Tuncel: İdeolojik saldırılarla kadın toplumdan uzaklaştırılmak isteniyor

Tuncel: İdeolojik saldırılarla kadın toplumdan uzaklaştırılmak isteniyor

Diyarbakır'da 2 gün süren ve önemli tartışma ile değerlendirmelerin yapıldığı konferans delegelerinden DÖKH aktivisti Aynur Ayın ve Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Eş Sözcüsü Sabahat Tuncel, konferansta alınan kararları değerlendirdi.

DİYARBAKIR - Kobanê'de YPJ'liler öncülüğünde gösterilen tarihi direniş ile tüm dünyanın büyük bir hassasiyetle takip ettiği Kürt kadınları mücadele yürüttükleri her yerde daha güçlü bir örgütleme kararlığına gitti. Bu bağlamda sisteme karşı en büyük direnişi gösteren kadın örgütlerinin başında gelen Demokratik Özgür Kadın Hareketi (DÖKH), gerçekleştirdiği konferansla "kongre" çatısı altında mücadele etme kararı aldı. Diyarbakır'da 2 gün süren ve önemli tartışma ile değerlendirmelerin yapıldığı konferans delegelerinden DÖKH aktivisti Aynur Ayın ve Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Eş Sözcüsü Sabahat Tuncel, konferansta alınan kararları değerlendirdi. 

Kürt kadın hareketinin 38 yıllık bir geçmişe sahip olduğunu ve Sakine Cansız'lardan alınan mirasla bugüne getirildiğini dile getiren Ayın, kadın hareketinin o zamandan bugüne büyüyerek geliştiğini ve uluslar arası bir hareket konumuna geldiğini söyledi. 

'Kürt kadınları insanlık değerlerini savunuyor'

Ayın, "Rojava devriminde Kobanê direnişinde Kürt kadını direnişinde bütün insanlık değerleri tarihi ve toplumsal değerler savunuluyor. Bunun öncülüğünü Kürt kadını yapıyor. Bunu da sadece kendileri için değil bütün uluslar arası insanlık değerleri için yapıyor. Sadece Kürdistan topraklarında değil bütün dünyada ezilen halk nerede varsa demokratik özgür kadın hareketi bu ezilmeye karşı modern demokratik ve özgür politikalar üretiyor" dedi. 

'Bugün geldiğimiz süreçle kongreye ulaştık'

Kadın hareketinin DÖKH ile başlamadığını bunun büyük aşamalar kat ederek bugüne geldiğini dile getiren Ayın, "Kuzey Kürdistan'da komisyon olarak başladı ve kadının kolu kanadı olarak bir harekete dönüştü. Bu hareket çok özel çalışmalar da yaptı. Kadın özeli üzerine Kürdistan toplumu özelinde uzun soluklu çalışmalarda yürütüldü. Şüphesiz bütün bu çalışmalar toplum gözünde olumlu bir imajın da oluşmasını sağladı. Toplumdaki değişim ve dönüşüm için, toplumun ilerleyişi için demokratik ve özgür değerler için eşit ve özgür yaşam için modern ve özgür değerler yarattı. Bugün geldiğimiz süreçle kongreye ulaştık" diye belirtti. 

Kongre sadece Kürt kadınlarını kapsamayacak

Kongrenin sadece Kürt kadınlarıyla sınırlı kalmayacağını, "Kürdistani ve demokratik toplum" şiarıyla farklı inançların ve azınlıkların katılımını öngördüklerini aktaran Ayın, konferansta alınan kongre kararıyla birlikte kadın örgütlülüğünü de büyüteceklerini söyledi. Kadına yönelik baskıları da tartıştıklarını ve bu anlamda AKP hükümetinin ortaya attığı "Annelik kariyeri" tartışmalarını da ele aldıklarını dile getiren Ayın, şöyle devam etti: "Kadın cinsiyeti ve annelik üzerine kendi politik çıkarlarını yürütmek istiyorlar. Kadını ve anneliği kendi siyasetlerine alet etmek istiyorlar. İşgalci çıkarlarına alet etmek istiyorlar. Biz demokratik özgür kadın hareketi olarak sonuna kadar bu yaklaşımların bu kirli politikaların karşısında olacağız." 

'Annelik değerleri politika ve savaşın aracı olarak kullanılıyor'

Kürt kadınları olarak özgürlük mücadelesini büyütüp derinleştirdiklerini ifade eden Ayın, bütün doğanın canlı ve anne olduğuna dikkat çekerek şunları belirtti: "Şunu söyleyebilirim gökyüzü toprak bunların hepsi canlı ve yaratıyor. İçinde kadınlık annelik değerleri barındırıyor. Maalesef bulunduğumuz seviyede kadınlık değerleri ve annelik değerleri politikanın savaşın aracı olarak kullanılmakta. Bizim mücadelemiz buna karşıdır." 
Anneliğin toplumun savunma gücüne dönüştürülmesi gerektiğinin altını çizen Aydın, "Bu kongrede de bizim tarihi kararımız olacağına inanıyorum. Zaten kongrenin yapıldığı süreç de tarihi bir süreç. Bilindiği üzere üç kadın siyasetçi Paris'te katledildi. Biz bu saldırıyı kadına kadının toplumsal değerlerine yapılmış bir saldırı olarak görüyoruz. Gelecekte de mücadelemiz Sakine, Leyla ve Fidan'ın mücadelesini ve değerlerini yükseltmek olacak" dedi.

'Kadına yönelik her türlü müdahale ve saldırının karşısında olacağız'

Konferans ile kadın hareketi olarak örgütsel durumlarını değerlendirdiklerini ve planlamalar çıkarttıklarını ifade eden HDK Eş Sözcüsü Sabahat Tuncel de, konferans örgütlenmesinin önemli olduğuna işaret etti. Türkiye'de de kadına yönelik politikaları da değerlendirdiklerini söyleyen Tuncel, her geçen gün kadına yönelik olumsuz bir politika geliştiğini kaydetti. Tuncel, AKP'li Bakan ve yöneticilerin yaptığı açıklamaların olumlu gibi gösterilmeye çalışsa da bunun kadına yönelik ideolojik yaklaşımın sonucu olduğunu ifade etti. Tuncel, "İdeolojik olarak ruh olarak kadını eve kapatan kadını sadece annelikle ifade eden bir yaklaşımın sonucu. Bu aslında AKP hükümetinin kadın özgürlüğüne yönelik yaklaşımının yansımasıdır. Bu Kürt kadın hareketinin özgürlük ideolojisinin tam tersi kadınları yok sayın kadınları erkeğin yedeğine alan mevcut ikincil durumunu kölelik durumunu meşrulaştıran bunu bir şekilde sistemleştiren bir yaklaşımın söz konusu. O açıdan kadınlar olarak, kadın bedenine yönelik kadın duygusuna düşüncesine yönelik her türlü müdahaleyi biz saldırı olarak değerlendiriyor ve bunun karşısında olacağımızı ifade etmek istiyorum" dedi. 

'Kadın çocuklarıyla birlikte yani anne olarak ta toplumda mücadele edebilir'

Annelik üzerinden yürütülen tartışmayı tehlikeli bulduklarını söyleyen Tuncel, şöyle devam etti: "Evet, kadın annedir. Doğurgandır. Bizim itiraz ettiğimiz şey, kadının bu doğurganlığı, annelik durumunun aynı zamanda onun köle koşularda yaşamasını eve kapatılmasının bir gerekçesi haline getirttirilmesidir. Kadın pekâlâ da çocuklarıyla birlikte yani anne olarak ta toplumda mücadele edebilir. Özgür bir birey olarak yaşam içerisinde yer alabilir. Toplumun inşasında çok temel görev alabilir" şeklinde konuştu.
Bunun en büyük örneğinin Rojava devrimi ve Kobanê direnişi olduğunu dile getiren Tuncel, "Rojava devrimi Kobani direnişi aslında bir kez daha bize nasıl özgür kadın nasıl olması gerektirdiğini bir kez daha göstermiş durumda" dedi.
Bu anlamda karşı tarafta söylenen sözlerin bir ideolojik saldırı olduğuna dikkat çeken Tuncel, şunları aktardı: "Paketin ruhu aslında bize karşı bir topyekûn savaşın yansıması olarak görüyoruz. İyi şeyler düzenlenmiş gibi aslında bu kadınların lehineymiş gibi düzenlenen şey uzun vadede kadınların tamamen toplumsal yaşamda koparıp tamamen erkeğin yedeğine düşüren bir yaklaşımın ürünü. Bunu kabul etmemiz mümkün değil" dedi.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.