TGC: ‘İç Güvenlik Paketi’yle baskıcı bir ortam getirilmek istenmektedir

TGC: ‘İç Güvenlik Paketi’yle baskıcı bir ortam getirilmek istenmektedir

TGC ‘İç Güvenlik Paketi’ne ilişkin açıklama yaparak tasarıdaki bazı düzenlemelerin ana amacının, öncelikle polisin inisiyatifi ele alan faaliyetlerini iyice serbestleştirmek olduğunu belirtti.

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC), “Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı” ismiyle hazırlanan ve “İç Güvelik Paketi” olarak adlandırılan yasa tasarısına ilişkin rapor yayınladı.

Hazırlanan raporda “Gözaltı sürelerinin uzatılması, Valiyi Cumhuriyet Savcısı gibi konumlandırma, ceza kanunları dışında suç ihdas etme, polisin yetkilerinin arttırılması hukuk devletinin sona ermekte olduğunun işareti olarak değerlendirilebilecektir. Tasarı bu haliyle yasalaşmamalıdır” ifadelerine yer verildi.

TGC tarafından hazırlanan rapordan satır başları şöyle:

“Hukuk devleti ilkesi zedelenecektir”

“Yapılan değişikliklerin ortak özelliği; Yürütmenin/İdarenin/kolluğun, daha da güçlendirilmesidir. Hiç şüphesiz bu kanun değişikliklerinin temel felsefesi, bireylerin temel hak ve özgürlüklerinin çoğaltılması değil kısıtlanması olmuştur.

“Tasarı bu haliyle yasalaşmamalı ve TBMM’de görüşülmesi sırasında gerekli hassasiyet “Hukuk Devleti” ilkesi göz önüne alınarak sağlanmalıdır.

“Bu tasarı Ceza Muhakemesi Kanununun sistematiğini bozduğu gibi hukuk güvenliğini, hukuk devleti ilkesini de açıkça zedelemektedir ve zedeleyecektir.

“Tasarı değerlendirilirken; son dönem uygulamaları ve Türkiye’nin demokrasiden uzak geçmişi, darbeler, işkenceler, gözaltılar, gazetecilerin öldürülmesi, hapishanelere doldurulması, yıllarca tutuklu kalması, faillerin meçhul bırakılması, sorumlu devlet görevlilerinin yargılanamaması, dosyaların zamanaşımı kavramıyla ortadan kaldırılması olguları göz önüne alınmalıdır.

“Tasarının yasalaşması, cezasızlık kültürünün hakim olduğu böyle bir coğrafyada elbette ki tereddütlere yol açacaktır.

“Cumhuriyet Savcılığı Kolluğun Amiridir memuru değil”

“Tasarı bu haliyle kanunlaşırsa suçüstü halinde gözaltına alma Mülki amirin belirleyeceği kolluk yetkilisine devredilecektir.

“Bu durumun üzücü sonuçlar doğurmaması bireylerin temel hak ve özgürlüklerinin sağlanması, korunması, tehlikeli sonuçların doğmaması için bu madde yasalaşmamalıdır.

“Cumhuriyet Savcılığı Kolluğun Amiri olup memuru değildir. Bu tehlike görülmeli ve bilinmelidir.

 “Baskıcı bir ortam getirilmek istenmektedir”

Protesto etme, gösteri yürüyüşü düzenleme ve hatta bu eylemleri dışardan izlemek bile artık tehlike altındadır. Polisin yoğun gaz kullandığı durumlarda yüzünüzü kapamayın, gaz maskesi kullanmayın.

“Aksi takdirde Terörle Mücadele Kanunu’na göre 3 yıldan 5 yıla kadar hapis cezasıyla, 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na göre de 2 yıldan 4 yıla kadar hapisle cezalandırılabilirsiniz.

“Demokrasiye geçebilir miyiz? Terörle Mücadele Kanunu’nun kaldırılmasının gerekliliği” tartışmaları yapılırken böyle bir düzenlemenin getirilmesi, muhalefet etme, sokağa çıkma, gösteri ve toplantı yapma hakkı gibi anayasal hakları zedelemiştir.

“Gözaltı sürelerinin uzatılması, Valiyi Cumhuriyet Savcısı gibi konumlandırma, ceza kanunları dışında suç ihdas etme, polisin yetkilerinin arttırılması, tasarının özgürlükleri tırpanlayıcı anlayışının ve hukuk devletinin sona ermekte olduğunun işareti olarak değerlendirilebilecektir. Güvenlik bahanesiyle baskıcı bir ortam getirilmek istenmektedir.

“Tasarı bir kez daha dikkatlice gözden geçirilmelidir. Tasarıdaki bazı düzenlemelerin ana amacının, öncelikle polisin -zaten hali hazırda var olan- inisiyatifi ele alan faaliyetlerini iyice serbestleştirmek olduğu görülmektedir.”

Meclis İçişleri Komisyonu, 43 maddelik “iç güvenlik paketi” olarak bilinen tasarının 3 maddesini daha dün (15 Ocak 2015) kabul etmişti.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.