Sanatçılardan karakol yapımına tepki

Sanatçılardan karakol yapımına tepki

Munzur Kültür ve Doğa Festivali'ne katılan sanatçılar, Dersim özelinde olmak üzere bölgede yapılan Hidroelektrik Santralleri (HES), karakollar ve barajlara tepki gösterdi.

DERSİM - "Dersim'de kültürel ve ekolojik kırıma hayır, diren Dersim" sloganı ile 4 gün boyunca süren 13. Munzur Kültür ve Doğa Festivali'ne katılan sanatçılar, bölgede karakol ve baraj yapımlarını değerlendirdi.

Red Düşün Sanat Kollektifi solisti Zeynep Bayar, Dersim'de 13 yıl önce kendi doğa katliamına karşı Türkiye'deki duyarlılıkları örgütleyerek bir karşı çıkış sergilediğini belirtti. Yapılan bu festivallerin de bu karşı çıkışın başlangıcı olduğunu dile getiren Bayar, yapılan festivallerin esas amaçlarının karşı çıkışı teşkil ettiğini aktardı.

Sanatçılar olarak kendilerinin de dönem dönem bölgede olup bitenleri müdahale ettiklerini aktaran Bayar, vicdanlarının sanatsal anlamında ortaya koyarak, müdahale ettiklerinin altını çizdi. Türkiye'de gelişen siyasi süreçte karakol yapımlarının arttığına dikkat çeken Bayar, Lice'nin Kayacık köyünde karakol yapımı sırasında askerlerin açtığı ateş sonucu yaşamını yitiren Medeni Yıldırım'ı hatırlatarak, "Çok fazla zaman üzerinden geçmedi. İnsanlar bu noktada karşı koyuş sırasında bedel ödemeye devam ediyor. Bu çok ciddi bir süreç fakat şunu da kabul etmek gerekiyor, bu karşı koyuş ne kadar kitleşirse Türkiye'de demokrasi bilincinin gelişmesine çok büyük katkılarda bulundu. Bugün Taksim Gezi'den bahsederken elbette toplumun birçok farklı kesimi birlikte oldu. Bu bir başlangıçtı ve birliktelik burada başladı. Buralardan oralara gitti, oralardan buralara dönüyor. Bu çok önemli bir şey bunu korumak lazımdır. Birlikte karşı koyuşu örgütlemek lazımdır. Bizler de Red Düşün Sanat Kolektifi olarak Avrupa'dan da bu süreci çok yakından takip ediyoruz" dedi. 


'Ya kolektif bir yaşam ya bireysel dünyamıza döndüğümüz süreç'

Müptela-i Gam üyesi Atakan Büke, müzik ile uğraşanlar olarak doğa katliamını kültüre ve yaşamın tüm alanına bir müdahale olarak değerlendirdiklerini ifade etti. İnsanların inançlarını, düşüncelerini, birarada özgürce yaşayabileceklerinin olanaklarını olduğunu aktaran Büke, bunun somut örneğinin Gezi Parkı direnişi olduğunu belirtti. İnsanların kolektif olarak var olmak istediklerini, ibadet alanlarının özgürce kullanmak ve parkları da kendi ihtiyaçları doğrultusunda özgürce dolaşmak istediklerini söyledi. Büke, ancak egemenlerin HES'leri, barajları buna karşı kullanarak kısıtlama olarak kullanıldığını belirtti. Birlikte yaşama kolektifini inşa etmek zorunda olduklarını söyleyen Büke, "Ya da her şeyin paraya tekamül ettiği hepimizin biraz daha bireysel mekanlar da yaşadığı bireysel dünyamıza döndüğümüz bir süreci yaşayacağız" diye konuştu. 

'Kemalizm model alınarak Sabiha Gökçen ismi kaldırılsın denilmez'

Dersimli sanatçı Doğan Çelik, Dersim'de tarih boyunca devlet politikalarının devam ettiğini belirterek, "Bizler o zamanlar küçüktür. O dönemler de yapılan işkenceleri gördük, çocukluğumuzda yaşadığımız travmaları yaşıyoruz hala. Sabah kapılarımızın kırıldığını hatırlıyorum. Annemin ve babamın yataklarından nasıl kaldırıldıklarını hatırlıyorum. Bizleri ise evin arkalarına saklarlardı. Tabi bu anlatılmaz bir şey" dedi. Bölgede ve Dersim'de yapılmak istenen karakollara dikkat çeken Çelik, "51 karakol 400 kalekol yani anlaşılmış bir durum değildir. Bizim bu toprakların halkları ile herhangi bir sorunumuz yok. Türklerle sorunumuz yok. Ermenilerle sorunumuz yok. Sünnilik ya da Alevilik ile sorunumuz yok; ama hep biz ölüyoruz. Babalarımız annelerimiz ninelerimiz öldü" diye aktardı. Çelik, "Osmanlı rejimi sonrası Kemalist rejimleri hep aynı şekil değiştiriyor. Bunu anlamak gerekiyor. Siz hem Kemalizmi model olarak alıp, hem de Sabiha Gökçen ismini kaldırılsın diyemezseniz. Dolayısıyla bunun iyi anlaşılması gerekiyor" diye konuştu. 

'Militanların geri çekilmesiyle karakolların inşası düşman siyasetin bir yüzüdür'

Kürt sanatçı Xemgin Birhat ise, her şeyden önce Dersim'de böyle bir festivalin olmasının önemli olduğunu söyleyerek, "Yine biliyorsunuz Kuzey Kürdistan'da yine böyle bir etkinlik yapmak yıllar önce zordu ve verilen mücadele sonucunda şu an buradayız. Kürdistan'daki verilen halk mücadelesi öyle bir aşamaya geldi ki; düşman artık etkisizleşmiştir" dedi. Yapılan barajların, ekolojik katliamlarının devlet politikasının değiştiğini işaret ettiğini söyleyen Birhat, eskinden devletin halkın direk dilini yasaklayarak, katlederek asimile ettiğini belirtti. Birhat, bu politikalarının verilen mücadele sonucu boşa çıkması ile beraber devletin politikasını değiştirdiğini ve doğayı kültürünü insan değerlerini yok ederek asimile etmek istediğini dile getirdi. Halkın değerlerini kirli oyunlarla tarihini ve geçmişini sular altında bırakılmak istenildiğini aktaran Birhat, halkın karanlıklar içerisinde alınmak istenildiğine dikkat çekti. 

'Karakol yapımı akıl işi değil'

Karadenizli sanatçı Niyazi Koyuncu da, doğanın yeşilliklerin insan değerlerinin ırmakların yok edildiğini ve yok eden mantığı hala anlamadığını söyledi. Barajların ve HES'lerin yapılmasının sadece rant ile alakalığı olduğunu dile getiren Koyuncu, yapılan barajların kendisini temsil etmediğini ifade etti. Karakol için ise Koyuncu, "Bu akıl işi değil. Ülkenin birçok yerinde yapılan bu karakolların yapımı bana farklı geldi. Barıştan bahsediliyor ama maalesef karakollar yapılıyor. Barıştan bahsederken biraz da barışı yaşamak gerekiyor" dedi.

YASİN KOBULAN / NURCAN AYDIN - DİHA

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum