Yaşlanma bir hastalık mıdır?

Yaşlanma bir hastalık mıdır?

Cildinizde yaşlanan hücreler kırışıklıklara sebep olduğunda buna ‘doğal bir değişim’, yaşlanan hücreler kalp ve kan damarlarında birikerek kireçlenmeye yol açtığında ise ‘kardiyovasküler hastalık’ diyoruz. Peki yaşlılık hastalık mı yoksa doğal bir süreç m

Antik Yunanlıların zamanından bu yana, doktorlar ve filozoflar yaşlanmanın bir hastalık mı yoksa doğal bir süreç mi olduğunu tartıştılar. Hippocratic Corpus* adlı derlemede yer alan birçok yazar, yaşlanmanın kaçınılmaz biçimde zayıflık, sakatlık ve ölüme yol açtığını, bundan dolayı yaşlanmayı gittikçe ilerleyen ve tedavisi mümkün olmayan bir hastalık olarak gördüğünü ifade etti.

Buna karşın Romalı doktor Galen (Galenos adıyla da bilinir/ç.n.), hastalıkların olağan dışı olmasına karşın yaşlanmanın evrensel (herkes için geçerli/ç.n.) olduğunu, bu yüzden bir hastalıktan ziyade doğal bir süreç olduğunu savunuyordu. Bu ayrışma günümüze kadar varlığını korudu ve hâlâ yaşlanmayla ilgili sorunları ve önerilen çözümlerle ilgili kavramlarımızın iskeletini oluşturuyor.

Modern bilim insanları, Galen ve Hipokrat’ın aksine, yaşlanmaya yol açan bazı biyolojik mekanizmaların nasıl çalıştığını anlıyorlar. Bunlardan biri olan hücresel yaşlanma, bu antik ikilem üzerine güçlü bir ışık tutuyor.

Hücreler yaşlanma aşamasına girdiğinde, bulundukları dokuyu parçalayan bir dizi inflamatuar (iltihaplanmaya ve tahrişe yol açan/ç.n.) etken ve enzimi serbest bırakırlar. Bu, bağışıklık hücrelerinin yaşlanan hücrelere ulaşmasını ve onları öldürmesini sağlar. Fakat bu sürecin başarısız olması halinde, yaşlanan hücreler birikir, bulundukları dokuları değiştirir, yaşlanmaya ve yaşa bağlı bir hastalık olarak algıladığımız ‘dejeneratif (yıkıcı, bozucu) değişikliklerin’ çoğuna yol açar.

Hücresel yaşlanma, vücut dokuları arasında yaygındır ve yaşam boyunca gerçekleşir. Cildinizde yaşlanan hücreler kırışıklıklara sebep olduğunda bunu ‘doğal bir değişim’ olarak kabul ederiz. Öte yandan, yaşlanan hücreler kalp ve kan damarlarında birikerek kireçlenmeye yol açtığında, buna ‘kardiyovasküler hastalık’ deriz. Bu, bir mantık ve kategorileştirme hatasıdır ve patolojinin ya da hastalığın gerçek doğası veya karmaşıklığından kaynaklanmaz.

Kategoriler önemlidir. Hâl böyleyken, yol gösterdiğimiz ve ulaştıkları sonuçları desteklediğimiz uluslararası bir grup araştırmacı tarafından, Dünya Sağlık Örgütü’nün Uluslararası Hastalık Sınıflandırması’nda (ICD) bazı değişiklikler öneriliyor. ICD sınıflandırma sistemi 19’uncu yüzyılda başladı ve düzenli biçimde güncelleniyor. Tıbbi tanıları ve prosedürleri sınıflandırmak ve bildirmek için kullanılan kodları temin ediyor. Ve, dünya genelindeki hastalık ve ölüm nedenlerini anlamak için merkezi bir sistem.

Sınıflandırma sistemi, ‘doğal süreç’ ve ‘hastalık’ ikilemi yüzünden yaşlanma değişikliklerinin gelişigüzel kodlandığı anlamına gelecek biçimde patoloji ve hastalıkları tanımlamakta ve gruplandırmaktadır; bunlar eksik ve yanlış oldukları gibi çakışırlar da.

Bu yeni öneriler, ICD’nin yaşlanmaya bağlı patoloji ve bozuklukların tam bir listesine sahip olmasını ve dejeneratif değişikliklerin bütünlüklü bir görünümünün ve kapsamının dikkate alınmasını sağlamayı amaçlıyor. Bu, yaşlanmaya bağlı tüm patolojilerin, hastalık veya düzensizlik sınıflandırmalarına dahil olması anlamına gelecektir. Bu, şu anda böyle değil. Örneğin, yaşa bağlı kas kaybı (lat. sarcopenia) için bir kod mevcut; ancak yaşa bağlı diğer organların aşınmasını içeren kapsamlı bir kod yok.

Sonuç olarak, bir organda (sorunun) ciddiyetine göre ‘hastalık’ olarak sınıflandırılan ve değerlendirilen yaşlanma, bir diğerinde böyle sınıflandırılmamış olabilir. Sınıflandırma ve aşamalandırma eksikliği nedeniyle patolojik yaşlanma değişimleri kaydedilmemiş olabilir. Bu durum, tedavi ihtiyaçlarının gözden kaçırılmış olabileceği, organ ve dokulardaki kireçlenme ve yaşlanmanın sınıflandırılmadığı veya önem derecesine göre değerlendirilmediği anlamına gelir.

iyet ve egzersiz de dahil olmak üzere var olan tedaviler etkili biçimde uygulanabilir. Ve elimizde yaşlanmayı önlemek ya da tersine çevirmek için kullanılabilecek eski ve yeni birkaç ilaç mevcuttur. Ne var ki, var olan ICD koşullarında bu sorunları tedavi etme fırsatlarını da kaçırabiliriz.

Bu, özellikle de başlıca yaşlanma mekanizmalarını hedeflemek için tasarlanan ilk ilaçların klinik araştırmalara dahil edildiği bir dönemde endişe vericidir. Araştırma grubumuz, bununla baş etmek için ilgili ayrıntı düzeyinde tüm dokuları, organları ve salgı bezlerini kapsayacak şekilde yaşlanma değişimleri için sınıflandırmalar önerdi.

Ayrıca, tümörlerde kullanılanlara benzer tam bir aşamalandırma sistemi de önerildi. Sistemin amacı, yaşlanan hastalarda tüm patolojinin mümkün olduğunca tanınmasını, kaydedilmesini ve tedavi edilmesini sağlamak.

ICD, bilimsel ve tıbbi anlayıştaki ilerlemeleri yansıtacak biçimde düzenli olarak güncelleniyor ve genişletiliyor; bir sonraki baskının ise 1 Ocak 2022’de yayınlanması bekleniyor. Sağlıklı biçimde yaşlanmanın önemi göz önüne alındığında, Dünya Sağlık Örgütü’nün bu önerileri kabul edeceğini ve yaşlanmayla ilgili sorunları, sorunun ölçeğine uygun bir bütünlükle sınıflandırmaya başlayacağını umut ediyoruz.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.