilerin esasında gündelik hayatımızın ağlarını ördüğünü söyleyen bir koca yürek de çıkmayınca fizikle aramıza fersahlar girdi. İşte Helen Czerski o koca yürek! Zaten kitabın alt başlığı olarak karşımıza çıkan “Gündelik Hayattan Fizik Dersleri” ibaresi de bunun kanıtı. “Fizik bilmek dünyayı bir oyuncak kutusuna dönüştürüyor” diyen Czerski, fiziğin bizim gözümüzü korkutan tüm köşelerini törpülüyor. Dünya’ya ait bu temel bilgilerin hepimiz için anlaşılır olması gerektiğini, birer Dünyalı olarak hepimizin bunu hak ettiğini söylemeye çalışıyor.

FORMÜLLERE BOĞULMADAN FİZİĞİ KONUŞABİLMEK

Helen Czerski aslında açık denizde kırılan dalgaların altındaki kabarcıkların hava durumu ve iklime olan etkilerini anlayabilmek için kabarcıklar üzerine çalışmalar yapan bir fizikçi. Uygulamanın bu denli içinde olunca fizik sahiden hayatının bir parçasına dönüşmüş olmalı ki birçok alanda, hayatımızın içine sızmış olan fizik kurallarının peşine düşmüş. Czerski’nin anlatımıyla iyiden iyiye anlaşılıyor ki fizik kurallarının işleyişi, biraz kelebek etkisi gibi. Gözle görülemeyecek boyutlardaki yapıların yaşam sistemlerini nasıl kusursuzca işlettiğini okumak gerçekten bilime bir kez daha hayran bırakıyor. “Fincandaki Fırtına”, bu anlamda tüm sosyal bilimcileri bile fizikle barıştırabilecek güçte bir kitap.

Mesela, coğrafya dersinde yıllarca deniz sularının kuzeye gittikçe tatlılaştığını, suyun kaldırma kuvvetinin de aynı oranda düştüğünü okuduk. Bu kritik bilgi eminim ki çoğumuzun, birçok sınavda hayatını kurtardı. Fakat havada asılı kalan bu bilginin peşine pek düşmedik. –muhtemelen düşersek sınavda karşımıza çıkmasından korktuk- Helen Czerski, bu soruların peşine düşmek için hepimize cesaret veriyor, Dünya’yı daha yakından tanımak için hepimize bir fırsat tanıyor. Sormayı akıl edemediğimiz nice sorunun da kapısını aralayarak ufkumuzu genişletiyor.

‘Fincandaki Fırtına’, formüllerde boğulmayan, basit anlatımıyla gayet eğlenceli olmayı da becermiş bir fizik kitabı. O kadar ki size hayatınızın kalanında işinize yarayabilecek ya da ortamlarda arkadaşlarınıza hava atmanızı sağlayabilecek bir sürü bilgi veriyor. Bunlardan kendi adıma en önemlisi, deniz gözlüklerimizin buğulanmasını önlemek için içlerine tükürmemiz –evet, gerçek anlamda tükürmekten söz ediyorum- gerektiği… En heyecan vericisi ise, patlamış mısırları patlatan fizik kurallarının gökyüzünde fırtınalara yol açan fizik kurallarıyla aynı olduğu gerçeği…

‘Fincandaki Fırtına’, Dünya’nın düz mü yuvarlak mı olduğunu, öküzün boynuzları üzerinde mi yoksa uzay boşluğunda mı durduğunu tartışadururken gezegene nasıl bir haksızlık ettiğimizi anlamamız için kıymetli bir eser. Sahiden, Dünya, Dünya olalı böyle zulüm görmedi. (Duvar)

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.