'Türkiye’de özgürlükler hapiste'

'Türkiye’de özgürlükler hapiste'

Fransa’nın yüksek tirajlı gazetesi Le Monde’da 50’yi aşkın araştırmacı, yazar ve üniversite profesörünün imzasıyla “Türkiye’de özgürlüklerin büyük hapsi” başlıklı bir makale yayınladı. Türkiye’de özgürlük yolunun giderek genişlediğinin belirtildiği makale

PARİS - Sosyal Bilimler Yüksek Araştırmalar Okulu (EHES) müdürü, tarihçi ve siyaset bilimci Hamit Bozarslan, EHES profesörü Vincent Duclert, Ulusal Bilimsel Araştırmalar Merkezi (CNRS) araştırma müdürü Jean-François Bayart, Strasbourg Üniversitesi’nde araştırmacı-eğitimci Samim Akgönül ve Türkiye tarihçisi Etienne Copeaux’un da aralarında olduğu 50’yi aşkın tarihçi, araştırmacı, üniversite profesörü ve yazar ortak bir makale kaleme aldı.

Makalede, “Bir yandan Türkiye dünyanın kalan kısmının hayalini kurduğu, İslami muhafazakar parti AKP’den çıkan hükümetin uzun ömürlü olmasından kaynaklı, bir büyüme değeri ortay koyarken, bu tablonun arka kısmı alarm veriyor: hegemonik bir iktidar üniversite öğretmenleri, araştırmacılar, yayıncılar, öğrenciler ve gazetecilere karşı giderek artan bir baskı uyguluyor. Kitlesel tutuklama dalgaları demokrat çevrelerde korkuyu hakim kılıyor. Adalet var olmayan suçlamalar üzerinden sanıkları aylarca veya yıllarda tutuklu bırakıyor, sonra da geçen Pazartesi günü olduğu gibi sivil Kürt hareketini ve aydın desteğini kırmaya yönelik büyük bir siyasi dava (193 sanıklı) organize ediyor” denildi.

Araştırma ve eğitim özgürlüklerinin son derece zarar gördüğüne dikkat çekilen makalede, akademisyen Büşra Ersanlı’nın KCK kapsamında tutuklanmasına dikkat çekildi.

Ersanlı’ya yöneltilen suçlamaların benzerlerinin binlerce öğrenciye de yöneltildiğini belirten makale, 771 öğrencinin mevcut durumda tutuklu olduğunu ve bunların çoğunun BDP gençlik örgütü olduğunu hatırlattı. Bini aşkın liseli öğrencinin tutuklu olması da hatırlatılırken, araştırma alanında da üniversite profesörleri ve araştırmacıların özgürlükleri üzerinde sistematik tehditler yapıldığı kaydedildi.

Silah ve şiddetin kullanılmadığı ve niyet dahi edilmediği halde genişletilen “terör” tanımlamasına işaret edilen makalede, “Bunun sonucu olarak, cezaevi nüfusu sekiz yılda yüzde 250 arttı. Bunların yüzde 40’ı tedbiri tutuklamalardan oluşuyor” denilirken, Urfa cezaevindeki ölümlere de yer verilerek, cezaevlerinin kapasitelerinin üzerinde dolu olmasının başlı başına tutukluları cezalandırmak olduğu ifade edildi. Yine İHD’nin sadece 2011 yılı içerisinde cezaevlerinde yüzlerce işkence ve kötü muamele vakası tespit ettiği hatırlatıldı.

Makalede şöyle deniliyor: “Keyfi adli kararlarla gelen tüm bu özgürlükleri ihlaller AKP hükümetinin otoriter yüzünü ve Türk sivil toplumunun geleceği için duyduğu endişelerin nedenlerini ortaya koyuyor. Ekonomik büyümesi ve siyasi istikrarı nedeniyle başbakan Erdoğan’ın Türkiye’sinin Ortadoğu için model bir ülke olduğunu ilan etmeye özen gösteren diplomatik çevreler ve uluslar arası medya, kamusal, siyasi ve entelektüel özgürlüklere yönelik ihlallere gözlerini yumuyor. AKP’nin kendisini 10 yıl önce kahramanı ilan ettiği demokratikleşmenin uzağındayız. Askeri diktatörlükten miras kalan baskıcı devlet aygıtına yönelmek yerine kendi hesabına geçirdi ve bugün tüm muhaliflere karşı yönetiyor. Bunlar arasında araştırmacılar, gazeteciler, öğrenciler demokratik bir umutla en ağır bedeli ödüyor. Türkiye’de özgürlüğün yolun giderek daha fazla genişliyor. Avrupa’nın acilen bunun bilincine varması gerekiyor.”

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.